Blasphemous 2: Karanlık ve Derin Bir Yolculuğa Davet

Blasphemous 2 ile karanlık ve derin bir yolculuğa çıkın. Efsaneler ve gizemlerle dolu bu macerada hayatta kalmak için savaşın!

admin

Dark Souls’a olan sevdamızı dile getirmek ve bu oyunla ilgili bir inceleme yapmadan edemiyorum. FromSoftware’ın başarılı yapıtlarına öykünen diğer oyunlar arasında kaybolup gitmelerini beklerken, bu defa karşıma çıkmış bir oyun var. Blasphemous’un devamı olarak gelen Blasphemous 2, ilk oyunun etkilerini taşırken, kendi kimliğini de başarıyla oluşturmuş. İlk oyunu 2019’da oynamıştık; şimdi karşımızda bir başka Penitent One’ın öyküsünü anlatacak olan bu oyun bizi ağırlıyor. Baldur’s Gate 3 ve Starfield gibi devlerin arasında kendine yer bulmaya çalışan bu yapım, oyuncuları büyülemeyi hedefliyor. Eminim ki ilk oyuna kıyasla nelerin arttığını ya da eksildiğini öğrenmek isteyeceksiniz.

Ömer Çelakıl’ı Blasphemous 2’nin şifresini çözmeye davet ediyorum

Her incelemenin farklı zorluklarla dolu olan giriş kısmını geçtikten sonra bazı şeyleri netleştirmek istiyorum: Normalde bu içeriği Soulslike uzmanımız Eser yazacaktı, ama vaktini bulamayınca ben devraldım. Yani bu inceleme, Blasphemous 2’nin gizemini açmış bir oyun incelemesi olamayacak. Sadece genel havayı ve içeriğin dişimi geçirebildiğim bölümlerine, savaşa, bölüm tasarımlarına ve diğer 2D Soulslike Metroidvania oyunlar arasındaki yerini gözden geçireceğim. Kollarınızı sıvayın çünkü incelememiz, oyun kadar yoğun bir tecrübe sunmayacak. Eğer bu yazıyı tuvalette okursanız, yazdıklarım kadar baskı yapmamaya dikkat edin, sağlığınıza zarar verebilir.

Blasphemous 2, ilk oyunun geçtiği Cvstodia evreninde, Wounds of Eventide eklentisinin sona erdiği yerden başlıyor. Aradan yaklaşık 1000 yıl geçtiği anlaşılıyor, bu süreçte çeşitli olaylar yaşanıyor. Biz de bir diğer Penitent One olarak, karanlık ve anlam dolu bir yolculuğa başlıyoruz. Ancak bu seferki yolculuğumuz, önceki oyuna göre daha net bir şekilde ilerliyor; olaylar daha da belirginleşmiştir. Yine de Blasphemous 2’nin birçok kısımdaki kan ve karanlığın olmadığı gibi bir izlenim bırakmasını istemiyorum; The Miracle hâlâ bazı kulları zor duruma sokabiliyor, yalnız bu kez iç kıyım seviyesinin biraz daha az olduğunu söylemeliyim. Bu yönüyle ikinci oyunu, ilkine tercih edemeyeceğimi belirtmeliyim. Ayrıca ara sahneler de bu sefer daha standart bir animasyon tarzına sahip; önceki oyundaki piksel animasyonlar ise bence daha etkileyiciydi. Bölüm sonu düşmanlarımız da eskisi kadar grotesk değil; bu değişim beni oldukça etkiledi.

Mea Culpa’ya sevinç dolu bir veda

2020’de evlere sıkıştığımız günlerde 2D Metroidvania oyunlarına olan ilgim kabardı. Hollow Knight, Salt & Sanctuary, Ori 1-2 ve Blasphemous gibi oyunları ardı sıra bitirip bir kenara koymuştum. Blasphemous, bu oyunlar arasında beni en çok etkileyen bölüm olsa da, dövüş sistemi bana yeterince derin gelmiyordu. Ancak Blasphemous 2, ilk oyundan çok daha iyi bir şekilde dövüş sistemini geliştirmiş durumda! Artık üç farklı silah arasından seçim yaparak bu maceraya atılabiliyoruz; Sarmienta & Centella (eskrim kılıcı ve hançer), Ruego Al Alba (pala) ve Veredicto (uzun menzilli zincirli gürz) ile düşmanlarımıza saldırmaya başlıyoruz. Bu silahlar ilerledikçe edinebileceğimiz yeni yeteneklerle de doluyor. İlk oyundaki bazı saldırı stilleri bu silahlar arasında paylaşıldığı için, farklı taktiklerle düşmanlarla savaşmak çok daha zevkli hale gelmiş.

Her silahın kendine has özellikleri var, ve dövüşler daha detaylı ve keyif verici bir hale gelmiş durumda. Ancak oyun, oyuncusunu belirli bir denge içinde ilerlemeye yönlendiriyor; bu da daha fazla taktiği göz önünde bulundurarak savaşları daha keyifli hale getiriyor. Oyunun düşmanlarıyla etkileşimde olduğunuzda hasar almaya devam edeceğiniz için, eski oyundaki sıkıntıları bir nebze hissediyor olacaksınız. Ancak genel olarak bu mekanikler, karşılaşmalara hoş bir gerilim katmayı başarıyor.

Metroidvania lobisi yine iş başında

Silahlar arasında geçiş yapmanın yanı sıra, platform bölümlerine de değinmemiz gerekiyor. Artık silahlarımız, haritanın ulaşamadığımız bölgelerine erişim sağlamak için büyük bir önem arz ediyor. Örneğin, Sarmienta & Centella ile teleport aynalarını kullanabiliyoruz ve Ruego Al Alba’nın yüksekten yere saplama hareketiyle duvarları parçalayabiliyoruz. Bu sayede, görünen o ki klasik Metroidvania unsurlarının dışına çıkarak, kendine özgü bir karakter kazanıyor. Her seviyeye hızlıca geçiş yaparak becerimizi test etmekten keyif alıyoruz.

Blasphemous 2’deki müzikler de Carlos Viola tarafından bestelendi ve belki de ilk oyundakilerden daha iyi bir iş çıkarılmış. Oyunun hikayesinin ilki kadar etkileyici olup olmadığını, yoksa yapımcıların eksiklikleri gidermek için yeni paketler çıkarıp çıkarmayacağını tartışmayı uzmanlarına bırakıyorum. Ancak, Blasphemous 2 kesinlikle türü sevenlerin kaçırmaması gereken bir yapım. Oynaması keyifli ve damakta bıraktığı tat oldukça etkileyici; bu nedenle, mevcut Türkiye ekonomisi göz önünde bulundurulduğunda, “çok iyi ama ben tam fiyattan almayın derim” demekten başka çarem yok. Şimdi, biraz Starfield’a yönelmem gerektiğini düşünüyorum.

İlgili Gönderiler

Exit mobile version