Bazı insanlar için uzun bir bekleyişin ardından gelen Bayonetta 3, hayranlar için kesinlikle anlamlı bir beklenti haline geldi. Eğer bir Bayonetta hayranıysanız, bu oyunun karşılaması gereken yüksek beklentileri de çok iyi biliyorsunuzdur. Tam sekiz yıl aradan sonra gelen bu oyun, kendisinden beklenenleri yerine getirebildi mi? Yoksa gerçekten de değerini kaybetti mi? Cevaplar ve sorular bu yazının ilerleyen kısımlarında okuyucuları bekliyor.
Bayonetta, Devil May Cry ile birlikte anılabilecek eşsiz bir seri olarak öne çıkıyor. İlk oyundan sonra pek fazla ilgi göremediği düşünülen bu yapım, Nintendo’nun desteğiyle son derece önemli bir yer edindi. Dolayısıyla, “Neden bu oyun PS5’te yok?” veya “Grafikler neden kötü?” gibi eleştiriler yapanlar geçmişe bir göz atmalı. Hideki Kamiya, oyununu Nintendo sayesinde ileri taşımayı başardı; dolayısıyla kişiler bu durumu unutmamalı ve seslerini kısmalı. Uzun bir bekleyişin ardından gelen Bayonetta 3, şu an için aksiyon oyunlarının en kapsamlı temsilcisi haline geldi. Kullanılan silahlar ve yetenekler bakımından öne çıktığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Oyun Başlangıcı
Oyun, New York’ta lüks bir Cruise gemisinin şimdiye kadar görülmemiş düşmanlar tarafından saldırıya uğramasıyla başlıyor. Olayların merkezinde Bayonetta’ya tanıdık gelen Enzo ve Rodin gibi karakterler de bulunuyor. Önceki sahnelerde, genç cadı Viola’nın Bayonetta’nın ölümüne tanık olması ve çoklu evrenler arasında seyahat ederek Bayonetta’yı uyarmaya çalışmasını izliyoruz. Durum oldukça ciddi ve düşman, yalnızca Bayonetta’yı değil, diğer Bayonetta’ları da hedef alıyor. Bu nedenle, Bayonetta kendi cadılık yöntemleriyle çoklu evrene dalıyor ve macera başlıyor.
Aksiyon ve Tempolar
Bir Bayonetta oyunu olmasının verdiği hızlı temposunu, aksiyon sekanslarının ardından kendinizi oldukça yorgun hissedecek şekilde yaşayacaksınız. Bazı oyuncular, bu sekansların aşırı uzunluğundan şikayet ediyor, bazıları ise boss savaşlarının sadece görsel bir şovdan ibaret olduğunu savunuyor. Ancak, ben bu eleştirilere karşı çıkmayı tercih ederim. Çünkü bazen bir boss savaşının ritim oyunu gibi oynanması veya aşırı büyük yaratıkların Godzilla filmlerine göndermeler yapacak şekilde tasarlanması, göz boyama olabilir ama bu, oyunun ruhuna oldukça uyumlu.
Silah Seçenekleri
Bayonetta 3, karakterin dövüş stilini değiştiren silahlarla dolu. Viola’nın elinde sadece bir katanası varken, Bayonetta’nın tam 14 farklı silahı var. Oyunu bitirdiğinizde bile, bazı silahlarınızı test etme şansınız olmayabilir. Bunun yanı sıra, çağrılan yaratıklar da savaş esnasında mekanikleri zenginleştiriyor ve her biri benzersiz yeteneklere sahip. Savaşta kullanabileceğiniz devasa yaratıklar ve ilginç tasarımlar, yaratıcı bir sürecin sonucu olarak öne çıkıyor. Örneğin, bir kurbağanın şarkı söyleyerek düşmanları yenmesi veya bir saat kulesini çağırarak savaşmanız, oldukça sıra dışı deneyimler sunuyor.
Oyun İçindeki Zorluklar
Oyunla ilgili bir diğer husus da, Bayonetta’nın dostu Jeanne ile oynanan gizlilik bölümlerinin kalitesizliği. Bu bölümler, genel oynanış dinamiği ile pek örtüşmüyor ve zaman zaman sıkıcı hale gelebiliyor. Ancak, bu bölümler kısa sürdüğü için çok fazla da can sıkmıyor. Ayrıca oyunun hikayesinin bazı noktaları, Dr. Strange filmine benzer bir anlatım tarzına sahip olmasıyla dikkat çekiyor; bu durum da zaman zaman oyunculari rahatsız edebilir.
Teknik Detaylar
Nintendo’nun bu seriye ilgi gösterdiğini unutmadım, fakat Bayonetta 3 için Switch’in bazı teknik eksiklikleri mevcut. Oynamak yüzünden karşılaştığımız görsel karmaşa, bazen oyunun içindeki dinamikleri zorlaştırıyor. Ancak, oyunun görsel tasarımı ve içerikleri son derece etkileyici. GeFuture’da ortaya koyun, görsel bir şölen sunan bir deneyim sağlıyorsunuz.
Tüm bu değerlendirmeler ışığında, Bayonetta 3, beklediğim gibi beni tatmin etti. Bazı teknik sorunlar göz ardı edilemeyecek gibi görünse de, bu oyun, hayranları için kesinlikle değerlendirilmeye değer. Yenilikler ve eğlence, sizi oyunun içsel derinliğiyle yüzleştiriyor. Ancak, sonunda herkes bu sırada kendi sonuçlarına ulaşacaktır.