Devil May Cry 3: Bir Oyun ve Hayat Dersi

Devil May Cry 3 ile şeytan avlayın, hayat dersleri alın! Düşmanlarınızı kahkahalarla alt edin, çünkü bazen en iyi silah gülmektir!

admin

Ortaokul yıllarımda oyun dünyasına ilk adımlarımı attığımda, teknoloji ve oyun endüstrisi henüz bugünkü kadar gelişmiş değildi. CD Oyun dergisi her ay kapak kapak gezen, bilgisayarımda belki de ilk kez açtığım oyunları tanıtan bir rehber gibiydi. O dergide Devil May Cry 3’ün incelemesiyle karşılaştığımda, gözlerim parıl parıl parladı. Beyaz saçlı, yakışıklı bir karakter olan Dante, kılıcıyla iblisleri bi’ bir güzel keserken, ben de ekranın başında hayalini kurarak onunla birlikte savaşmayı hayal ediyordum. “Bu oyunu alırsam, ben de onu geçebilirim!” diye düşünerek heyecanla beklemeye başladım. Ancak, o zamanlar “konsola özel oyun” mantığıyla çokça canım yanmıştı; o anki hayalimin çok geçmeden yerle bir olacağını bilemezdim!

Bir gün, kütüphanemin vazgeçilmezi olan CD Oyun dergisini alıp eve döndüğümde, Devil May Cry 3’ün bilgisayara çıkacağını duydum. O açılış sekansı, o müzikler, o görseller! Dante’nin iblisleriyle olan savaşı; nasıl bir karizma, nasıl bir aksiyon! Ortaokul sıralarında “ben de böyle dövüşebilirim” hayalini kurarken, aslında bu oyunun beni nerelere sürükleyeceğini bilmiyordum. Bir bakıyorsunuz, Dante, kılıcıyla havada dans ediyor, bir bakıyorsunuz kurşunları dişleriyle yakalıyor! Ben de, “Böyle bir karakter olabilmek için ne yapmam lazım?” diye düşünmeye başladım. Oyun bittiğinde, gözyaşlarıma engel olamadım. Hani o bitiş anı vardır ya, işte o an içimdeki savaşçı ruhunu bir kez daha keşfettim.

Devil May Cry 3’ün Kıyameti

Devil May Cry 3, sadece bir oyun değil, bir yaşam tarzıydı benim için. Oyun boyunca birçok zorlukla karşılaştım. Beşinci bölümde kaybolmak, Agni ve Rudra gibi iki boss ile kapışmak, Nevan’ı alt etmek… Bunlar benim için sadece birer engel değil, aynı zamanda birer öğretmendi. “Büyük konuşma, sonra cezasını çekersin” dersini burada aldım. Her seferinde “Ah, bu sefer geçeceğim” deyip, sonunda yine yerle bir oluyordum. Ama her seferinde daha güçlü bir Dante ile geri dönüyordum. Oyun bittiğinde, “kolay mod seçeneği açıldı” yazısını görmek, benim için bir nevi “senin gibi acemi bir oyunsever için iyi bir haber” gibiydi.

Oyun dünyasında, karakterlerin derinliği ve hikâyeleri, benim gibi oyuncular için her zaman önemlidir. Lady, Dante’nin yanında yer alan ve kendi başına bir savaşçı olan bu karakter, beni her daim etkilemiştir. Bütün oyun boyunca “Dante, dur!” diye haykırırken, onun cesareti ve kararlılığı beni kendine hayran bırakıyordu. Lady’nin hikâyesi, babasının intikamını almak için verdiği mücadele, oyun dünyasında kadın karakterlerin nasıl güçlü olabileceğini gösteriyordu. “Kadınlar da savaşabilir!” dedirten Lady, o dönemdeki birçok oyun karakterine örnek teşkil ediyordu.

Vergil: Kötülerin Kralı

Vergil ise bir başka hikaye. Kötülerin neden bu kadar karizmatik olduğunu daha iyi anlayamadım. Dante’nin ikizi olan bu karakter, hem karizmatik hem de güçlüydü. İkiz olmasına rağmen, Dante’nin zıttı bir karakter olarak karşımıza çıkıyordu. Yamato katanasıyla dövüşmesi, “ben ateşli silah kullanmam” derken karşısındakini fena halde dize getirmesi, onu daha da sevilesi kılıyordu. Dante ile olan çatışmaları, her seferinde daha güçlü bir Vergil ile karşılaşmam, bana gerçekten güzel bir deneyim sunuyordu. “Kardeş kavgası” esnasında, Dante’nin tabancasını alıp “Jackpot!” diye bağırması, benim için unutulmaz bir sahne oldu. O an, “İşte bu!” dedim.

Devil May Cry 3’ün Efsanevi Özellikleri

Devil May Cry 3, sadece bir aksiyon oyunu değil, aynı zamanda bir sanat eseriydi. Mekanikleri ve savaş sistemi, diğer oyunlardan çok farklıydı. Her bir stil, oyuncuya farklı bir deneyim sunuyordu. Trickster ile kaçış yaparken kendinizi bir ateş böceği gibi hissediyordunuz. Royalguard ile düşman saldırılarına karşı dik durmak; Sword Master ve Gunslinger ile düşmanlara ateş açmak, tam anlamıyla bir eğlenceydi. Zorluk seviyeleri, tekrar oynanabilirlik, benzer oyunlarda standart hale gelmişti, ancak DMC3’ün sunduğu deneyim bambaşkaydı.

Tekrar oynanabilirlik konusunda, Bloody Palace modu ve Dante Must Die seviyeleri, beni her seferinde geri çağırıyordu. “Biftek gibi” sağlık kaybı yaşamak, beni sinirlendiriyordu ama bir o kadar da eğlendiriyordu. Oyun boyunca kazandığımız güçler, düşmanlardan aldığımız silahlar, her şeyin bir anlamı vardı. Devil May Cry 3, sadece bir oyun değil, bir yaşam dersi gibiydi!

Sonuç olarak, Devil May Cry 3, oyun dünyasında benim için bir dönüm noktasıydı. Beyaz saçlı, karizmatik Dante’nin serüvenleri, beni sadece eğlendirmekle kalmadı, aynı zamanda mücadele etmenin ve pes etmemek gerektiğinin dersini de verdi. Oyun bittiğinde bir kez daha anladım ki, önemli olan kazanç değil, o yolda ne kadar mücadele ettiğindir. İşte bu yüzden, Devil May Cry 3 benim için sadece bir oyun değil, bir yaşam tarzıydı.

İlgili Gönderiler

Exit mobile version