Flame Keeper: Ateşle Dans Eden Bir Roguelike Deneyimi

Ateşle dans etmeyi seviyorsanız, Flame Keeper tam size göre! Yanmazsanız şanslısınız, yoksa maymun gibi zıplayacaksınız!

admin

Son zamanlarda gidişat böyle, herkes “roguelike” oyunlardan bahsediyor. Yani ne demek? Bir tür oyun ki, içinde kaybolmamak için Navigasyon haritası yerine GPS’li bir alet bulundurmanız gerekebilir. Ama ne yapalım, bağımsız geliştiricilerin bu merakı bizi Flame Keeper gibi oyunlarla tanıştırıyor. O oyunu oynadıkça -evet biliyorum, kimse 30 yaşında bir adamın ateşli kömür parçası olarak savunma yapmasını ciddiye almaz- aslında Iron Man imajının bu maceradan doğduğunu söyleyebilirim. İşte, bu ateşli arkadaşımız Ignis, bir kömür parçası ama yürekten ateşli!

Oyunumuzda *Ignis*, ateşin söylediklerine bir miktar abartılı tepki veren bir karakter. Karanlık güçler Vulpis halkının ateşlerini çalmış. Bilmiyorum, belki de birkaç kötü komedyen ateş olacak kadar kötü şakalar yapmış olmalı. Temel görevimiz, bu çalınmış ateşi geri almak, ama işin püf noktası şu: *ateşi kullanmak, sağlığımızı eksiltiyor!* Yani, sadece düşmanlarla como penaltı oynamıyor, aynı zamanda kendi sağlığımızı tehlikeye atıyoruz. İnceden bir denge unsurunu korumamız gerekiyor, yoksa Ignis, bir anda kömür değil, düpedüz bir kül haline gelecek!

Ateş Alevlensin!

Her bölümde, *ana ateşi harlamak* üzere ilerliyoruz. Ama işin ilginç kısmı, bu yolculukta tüm fenerleri bulmak zorundayız. Fener derken sıradan fenerlerden bahsetmiyoruz elbette; ateş çukurunu aydınlatacak kadar ciddmiyetle yerleştirilmiş fenerler! Yakın dövüş yetenekleri de cabası. Ignis, düşmanları tek vuruşta devirebiliyor. Onu yere kapaklanmış bir tırtıl düşünerek hayal edin, gören gözlere bir komedi filmi izliyormuş hissi verebilir.

Tütün, Fum Fum mısın?

Flame Keeper’de dört farklı biyom var: orman, çöl, bataklık ve elbette en sevilen zorluk paradigması, “Her türlü yaratıkla mücadele et!” Bu biyomlarda karşılaştığımız düşman çeşitliliği gerçekten dikkat çekici. Bir bölümde örümceklerin arasında dans ederken, diğer bölümde akreplerle yarışan bir kömür parçası olmak oldukça ilginç. *Biyom değiştikçe düşmanlar da çeşitleniyor.* Artık kimse öyle “sadece örümcek” diye düşünmesin; burada akrepler ve kirpilerle mücadele çok daha heyecan verici. Ama çatışıp dururken, bir bakıyorsunuz ki sadece tek bir bölümde dönerken başınız dönüyor!

Her biyomun sonunda bir boss savaşı da mevcut ki işte burada işler daha da kızışıyor. Ah o büyük bosslar! Hani onları geçerken tüm alevleri üzerinizde hissediyor ve “Aman Tanrım!” diyorsunuz; başlasın kargaşa! Ama dikkat! Unutmayın, canınızı korumanız lazım; çünkü düşmanlar son derece *zekice* saldırıyorlar. Durum böyle olunca, işin içine strateji ve biraz zekâ da giriyor.

Yine de, benim deneyimlediğim kadarıyla, şu an için Flame Keeper, beni bir tık daha ileriye taşıyacak bir duygu yaratmıyor. Evet, haritalar büyüyor, düşman çeşitleniyor ama “bir tur daha” isteği gelmesi için hâlâ bir şeyler eksik. Belki de ileride geliştiricilerin bu oyunun potansiyelini kullanması gerekebilir. O zaman da “Bir tur daha!” demek için kendimi zor tutarım.

İlgili Gönderiler

Exit mobile version