Bruce Nesmith, Bethesda’nın eski tasarımcılarından birisi ve RYO dünyasında fırtınalar estiren games patatesi ürünlerinden biri Starfield hakkında ilginç bazı düşüncelere sahip. Zamanında sistem tasarımcısı olarak çalışan Nesmith, şirketten ayrılmadan önce bu uzay temalı oyunun, şirketin ikonik serileri olan The Elder Scrolls ve Fallout ile karşılaştırıldığında pek de “Star Wars” gibi bir etki yaratmadığını ifade ediyor. “Bence güzel bir oyun ama diğer ikisi kadar efsane değil” diye ekliyor. Yani öyle ki, uzayda tüm bu harika şeyler varken, insan yine de “Neredeyse hiç bir şey yok” duygusuna kapılabiliyor.
Nesmith, bu durumun bir nedeninin Starfield’ın prosedürel olarak üretilmiş içeriği olduğunu düşünüyor. Aslında, başlangıçta iyimser bir uzay hayranı olarak, “tam bir amatör astronomum, gezegenler, yıldızlar falan, hepsi çok hoş.” diyor. Ama her şey gibi, *uzay bile* bazen sıkıcı olabiliyor. “Hiçlik” olarak ifade edilen bu durum, belki de oyuncuların karşılaştığı en büyük zorluk. Nihayetinde, sırf ‘yıldız’ diye bir şeylerin etrafında dönmek yetmiyor, biraz renk, biraz heyecan gerek. Mesela bir uzay hayvanat bahçesi açmak çok daha ilgi çekici olmaz mıydı? Belki de bir yük hayvanı olarak Marslı kartal gibi bir şey olabilirdi! Yine de oyuncuların beklentisi, Bethesda’nın diğer büyük eserleriyle karşılaştırılınca pek de aynı kalibrede değil.
Nesmith’in başka bir noktaya dikkat çekmesi gereken konu ise düşman çeşitliliği. Oyun, “harika uzaylı yaratıklar” içerse de, çoğunlukla sıradan insanların düşman olarak karşımıza çıkması, biraz can sıkıcı bir durum oluşturuyor. Yani, “Neden aniden yıldızlardan fırlayıp üzerimize gelen, biraz tuhaf görünüşlü, radyoaktif uzaylı varlıklar yok?” diye sormadan edemiyor insan. Bu durum, sonuçta düşman çeşitliliği eksikliğine yol açıyor ve belki de bu yüzden bazı oyuncular oyun deneyiminden pek memnun kalmıyor. Haydi, galaksinin derinliklerinde bir savaş çıkaralım, ama düşmandan bol, uzaylıya ihtiyaç var!
Sonuç olarak, Bruce Nesmith, The Elder Scrolls IV: Oblivion ve Fallout 3’e önemli katkılarda bulunmuş biri olarak, sözlerinin ağırlığı bir kat daha artıyor. Geliştirici olarak tecrübesi sayesinde, Starfield’ın potansiyelinin altında yatan bazı derin nedenleri vurguluyor. Belki de Bethesda’nın bu “uzay oyunu” ile diğer iki ikonik eserinden farklı bir yol alması gerekliydi. Ama kim bilir, belki bir sonraki oyunda uzaylılarla dolu, çeviklik yüklü bir galaksiyi keşfetme fırsatı buluruz! Hadi bakalım, uzay boşluğu içinde hep beraber biraz daha derinlere dalalım, belki bir yerlerde yıldızlarımızı buluruz!