Geçenlerde işten çıktıktan sonra, serviste zaman geçirmek için kısa videoları kaydırıyordum. Tam o esnada bir yazıyla karşılaştım. Yazıda, “bir Call of Duty oyununu öldürecek tek şey, yine bir Call of Duty oyunudur” diyordu. Bu özlü sözü söyleyen kişinin alnına kocaman bir öpücük kondurmak istiyorum. 27 yıldır devam eden ve tam 22 oyuna sahip olan bu serinin durumunu daha iyi özetleyen bir cümle duydum mu bilmiyorum. Call of Duty serisi, içerisinde belirli bir döngü barındırıyor. Peki bu döngü nedir? Bir yıl Modern Warfare, bir yıl Black Ops ve bir yıl da deneme niteliğinde (Vanguard, WWII vs.) bir oyun çıkarıyorlar. Ancak arada bu düzen bozulduğu zamanlar da oluyor. 2022’de çıkan Modern Warfare II’den hemen sonra Modern Warfare III yayınlandı. Her ne kadar çok oyunculu kısımlarında yenilikler olsa da, hikaye açısından büyük bir düşüş yaşanmıştı. Böyle olunca da, oyun insanların aklında olumsuz bir şekilde kaldı. Ben de bu oyunun hikayesini bir gram hatırlamıyorum.
Olaylardan sonra sürekli, “Bu kez aynı hatayı yapmazlar, değil mi?” diye kendime soruyordum. Ancak her oyuncunun bildiği üzere, büyük firmaların akıllanması çok zor. Geçen sene Black Ops 6 oynadık. Benim çok da keyif aldığım bir oyun olmamasına rağmen, pek çok kişi çok sevdi. Şimdi niye gidip Black Ops 7 çıkarıyorsun, neden? Bu tarz firmalar nasıl sürekli aynı hataları yapmaya devam ediyor, anlamıyorum.
En Eğlenceli Hikaye Modu!
Neyse ki bu büyük firmaların neden saçma kararlar aldığını anlamak zor. Bu yüzden sakin kalmaya devam edelim. İlk olarak Black Ops 7’nin hikaye modu, bugüne kadar oynadığım en eğlenceli senaryolardan biri oldu. İnanın, böyle olacağını hiç beklemiyordum. Özellikle co-op olarak tamamını oynama fikrini geliştiren kişiye bir CEO pozisyonu verilmesi gerekir. Şirketin en üst kademesinde olmalı!
Sizlere hikaye özeti vermeden, söyleyeceklerimin bir değeri olmayacak. Sevgili Goyunlar… Black Ops 7, Cordis Die olaylarının 10 yıl sonrasını konu alıyor. Oyuncular arasında çok sevilen bir karakter olan Raul Menendez, aslında ölmemiş. Anlamadığımız bir şekilde hayatta kalan Menendez yeni bir terör saldırısı planlıyor. Bu nedenle savunma sanayi sektöründe bulunan büyük bir firma olan Guild, ülkelere savunma robotları satmaya başlıyor. Guild’in CEO’su Emma Kagan, robotların reklamını yaparken, “Specter One” isimli askeri birimin laboratuvarlarına hava saldırısı yaptıkları bilgisini alıyor. Bizim birlik ise çoktan binaya girmiş bulunuyor.
Hedeflerine ulaştıklarında, kuantum bilgisayani çalarak laboratuvarı yok ediyorlar. Ancak bu patlama sonucu zehirli bir gaz ortaya yayılıyor ve sonrasında şenlik başlıyor. Saçma sapan halüsinasyonlar, uçan kayalardan geçişler gibi her şey bu gazın etkisiyle gerçekleşiyor. Örneğin, bir bölümde efsanevi Black Ops karakterlerinden Frank Woods ile karşılaşıyorsunuz. Ama bu sıradan bir karşılaşma değil. Kendisi dev bir çiçeğe dönüşüyor. Evet, yanlış okumadınız; sonra bu çiçekle savaşıyorsunuz. Bu sahneyi ekran görüntüsü olarak aldım, inceleme yazısına eklerim.
Black Ops 7, böyle saçmalıklarla dolu bir hikaye modu sunuyor. Her bölümde anlamsız boss savaşları, saçma diyaloglar… Fakat bir konuda çok ciddiyim. Gerçekten Call of Duty serisinde en keyif aldığım tek oyunculu mod oldu. O kadar komik sahne var ki ekran başında kahkaha atıyorsunuz. Bir bölümde kocaman bir kafa ile savaşa girdim. Ayrıca ateş ettiğiniz ilk düşmanda hemen can barı beliriyor. Yani biz neyi hedefliyoruz burada? Co-op bir senaryo modu oluşturmak istediniz anladım. Ancak neden herhangi bir askerin can barı var? Black Ops 4’ün hikaye modu bile, bu oyundan çok daha iyiydi. Şaka olsun diye söylemiyorum, aslında Black Ops 4’ün senaryo modu yoktu. “Peki, hiç mi iyi yönü yok?” diye sorarsanız, elbette var. Oynanış konusunda çok oyunculu tarafla detaylandıracağız ama mekanikler oldukça sağlam olduğundan dolayı tek oyunculu moddan bir nebze keyif alıyorsunuz.
Anacım Bak Uçuyorum! (Kısmen :P)
Sabaha kadar hikaye modunun kötü yanlarını anlatacak olsam bile Activision bunu umursamayacak. Zira ana odakları, çok oyunculu taraf. Bu alan sayesinde yıllardır en çok satanlar listelerinin zirvesinde kalıyorlar. Ben olsam, durum böyle olunca tek oyunculu kısmı göz ardı ederim. Gerçi, ne kadar berbat olsa bile “Endgame” modu ile bir yenilik yapmaya çalışmışlar. Marka yorgunluğu çok ama çok belirgin. O yüzden hala iyi bir şeyler yapılabilecekken, neden bu durumda kaldıklarını anlayamıyorum.
Öncelikle vurma hissiyatının ne kadar güçlü olduğunu tahmin ediyorsunuzdur. Call of Duty oyunlarının yıllarca bu seviyede kalmasının ana nedenlerinden biri de bu. Black Ops 7 ile birlikte bu durum devam ediyor. Silahların tepkileri, düşmanın verdiği tepkiler ve çıkan sesler harika bir uyum sağlıyor. Zaten bu alışılmış bir durum olduğundan dolayı ek bir açıklama yapmaya gerek yok. Vuruş hissiyatı kötü olan bir Call of Duty oyununu ben hatırlamıyorum.
Geçtiğimiz yıl eklenen “Omnimovement” sistemini bu sene de kullanmışlar. Hatırlamayanlar için kısaca açıklayayım. Normal bir FPS oyununda, yalnızca ileri doğru koşarken koşarak hareket edebilirsiniz. Sağa, sola veya geriye hareket ettiğinizde, karakteriniz koşmayı bırakır ve normal yürüme hızına geçer. Ancak bu çok yönlü sistem sayesinde, her yöne koşabiliyorsunuz. Hızlı ve arcade olan Call of Duty tarzındaki bir oyun için bu mükemmel bir ekleme. Umuyorum ki bu şekilde devam ederler.
Black Ops 7 tabii ki sadece bu sisteme dayanamayarak, geliştirmeye devam etmiş. Uzun bir süre sonra, 2035 yılında geçen bir Call of Duty oyunu var. Karakteriniz duvardan zıplayabiliyor. Bu, gerçekten harika bir dinamik katmış. Hemen örnek vereyim: Düşmanınızla yüz yüze gelmek üzeresiniz. Aranızda bir sütun var, rakibiniz size doğru koşarken, siz sütun duvarından zıplayarak arkasına geçiyorsunuz. Rakip henüz ne olduğunu anlamadan, mermilerinizi yiyerek can veriyor. Bu tabi ki en basit örnek. Daha karmaşık senaryolarda çok daha keyifli stratejiler geliştirmek mümkün.
Call of Duty oyunlarının imza niteliği, temposunda yatıyor. Bu oyunların sunduğu hızlı tempoya bayılıyorum. Bu nedenle her yıl oynuyorum. Bazı oyunları daha fazla, bazılarını daha az oynamış olsam bile her birine göz atmaya çalışıyorum. Black Ops 7 ile birlikte bu tempo bambaşka bir seviyeye çıkmış. İlk çatışmanızda hız hemen kendini gösteriyor. Normalde her yıl gamepad ile oynadığım bu seriyi, bu yıl klavye ve fare ile oynamak zorunda hissettim. Hızın arttığından mı yoksa yaşlandığımdan mı bilmiyorum ama gamepad ile oynarken kesinlikle yetişemedim.
Tabi ki burada sistemin detaylarından bahsetsem de, vuruş hissiyatının ne kadar önemli olduğu değişmeyecek. Çünkü çok oyunculu birçok oyunun haritaları son derece önemli. Daha önce Battlefield 6’nın, haritalar konusunda gelen şikayetler nedeniyle hızlı bir şekilde oyuncu kaybettiğini gördük. Ben de geçen yıl çıkan Black Ops 6’yı bu nedenle bıraktım; çünkü haritalar sıkıcıydı. Neyse ki bu sefer farklı. Black Ops 7, keyifli haritalarla dolu bir rotasyon sunuyor. Önceki yılki dar alanlı haritalar yerine geniş alanlı haritalar geldi.
Oynamayacağınız Kadar İçerik Bolluğu Var!
Call of Duty: Black Ops 7, çıkışında toplam 16 farklı çok oyunculu oyun modu ile geliyor. Bu sayı yalnızca çok oyunculu kısmı kapsıyor, zombi modu veya diğer içeriklerin dahil olmadığı rakamlar. Peki, yeni modlardan kaç tanesi mevcut? Üzgünüm ama 16 moddan yalnızca 2 tanesi yeni. Bunlar Overload ve Skirmish. Diğer 14 mod, bildiğiniz Deathmatch, Domination, Kill Confirmed gibi klasik modlar.
Overload’la başlayacak olursak, bunu küçük bir bayrak kapma modu gibi düşünebilirsiniz. Haritanın ortasında bir EMP cihazı var. Modun adından da anlaşılacağı üzere, bu cihaz aşırı yüklenmeye başlıyor. Takımınızın amacı, EMP cihazını düşmanın bayrak noktasına taşımak. Bunu yaptığınızda puanı alıyorsunuz. Yani bu, bomba kurma tarzı bir şey değil. Kısaca, modun eğlencesi takımınızın ne kadar başarılı olduğuna göre değişiyor. Kısmetime düşmediğinden öncelikle moddan pek keyif alamadım 😛
Skirmish ise daha değişik bir yapıda. Aslında onun benzerini yıllardır görmüştük. ATM’lerde 20v20 savaşların döndüğü bu modu, Modern Warfare 2 (2022) döneminde daha çok Battlefield tarzı bir mod olarak incelemiştik. Ama şunu söylemeden geçemem; sevgili Treyarch, elindeki kısıtlı vakte rağmen bu mod için güzel değişiklikler getirmiş. Warzone tarzındaki haritalar içinde aynı anda birden fazla görev aktif oluyor. Görevlerden biri bittiğinde yeni bir görev geliyor. Bu dinamik yapı sayesinde sürekli hareket halinde olmanız gerekiyor. Ayrıca hikaye modunda bulunan “wingsuit” gibi ekipmanlar burada da kullanılıyor; dolayısıyla bu da faydalı.
Oyun modları yanı sıra, silahlar da tatmin edici bir düzeyde. Ancak bu yıl Assault Rifles kategorisinde kendimce bir sıkıntı yaşadım. hiçbiri içime sinmedi sanırım; bunun en büyük nedeni M4 ile çok fazla oynamış olmam. Diğer oyunlar ve Battlefield için favorim M4’dür. Onun eksikliğini hissetmek başka bir dert ama diğer silahları (SMG, pompalı, keskin nişancı vs.) yine de beğendim.
The Cranberries – Zombie ile Alakalı Espri Kaldı Mı Elinizde?
Size itiraf etmeliyim ki, ben zombi modlarını sevmiyorum. Bu sadece Black Ops serisi için geçerli değil; Left 4 Dead veya Warhammer: Vermintide gibi türlerde de hiç keyif almadım. Bu sebeple arkadaşlarım tarafından dışlandım… Özür dilerim, ben böyleyim. Ama buna pek de haklı sebeplerim olduğunu düşünenlerdenim. Üzerime doğru koşan bir sürü canavara karşı ateş etmek, bana keyif vermiyor. Diğerlerinin neden eğlendiğini anlasam da, bu benim için mümkün olmuyor.
Neyse ki, Black Ops 7’nin zombi moduna geçiş yaparken, çok şaşırdım zira oldukça iyi olmuş. Geçen yıl gelen modun hayal kırıklığı sonrası içim burkuluyordu. Fakat Black Ops 7, benim beklentilerimi aştı. “Ashes of the Damned” haritasında geçen hikaye, orijinal dört karakterin (Richtofen, Dempsey, Takeo ve Nikolai) daha karanlık versiyonlarını içeriyor. Bu karakterler Requiem ekibiyle birlikte çalışıyor. Ayrıca çok komik bir bilgim var; zombi modunun senaryosu, ana hikaye modundan daha iyi.
Harita da, farklı zaman dilimi ve mekanların karıştığı bir yapıya sahip. Neon ışıklarıyla dolu bir şehirden, terkedilmiş bir çiftliğe kadar çok çeşitli mekanlar sunulmuş. Biraz daha Black Ops 3’ü anımsatan bir yapı olduğunu söyleyebilirim, birçok kişi bu durumdan bir şeyler hatırlayacaktır. Oynanış tarafında kullandığımız “Tessy”, haritada sisin üstesinden gelmek için son derece kritik bir rol oynuyor. Ayrıca istediğiniz zaman yanınıza ışınlanabiliyor olması işleri kolaylaştırmış.
Bunun yanı sıra yeni düşman tipi olan “Ravager”, yalnızca sizlere saldırmakla kalmıyor. Yerdeki zırh veya mermi gibi toplanabilir malzemeleri sizden önce kaparlarsa güçleniyorlar. O nedenle ganimetleri kapmamanız gerek. Fakat anladığınız şeyler ne kadar hoş olsa da haritanın ana bölgeleri çok dolu hissettirirken, geçiş alanları oldukça boş ve sıkıcı hale gelebiliyor. Bu durum, haritanın bir bütün olarak düşünülmek yerine, birbirine yapıştırılmış haritalardan oluştuğu hissini yaratıyor. Bu açık dünya harita tasarımı aşkı niye var, bilmiyorum ama her oyunda bu tarz şeylerin olması beni çok sıkılıyor.
Zombi modu hakkında son olarak konuşmam gereken kısım, DeadOps Arcade 4 modu. 80 seviyeli, tepeden bakış açısıyla olan bu mod oldukça eğlenceli. Oynarken çok zorlandım (ki bu, serinin en zor versiyonu olarak değerlendiriliyor) fakat sırf bu modu oynamak için oyunu açtığım zamanlar oldu.
Teknik Tarafa Ne Yaptınız Siz Ya???
Normalde ne hakkında konuşursak konuşalım, Call of Duty serisinin çok iyi yaptığı bir şey var. Oyunun teknik tarafı her zaman üst düzey görünür. Grafik açısından ve performansa bakıldığında yağ gibi akar bu seri. Bu inceleme kapsamında bahsettiğim COD HQ nedeniyle, son 5 yıldır hemen hemen aynı motoru kullanıyorlar. Ancak bu oyun neden önceki oyunlardan daha kötü görünüyor? Görsellik anlamında bir düşüş var. Bu durum, seçtiğim grafik ayarlarıyla ilgili değil. Ultraya aldığımda bile kötü görünüyordu. Şaka yok, 2019’da çıkan Modern Warfare Reboot, çok ama çok daha iyi gözüküyor. Nasıl başardıklarını merak ediyorum. Neyse ki görsellikteki sorunlar, performansa ya da seslere (zaten seslere niye etki etsin :P) yansımamış. Black Ops 7, serinin diğer oyunları gibi mükemmel bir performans sunuyor. Oynadığım süre boyunca en ufak bir FPS kaybı yaşamadım.
Sesi konusunda, oyun yine çok başarılı olmaya devam ediyor. Silah sesleri ve adım sesleri gibi detaylar, nokta atışı şekilde anlaşılabiliyor. Hikaye moduna ne kadar eleştiri yöneltmiş olsam bile, oyunun müzikleri oldukça güzel. Hatta işe giderken birkaç kere albümü dinlemişimdir. Keşke şu müziklere yakışan bir hikaye modu olsaydı.
Aynı Laciverti 22. Kez Boyamak
Daha ne hakkında konuşabilirim bilmiyorum sevgili Goyunlar. Sonuç olarak yaklaşık son 6 yıldır aynı oyunun cilalanmış versiyonlarını oynuyoruz. Bu kadar çok oyunu tek çatı altında toplayıp motorları ortak hale getirdiklerinden beri çok kötüleştik. “COD HQ” sevdasından vazgeçmeyeceklerini düşünmüyorum. Çünkü şunu biliyorum ki, oyunların ne kadar sattığıyla ilgilenmiyorlar. Onlar, “satın alan oyuncular, ne kadar para harcıyor?” kısmına odaklanıyor. Bu yıl da çok fazla kayıp yaşayacaklarını düşünmüyorum ve bu acıyı bir süre daha çekmek zorunda kalacağımızı düşünüyorum.
Peki, bu oyunu kimler almalı? Açık bir şekilde söyleyebilirim ki kimse almamalı. Çok oyunculu bölümden keyif almış olsam bile iki gerçek var. İlk gerçek: Call of Duty serisi artık Gamepass içerisinde yer alıyor. Biliyorum aranızda oyunları satın almaktan yana olan bir kesim var. Ancak, en fazla bir ay oynayacağınız bir oyun için 70$ vermenizi hiç önermiyorum. Bu nedenle en azından oradan bir göz atmanız daha iyi.
İkinci kısım ise Battlefield 6’nın durumu. Ben genellikle Call of Duty serisini tercih eden bir oyuncuyum, bu nedenle Battlefield deneyimim sınırlı. Ancak, gerçekleri göz önünde bulundurmalıyız. Bu yıl Battlefield 6, kesinlikle Black Ops 7’nin üstünde bir oyun. Oynanış ve çeşitlilik açısından çok daha iyi. Eğer Battlefield 6 hakkında önyargınız varsa, mutlaka bir şans vermelisiniz. Daha önceki gibi benden de bir öneri alırsınız. Hangi silahı kullanmanız gerektiği ile ilgili tavsiyelerime geçelim.
| HANGİ SİLAHI KULLANMALIYIM?
Çok oyunculu oyunlara bayıldığımdan, özellikle rekabetçi oyunlardan aldığım “sinir hastalığı = kazanma hissiyatı” durumu benim için oldukça önemli. Ancak bu oyunların iğrenç bir tarafı var… META dediğimiz “Uygun Olan En Etkili Taktik” olayları nedeniyle birçok oyun tekdüzelikten kurtulamıyor. Örneğin, EA Sports FC 26’ya girdiğinizde herkes aynı dizilişi yapar. Valorant’ı açtığınızda takımlar hemen hemen aynı şekilde ortaya çıkıyor. Bunlar istemediğim bir durum olsa da, kazanma arzusu oldukça fazla. Bu sebeple, kategorisine göre en iyi silahları tanıtmak istiyorum sizlere. Assault Rifle Kategorisinde kazanan M15 MOD 0’dır. Birinci seviye olarak seçebileceğiniz bu silah, varsayılan hali ile bile oldukça güçlü ve etkili. Silahı biraz geliştirdikten sonra uygun parçalar ile oyunun en iyi ölüm makinesine dönüştürebilirsiniz. SMG Kategorisinde dikkat çeken silah Dravec 45’dir. 34. seviyeye ulaştığınızda açılıyor ve benim gözümde hibrit bir model sunuyor. Çünkü Dravec 45, ne bir SMG kadar zayıf, ne de bir Assault Rifle kadar güçlü. Bu, iki kategorinin arasında kalmış bir seçenek. Orta ve yakın mesafe için oldukça ideal bir tercih. Ancak, ateş hızı bir SMG kadar yüksek değil. Shotgun (Pompalı) grubunda ise seçim akla gelen Akita olmaktadır. Hakkında kısa bilgi vermek yeterli, kendisi tam otomatik bir pompalı. Saygılar. LMG Türünü atlıyorum :P. Call of Duty temposuna uygun bir şekilde çalışmadıkları için geçiyorum. Marksman Rifle grubunda ise yine çok fazla seçenek yok. Ancak, aralarındaki en yüksek hasarı veren, 49 seviyesinde açılan M34 Novaline. Keskin nişancı olmayı sevip yavaşlığından hoşlanmayanlar için harika bir alternatif. Sniper (Keskin Nişancı) kategorisinde tercihinizi Shadow SK yönünde yapmanız gerektiğini öneriyorum. Her ne kadar ben de alışamadıysam, kullanan birçok kişi bu silahla başarılar elde etti. Çağrışım yapmasına rağmen, bunlarla çok kişi öldürebilirsiniz. Bu yüzden net bir öneri sunabiliyorum. |