Çerezlik Oyun İncelemesi: The Uncertain – Light At The End

Çerezlik Oyun İncelemesi: The Uncertain – Light At The End ile gizem dolu bir yolculuğa çıkın. Oyun dünyasını keşfedin ve sırları çözün!

admin

Çerezlik Kavramı Üzerine

Oyun hakkında görüş bildirmeden önce “çerezlik” kelimesi üzerine birkaç kelam etmek istiyorum. Çünkü geçmişte bu “çerezlik” kelimesini pek sevmezdim, ama şimdi fark ediyorum ki ben de sıkça kullanıyorum. Özellikle Netflix dizileri için sıkça duyduğumuz bu terim, genellikle hızlıca tüketilip geçilmesi gereken, ne çok iyi ne de çok kötü olan yapımları tanımlamak için kullanılıyor. Bu kelimeyi sevmememin sebeplerinden biri, onu kullanmanın o materyalin niteliğini düşürdüğünü düşünmemdi. Fakat zamanla anladım ki “çerezlik” demek, kötü bir şeyi ifade etmenin kibar bir yolu değil, aksine üzerinde fazla düşünülmemesi gereken bir durumu ifade ediyor.

Ancak “The Uncertain: Light At The End” adlı oyun, ne yazık ki bu “çerezlik” tanımını bile taşıyamıyor. Oyun içerisindeki popüler oyun referanslarına bakarak, oyun oynamayı seven ve hevesli bir ekibin bu projeye giriştiği anlaşılıyor. Ama çerezlik olarak adlandırdığımız bir oyunun 3-4 saat içinde bitirilmesi ve uygun fiyatı ile birlikte üzerinde çok düşünülmemesi gerektiğini de unutmamak gerekiyor. Tüm bunlara rağmen, oyun ağızlarda kötü bir tat bırakmamalı.

Hikaye ve Anlatım Üzerine

Ana karakterimiz Emily ve diğer birçok karakterin başına gelen “olay” sonrası post-apokaliptik bir dünya ile karşılaşıyoruz. Yapay zekalar ve robotlar, insanları yok etme amacıyla her yeri kuşatmış durumda. Emily, uzun süredir birlikte yaşadığı diğer insanlarla hayatta kalmaya çalışırken, bu “olay”ın ardındaki sırları çözmek için müttefik arayışına giriyor. Eğer “Hikaye Yazar 3000” adında bir robotum olsaydı, ilk yazdığı hikaye kesinlikle bu olurdu. Birlikte yaşayan insanların farklı karakterlere sahip olması, ama hayatta kalmak için bir arada hareket etmeleri, pek de yenilikçi bir fikir değil, bunu hepimiz biliyoruz. Klişeleşmiş karakterler arasında; içine kapanık genç, huysuz yaşlı adam, tonton teyze ve bebekli kadın gibi figürler yer alıyor. Bu durumda “bunlara karnım tok” demeniz oldukça olası.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen, oyun evrenini ve hikayesini anlatma çabası içerisinde. Etrafta bulunan ses kayıtları, tablet şeklindeki dergiler ve ara sahneler ile oyuncuya iyi veya kötü bir şekilde hikayesini aktarmayı başarıyor. Ekibin kısıtlı imkanları ve yetersiz iş gücü göz önünde bulundurulduğunda, “buna da şükür” dedirtiyor. Ancak, devam oyunu olan (2016 tarihli) “The Last Quiet Day” ile bağlantılı olarak, “The Uncertain: Light At The End”in finalinin çok havada kalması ve bu şekilde bitmesi, gerçekten kötü bir tercih olmuş.

Oyun Deneyimi ve Zorluklar

Geliştirici ekip, “insanlar 2020’de macera/adventure oyunu oynamaktan sıkılır” düşüncesiyle, hemen hemen her diyalogda oyunu çözmek için gereken ipuçlarını veriyor. Etkileşime gireceğiniz nesneler de belirgin bir şekilde karşınıza çıkıyor. Bağımsız bir ekipten çıkmayan bir oyun olsaydı bunu eleştirirdim, ama bu yöntem “The Uncertain: Light At The End” için daha iyi olmuş. Bu sayede oyuncunun ekran süresi kısalmış ve sıkılma ihtimali azalıyor. Anlayacağınız, işe yarıyor.

Her yerde güvenlik sistemlerini kapatma görevleri ile karşılaşıyoruz. Ana hikayede kendini tekrar eden bir yapı mevcutken, sırf hikaye sekansı için eklenen shooter mekaniği, “bayram değil, seyran değil, neden böyle bir mekanik eklediniz?” dedirtecek türden. Ana oyunda “Eczanede güvenlik sistemi kapatmamışsın, şimdi de teknoloji mağazasında kapat bakalım” gibi bir durum söz konusu. Bu durum, tek seferlik bir mekanik olarak ilginç geldi.

Animasyonlar ve Detaylar

Oyun, Unity motorunda geliştirilmiş olmasına rağmen, animasyonlar ve bazı teknik sorunlar açısından oldukça eleştirilebilir durumda. Evet, bağımsız yapımcılar ve kısıtlı kaynaklar bu durumun anlaşılabilir sebepleri ama animasyonların kalitesi o kadar düşük ki, bu durum oyuncu ile olan bağı koparıyor. Bir karakterin başına bir felaket gelmiş, o kadar kötü bir animasyon ile teselli etmeye giden karakterin yanına oturması, komik bir duruma dönüşüyor.

Karakterlerin yüz ifadeleri ve bakış yönleri de büyük bir sorun teşkil ediyor. İki kelam konuştuğumuz sevimli teyze, gözlerini başka bir yere daldırıyor. “Misafir mi bekliyorsun?” diye sorulacak durumda değil. Ara sahnelerdeki karakterlerin konumlandırılması o kadar kötü ki, onların bir NPC olduğuna dair şüpheleriniz kalmıyor. Sonuç olarak, ana öğelerden ziyade küçük detayların daha iyi olduğu bir oyun ile karşı karşıyayız. Ancak çoğu oyuncunun bunun tam tersini tercih edeceği aşikar. Açıkçası “Ben zaten hep 25 liralık oyun alıyorum” dediğimiz bu günlerde, paranızı daha değerli yapımlara harcamak isteyebilirsiniz. Tabii böyle bir şey mümkünse 🙁

İlgili Gönderiler

Exit mobile version