Bu yıl hepimiz yeterince stresli oyunlar oynadık gibi görünüyor. Bu nedenle, beni daha çok heyecanlandıran ve mutlu eden bir oyuna geçmek istiyorum: Born of Bread. Adından da anlaşılacağı üzere, oyuna bir somun ekmek olarak doğuyoruz. Bir saray aşçısı tarafından yanlışlıkla dünyaya getirilme olayımız, oyunun başlangıcını oluşturuyor. Bu durum, sarayın kraliçesi tarafından ikimizin de saraydan atılmasıyla sonuçlanıyor.
Yalnızca 2.5D sanat tarzıyla o kadar hızlı bir şekilde oyuncuyu içine çekiyor ki, tatlı ve sıcak çizimlerinden kim olduğumuzu keşfetmek için heyecanlanıyoruz. Aşçı ve karakterimiz hemen bir baba-oğul ilişkisi içerisinde kendilerini buluyor. Bu durum, aşçının baba olma planlarının olmaması nedeniyle doğal bir şekilde ilerliyor. Bir gün, aşçının saray kraliçesine ekmek yapma niyetiyle eski bir tarifi karıştırırken yanlışlıkla bizim somun karakterimizi ortaya çıkarması ile işler karışıyor. Sonuç olarak, kraliçenin öfkesiyle birlikte baba-oğul saraydan atılıyorlar ve oyun tam bu noktada başlıyor.
Saraydan atılan baba-oğul ormanda kendilerini buluyorlar. Bu geçiş, hafif ve öğretici bir şekilde ilerliyor; neyin nerede olduğunu ve nasıl kullanılacağını yavaş yavaş öğrenmeye başlıyoruz. Böyle sevimli bir hikayeye, yardımsever bir dövüş mekaniği eşlik ediyor. Her şeyin 2.5D görsellerle dolu olması, sert animasyonlar ve dövüş sistemleri beklememizi gerektirmiyor. Dövüş mekanikleri genelde oldukça yardımcı bir yapıya sahip. Oyun, atak, savunma, eşya seçimi ve özel saldırı gibi dört farklı kart seçeneği sunarak ilerliyor. Seçim yaptıktan sonra karşılaştığımız hızlı zamanlama olayları, oyuncuları test ediyor. Eğer doğru yerde durdurursanız, daha yüksek puan alma şansınız artıyor. Yanlış durdurduğunuz takdirde bile, oyun size bir şans tanıyor ve düşük puanla da olsa puan kazanmanıza olanak tanıyor. Bu tarz bağımsız oyunlarda bu detayın önemli olduğunu düşünüyorum.
Elbette, oyunun zorlayıcı yönleri de mevcut. Örneğin, çantanız dolup taşarsa yer kalmaması olasılığı oldukça yüksek. Çantamız karelerden oluşuyor ve her eşya belirli bir alan kaplıyor. Bu nedenle, eşyalarınızı iyi bir şekilde düzenlemeniz gerekiyor. Oyunu ilerledikçe çanta genişliğini artırmak mümkün, fakat bu noktaya gelene kadar idareli davranmak gerekiyor. Oyun, böylece sizi mini bir maceranın ortasına bırakıyor ve ilk göreviniz saraya tekrar ulaşmak oluyor. Hikayesini daha fazla anlatıp sürprizleri bozmak istemiyorum ama yolda karşılaşabileceğiniz yardımcı karakterler, dövüş sistemi, tasarımlar ve tatlı diyaloglarıyla Born of Bread, benim için oldukça iyi bir deneyim oldu. Aynı zamanda Switch’te oynamak da harika olurdu diye düşünüyorum. Bu tür oyunları sevenlerin kesinlikle bir şans vermesi gerektiğini düşünüyorum.