Company of Heroes 3: İkinci Dünya Savaşı’nın Yenilikçi Cepheleri ve Stratejik Derinliği

Company of Heroes 3 ile İkinci Dünya Savaşı’nda yenilikçi cepheler ve derin stratejiler keşfedin. Savaşın ruhunu yeniden yaşayın!

admin

Company of Heroes tarzında ikonik bir seviyeye ulaşmış oyunların devam serilerinde, tahmin edebileceğiniz gibi ciddi bir beklenti oluşuyor. Özellikle serinin ikinci oyunu, birçok oyuncu tarafından klasik olarak anılmakta ve rakipsiz bir konumda değerlendirilmektedir. Eşsiz İkinci Dünya Savaşı havası, Hollywood tarzı sinematik çatışmalar, başarılı harita tasarımları ve eğlenceli çok oyunculu seçenekler… Bugün bile hala popülaritesini sürdüren bu oyun, bakalım yeni versiyonuyla aynı kalitede devam edebilecek mi?

Bilinmeyen cephelerde tanıdık yaklaşımlar… Bilindiği üzere, İkinci Dünya Savaşı, dünya çapında büyük bir yıkım yaratmış ve sanatın her dalı için sonsuz bir malzeme kaynağı oluşturmuştur. Oyun sektörü de bu durumu istismar etmeden edemiyor, piyasada sayısız oyun mevcut. İşte burada CoH 3, kendine farklı bir alan açmayı başarmaktadır. Çünkü bu oyun, savaşın en az bilinen cephelerine odaklanarak bizleri bir yolculuğa çıkarıyor. Akdeniz cepheleri… Belki de benim bilgi eksikliğimdendir ama bu savaşa dair pek fazla bilgi sahibi olmadığım için, oyunu oynarken sanki İkinci Dünya Savaşı’ndan ziyade bambaşka bir zamana ve savaşa tanıklık ediyormuşum gibi hissettim. Kısaca, oyunun bu yaklaşımı son derece olumlu ve yenilikçi. Önümüze daha önce sıkça gördüğümüz cepheler konmamış. İkinci Dünya Savaşı denilince akla gelen soğuk atmosferin yerini, İtalya’nın yemyeşil arazileri ve Afrika’nın canlı iklimi alıyor.

WW2’ye Afro-İtalyan Yaklaşımlar İkinci Dünya Savaşı’nın pek fazla bilinmeyen yönlerine değinmişken, şu anda oyunda iki aktif senaryo modunun bulunduğunu belirtmek gerekir: İtalya ve Kuzey Afrika. İlginçtir ki, bu cephelerde karşılaştığımız farklılıklar, yalnızca harita ve hikaye ile sınırlı kalmıyor; oyun bize sürpriz bir deneyim sunuyor. Kuzey Afrika’daki senaryolar alışılagelmiş bir biçimde ilerliyor; özel noktaları ele geçiriyor, bu bölgelerden elde ettiğimiz kaynaklarla birliklerimizi büyütüyoruz ve bizden talep edilen görevleri tamamlıyoruz. Klasik GZS oyunlarının kaynak yönetimi konusunda daha rahat olanı işte bu.
Kuzey Afrika cephesinde birçok değişik harita ve görev mevcut. Her bir haritada ana görevlerin yanısıra yan görevler de bulunmakta. Bu yan görevleri gerçekleştirmek, bize bazı avantajlar ve ek kaynaklar sağlıyor. Kuzey Afrika cephesi, bir Yahudi ailenin gözünden anlatılan bir hikaye sunuyor ama aradaki bağ oldukça zayıf kalıyor. “Savaş veriyoruz ama neden savaşmak zorunda olduğumuza dair bir sorgulama yapıyoruz” durumu söz konusu. Örneğin, yeni bir cepheye gönderilen aile babasının hikayesini izliyoruz ama bu mekanik ile oyunun bağlantısı zayıf; kendi içinde bir ahenksizlik mevcut. Sonuç olarak, Kuzey Afrika’daki senaryonun derinliği çok da etkileyici bulunmadı. Fakat CoH, özellikle hikaye konusunda büyük bir vaatte bulunmadığı için bu durum bir sorun teşkil etmiyor. Daha etkileyici bir alternatifin sunulup sunulamayacağını ise düşündürücü buluyorum.

İtalya cephesi, ise gerçekten tamamen farklı bir deneyim sunuyor. Ee beyler, bugün ne deniyoruz? Kuzey Afrika cephesindeki senaryolara kısaca değindikten sonra, şimdi İtalya cephesinin sunduğu yenilikçi deneyime geçelim. İtalya, sıra tabanlı strateji ekranı ile bizi şaşırtıyor. Evet, yanlış duymadınız. Bu senaryonun büyük bir kısmında, sıra tabanlı strateji ekranı kullanarak çeşitli taktikler oluşturuyoruz. Bu mod, senaryonun interaktif bir şekilde tasarlandığı anlamına geliyor; tıpkı Civilization’da olduğu gibi, İtalya’nın farklı bölgelerini ele geçiriyor, savunmalar kuruyor ve birliklerimizi şekillendirerek savaşıyoruz. Hangi alanı, hangi birliklerle ve ne zaman ele geçireceğiniz tamamen sizin kararınıza bağlı. Oyun, “Napoli’yi ele geçir” gibi bir ana görev veriyor ve bu bağlamda ilerliyorsunuz. Ele geçirme ya da savaşma aşamasına geldiğinizde ise tekrar gerçek zamanlı strateji moduna dönüş yapıyorsunuz. Kısacası, “sıra tabanlı olarak hangi yere saldıracağınızı seçin – savaşmayı başlatın – gerçek zamanlı savaş yapın – tekrar sıra tabanlı strateji ekranına dönün” şeklinde bir yapı mevcut. Ancak, bu oldukça etkileyici görünen sistem maalesef işlerlik anlamında sorunlar yaşıyor. İlk başta bu yeni sistemi öğrenmek oldukça zorlayıcı hale geliyor. Eğer siz de benim gibi her oyunu daha zor modda oynayan bir oyuncu iseniz, bu sistem ilk başlarda sinir bozucu olabilir. Zaten iyi düşünülmemiş bir tasarım olduğu için, hareketlerin sonuçlarını anlamak başta bir hayli zor. Üstelik aldığınız yanlış kararların bağlantılı sonuçları nedeniyle, oyun sürenizi kaybetmeniz olası; 5-6 saat bile kaybedeceğiniz durumlarla karşılaşabilirsiniz. Oyunun bu yeni mekanikleri oyunculara öğretmekte önemli zorluklar yaşadığı ve “haydi çözersin” tutumuyla ilerlediği hissi veriyor. Eğer bu sistemin mantığını kavrayabilirseniz, oyun keyifli hale geliyor ama bu süreç için bir miktar zaman ayırmalısınız. İlk başta sıkıntı yaşadım sanıp kendimi kötü hissettim ama sonrasında topluluk yorumlarını okuyarak bunun genel bir sorun olduğunu fark ettim. Ben ki Civilization’da “bir tur daha!” diyerek hayatımı mahvetmiş biriyim, böyle bir sistemle karşılaşmam beni nasıl etkiledi bir düşünün… Bunların yanı sıra, İtalya cephesindeki gerçek zamanlı savaşlar da son derece renkli ve etkileyici. Küçük ve sevimli İtalyan köylerinde geçen çatışmalar oldukça gerçekçi ve atmosferik. Rengarenk evlerin arasındaki savaş, havadaki patlamalar ve düşman sniper’larıyla çatışma halindeki anlar son derece sinematik bir deneyim sunuyor.

Önceden bahsettiğim gibi, İtalya cephesinde, Kuzey Afrika’daki gibi sıradan bir hikaye anlatımı yok. Hikaye tamamen etkileşimli bir şekilde ilerliyor ki bu da aslında daha olumlu bir seçim. Hareketlerimizin sonuçlarıyla değişen ve gelişen senaryo, oyuna dinamik bir yapı kazandırıyor. Demek sen yeni nesilsin ha? Şimdi de grafiklere geçelim… CoH 3, devrimci nitelikte bir grafik şöleni sunmasa da, GZS türüne uygun grafiklerle gelmekte. Hareket animasyonları oldukça tatmin edici; askerler siperlerin üzerinden atlarken veya tanklar engelleri aşarken ayrıntılı görsel deneyimler sunuyor. Ancak bu durum tüm oyun için geçerli değil. Küçük grafik hataları da mevcut; bazen askerler kaybolabiliyor, yapılar aniden yıkılabiliyor veya kaplamalar geç yüklenebiliyor. Ancak genel olarak memnun kaldım. Daha iyi olabilirdi elbette. 2023 yapımı bir oyun demek zor olsa da, “bu ne grafik? Önceki nesil oyun gibi” gibi ağır eleştirileri almakta haklı olduğunu da söylemek zor değil. İyi grafikler, CoH serisinde alışkın olmadığımız kadar renkli haritalarla birleşince keyifli bir yapı ortaya çıkmakta. Ancak İtalya ve Afrika’nın bu renkli yapısı, İkinci Dünya Savaşı’nın karamsar havasıyla ne kadar uyumlu bilemiyorum; sonuç olarak, futbolun geçtiği yerler bu tür bir tasarımı gerektiriyor gibi görünüyor, bu yüzden eleştirilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Önceki oyunların ağır atmosferiyle karşılaşmamak için bu sezgiyle oynamak lazım.

Burada ayrıca kontroller bence oldukça rahat ve yeterli. Birimleri kontrol etmek basit ve eğlenceli bir hale getirilmiş. Her ne kadar şu an için dört farklı ordu ve her bir orduda benzer sayıda ünite olsa da, her birinin çeşitli taktiksel avantaj ve dezavantajları mevcut, bu da derinlik katıyor. Taktik üretimi konusunda, CoH 3, selefinin başarılarını sürdürmeyi başarmış. Birçok farklı unsuru düşünmek ve stratejinizi ona göre kurmak zorundasınız. Eğer düşman köprünün arkasındaysa, köprüyü havaya uçurarak işleri zorlaştırabilirsiniz. Eğer düşman sizden daha yukarıda konuşlanmışsa, birliklerinizi düşmanın arkasından dolandırıp üst kısımlara geçirebilirsiniz. Eğer düşmanın tanklarıyla karşı karşıya iseniz, tanksavar birliklerinizi stratejik noktalarda konumlandırarak onları durdurabilirsiniz. Daha birçok taktiksel manevra söz konusu. CoH 3, tüm bunları düşünmenizi ve uygulamanıza izin veren bir yapıya sahip. Zaman zaman yaşanan teknik hatalar stratejik derinliği biraz sekteye uğratsa da, genel olarak bolca taktik kurma imkanı sunuyor. Ayrıca, çok hoş bir detay olarak, oyunun Türkçe dil desteği mevcut. CoH 2’nin Türkiye’deki popülaritesi göz önüne alındığında, yeni oyunun Türkçe desteği ile çıkmış olması sevindirici. Hikaye yetersiz olsa da, oyunu öğrenmek ve birimlerin yeteneklerini keşfetmek açısından büyük kolaylık sağlıyor.

Tek tabanca nereye kadar… Şimdi de çok oyunculu moddan bahsedelim… CoH, uzun vadede çok oyunculu deneyimi ile her zaman dikkat çekti. Üçüncü oyunda da gelenek bozulmuyor ve keyifli bir çok oyunculu deneyim sunuluyor. Her ordunun kendine özgü birimleri, çok oyunculu modda parlıyor. Güç dengesi genel olarak iyi bir düzeyde. Şu an için on kadar harita var ve gelecek güncellemelerle daha fazlasının gelmesi muhtemel.

Dengeli dağılım, yalnızca ordu-birim anlamında değil, aynı zamanda oyuncuların eşleştirilmesiyle de başarılı. Starcraft’taki gibi, dokuz yaşındaki çocuklar tarafından ezilme hissi yaşamıyorsunuz. Bu dengenin sağlanması, oyuncuyu oyuna daha fazla bağlıyor ve dolayısıyla genel deneyimi olumlu etkiliyor.

Savaş Sonucu: “Meh” Tüm bu bahsettiğim hususlar CoH 3’ü iyi bir oyun yapmaya yeterken, bir önceki oyun olan CoH 2’nin yarattığı heyecanı yeniden yaratmadığını gösteriyor. Eldeki yapı, çeşitli teknik aksaklıklar ve yanlış tercihler nedeniyle sarsıntılı bir durumda. Ancak bu haliyle de eğlenceli. Belki de bu yazıyı okurken, oyuna önemli bir güncelleme yapılmış ve yukarıda bahsettiğim bazı olumsuz unsurlar ortadan kalkmış olabilir. Fakat Relic’in daha iyi bir oyun yapabileceğini bilmek bir ölçüde hayal kırıklığı yaratıyor, bu kadar söylemek yeterli.

İlgili Gönderiler

Exit mobile version