Alan Wake Remastered: Yenilikler ve Eski Hayranların Yakın Gözlemi

Alan Wake Remastered, yenilikleri ve eski hayranların gözlemleriyle birlikte, efsanevi hikayeye yeni bir soluk getiriyor. Keşfedin!

admin

Remedy, oyun geliştirme dünyasında çizgisini sürdüren nadir stüdyolardan biri. Diğer birçok büyük yayıncı, özellikle EA, “Games as a Service” modeline geçiş yaparken Remedy, bu süreçte hikayeye dayalı ve teknoloji açısından yenilikçi oyunlara odaklanmaya devam ediyor. Max Payne döneminden bu yana süregelen bu tutumları ile oyuncuların dikkatini çekmeyi başardılar. Bir istisna olarak, Remedy tüm oyunlarını tek bir evrende birleştirme çabası içinde; bu nedenle Microsoft’tan Alan Wake isim hakkını satın aldılar. Bu sayede, Alan’ı Control oyununda görebilme fırsatını da elde ettik. Ancak, Alan Wake’in üzerinden on bir yıl geçmiş olmasına rağmen bazı oyuncular, “Bu kim?” diyebilir. Remedy, bu durumu gözetmiş ve Alan Wake Remastered’ı piyasaya sürmüş. Peki, Remedy yalnızca seriye yeni katılanları mı düşünmüş? Oyunu daha önce oynayanların ne yapması gerekiyor? İşte bu konuyu biraz daha derinlemesine inceleyelim.

Senin tipine ne olmuş?

Bir Remastered oyunundan beklediğimiz şeyler arasında kaplama çözünürlüğünün artırılması, sinematiklerin yenilenmesi ve karakter modellerinin gözden geçirilmesi yer alıyor. Ancak kaplama ve ara sahnelerdeki geliştirmeler hoş görünse de, karakterlerin detayları üzerine biraz daha dikkat edilseymiş iyi olurmuş. Alan’ın görünümü biraz değişmiş. Yüzü şişmiş, gözleri ise tuhaf bir şekilde pörtlemiş. Bu değişikliklerin neden yapıldığını anlamak zor. Hiç kimse yeni modele doğru bir bakış atmamış mı? Karakter eski haline kıyasla oldukça farklı görünüyor. Tabii ki benziyor, ancak daha çok cosplay yapan birine benziyor sanki.

Alan’ın görünümündeki bu değişiklikler dışında oyunda bazı küçük görsel hatalar da mevcut. Örneğin, karanlıkta parlayan ve yanıp sönen bitkilerle karşılaşabilirsiniz. Forumlarda daha ciddi problemler yaşayan oyuncular olduğu belirtiliyor; ancak ben henüz oyunu bozacak bir durumla karşılaşmadım.

Eski sürümünü yükleyip bu değişikliklerin ne kadar gerekli olduğunu merak ettim. Açıkça söylemek gerekirse, Alan’ın tipi ve ara sahne çözünürlükleri dışında önemli bir fark göremedim. Peki, hangi sürümü tercih etmeli? Eğer PlayStation’da oynayacaksanız, Remastered sürümünü almak zorundasınız. Xbox sahibi iseniz, yeni sürümü seçmelisiniz. 4K çözünürlükte oynama imkanınız var ve orijinal sürümdeki 30 fps sınırı kaldırılmış. Ancak, PC versiyonuna sahipseniz, Remastered’daki yeni geliştirici yorumları ve birkaç ekstra görsel ayardan başka ilginizi çekecek bir içerik yok. Oyuna hiç oynamadıysanız, “Benim için karakterin tipi mi yoksa kaplama çözünürlüğü mü daha önemli?” diye düşünerek karar verebilirsiniz. “Remastered almalı mıyım?” sorusunu yanıtladığımıza göre, şimdi oyunun hikayesine geçelim.

Alan Wake, oldukça ünlü bir yazar. Ancak son iki yıl boyunca ne yazabiliyor ne de iyi bir uyku uyuyabiliyor. Bu durumdan rahatsız olan eşi Alice, “Yeter artık! Hadi eşyalarını topla, tatile gidiyoruz! Dinlenmek senin için iyi gelecek!” diyerek Bright Falls adında küçük bir kasabada göl kenarında bir kulübe kiralıyor. Elbette, olaylar Alice’in istediği gibi gelişmiyor; aksi takdirde orta yaşlı bir çiftin tatil yaparken birinci dünya problemlerinden şikayet ettiğini izlemek pek eğlenceli olamazdı.

Kulübeye débarak Alan ve Alice arasında bir tartışma meydana geliyor. Alan dışarı çıktığında elektrikler kesiliyor ve Alice çığlık atmaya başlıyor. Alan, eşi göle düştüğü için yardım etmek için hemen atlıyor. Ancak, birkaç dakika sonra kendisini bir uçurumdan düşmüş bir aracın içinde buluyor. Ne olduğuna dair bir şeyler anlamaya çalışırken, Bright Falls’a geldiğinden beri bir haftanın geçtiğini fark ediyor. Üstelik bu süre zarfında yeni bir korku romanı yazmış.

Siz de bilincinizi kaybetmiş olsanız bile bir yıllık dünya işlerinizi bir haftada bitirmeyi ne kadar isterdiniz? Ancak, Alan bu romanın gözlerinin önünde gerçek halini aldığını fark ediyor. Bu noktadan itibaren, Alan’ın bu bir hafta içinde neler yaptığı ve eşinin başına neler geldiğini öğrenmeye çalışıyoruz.

Peki, bu kurtarma operasyonu sırasında neler yapıyoruz? On bir yıllık bir oyunun kontrolleri ve mekanikleri günümüz için geçerli mi? Cevap kesin olarak evet! Belki çok büyük bir evet olmasa da, bu evet saygı duyulası boyutlarda. Eğer Resident Evil 4’ten sonra çıkmış omuz üstü kamera ile oynamayı deneyimlediyseniz, bu oyunda zorlanmayacaksınız. Sadece başta fenerle hedef alma işlemi biraz garip gelebilir. Alan, yanlışlıkla yan yan yürüyormuş hissi verebilir. Ancak bu alışılması zor bir durum değil, birkaç dakika içinde aşılması mümkün.

Bu arada evet, fenerle hedef alıyoruz. Fakat fener yalnızca hedef aldığımız yeri göstermekle kalmıyor; aynı zamanda ana silahlarımızdan biri. Oyun boyunca, Taken adındaki gölgelerle kaplı düşmanlarla savaşıyoruz. Etraflarındaki gölgeler, onlara her türlü hasardan koruyor. Bu nedenle, ateş etmeden önce ışık ile gölgeleri dağıtmamız zorunlu. Eğer ışık mekaniğini çıkarırsanız, Alan Wake sıradan bir üçüncü şahıs oyununa dönüşüveriyor.

Her yazarın vazgeçilmezi: Kahve termosu!

Oyun boyunca, toplamanız gereken birkaç nesne bulunuyor. Bunlar arasında hikâye ile bağlantılı olmayan kahve termosları ve üst üste dizilmiş kola kutuları da var. Tabii ki eğer daha önce Remedy’nin oyunlarını oynadıysanız, evreni radyo ve televizyon programları ile zenginleştirmeyi sevdiklerini bilirsiniz. Alan Wake’te de benzer bir durum söz konusu. Bulduğunuz televizyonlarda, Twin Peaks ve Twilight Zone‘a benzer diziler izleyebilir, radyo programlarında ise oyunda karşılaştığınız karakterlerin katıldığı yayınları dinleyebilirsiniz. Bu detaylar, oyun evrenini zenginleştiriyor. Şu ana kadar her şey güzeldi, radyo ve televizyonlar da kolayca bulabileceğiniz yerlerde. Ancak, kahve termosları ve kola kutularının oyuna bir katkısı yok. Ama, hatırlarsanız, oyunun aslında Alan’ın yazdığı bir roman üzerine kurulu olduğundan bahsetmiştim. İşte bu romanın sayfalarını da ortalarda buluyoruz; ancak bulmak için dikkatli olmak gerekiyor. Düşmanlar etrafınızı sararken ve her şeyi atmaya çalışırken ortalığı izlemek zor olacaktır. Bir anda hepsini halledip sonra sayfaları arayamayacağınız durumlar yaşanabilir. Özellikle araba bölümlerinde durum can sıkıcı olabiliyor.

Oyun boyunca bazı oyuncular “Ne yapıyorsun, zaten sayfalar doğal olarak hikayeye katkı sağlıyorsa bir şey kaçırmıyorsun!” düşüncesine kapılabilir. Ancak oyun, bazı yan karakterlerin ne yaptığını genellikle bu sayfalardan öğreniyoruz.

Yazım süresince oyunu eleştiriyor gibi görünebilir, ancak aslında harika bir oyun! Günümüz AAA oyunları ile karşılaştırıldığında belki biraz basit kalabilir. Öyle dev haritalarda serbest dolaşma, açık dünya, rol yapma ve gizlilik unsurları yok. A noktasından B noktasına giderek hareket eden her şeyi vurup hikaye izliyoruz. Ancak bu oyun, daha fazlasını gerektirmiyor. Şimdi düşünün: hafif gerilimli aksiyon sahneleriyle süslenmiş güzel bir Stephen King romanını oynuyorsunuz. İşte Alan Wake tam olarak buna benzer bir deneyim sunuyor. Oyun, size sürükleyici bir hikaye, etkileyici karakterler ve harika bir atmosfer sunarak beklentileri karşılıyor. O kadar içine çekici ki, bu incelemeyi bitirip bir tur daha oynamak istiyorum! Bu sefer geliştirici yorumlarını açıp her detayı öğrenmek niyetindeyim!

İlgili Gönderiler

Exit mobile version