Ah, Çin! Oyun dünyasının en sıkı denetçisi. Ülke sınırları içinde yayınlanacak oyunlar için o kadar katı kurallar var ki, sanki oyun geliştiricileri birer suçlu gibi muamele görüyor. Her oyun, onay komitesinin sıkı denetiminden geçmek zorunda ve bu durum, bazen sıradan bir işten daha karmaşık hale geliyor.
Geçtiğimiz aylarda, onay bekleyen oyun sayısındaki patlama yüzünden yeni oyun yayınları bir süreliğine askıya alındı. Oyun geliştiricileri, bu durumu “Tamam, anladık, biraz sabredin!” diye karşılamış olabilir ama sonuçta bir oyun yapmak, sabır gerektiren bir süreç değil mi? Hani “Daha fazla beklemek yok, hemen yayınlayın!” diye bağırmak istemiyorlar mıydı? Ama komite, her şeyin bir sırası olduğunu biliyor ve sabır, özellikle bu konularda çok önemli.
Yazılar ve Kan Konusu
Yeni kurallar arasında en dikkat çekici olanlarından biri, oyundaki tüm yazıların Basit Çince olması zorunluluğu. Yani düşünebiliyor musunuz, bir oyunda “Winner” veya “Attack” kelimelerini görmek için onay almak zorundasınız. “Hayır, bu kelimeleri yazdım, onay verin!” diyerek komiteyi ikna etmeye çalışmak, tam bir komedi sahnesi yaratıyor. Bu durumda geliştiricilerin “Merhaba! Bugün de Basit Çince ile nasıl bir şeyler yaratabiliriz?” diye düşünmek zorunda kalmaları oldukça eğlenceli.
Ve tabii ki, kan konusu! Oyunda kan gölü kesinlikle yasak, bu yüzden bazı oyunlar kan yerine yeşil bir sıvı kullanmaya başlamıştı. Şimdi ise “Herhangi bir renkte kan gölü” diye özel bir kural getirilmiş. Yani, yaprak yeşili ya da deniz mavisi kan da olsa, onay almaktan mahrum kalacak. “Ama ben yeşil kanın, uzaylıların kültürünü yansıttığını düşünmüştüm!” diye haykıran geliştiriciler, bu durumda sadece başlarını ellerinin arasına alacaklar. Ekrandaki cesetlerin de birkaç saniye içinde kaybolması gerekiyor, bu da demektir ki, “Hızlıca ölen düşman, hızlıca kaybolmalı!”
Loot Box’lar ve Sınırlamalar
Yeni kurallar, loot box’lara da acımıyor. Normalde zaten Çin’de kutulardan eşya düşme oranının belirtilmesi zorunluydu, ama şimdi geliştiricilerin belli bir eşyayı kazanmak için kaç kutu açması gerektiğini net bir şekilde bildirmesi gerekecek. Yani, “Şansınızı denemek için 10 kutu açın, belki bir şeyler kazanırsınız!” demek yerine, “Tam olarak 15 kutu açmanız lazım, yoksa bu şansı kaybedersiniz!” demeleri gerekecek. Geliştiricilerin bu kurala uyması için bir tür matematik dersi alması gerekecek gibi görünüyor. Geliştirici: “Matematikte iyi değilim, ama bir oyun yapıyorum!”
- Özellikle dikkat edilmesi gereken diğer bir kural: “1000 kutu açarsanız garanti eşya var” demek kesinlikle yasak. Yani, “Çok kazanabilirsiniz!” demek yerine, “Şansınıza güvenin!” demek zorunda kalacaklar.
- Ve tabii ki: Oyuncular günde 50’den fazla kutu açamayacak! Yani, bir tür kutu açma maratonu yapmaya çalışan oyuncular, “Ne? Daha fazla açamıyor muyum?” diye hayal kırıklığına uğrayacaklar.
Üç Defa Reddedilme ve Yıllık Sınırlar
Onay komitesinin önüne düşen oyunların tam üç kez reddedilme hakkı var. Eğer gerekli düzeltmeler yapılmazsa, üçüncü kez reddedilen bir oyunun bir daha denetim için başvurma şansı kalmıyor. Yani, geliştiricilerin “Tamam, bu sefer başarılı olacağız!” umuduyla yeniden başvurmaları, bir tür kumar oynamak gibi. “Üçüncü kez reddedilmek, benim için yeterince acı verici, bir daha denemek istemiyorum!” diyebilirler.
Ayrıca, her yıl onaylanacak oyun sayısına da sınır getiriliyor. Tüm bu kurallar, bir yandan oyun geliştiricilerinin işini zorlaştırırken, diğer yandan da onlara bir tür “Oyun yapma sanatı” dersi veriyor. Bu kurallar altında, oyun geliştiricileri için her yeni gün, yeni bir komedi sahnesine dönüşüyor. Sonuçta, orada yaşayanlar için bir parça üzülmemek elde değil, değil mi?
