Chucklefish: Oyun Geliştiriciliğinin Karanlık Yüzü Mü?
Ah, indie oyun dünyası! Bir zamanlar sadece birkaç kod satırıyla hayallerimizi süsleyen, bize sayısız macera ve heyecan sunan bu stüdyo, şimdi bazı karanlık sırlarıyla gündeme geldi. Starbound ve Stardew Valley gibi sevilen oyunların arkasındaki Chucklefish, bazı eski çalışanları tarafından emek sömürüsü ile suçlanıyor. Kulağa ne kadar da tuhaf geliyor değil mi? Hani o oyunlar yok muydu, bizim hayatımızı aydınlatan? İşte, bu aydınlık dünyada bir karanlık da mevcut gibi görünüyor.
İddiaların merkezinde, 2013 yılında erken erişime giren ve 2.5 milyonun üzerinde satan Starbound var. Geçen hafta, Damon Reece adında bir eski çalışan, Twitter’da uzun bir yazı paylaşarak durumu gözler önüne serdi. Reece, sadece on altı yaşında bu projeye katıldığını, neredeyse iki yıl boyunca oyun üzerinde çalıştığını ve bu süreçte yüzlerce saat harcadığını belirtti. Ve en çarpıcı kısmı: Bu kadar emeğin karşılığında ne yazık ki tek kuruş bile kazanamamış. Hadi canım, bir oyun milyonlarca sattı ve senin cebine para girmedi mi? Resmen bir “hobi” olmuş!
Damon’ın açıklamaları, diğer eski çalışanlardan da destek gördü. Hepsi, oyun çıktıktan sonra yaptıkları çalışmaların karşılığını alacaklarına dair vaatte bulunmuştu. Ama şimdi anlaşılıyor ki, bu vaadler belki de sadece rüzgarla savrulan kelimelerdi. Chucklefish, o dönem ekiplerinin iki gruptan oluştuğunu, bunlardan birinin “ana takım”, diğerinin ise “topluluk katılımcıları” olduğunu belirtiyor. Ancak burada bir sorun var: Topluluk katılımcıları, projeye katıldıklarında hangi şartlarda çalıştıklarını gerçekten biliyorlar mıydı? Yoksa “Ücretsiz çalışın, sonra eğlenceli bir veda partisi yaparız” mı denildi?
- Ücretli Çalışanlar: Ana takım, maaşlı çalışanlardan oluşuyor.
- Topluluk Katılımcıları: Yani, bedava çalışanlar! Onlar için tek bir kural: Eğlenmek için çalışmak!
Reece’in iddialarına göre, katılımcılara imzalatılan sözleşme, tüm haklarından feragat etmelerini gerektiriyormuş. Yani, “Hayalinizdeki oyunun bir parçası olabilirsiniz, ama bunun bedeli, tüm haklarınızı Chucklefish’e vermektir!” demek gibi bir şey. Bir bakıma, “Sen çalış, biz kazanırız!” mantığı. Bu durumda, Chucklefish’in “standart” dediği sözleşme, aslında daha çok “geliştirici kölelik sözleşmesi” gibi bir şey olarak algılanabilir.
Ayrıca, tasarımcı Rho Watson da benzer şeyler yaşadığını belirtti. Ona göre, katkıda bulunanlara imzalatılan sözleşmelerde, onların Chucklefish ile hiçbir organik bağı olmadığı ve yaptıkları çalışmanın haklarını şartsız olarak stüdyoya verdikleri yazıyormuş. Yani, “Evet, senin emeğin çok değerli ama biz bunu bedava alıyoruz” demek gibi bir şey. Watson, bu sözleşmenin aslında modcular ve oyuna hayran katkısında bulunmak isteyenler için hazırlandığını, ama oyun üzerinde çalışan topluluk üyelerinin deadline yetiştirme baskısı altında olduğunu da vurguladı.
Reece, “İmzaladığımız sözleşme ne olursa olsun, çalışanların katkısını alıp, ekip liderinin milyonlarca dolar kazanması kesinlikle etik değil!” diyor. Bunu duyduğumda aklıma bir şey geldi: Eğer bir oyun 2.5 milyon satıyorsa, o zaman çalışanlarının da bir miktar “kola” almayı hak ettiğini düşünüyorum. Yoksa bu sadece “çalışanlar bir kenara, kazançlar başka bir yere” mantığına mı dayanıyor?
Sonuç olarak, Chucklefish’in bu tür iddialar altında kalması üzücü. Herkesin bildiği üzere, bu tür durumlar genellikle insanların konuşmayacağına güvenerek yapılıyor. Ancak bir kez ok yaydan çıkınca, iddialar ardı ardına gelmeye başlıyor. Chucklefish’e duyulan sempatinin ciddi bir şekilde azaldığına şüphe yok. Belki de bir gün, bu stüdyodan gelen yeni bir oyun, çalışanlarının emeklerini adil bir şekilde ödüllendirmeyi öğrenir. Ya da belki de sadece yeni bir “topluluk katılımcısı” bulup, aynı döngüye devam ederler. Kim bilir?