FC 26: Futbolun Yeni Yüzü ve Devrim Niteliğindeki Yenilikler

Futbol tutkunları için her yıl büyük bir heyecanla beklenen birkaç tarih vardır. Bu tarihler genellikle gerçek futbolla ilgili olsa da, geçici bir süreliğine de olsa, FC serisinin yeni oyunu da bu tarihlerin arasında yer alıyor. Her yıl, eylül ayı geldiğinde “Acaba bu yıl ne gibi yenilikler göreceğiz? EA, tanıtımlarda gerçekten doğruyu mu söylüyor? Oyunda bu yıl değişiklikler olacak mı?” gibi sorular kafamızda dolanırken buluyoruz kendimizi. Özellikle son 2-3 yıl içinde, her geçen yıl hayal kırıklıkları yaşadık. Özellikle FC 25 oyunu, ne yazık ki pek çok eksiklik barındırıyordu; akıcılık yoktu, paslar istenilen yere gitmiyor, birçok oyuncu bug’lı goller atarak oyunun tadını kaçırıyordu. Bu nedenle, bu seriyi oynamaktan zevk almayı bırakıp onu rafa kaldırdım. Sadece zaman zaman arkadaşlarımla Clubs modunu oynamak için açıyordum. Bu durumda yalnız olmadığımın farkındayım. FC serisini oynamanın yanı sıra, diğer oyuncuların görüşlerini ve yayınlarını takip etmeye de meraklı biri olarak, FC 25 hakkında olumlu bir yorum yapan kimseyi görmedim. Üstelik, bu oyunları oynayanların izlenme oranları da oldukça düşmüştü. Bu durum, dolaylı yoldan oyuncu sayısındaki azalmayı gösteriyordu. Eğer bunu ben fark edebiliyorsam, büyük veri havuzuna sahip bir şirketin bunu fark etmemesi düşünülemezdi.

Bu durumlardan dolayı, FC 26’nın ilk tanıtım videosundan itibaren, pazarlama sloganları “oyuncuları dinledik” şeklinde oldu. Yani bu oyun, FC 25 oyuncularının dile getirdiği şikayetlere göre tasarlandı. Bu nedenle, EA’yı bu konuda takdir ediyorum. Çünkü benzer bir yaklaşım Battlefield 6’nın tanıtımında da karşımıza çıkmıştı. Elbette, söz vermek kolaydır; asıl olan onu tutabilmektir…

Ayağa Pas Yapın Ayağa! Elbette yıllardır FC serisinin en büyük gelir kaynağı olan ve oyuncuların en çok rağbet ettiği kısımdan başlamak gerekir: Ultimate Team. Eğer Ultimate Team olmasaydı, bu serinin şu durumunu merak ediyorum. EA’nin gözdesi olması ve en yüksek geliri buradan sağlaması göz önüne alındığında, eFootball gibi rakiplerinin zamanla piyasadan silinmesiyle birlikte, bu modda yenilik yapmayı da bıraktılar. Buna rağmen alternatifimiz olmadığı için oyunu oynamaya devam ettik ve sıkça hayal kırıklığına uğradık. Bu yılda Ultimate Team ve Kariyer modlarında farklı oynanış seçenekleri var, bu yüzden “rekabetçi” oyunculardan söz etmemiz gerekiyor. Futbolun en önemli unsurlarından biri olan pas verme, özellikle FC 25’te en sorunlu kısımdı. FC 26 ile birlikte pas fizikleri tamamen güncellenmiş. Artık pas vermek çok daha rahat. Topun yönünü değiştirmek, küçük kombinasyonlar oluşturmak, bitirici paslar atmak gibi anlarda akıcılığı hissediyorsunuz. Tabii, yine başarısız bir pas denemesi yaparsanız sonuç yine kötü olur ama bu dengeyi çok iyi yakalamışlar ve bu oyun keyif veriyor.

Herkes takım içinde bolca pas yapmayı sevmez. Özellikle geriden oyun kurmaya “Guardiola zehri” diyen ve eski futbolu özleyenler var. Bu durumlarda, top sürme mekaniği devreye giriyor. Önceki yıllarda, top sürmek tamamen “beceri hareketleriyle” sınırlıydı, bu nedenle düz top sürmek oldukça zorlayıcıydı. Ancak bu yıl, oyunun tepkiselliğini artırmak için sol çubukla top sürmek daha kolay hale geldi. Koşmayı aniden durdurup yön değiştirmek de oldukça basit oldu. Yani artık Neymar olmanıza gerek kalmadan da top sürme mekaniklerinden keyif alabiliyorsunuz.

Paslarla oyunu kurdunuz, topu sürdünüz… geriye sadece şut atmak kaldı. FC 26’nın en önemli değişikliği burada ortaya çıkıyor. “Zamanlamalı bitiricilik”, halk arasında bilinen adıyla “yeşil basma” tamamen kaldırılmış. Bunun yerine, eski FIFA oyunlarından bildiğimiz “yerden şut” mekaniği geri dönmüş. Çift tıklama ile yaptığınız bu vuruşlar oldukça güçlü. Kaleciyle karşı karşıya kaldığınızda, yerden şut ile plaseyi birleştirip net bir gol atma şansınız var. Bu değişikliklerin yanı sıra, geçmiş yıllarda sıkça gördüğümüz gereksiz trivela golleri artık neredeyse yok. Gol attıktan sonra rakip takım santra yaparken, sağlam bir savunma oluşturmanız gerekiyor. Savunmada gerçek hedef, yönlendirilmiş tek bir oyuncuyla yükümlü olduğunuzdan, bu noktada yapay zekaya güveniyorsunuz. Baskıya gönderme veya iki oyuncuyla rakibin pas seçeneklerini kapatma gibi seçenekler bakımından hala alternatifler var. Ancak savunmanın zorluğu tartışmasız. Güven vermesi beklenen yapay zeka, oyuncuya değil, rakibe güven vermekte. Sadece korku veriyor. Sürekli yanlış pozisyon alıyorlar ve boşluklar bırakıyorlar. Bu nedenle birçok maçım 8.5 üstü skorlarla sonuçlandı. Elim alıştıkça savunma yeteneğinizin gelişeceği bir yapı olmadığından, yeni bir güncelleme gelene kadar bol gollü maçlar izleyeceğiz gibi gözüküyor.

İşin ilginç tarafı, bu kadar fazla gol olmasına rağmen kalecilerin performansı da oldukça farklı. FC 26 ile oyuna yeni kaleci animasyonları eklendi. Bu animasyonlar, görsel anlamda oldukça akıcı olduğu kadar işlevsel de. Kalecilerin ayaklarını daha etkili kullanmaları sayesinde kurtarış oranları dikkat çekici şekilde artmış. Beklenmedik kurtarışlarla sizi oyunun içinde tutabiliyorlar ve artık bu kurtarışları rakibe isabetsiz bir şekilde sektirme huyları olmadığı için boş goller yemiyorsunuz.

Bütün bu yeniliklerle birlikte, “rekabetçi” oynanış modunun yeni yapısını gerçekten beğendim. Absürt gollerin azalması ve oyuncuların farklı denemeler yapmaları sayesinde, pozisyon çeşitliliği arttı. Her maç, birbirinden farklı bir deneyim sunuyor. Ancak bu yeni yapının “tepkisellik” adı altında fazlasıyla hızlı olması, oynarken daha çabuk yorulmanıza neden olabilir. Geçtiğimiz yıl 10 saat boyunca rahatlıkla oynarken, bu hızdan dolayı şimdi 4-5 saat sonra “artık yeter” diyebiliyorum. Ayrıca, bu tempo yüzünden spikerler oyunun hızına yetişemiyor ve senkronizasyon sorunları ortaya çıkıyor. Ancak bu kadar hızlı bir oyunda, hiç spiker problemi yaşamamış olmam da dikkat çekici.

Parayı Veren Düdüğü Çalar Ultimate Team sadece oynanışla sınırlı kalmayan bir mod. En eğlenceli kısmı, kendi takımınızı kurup geliştirme heyecanı. Her yıl kendimizi birçok şey yapmak için zorlamak istememizin sebebi de bu takım geliştirme tutkusudur. Rivals ödüllerinden gelen paketleri elde etmek, Champions modunda daha iyi paketler almak için mücadele vermek… Ancak çoğumuz, emek verirken daha fazla FP yatıran birinin çok daha iyi avantajlar sağlayabilmesine şahit oluyoruz. EA, daha yavaş bir “güç eğrisi” olacağını vaad etse de, hemen ilk günden piyasaya 100K paket ekledi. Bu yıl oyunun daha fazla kişi tarafından sevilmesini beklediğim için oyuncu sayısında artış öngörüyorum. Bu bolluğu gören EA, vaatlerini yerine getirmeden daha fazla paket ekleyebilir.

Ekstra para yatırmayı sevmeyenler için ise, paketlere ulaşmanın en iyi yolu KKG’ler ve ödüller olmaya devam ediyor. KKG tarafında fazla bir değişiklik yok ama oyuna eklenen yeni bir turnuva modu var. Bu turnuva sistemi, geçmişteki “dostluk turnuvalarından” çok daha farklı. Artık her kaybedildiğinde baştan başlamanız gerekiyor, dostluk turnuvalarındaki gibi “10 maçın 7’sini kazan” gibi hedefler yok. Ancak turnuvaların çeşitli kadro gereksinimleri bulunduğu gibi detaylar hâlâ mevcut. Ek olarak, Rivals ve Champions modlarında da bazı ufak değişiklikler var. Rivals modundaki ödüller, geçen seneye göre ciddi şekilde zayıflatılmış. Kısa vadede olumlu sonuç verse de, uzun vadede sorun yarabilir. Kontrol noktalarına rastgele mücadeleler eklendi; örneğin, maçı 3 golden az kaybettiğiniz takdirde 1000 coin kazanabiliyorsunuz. Bu rasgele gelen mücadeleler, sıradaki maçınıza ekstra bir heyecan katıyor.

Ayrıca Champions modunda Playoff oynamaya artık gerek yok; doğrudan katılım sağlanıyor. Oyuncuları ayırmak için de Rivals sıralamanıza göre iki grup oluşturulmuş. İlk grup Rivals 10-6 arasındaki oyuncular arasında geçerken, ikinci grup Rivals 5-Elite arasındaki oyuncular arasında olacak. Champions modunun başlangıcı oyunun çıkışından 2 hafta sonrasına bırakıldığı için, zorluğunun nasıl olacağını gerçekten merak ediyorum. Biraz da endişeliyim…

Ultimate Team ile ilgili diğer yenilikler ise yeni gelen İkon ve Kahraman kartları. Ibrahimović, Marcelo, Totti gibi birçok efsanenin oyuna eklenmesi beni çok mutlu ediyor. Ancak çıkmadan önce sıkça konuşulan Quaresma kartı maalesef şu an yok. EA, lütfen bu kartı ekle!

Ağabey Akşam 10-11’e Yenge İzin Verdi mi? Rekabetçi oynanış modunun bulunduğu diğer bir mod ise Clubs. FC 25’in, az da olsa olumlu taraflarından biri bu modda aldığım keyif. Arkadaş grubunuzla birlikte sahada 11 oyuncunun kontrolünün farklı kişilere verilmesi harika bir ortam oluşturuyor. Bu moda büyük yenilikler eklenmemiş olsa da, ufak iyileştirmeler yapılmış.

Göze çarpan ve işlevsel en dikkat çekici yenilik, artık yalnızca tek bir takıma bağlı kalmaksızın birden fazla ekipte yer alabiliyor olmanız. Farklı arkadaş gruplarıyla oynamaya çalışanlar, sık sık kulüpten kulübe geçmek zorunda kalıyordu. Şimdi ise üç farklı kulüpte yer alma şansınız var. Böylece sürekli kulüp değiştirme zorunluluğu ile baş etmek zorunda kalmıyorsunuz.

Ayrıca, en çok şikayet ettiğim taktik ve kadro ekranı da elden geçirilmiş. Artık bu ekranlar daha çok Ultimate Team’i anımsatıyor. Maç öncesi arkadaşlarınızla oluşturduğunuz düzen artık akıcı ve işlevsel.

Ayrıca yarattığınız oyuncuların artık bir kartı var. Bu kart, Ultimate Team kartlarından çok, eski futbolcu kartlarını andırıyor. Bence bu hoş bir dokunuş. Oyuncu yaratımında da bazı yenilikler mevcut. Bazı kısımlar hâlâ aynı kalsa da, “arketip” sistemi eklenmiş. Seçtiğiniz pozisyona göre futbol tarihine damgasını vuran bir futbolcunun arketipini seçebiliyorsunuz. Ben hücum pozisyonunda bir karakter oluşturup Ronaldinho arketipini seçtim. Bu, oyuncuma “teknik top sürme” ve “plase şut” gibi oyun tarzlarını direkt olarak açıyor. Daha önce seviye atladıkça açılan bu tarzlar, şu an arketiplere bağlı hale gelmiş.

Bunlar dışında, Clubs hâlâ bildiğiniz gibi. Arkadaşlarınızla keyifle oynayabileceğiniz, sık sık “salın şu oyunu artık” diye azarlamalar alabileceğiniz bir mod olarak kalmış.

Kendine ÖZGÜN Bir Oynanış EA’nin FC 26 ile sunduğu en büyük vaadi, oyunu iki farklı oynanış türüne ayırmak oldu. “Özgün” adını verdikleri bu tür, daha önceki yıllarda “simülasyon” olarak tanıtılmıştı. Fakat o yıllarda tek yaptıkları şey, oyunun ayarlarında bulunan “slider” barlarını oynamaktı. Ultimate Team’den başka modları pek oynamayanlar, bu ayarları muhtemelen hiç görmemiştir. Kısaca anlatmak gerekirse, hızdan pas gücüne kadar bir dizi parametreyi düzenleyip kendi futbol anlayışınızı oluşturabiliyorsunuz.

Geçtiğimiz yıllardaki simülasyon modunun en büyük sorunu, sadece ayarlarla sınırlı kalmasıydı. Tempo gibi önemli unsurlarda yapılan ufak düzeltmeler bile yeterli değildi çünkü animasyonlar bu hıza ayak uyduramıyordu ve ortaya komik görüntüler çıkıyordu. Özellikle oyuncular maksimum hızda koşmaya başladıklarında yaşanan komik animasyonlar sıkça karşılaşılan bir durumdu. Pas sekansları da dengesiz olduğundan, ben o moddan pek tat alamıyordum.

Açık konuşmam gerekirse, özgün oynanış için beklentim oldukça düşüktü. EA tanıtımlarda bu özelliğin üzerinde duruyordu fakat önceki deneyimlerimden ötürü güven vermiyordu. Fakat FC 26 ile işlerin rengi değişti. Yapılan değişiklikler ve güncellemeler sayesinde artık daha tutarlı ve gerçekçi bir oyun deneyimi sunuyor. Yapay zeka da anlamlı şekilde geliştirilmiş durumda. Rekabetçi tarafta yapay zeka hâlâ Ultimate Team oyuncusu gibi davranıyorken, özgün oynanışta futbolu anlayan, oyunu oynayan yapay zekalarla karşılaşıyorsunuz. Özetle, “rekabetçi” ve “özgün” arasındaki fark çok net. Bir yanda sahte ve yapay bir deneyim sunarken, diğer yanda gerçek futbolu simüle etmeyi hedefliyor. Bu iki farklı hissettiriyor ve gerçekten iki ayrı oyunun zemininde olma hissini yaratıyor. Tempo farkından dolayı, özgün oynanışta spikerlerin senkronizasyon sorunu yaşanmıyor.

Futbolun Katili Geriden Oyun Kurmayı Kaldıracağız… FC serisindeki uzun zamandır göz ardı edilen iki mod var: teknik direktör ve oyuncu kariyeri. Ultimate Team’in gördüğü ilginin ardından, bu modlara eklenen ufak yeniliklerle geçiştiriliyordu. Ne yazık ki bu sene oyuncu kariyeri için pek bir değişiklik yok. Clubs’da bahsettiğim oyuncu yaratma yeniliklerinin dışında öne çıkan bir şey yok. Teknik direktör kariyerinde ise bazı ufak fakat keyifli yenilikler var. Oyunu açtığınızda kariyer moduna girmek istediğinizde iki seçenekle karşılaşıyorsunuz: “canlı” ve “orijinal.”

Yeni gelen canlı seçenek, aslında kısa süreli hedefler koyan bir “mücadele modu” gibi işliyor. Özellikle yılbaşına kadar lider kalın ya da sezon öncesi turnuvaları kazanın gibi kısa vadeli hedefler belirlemişler. Ancak uzun bir ödül arayışınız varsa, alt liglerden bir takımı üç sezon içinde şampiyon yapma hedefi de mevcut. Bu hedefleri tamamladıktan sonra normal kariyer moduna devam edebilirsiniz. Bunun tek seferlik bir deneyim olmadığını da belirtmek gerekir. Fakat ödül kısmı oldukça zayıf kalmış; genelde Ultimate Team için forma gibi kozmetik içerikler veriyorlar. Bu durum, canlı kariyer moduna ilgi duymak için pek motive edici değil. EA ayrıca sezon içinde bu canlı modda yeni mücadeleler sunacaklarını söylüyor ama bu mücadelelerin ne kadar içerik barındıracağı merak konusu.

“Orijinal” yani klasik teknik direktör kariyeri kısmında bazı yenilikler mevcut. Tanıtımlarda bahsedilen “beklenmedik olaylar” yalnızca kâğıt üzerinde hoş bir fikir. Ancak gerçek hayatta pek sık karşılaşmadım; çıktıkları durumlar genellikle oyunun akışını çok derin etkilemiyor. Bu durum şansa bağlı bir sistem gibi gözüküyor. Sosyal medyada gördüğüm nadir örneklerde ise dramatik şeylerin olabileceğini söyleyebilirim, fakat gördüklerim yüzeysel kaldı. Rastgele faktörlere bağlı yeniliklerin ortaya çıkması genellikle uzun zaman alıyor.

En önemli yenilik, “teknik direktör piyasası” adı altında karşımıza çıkıyor. Bu yeni menü ile artık diğer takımları daha yakından takip edebiliyorsunuz. Hangi teknik direktörün hangi taktiği kullandığını öğrenmek ve her an hangi teknik direktörün işten çıkacağı veya garanti olup olmadığını görebiliyorsunuz. Kendi başarınıza göre bir başka takımda işe alınıp alınmayacağınızı da öğrenebiliyorsunuz. Bu da kariyer moduna uzun zamandır beklenen bir dinamizm kazandırıyor. Artık sadece kendi takımınıza odaklanmıyor, futbol dünyasının genel akışını hissedebiliyorsunuz. Liglerde anlık olarak gerçekleşen teknik direktör değişimlerini ve kulüplerin yeni hocalarla saha çıkmasını görmek oldukça canlı bir atmosfer yaratmış.

BEN SPİKERİNİZ ÖZKAN ÖZTÜRK, YANIMDA KIYMETLİ DOSTUM ERTEM ŞENER VAR! Gelelim Türk oyuncular için en kritik yenilik olan Türkçe spiker konusuna. Oyun atmosferine oldukça katkıda bulunuyor. Özkan Öztürk ve Ertem Şener’i gerçek maçlardaki gibi dinlemek oldukça keyifli. Özkan Öztürk’ün oyundaki tonlamaları ve anlık tepkileri gerçekten hoşuma gitti. Pozisyonlara verdiği tepkiler ve heyecanı arttırması oldukça etkileyici. Özellikle kariyer modunda Türkçe bir anlatım olması ayrı bir güzellik.

Ancak Ertem Şener’in durumu maalesef pek aynı değil. Kendisine verilen metinleri bir radyo tiyatrosu okur gibi düz bir şekilde okumuş. Bu nedenle yorum yaptığı anlarda atmosfer tamamen çöküyor. Özkan Öztürk’ten aldığım keyif ne kadar yüksekte, Ertem Şener’den o kadar sıkıldım. Umuyorum ki gelecek yıl Ertem Şener, repliklerini bu kez hakkını vererek seslendirir.

Bir de komik bir durum var. Gerçek hayatta, bir Türk takımı yabancı bir takımdan gol yediğinde spikerler genellikle sessiz kalıyor, yayında sadece yabancı taraftarların sevinç çığlıkları duyuluyor. Oyunda böyle bir taraflılık olmadığından tuhaf durumlarla karşılaşabiliyorsunuz. Örneğin, Galatasaray ile kariyer modunda Bayern Münih’e karşı oynarken, son dakikada gol yedim. Özkan Öztürk gerçekten coştu! “İşte gol, işte Bayern!” diye havalara uçtu. Galatasaray’ın attığı gol karşısında böyle bir sevinç duymak hem tuhaf hem de komik bir durum oluşturuyor. Ancak bunu kesinlikle olumsuz bir yan olarak görmüyorum; alışkanlıkların tersine dönmesi oyunun içine mizahi bir tat katıyor.

Son Dakika Gelen Galibiyet Golü Geçtiğimiz yıllarda mevcut olan menü hataları gibi küçük sorunlar devam etmekle birlikte, ben EA FC 26’daki yeniliklere bayıldım. “Rekabetçi” oynanışın evrimi ile daha tepkisel ve eğlenceli bir deneyim sunması, yıllardır istediğim bir detaydı. Savunma açısından bazı sorunlar olsa da, kesinlikle geçen seneye göre belirgin bir gelişim sağladı. Ayrıca, “özgün” oynanışın hissettirdiği farklılıkla birlikte gerçekten iki ayrı oyunun oynanıyormuş hissini yaşıyorsunuz. Eğer FC 25 yüzünden kafanızda soru işaretleri varsa, içiniz rahat olsun; FC 26 harika bir futbol oyunu olmuş. Ancak hayat grupla oynayabileceğiniz bir oyun olduğundan, belki de 2 ay sonra bu inceleme sırasında bahsettiğim olumsuz faktörler ortadan kalkabilir. Veya EA, geçmişte olduğu gibi olumlu özellikleri zayıflatıp daha kötü bir oyuna dönüşebilir. Bu riski her zaman akılda tutmak lazım.