Bir hafta öncesinde EA’nın Ridgeline Games’i kapattığını duyduğumuzda, çoğumuzun suratında bir “Ne? Yine mi?” ifadesi belirdi. Nedir bu EA’nin kapatma maratonu? Sanki bir kafe açıp, birkaç gün sonra iflas eden garsonlar gibi! Hadi, gelin daha derin bir dalış yapalım. Ridgeline’den ayrılan Marcus Lehto, neredeyse bir televizyon dizisi karakteri kadar dramatik bir şekilde açıklama yaptı. Artık onun hikayesini dinlemek bir Netflix dizisi satın almayı gerektirecek kadar ilginç hale geldi!
Lehto, hani şu tüm zamanların en iyi oyunlarından biri olan Halo’nun yaratıcısı olarak tanıdığımız isim. Ama artık Battlefield’ın senaryosunu yönetmek için EA’nin kollarında. “EA’den ayrıldım” demektense, sanki bir gün kahvaltı için çıkıp bir daha geri dönmemiş gibi göndermeler yaptı. Acaba EA’de çalışmak bir zaman kaybı mı? Lehto’nun açıklamaları ve tavırları, EA’nın bu çarpıcı stratejisinin bir sonucu olarak “Ben hâlâ buradayım, ama birçok şey beni buradan uzaklaştırdı” iması taşıyor. Eleştirilerinin çoğu aslında sektörün içine düştüğü buhranı işaret ediyor.
Belli ki Lehto, EA tarafından yaratılan bir askeri simülasyonda biraz fazla askeri eğitim almış gibi. Hülasa, duygularını açıkça ifade etmiş; “EA hakkında söylenebilecek iyi bir şey bulamadım” demekle öyle bir cümle kurmuş ki, gözünüzde canlanıyor, sanki bir terörist çatışmasının tam ortasında “Burası gerçekten kötü bir yer!” diyen bir karakter gibi!
Durum böyle olunca, biz de EA’nin düşüşünü ve Ridgeline’daki çalışanların neler hissettiğini bir an ısrarla düşünmek zorunda kalıyoruz. Gerçekten de, bu çöküşün ardında yatan faktörler üzerine konuşmak gerekiyor. Yine de bu durum nasıl oldu? Belki tablo öyle bir hal aldı ki, EA’nin üst kademesi “Cüzdanlarını boşaltacak projemiz yoksa, niye yola devam edelim?” mottosunu benimsedi.
- Oyunların da tıpkı insanlar gibi bir karın ağrısı olabileceğini unutmayalım.
- EA’nin kararları, her geçen gün daha da absürt bir hale geliyor!
- Ayrılmanın getirdiği fayda mı? Kötü bir iş yerinden kurtulmak her zaman harika bir his değil midir?
Bu noktada, Lehto’nun ileriye dönük duyduğu kaygılar da sıradan bir tüketici olarak bizi düşündürüyor. Oyun endüstrisi ne yöne gidiyor? İşler tahmin edildiğinden daha karmaşık hale mi geliyor? En azından Lehto, endüstrinin kötü gidişatına karşı fikir beyan etmekten çekinmiyor, bu da onu bir nevi cesur bir savaşçı haline getiriyor. Unutmayalım ki, kötü bir deneyim bile bize yeni kapılar açabilir!
Sonuç itibarıyla, Ridgeline Games’in kapatılması maratonu, oyun dünyasının ne kadar çalkantılı olduğunun bir özeti. Her şeyin döndüğü bu dünyada, bizler yine de Lehto gibi cesur insanlara duyduğumuz saygıyı kaybetmemeliyiz. Onlar, bazen hayal kırıklığına uğramış bir orkestra şefi gibi, müziği düzeltmeye çalışırken ortalıkta dolaşıyorlar. Dileyelim ki, bu dramatik gelişmeler, yeni ve daha parlak ufuklara yol açsın. Kim bilir, belki de bir gün Marcus Lehto’nun Hollywood prodüksiyonuna dönüşmesi mümkün olur!