Berserk Boy: Retro Platform Oyunlarının Yeniden Doğuşu
Berserk Boy, retro platform oyunlarını modern dokunuşlarla yeniden canlandırıyor. Nostajik maceraya hazır olun!
3 gün önce
Atari dönemi ev konsollarında büyüyen arkadaşlarım, platform oyunlarına olan tutkularını hala sürdürüyor. Dolayısıyla, piyasaya herhangi bir yeni ve ilgi çekici platform oyunu girdiğinde, bir göz atma isteği uyanıyor. Geçmişte oynadığımız harika oyunları düşününce, bu tür oyunların altın çağı asla sona ermemiş gibi görünüyor. Hatta son yıllarda güçlü bir geri dönüş gerçekleştirdiler. Örneğin, Prince of Persia: The Lost Crown, bu tür oyunlara olan ilgiyi yeniden artırmayı başarmış durumda. İşte bu karede göz attığım oyunlardan biri de Berserk Boy’du. “Berserk Boy Games” tarafından geliştirilen bu dinamik platform oyununu ilk kez r/indiegames alt forumunda keşfettim. Geliştirici “zu1994”, beş yıldır üzerinde çalıştığı oyunun çıkış tarihini nihayet açıkladı. Sonunda benim de Berserk Boy’u oynama şansım oldu.

Go Berserk!
Berserk Boy’a ilk bakışta, ilham kaynağı olduğu oyunları kolayca fark edersiniz. Bu bağlamda Mega-Man serisini belirtmek gerekir. Ama yaklaşık 12 saatlik deneyimimin ardından daha spesifik bir isim versem: Mega-Man X. Ancak şunu kesinlikle söylemek istemem; stüdyo basit bir “Mega-Man klonu” üretmiş değil. Çünkü Berserk Boy, sağlam bir temel üzerine inşa edilmiş, titizlikle çalışılmış bir proje. Bu konuda onları tebrik etmek gerekiyor.

Hikayemiz klasik bir baş düşman ve ana karakter kurgusuyla başlıyor. Dr. Genos adındaki kötü doktor, “Kara Enerji” kullanarak kendi robotlarını yaratıyor. Tam bu sırada, mystérie bir enerji tarafından kontrol altına alınan ana karakterimiz Kei, bu enerjinin sağladığı güçle Berserk Boy’a dönüşüyor. Kendisi, insanlığın ve direnişin simgesi haline geliyor. Aslında hikaye oldukça basit. Böyle bir oyundan derin ve sürprizlerle dolu bir hikaye beklemek pek yerinde olmaz. Fakat her NPC’ye bir diyalog eklemeyi ihmal etmemişlerdir. Bazı diyaloglar, yüzünüzde bir gülümseme bırakmayı da başarıyor.
Berserk Boy’un hikaye kısmında başarılı olduğu bir konu var ki, o da sunum. Oyunun ara sahnelerinde bulunan çizgi roman tarzı görseller, gerçekten etkileyici. Bunlar süper kahraman çizgi romanlarından fırlamış gibi duruyor. Ayrıca, önemli karakterlere kısıtlı bir seslendirme eklenmiş, bu da hoş bir detay olmuş.

Enerji, Enerji
Yukarıda verdiğim örneklerden yola çıkarak, oyunun işleyişini kavramış olmalısınız. Berserk Boy’da beş farklı güç kullanabiliyorsunuz: Şimşek, Ateş, Toprak, Hava ve Buz. Her biri farklı isimlere sahip olsa da temel olarak elementler üzerinde oynuyorlar. Kei, oyuna Şimşek gücüyle başlayarak bu gücü sürekli olarak kullanabileceğiniz bir “çalışkan” güç olarak tanımlanabilir. Şimşek formundayken dash yaparak rakiplerine hasar verebiliyor ve düşmanlar arasında güzel kombolar oluşturabiliyorsunuz. Berserk Boy’un asıl büyüleyici anları, aksiyonun yükseldiği bölümlerde ortaya çıkıyor. Kimi sahnelerde gerçekten Celeste ile boy ölçüşecek platform aşamaları var, farklı güçler arasında geçiş yapmak zorundasınız. Bazen de boss savaşları veya Dr. Genos’un robotlarıyla mücadele ederken yükseliyorsunuz. Zaman zaman Sega’nın “blast processing” dönemindeki oyunları, bazen de modern bir platform oyununu andırıyor.
Her güç, kendi özel “yan” yeteneğine sahip. Bu da oyunu sıradanlık olmaktan çıkarıp neredeyse bir “metroidvania” tarzına yaklaştırmış. “Nasıl yani?” dediğinizi duyar gibiyim. Örneğin, ateş güçleri ile bazı kumlu alanlardan geçmek için bir sondaj makinesi gibi davranabiliyorsunuz. Aynı güç, toprağın altına inmenizi sağlayarak dar alanlardan geçmenize imkân tanıyor. “Hava” gücünü kullandığınızda ise uçabiliyor ve önceden ulaşamadığınız bölgelere erişim sağlayabiliyorsunuz. Dolayısıyla, bu güçlere sahip olduktan sonra daha önce erişemediğiniz alanlara dönebilirsiniz. Bu da size daha fazla keşif imkânı sunuyor.

Piksel Piksel New Hope City
Bölüm çeşitliliği oldukça hoş ve her “act” içerisinde 3 ana bölüm bulunuyor. New Hope City’den başlayarak yavaşça Dr. Genos’un kalesine doğru ilerliyorsunuz. Bu aksiyon dolu kesitlere, yüksek enerjili bir müzik de eşlik ediyor. Durup dinleme fırsatınız olursa, gerçekten etkileyici melodiler duyacaksınız. Biraz araştırma yapınca, Berserk Boy’un müziklerinin Sonic Mania’nın müziklerini de yapan Tee Lopes tarafından hazırlandığını göreceksiniz.

Ancak ses tasarımında aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Bu alanda Berserk Boy oldukça zayıf kalıyor. Kei’nin her hareketini seslendirme gereği hissetmesi, bir süre sonra sıkıcı hale geliyor. Basit ses efektleri (merdivene tırmanma, asansöre binme vs.) bile zaman zaman rahatsız edici olabiliyor. Her ne kadar bölüm çeşitliliği fazlaca olsa da oyunun temposu ve gidişatı neredeyse hiç değişmiyor. Her üç bölümde bir boss olacağını bilmek tahmin edilebilir hale getiriyor.
Yine de, bu durumu çeşitlendirmek için bazı bölümlerde farklı sekanslar eklenmiş. Her act’ın ilk iki bölümünde karşılaştığınız mini boss’lar, ana karakterlerin “farklı renkli versiyonları”. Ana boss savaşları ise oldukça keyifli. Bazıları, beklenmedik zorluklar sunarak sizi zorlayabilir. Üstelik, “retro” modu seçerseniz bu boss’lar daha da güçleniyor. Retro modda yalnızca 5 canınız olduğunu da unutmayın. Elbette Kei’nin karşısına çıkan düşmanlar için kullanabileceği teknolojiler mevcut. Her görevden sonra aldığınız puanlarla Kei’nin element güçlerini daha da geliştirebilir ve yeni hareketler elde edebilirsiniz. Bu da sizi bölümleri tekrar tekrar oynayıp, en yüksek puanı almaya teşvik ediyor.

Son Söz
Berserk Boy, akıcı bir savaş sistemi, muhteşem ana boss mücadeleleri, etkileyici tasarımlar ve müzikleri bir araya getiriyor. Tüm bunların tek bir kişi tarafından yapılmış olması ise gerçekten şaşırtıcı.

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?