Cookie Cutter İncelemesi: Metroidvania Dünyasında Kan ve Vahşet
Cookie Cutter, Metroidvania evreninde kan ve vahşeti harmanlayan etkileyici bir deneyim sunuyor. Oyun dünyasına dalmaya hazır olun!
15 saat önce
Bir inceleme yazmak üzere en başta niyetlenirken, genellikle giriş kısmına önem veririm; bu kısmı düşünerek tasarlamaya özen gösteririm. Ancak bu sefer durum farklı, çünkü bahsedeceğim, sıradan bir oyun. Dolayısıyla, sıradanlık içinde ben de yarım yamalak bir inceleme yazma hakkına sahibim gibi hissediyorum. Merak etmeyin, giriş kısmı dışında bunu pek fazla uzatmayı düşünmüyorum 🙂

Cookie Cutter, yakın zamanda çıkan birçok metroidvania oyunundan biri. Oyunda, bir cyborg olan Cherry karakterini yönetiyoruz ve hikaye, kötü niyetli kişiler tarafından kaçırılan bilim kadını Shinji’yi kurtarma görevi etrafında dönüyor. Shinji, aynı zamanda aşık olduğumuz osobir — kötü adamlardan intikam almak için Cherry, işgal edilmiş dünyada canlanıyor ve eski bir dostunun yardımıyla yeni parçalarla güçleniyor.
Kan, vahşet, gore sevenler gelsin
“Şiddet” kelimesi burada sırf söylemiş olmak için kullanılmadı. Cookie Cutter gerçekten de oldukça kanlı bir oyun. Her düşmana özel “öldürüş” animasyonları var. Bu hareketler, Blasphemous’ta olduğu gibi son darbeyi vurmadan önce bir tuşa basarak gerçekleştiriliyor. Bazı animasyonlar düşmanları ikiye ayırırken bazıları da onları kazığa oturtuyor. Bu görseller oldukça etkileyici, ancak belli bir noktadan sonra şiddetin sadece bir amaç olmaktan çıkarak basite indirgenmiş olduğunu kabul etmek gerek. Renkli grafiklerle birlikte, bu vahşet hali biraz daha çizgi film havasına bürünüyor ama bu durumun da üstüne pek fazla gitmemek lazım.

Oyunun başları yanıltıcı bir izlenim yaratıyor. Diyaloglar seslendirilmiş, karakterler tanıtılıyor. Ancak ilk 15 dakikadan sonra bir daha sesli diyaloglarla karşılaşmıyoruz. Sonrasındaki neredeyse tüm konuşmalar sessiz biçimde gerçekleşiyor ve bu durum, daha önce sesi duyulmuş karakterleri de kapsıyor. Bu, ilginç bir tasarım tercihiydi ama çok hoşuma gitmedi.
Cookie Cutter’ın başarılı bulduğum yönleri de mevcut. Örneğin, harita dizilimi oldukça iyi düşünülmüş. Farklı biyomlar içindeki mekanikler, grafik tarzı ve tuzaklar etkileyici. Blasphemous 2’de olduğu gibi, metroidvania tarzı ilerlemede kullanılan silahlar, keşfedilmeyi bekleyen farklı alanlar sunuyor. Ayrıca, çok sayıda gizli odanın varlığı ve bu odaların haritada farklı gösterim şekilleri de hoş bir detay. Arka planda yer alan birçok oyun referansı, metal müzik gruplarına yapılan atıflar da dikkat çekici. Ayrıca ana karakterin tipik bir cinsiyet klişesi olmaması da benim hoşuma gitti. Ancak, türün tutkulu bir oyuncusu olarak, beğenilecek noktalar bunlarla sınırlı maalesef.

Şimdi mikrofonu sıfırcı hocaya bırakıyoruz
Cherry’nin hareket kontrolleri benim için pek tatmin edici olmadı. Daha net ve kesin kontrollere sahip oyunları tercih ediyorum. Örneğin, zıpladıktan sonra sağa basarsanız, neredeyse bulunduğunuz yere iniyorsunuz. Yürürken veya zıplarken kayma olayı da dikkat çekici. İyileşme süreci de pratik değil, özellikle hızlandırıcı özelliği aldığınızda bile oldukça yavaş ilerliyor. Düşman çeşitliliği ise tatmin edici değil. Farklı bölgelere gitsek de çoğunlukla, daha önceki bir düşmanın sadece biraz büyüğünü veya birebir aynısını görmek insanı sıkıyor.
En rahatsız edici unsurlardan biri ise düğme atamalarının tam anlamıyla değiştirilememesi. Oyunda yeniden atama özelliği var gibi görünüyor, ancak bir düğmenin kontrolünü değiştirdiğinizde önceki kontrol de o düğmede kalıyor. Örneğin, sol tetikteki dash komutu, istediğinizde eski komutu da uygulamakta takılı kalıyor. Birçok bulmacada topları tekmeleyerek yönlendirmeye çalışmak gerektiği için, bu durum benim için oldukça sıkıntılıydı. Top bölümüne geldiğimde klavyeyle oynamak zorunda kaldım ancak klavyede de açıyı doğru şekilde ayarlamak mümkün olmuyordu. Bu konudan şikayet eden birçok yorum gördüm, ama henüz bir çözüm sağlanmamış.

Diğer bir olumsuz nokta, dokunduğunuz anda öldüren diken tuzakları. Özellikle oyunun son bölümlerinde bu tuzaklarla dolu uzunca sekansların olması can sıkan bir durum. Birçok yeteneği ardı ardına kullanarak ilerlemeye çalıştığınız bu kısımlarda yapılan en küçük bir hata büyük kayıplara yol açıyor. Dev testereler canın yalnızca bir kısmını alırken, ufacık dikenlerin aniden fatal zararlar vermesi gerçekten muamma. Yapay zorluklar can sıkıcı bir hale geliyor.
Büyüyünce Larry mi olcaksın çen?
Oyunun hikayesi ortalama seviyede ve diyaloglar içinde komik olması beklenen ancak bunu başaramayan pek çok cinsel espri mevcut. Bu durum, belirli bir süre sonra sıkıcı hale gelebiliyor. Fabrikanın her köşesinde neden cinsellik grafitisi bulunsun? Herkes neden bel altı konuşsun? Her bölümde cinsel çağrışım yapan motifler neden var? Eğer bu bir Larry oyunu olsaydı durumu anlayabilirdim, ama bağlamla tamamen alakasız görünüyor. Ayrıca, konuşmalarıyla yönlendiren bir yapay zeka karakterimiz var, adı Regina. Popüler isim olan bu sözcük yerine Regina ismi tercih edilmiş ve bu yapay zeka, Cherry’nin kasıklarına yerleştirilmiş. Komik olması mı amacıydı, açıkçası emin değilim. Ayrıca, oyunun yarım yamalak bir şekilde sona ermesi de dikkate değer. Bir sonraki oyuna geçit verirken hikayenin daha iyi kurgulanmasını beklerdim.

Bu kadar eleştiride bulundum ama buna rağmen oyunu bitirdim. Tahmin edeceğiniz üzere %100 tamamlama ile birlikte. Çünkü metroidvania türü bir oyunu oynamak, bunun gereğini yerine getirmeyi sağlıyor. Oyun yaklaşık 25 saat sürdü, yarı zamanda oyunu pek de sevmediğimi düşünerek ve dikenlere dokundukça “kendi kendime neden bunu yapıyorum?” diye sorduğum anları düşünerek geçirdim. Ancak bazı eksi noktalar, bir yamanın etkisiyle kolayca çözülebilir gibi duruyor. Özellikle remap hatasının hızlı bir şekilde düzeltilmesini bekliyorum; “one-shot” tuzaklara da bir ayar getirileceğini umuyorum. Bu iki elemanın bile oyunun genel kalitesini artıracağına inanıyorum. Bu nedenle, puanlama anlamında çok da sert olmayacağım.
Sonuç olarak, bu türdeki oyunları yalnızca ‘türün tutkunları’ için öneriyorum. Çünkü metroidvania türüyle bağları zayıf olan bir oyuncuya, Cookie Cutter’ı bu haliyle tavsiye etmek pek de mantıklı olmayabilir; raflarda birçok harika oyun varken, yalnızca saydığım eksikler yüzünden arayışınızdan geri kalanları kaçırabilirsiniz. Belki benim rahatsız olduğum unsurlara dikkat etmeyeceksiniz, grafikler oldukça göz alıcı, bolca kan da mevcut. Daha ne olsun? Sadece görünenlerle yetinmeyin, daha fazlasını keşfedin ve yaklaşıp değerlendirmeler yapmayı unutmayın.


Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?