Eiyuden Chronicle: Rising İncelemesi – Suikoden Hayranları İçin Bir Aperatif

Eiyuden Chronicle: Rising incelemesi ile Suikoden hayranları için nostaljik bir yolculuğa çıkın, yeni hikayeleri keşfedin!

admin

Herkesin böyle sık sık oynayamadığı ancak uzaktan da olsa kıymetli bulduğu bazı oyun serileri bulunuyor. Benim için bu serilerden biri, ünlü J-RPG Suikoden’dir. (PlayStation Vita’nın marketinin kapanacağı söylendiğinde alıp bir köşeye koyduğum doğru; ucundan bir bakmayı planlıyorum.) 2020 yazında Suikoden’in yaratıcısı olarak adlandırabileceğimiz Yoshitaka Murayama, serinin ruhunu devam ettirecek bir oyun duyurduğunda heyecanlandım. Murayama, Suikoden’in haklarını Konami’ye bıraktığı için, hayranlarının desteğiyle hızla Kickstarter’dan fonlanan Eiyuden Chronicle: Hundred Heroes ile tanışmıştık. Oyun duyurulmasının ardından birkaç gün içinde başarısı hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde yan oyun projesi de fonlandı; bu yan oyun Eiyuden Chronicle: Rising. Bu eser, ana oyunun öncesinde gelen bir aperatif olarak kabul edilebilir. Karnınızı tam olarak doyurmuyor belki ama ana yemeği beklerken açlıktan kıvranmamanızı sağlıyor.

Rising, Hundred Heroes dünyasını ve karakterlerini tanıtmaya yönelik olarak kasaba geliştirme mekanikleri üzerine inşa edilmiştir. Tabanın üst katmanında aksiyonun ön planda olduğu platform bölümleri ve üzerine hafifçe serpiştirilmiş J-RPG ögeleri yer alıyor. Oyunu yönlendiren karakterlerden biri olan CJ, maceraperestlerin yeni mekânı olan New Nevaeh’e geliyor, babasının bulduğu daha büyük bir odak lensini arıyor. Kasabanın altında keşfedilecek hazineler var ancak bu harabe durumdaki kasabanın yeniden inşası için geçerli bir izne ihtiyaç duyuluyor. Bu da yetmiyormuş gibi, kasabanın muhtar vekili, maceraperestlerin lisans alması gerektiğini ve buldukları hazinelerden kasabanın pay alacağını belirtiyor. Lisans için istenen devasa ücret, oyun boyunca toplamanız güç olan bir şey ve bu yüzden alternatif yollar arıyoruz. Kasaba halkına yardım ederek mühür toplarsak, muhtarın verdiği kartı doldurarak lisansı ücretsiz alabiliyoruz. Ancak, kasabanın hâli göz önüne alındığında, bu kartı doldurmak o kadar kolay bir iş değil; kasaba halkının talepleri ve problemleri son derece fazla.

Oyun, sizi son derece minimal bir döngüye sokuyor: Görev alın, maceraya atılın, kaynak toplayın, düşmanları yok edin, kasabaya dönün ve görevi tamamlayarak lisansı alın. Bu döngüden dışarı çıkmanız pek mümkün değil; lisansınızı tam olarak doldurmak için yapmanız gereken toplam iş sayısı ise… 160. Normalde bu döngü hızlıca sıkabiliyor ama nedense bu beni yakaladı. Belki de karakterlerin eğlenceli olması, belki de Hundred Heroes öncesinde oyunun evrenini daha iyi anlama arzusu, belki de görevlerin zorluk seviyesinin düşük olması beni oyuna çekti. Bazen kasabaya geldiğimde birinden “Bana üç tane gümüş madeni lazım” dediğini duyduğumda hemen “Bende var, al!” diyerek mevcut görevleri hızlıca tamamlamak, o döngünün içinde kaybolmama neden oldu. Yaptıklarınızın sonuçlarını kasabada hemen görüyorsunuz; siz malzemeleri getirdikçe binalar onarılıyor, yeni yapılar açılıyor; kasaba büyüdükçe pek çok olanak artıyor.

Muhtar vekili bana ne ilginç biri! Oyun boyunca sürekli karşılaşacağınız muhtar vekili, sizin aklınızdaki görüntüden oldukça farklı. Genç yaşta mavi saçlı bir kitap kurdu kız. Kendisi, sıkça muhatap olacağınız karakterlerden biri ve hikâyesiyle birlikte kasabanın gelişiminde önemli bir rol oynuyor. Diğer başkarakter ise, yarı kanguru yarı insan olan paralı asker Garoo. Bu üç karakterin dinamiği ve hikâyeleri oldukça iyi kurgulanmış; oyun ilerledikçe onlara daha çok bağlanıyorsunuz. Rising, bizlere kasabanın kalkınması, sırların keşfi ve herkes için bir gelişme sağlama amacını taşıyan kısa bir hikâye sunuyor. Oyun süresi, 15-20 saat arasında değişiyor, ama bu süre içerisinde oynamaktan keyif alıyorsunuz.

Aksiyon yönünün belirgin olduğu bir oyun olduğunu daha önce belirtmiştim; üç karakterin de çeşitli özellikleri var ve kontroller oldukça basit. CJ, en hızlı ve atletik karakterlerden biri olarak genellikle kontrolünüzde bulunuyor; saldırılarda hızlı ve etkili kombinasyonlar yaparken, platform bölümlerinde çifte zıplama yeteneğiyle dikkat çekiyor. Garoo, daha ağır bir karakter; düşmanların saldırılarını zamanında bloklayabiliyor ve karşı saldırı yapabiliyor. Isha ise ekibin büyücüsü; havada süzülme ve ışınlanma yetenekleriyle birlikte elemental rünler kullanarak saldırılarını değiştiriyor. Üç karakter arasında geçiş yapmak oldukça kolay; güzel bir zamanlama ile “Link Attack” adı verilen birleşik saldırılarla düşmanları alt etme imkânı sunuyor.

Özetle, Eiyuden Chronicle: Rising, beklentilerinizi doğru ayarladığınız takdirde eğlenceli bir oyun olabiliyor. İnternet üzerinde pek çok eleştiri bulabilirsiniz; bazı yorumlar kısmen haklı olsa da oyun, esasında ana oyuna hazırlık olarak oluşturulmuş bir yan ürün. Tür olarak farklılık gösterecek olan Hundred Heroes’a yönelik eleştirilerin biraz haksız olduğunu söyleyebilirim. Eğer doğru bir beklenti ile yaklaşırsanız, makul bir fiyata (160 TL gibi) ya da Game Pass ücretine ulaşabileceğiniz Eiyuden Chronicle: Rising, sizi keyifli bir yolculuğa çıkarabilir.

“A Quiet Place” o sese duyarlı yaratıkların olduğu film değil miydi? Evet, öyleydi ama aynı zamanda da Hundred Heroes’un 4,5 milyon dolarlık son Kickstarter hedefinin kod adıydı. Bu hedef karşılandığında, kayıt dosyalarının Hundred Heroes’a aktarılabileceği ve iki oyun arasında etkileşim olacağı duyurulmuştu. Bu etkileşimlerin ne olacağı henüz netleştirilmedi ama Rising’de gördüğümüz bazı karakterlerin ana oyunda da yer alacağı biliniyor. Örneğin, New Nevaeh’de dükkân açan cici kuş Squash ile Sailor Moon’dan fırlama bir büyücü kız olan Mellore. Büyük ihtimalle, CJ, Garoo ve Isha’nın hâlâ anlatacak daha fazla hikâyesi varken bu karakterlere bir daha rastlamamak saflık olur.

İlgili Gönderiler

Exit mobile version