Crysis Yenilenmesi: Nostalji Mi, Hayal Kırıklığı Mı?

Crysis yenilenmesi hakkında derinlemesine bir inceleme. Nostaljik anılar mı, hayal kırıklığı mı? Oyun severlerin görüşlerini keşfedin!

admin

Bazen insanlar hayatta erişemeyecekleri şeylere derin bir özlemle bakarlar. Kemal Sunal’ın ünlü “Tokatçı” filminde yer alan Osman karakterinin, cama ekmek bandığı sahneyi hatırlıyor musunuz? İşte ben de o günlerdeki ekmek durumum gibi, eski Pentium 4 işlemcili 2001 model bilgisayarımda Crysis oyununa merakla bakıyordum. Yeni bir bilgisayar edinebilene kadar, Crysis’e hayranlıkla baktım çünkü görünüşü gerçekten etkileyiciydi. Yeni bir bilgisayar aldığımda ise hemen oyunu yükledim ama beklentilerim beni hayal kırıklığına uğrattı; zira hem çok fazla beklenti oluşturmuşum hem de oynayana kadar daha pek çok ilgi çekici oyun çıkmıştı. Ancak, sadece bir oyuna karşı duyulan merak ve özlem bile, Crysis’i benim için özel kıldı. Serinin diğer iki oyununu o zamanki dönemimde oynadığımdan fazla bir beklentim yoktu, bu sebeple aldığım haz biraz daha yüksekti. Üçüncü oyundan sonra tam dokuz yıl geçti ve nihayet Crysis de yenilenerek piyasaya sürüldü. Ancak her yeniden yapımda olduğu gibi, bu yeni üçlemenin de zengin içerikleri azdı, eksiklikleri ise fazlaydı. İlk oyunun hemen ardından üçünü de başarıyla tamamladım ve fark ettim ki lise yıllarında oyuna çok fazla anlam yüklemişim, çünkü o zaman oynayamamanın getirdiği bir hüzün vardı. Dolayısıyla, bu yenilenmiş sürüm zaman zaman nostaljik bir tat bıraksada, çoğu durumda oldukça sıradan bir his bıraktı. Günümüzde baş yapıt olarak kabul edilen oyunların böyle sorunlu bir şekilde tekrar sunulması, oyun dünyasında can sıkıcı bir mesele haline gelmiş durumda.

“Abi Bu Crysis’i Açar Değil Mi?” Dünyanın birçok yerinde Kuzey Kore hakkında tuhaf düşünceler bulunuyor. Özellikle Amerika’da pek çok kişi Kuzey Kore’den korkuyor; bu da insanoğlunun bilinmeyene duyduğu bir korku olabilir. Crysis ilk kez çıktığında işte tam bu bilinmezlik unsuru ile bizi yakalamıştı. Oyun, gizemli bir yolculuğa açılış kapısıydı. İlk oyunun bitiş süresi ise ortalama dokuz-on saat civarındaydı ve bolca malzeme bırakıyordu. 2007’nin sonlarına doğru çıkan Crysis, çarpıcı görselliğiyle dikkat çekmişti; hatta “Abi bu GTA V açar mı?” sorusuyla birlikte o zamanlar Crysis hakkında da soruluyordu. Yenilenmiş versiyonunda da bu duruma bir göndermede bulunulmuş. Ultra grafik seçenekleri yerine “Can it run Crysis?” ifadesi bulunuyor ve bu seçeneği seçerseniz, “bu ayar çok yüksek sistem ister” uyarısıyla karşılaşıyorsunuz. Ancak bu yöntem, zayıf optimizasyonu gizlemek için iyi bir bahane olmuş. Crysis döneminde en güçlü bilgisayarlarda bile yüksek ayarlarda tam performans vermediğini biliyoruz, ama artık 2021 yılına geldik ve bu sorunları yaşamaya devam etmek, fazlasıyla sinir bozucu. Bazı grafikler gerçekten etkileyici olmasına rağmen, genel açıdan büyük bir değişiklik yok. RTX ve DLSS desteği bile oyunu kurtaramıyor; ayrıca yapay zeka ve düşman çeşitliliği tam olarak korunmuş durumda, bu da modern oyuncuda daraltıcı bir deneyim oluşturuyor. İlk yarıda Kuzey Kore askerleriyle savaşmak ve Nanosuit’i kolay düşmanlar üzerinde denemek eğlenceliydi, ancak ikinci yarıda uzaylılar devreye girdikten sonra yenilik görmek hoş olabilirdi. En azından bölüm sonu düşmanlarında bir farklılık olabilirdi. 14 yıl önceki hatalarla ve yeni hatalarla oynamak, bana ekmek bandığını her an gözüm kapalı bozuk tavuktan zehirlenmemek gibi bir mücadele sundu. Cilalı grafiklerin randımanı beklenmedik şekilde zorken, “acaba ne zaman oyun çökecek ve son kayıttan başlayacağım?” diye düşünmek sıkça başıma geldi. Gerçi oynanışta bazı yenilikler işleri kolaylaştırmıştı; örneğin, Nanosuit modları arasında otomatik geçiş yapabilmek, oyunu önceki deneyimlerimden daha akıcı hale getirmişti. Ancak vuruş hissiyatı o kadar zayıf ki, silah kullanmak büyük bir zorluk hâline geliyor. Çoğu zaman mermiler istediğiniz yere bile gitmiyor; bunu aşmak için her silaha keskin nişancı dürbünü takmak bir çözüm olsa da yakın dövüş sahnelerinde sinirler geriliyor. Özetle, Crysis 1’in yenilenen versiyonu en yüksek hayal kırıklığı ve en az zevkle geçiyor.

Karadenizli Chino ve 40 Uşaklar Crysis oyunlarını ardı ardına oynadıkça, beynimdeki nöronlarda bir hayli karışıklık oluştu. Neyse ki bunun üstesinden gelecek kadar sıcak bir çay içablecek kadar sorun yoktu. Crysis 2’nin en güzel yanı yine Karadeniz’den gelen Chino’nun aksanı oldu; onu gerçekten özlemiştim. Bunun dışında pek özlediğim bir şey yok. Kafama silah dayamadıkları sürece, Crysis 2’yi bir daha oynamayı düşünmüyorum. Silahımdan kurtulma fırsatım olmadığında, bu sefer optimizasyon sorunlarıyla başa çıkmak zorunda kaldım. İkincisiyle karşılaştığımda “Crysis’i açar mı?” seçeneği olmasa da, FPS düşmeleri, takılmalar ve “acaba çöktü mü?” düşünceleriyle birçok sinir harbi yaşamıştım. Grafiklerin kalitesinin artmasıyla oynarken farklılık bulunsaydı belki biraz kabul edilebilir olabilirdi ancak mevcut haliyle büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor. Normal zamanlarda Crysis üçlemesinin en sevdiğim oyunu ikinci oyundu; çünkü hikayesinde sunduğu değişmeler ve Prophet’in son durumu ilgi çekiyordu. Ancak bu yeniden yapımda beni cezbetmeyecek hiçbir şey kalmamıştı. Oyunda açıkça birçok hata mevcut. Hatta yapay zeka bile sürekli hatalar verip, sizi görmezden gelmeye devam ediyor. Aralarından elinizi kolunuzu sallayarak geçebilirsiniz; öyle ki bu hataların giderilmesi için yeniden yüklemek de etkili olmuyor. Aynı düşman aracını birkaç kere yendikten sonra yolken 15 saniye içinde tankla dövmek, hala sinir bozucu. Ben o yaratıkları el yordamıyla kesmek için haritada 4 tur atıp roket atar ya da c4 bulana kadar canım çıkıyordu. Bu zamana kadar tankınız nerede?! Üstelik bu yeni sürümde çok garip bir bug daha var; oyunda sahnelerde herkes aşırı şaşkın. İlk başta tam anlayamadım ama Wall Street bölümünde bir yakın çekim sahnesi öyle korkunçtu ki. Uzun lafın kısası, Crysis 2’deki Chino karakterinin bile yeni sürümü kurtarmaya yetmedi. Ama ben yine de kendime biraz daha mermi bulmalıyım; ihtiyacım olabilecek.

Okçu Prophet Crysis 1 ve 2’yi bilgisayarda oynadıktan sonra, üçüncüsünü çıktığı dönemde neden bilmem, PlayStation 3’te oynamışım. Mümkün olduğunca kısa bir oyun olduğundan, hikayenin sonucunu merak ettiğim için bir oturuşta bitirmiştim. Yenilenmiş sürümle de aynı şey bilgisayarda başıma geldi; tek fark ise fareyle yayı kullanmak, DS3’e göre çok daha keyifli olmasıydı. Hatta ilk iki oyundan sonra üçüncü oyun oldukça keyifli geldi. Hata sayısı çok azalmış ve optimizasyon diğer iki oyuna göre daha iyi bir durumdaydı. Sürekli FPS düşüşleri yaşamıyordum. Üstüne oyun kısa olduğundan, ilk iki oyunda çektiğim sıkıntılardan sonra Crysis 3 beni “kötünün iyisi” şeklinde karşıladı. Nomad ile başlayan ve Prophet ile devam eden hikayeyi tekrar sonlandırdım. Ancak peş peşe üç oyunu bitirince fark ettim ki, birinci ve üçüncü oyun birbirine oldukça benziyor. İlk oyunda Kuzey Kore askerleriyle mücadelenin ardından uzaylılar devreye giriyordu; üçüncü oyunda da CELL ile mücadele ettikten sonra ciddi bir geçişle Sefler karşımıza çıkıyordu. İkinci oyunu daha çok sevmemin sebebi belki bu geçişlerin daha yumuşak ve içerikle örtüştürülmesi oldu. Zira ne ana hikaye ne de bireysel hikayeler bir şaheser niteliğinde; bu noktada Prophet adında bir kahramanın sıradan işlerle günü kurtarmasını bekliyoruz. Üç oyunda da en temel sorun, görüş sınırının gereksiz yere uzatılmış olması. Yani haritanın öteki tarafının çok net bir şekilde görünmesi, hem bilgisayarı yoruyor hem de performans düştüğü için beni yoran bir durum oluşturuyor. Cevat Yerli ve Crytek’e büyük bir saygı duyuyorum; bu oyunları o zaman çıkarmak harika bir işti. Hem de Türkçe seslendirmeler ile oynamanın ayrı bir keyfi vardı. Ancak bu yenilenmiş versiyon, mevcut durumu ile maksimum hayal kırıklığı olarak kalıyor. Keşke bu projeye harcanan zaman ile Crysis’de yeni bir döneme merhaba diyebilseydik ya da yeni bir marka yaratma fırsatı gelseydi, böylece farklı bir oyun deneyimi elde edebilseydik. Belki önümüzdeki bir sene içinde birçok güncelleme ile birlikte optimizasyon sorunları çözülür ve özellikle ilk iki oyun stabil bir şekilde oynanabilir hale gelir. O zaman kadar, Crysis oyunları için en iyi seçenek orijinal versiyonları gibi görünüyor.

Not 1: Üçleme ile ilgili not verirken, her oyunun kafamdaki puanlarını ortalamasını aldım. Ayrı ayrı değerlendirecek olsam, Crysis 1 için 6, Crysis 2 için 4, Crysis 3 için 7 verirdim. Üçünün not ortalaması ise 6 ediyor. Chino’nun hatrına belki 6.1 bile verebilirim.

Not 2: Bu incelemede oyunun Epic Games Store üzerinden sunulan PC versiyonu kullanılmıştır.

İlgili Gönderiler

Exit mobile version