Bağımsız Oyun Geliştiricileri için Yenilikçi Stratejiler ve USP Rehberi
Bağımsız oyun geliştiricileri, zorlu rakiplerin arasında kaybolmasın! Yenilikçi stratejilerle usp'nizi parlatın, başarıyı kucaklayın!
7 saat önce
2004’lü yıllarda freeware oyun yapmaya başlayan ve 2014’te Aslan Game Studio ismi altında bağımsız (indie) oyun geliştirmeye profesyonel bir ciddiyetle devam eden bir geliştirici olarak, bu yazıda önemli bazı konulara dikkat çekmek istiyorum. Ülkemizde bağımsız oyun yapımına olan ilginin oldukça arttığı bu dönemde, yeni başlayacak olan geliştiricilere kılavuzluk edeceğim. Her şeyden önce, bu yolculukta başınıza gelecek olan garip olayları ve komik durumları da paylaşacağım, çünkü neden olmasın? Oyun yapmak ciddi bir iş ama bu süreçte biraz da eğlenmek gerek! Unique Selling Point (USP) konusuna değinecek olursak, bu konu çok hayati. Eğer bir indie oyunu yapıyorsanız, oyununuzun diğer oyunlardan ayıran bir özelliğe sahip olması gerekiyor. Yani, oyuncuların oyununuzu almak için güzel bir sebep bulmaları kesinlikle şart! Bunu sağlamak, oyun dünyasında kaybolmamak için oldukça önemli.
Şimdi gelin, kabul edelim ki AAA oyun geliştiricilerinin bu konuda kaygıları pek olmuyor. Risk almayı pek seven biri değiller. O yüzden, geçmişte tutmuş ve başarılı formula’ları tekrar tekrar kullanmayı tercih ediyorlar. Ama işte indie oyun yapmanın güzelliği burada başlıyor; yaratıcı ve benzersiz bir deneyim sunma şansı! Çok başarılı bir indie oyunun benzerini yapıp, üstüne bir şey eklemediğinizde, işin komik kısmı, tüm espriyi kaçırıyorsunuz. Bir oyuncu, eğer bu başarılı oyunun fanıysa ve sizin oyununuzu görmek isterse, ona sunulacak çok iyi bir neden olmalı. Yoksa o oyuncu, tıpkı bir gecelik pizza siparişi verdikten sonraki pişmanlık gibi, “Neden bunu yaptım?” diye düşünebilir! USP konusunu sadece oyuncular değil, basın ve streamerlarda da dikkate almak gerekiyor. Çünkü dikkatlerini çekmek, izlenme sayınızı artırmanın en önemli adımlarından biri. Ama ne yazık ki, ilginç bir içerik sunmadan bu işin kolay olmadığını unutmayın!
Bir başka önemli not: Çok farklı ve daha önce hiç görülmemiş bir fikri hayata geçirebilirsiniz, ama o fikrin satışlara yansıdığı garanti değil. Aksine, hedef kitlenizi iyi belirlemeniz ve tanımanız şart. Yani, bir satranç sever için bir oyun yapıyorsanız, belki de yanlış yolda olduğunuzu anlayacaksınız! Örneğin, Pawn of the Dead adlı bir oyunum vardı. Bu satranç seven kitleyle neler düşündüğümüzü düşünüp, ”Ah, belki bu pek de tutmazdı” diye düşündüm. Ama en azından farklı bir fikir işledik, bu da oyunun tanınmasını sağladı.
Kurtulanlar Yanılgısı (Survivorship Bias) konusunda büyük bir yanlış anlama var: Herkes Stardew Valley ve Vampire Survivors gibi oyunların satış rakamlarını gördükçe, indie oyunların her zaman para kazandırdığını düşünüyor. Gerçek şu ki, her gün yeni oyunlar piyasaya sürülüyor ve çoğu bunlardan haberdar bile değiliz! Başarılarıyla övünen bu oyunların dışında kalan çok sayıda projenin, suya düşen kedi gibi ortalıkta nasıl kaybolduğunu biliyoruz. Ticari olarak başarılı olmaları için, varlıklarından haberdar olan çok az kişi var. İşte bu kısır döngüde kaybolmamak için bir USP ve iyi bir pazarlama stratejisi şart! Evet, bunlar elinizde olsa bile başarıyı garantilemez! Hayatta neden bu kadar çaba sarf etmemiz gerektiğini sorgulamak istemiyorum!
Basınla ve Streamer’larla İletişim konusu da oldukça önemli. Günümüzde bir oyuncunun indie bir oyundan haberdar olması genellikle takip ettiği bir streamer ya da influencer’la alakalı. Bu yüzden, bu kişilerle iletişime geçmek, özellikle yeni indie geliştiricileri için hayati bir adım! Onlara mail atarken unutmamanız gereken bir şey var; her gün yüzlerce mail alıyorlar. Yani dikkatlerini çekmek istiyorsanız, kendinizi ve oyununuzu kısa ve öz bir dille tanıtan bir mail atmalısınız. Ayrıca, oyununuzu tanıtan bazı ekran görüntülerini de eklemeyi unutmayın. Sizden gelen o ilk mail, onların gözünde bir vitrin yansıması olacak, o yüzden dikkatli olun! PressKit gibi bir şey kullanarak, onlara okunabilir bir bilgi akışı sağlamak, kesinlikle iyi bir fikir. Yazım hatalarıyla dolu bir maile karşılaşmak istemiyorsanız, dikkat!
Pazarlama Stratejisi meselesine gelirsek, kesin olarak bir strateji önerecek pozisyonda değilim, ama bu konuyu düşünmek iyi bir fikir. Oyununuzu kimin için yaptığınızı, neden oynamaları gerektiğini ve nasıl ulaşacağınızı önceden belirlemeniz çok önemli. Sosyal medyada var olmak da bir o kadar kritik. Kendi sayfanızdan bir gönderi paylaştığınızda, o gönderinin oyuncuların önüne çıkması pek kolay değil. Ancak hedef kitlenizin takip ettiği hesaplar veya sayfalar, sizin gibi geliştiricilerle olan olumlu iletişimler çok daha fazla erişim sağlayabilir. Bunun yanı sıra, koşulsuz şartsız bir barış elçisi gibi, diğer geliştiricilerle ve içerik üreticileriyle dostça bir iletişim kurmak da çok ama çok önemli!
Dağıtımcılar (Publisher) ve Size Destek Olacak Diğer Oluşumlar belki de en önemli konulardan biri. Kişisel olarak bildiğim kadarıyla, projenizi vertical slice aşamasına getirip, daha sonra bir dağıtımcıdan destek almak en mantıklısı. Tüm geliştirme ve pazarlama sürecini kendi özsermayenizle yürütmek yerine, oyunun ufak bir kısmını tanıtarak fon almak, etkili bir yol olabilir. Vertical slice sıkça karşılaştığımız bir terimdir; oyunun küçük ama tamamlanmış bir bölümünü temsil eder ve büyük bir pastadan alınmış küçük bir dilimi andırır. İşte bu nedenle yayıncı, neye cömertçe fon vereceğini anlama şansına sahip olur. Ama iyimser olmanın da bir sınırı var. Yanlış bir publisher seçmek, projenize büyük zarar verebilir; eğer iyi olmayan bir yayıncıyla anlaşma yaparsanız, emeğinizin heba olabileceğini bilin!
Bir başka tavsiyem de, eğer konuştuğunuz kişi size rahatsız edici bir şekilde kötü ya da tehlikeli hisler uyandırıyorsa, içgüdünüz muhtemelen doğru! İşte her alanda geçerli bir başka tavsiye: Bilinçaltınızı dinlemeyi unutmayın!
Son olarak, Paralel ya da Kısa Projeler meselesine geliyorum. Gerçekten bu konuda kesin bir şey söylemem pek mümkün değil. Ama şunu söyleyebilirim; aynı anda birden fazla ticari indie oyun yapmayı pek mantıklı bulmuyorum. Çoğu insan bileşen kıtlığı gibi durumlarla baş başa kalıyor! Bir projeden diğerine geçmek, odaklanmayı ve motivasyonu düşürebilir. Kısacası, bir insanın sürekli birkaç proje arasında gidip gelmesi, baş edemeyeceği bir karmaşa yaratabilir. Eğer diğer projeler arasında boş zamanınız varsa, kullanabileceğiniz yeni şeyler öğrenmek ya da dinlenmek en mantıklısı! Herhangi bir sıradan projede yıpranmak yerine, kendinizi geliştirin ya da keyif alarak dinlenin.
Oyun hazırlama aşamasında hazır asset kullanımıBu da tabii ki hiç hoş bir durum değil! Yaratıcı olmak için çabalarken, asset kullanma konusunda dengeyi bulmak gerçekten hayati önem taşıyor.
Sonuç olarak, diyeceklerim bu kadar. Umarım bu bilgilerden biri ya da birkaçı, size fayda sağlar. Eğlenceli bir oyun yapmanız dileğiyle! Yola çıkmadan önce unutmamanız gereken en önemli şey; cesur olun, yaratıcı düşünün ve bolca eğlenin!
Eser’in Notu: Yazının orijinaline Ahmet’in Medium sayfasından ulaşabilirsiniz; benzer yazılar için kendisini takibe almayı unutmayın!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?