Happy Game: Amanita Games’in Soyut Kâbus Festivali
Amanita Games'in soyut dünyasında bir yolculuğa çıkın. Happy Game ile kâbuslar ve hayal gücünün birleştiği bir festival sizi bekliyor.
5 saat önce

Amanita Games, benim için oldukça özel bir stüdyo. Onların cesareti gerçekten takdire şayan. Kolay bir yol seçip Machinarium 2’yi yayımlayabilirdiler; sonuçta ilk oyunun büyük başarısı ortada. Ancak ne yaptılar? Her seferinde, birbirinden tamamen farklı, belki de kimsenin aklına gelmeyecek derecede yaratıcı ve çeşitli macera oyunları ürettiler. Klasik macera oyunları olan Botanicula ve Samorost 3’ü bir kenara bırakırsak, son olarak Chuchel, Pilgrims ve Creaks gibi çeşitli ama harika oyunları deneyimledik.
Amanita’nın şimdiye dek ürettiği oyunlar arasında Happy Game kadar soyut ve alışılmadık bir deneyim yoktu. Bu oyunda, bir çocuğun kabuslarında yol alıyoruz. Kabuslar, sevimli ama bir o kadar da grotesk görüntülerle dolu. Bir çocuğun hayal gücü en basit nesneleri bile nasıl canavara dönüştürebiliyorsa, burada da bu durum geçerli. Kopan bacaklar, patlayan kalpler, ve mor tavşanları satırla doğrayan deliler… Oyun akışı boyunca kabuslardan kabuslara geçiyoruz.
Oynanış ise son derece basit; sağa sola hareket etmek ve ekrandaki tutulabilir nesneleri çekmekten ibaret. Örneğin, bir gözü yuvasından çekerek koparmak ya da havucu kafasından tutup yukarı kaldırmak gibi. Ancak hiçbir anda “Şimdi ne yapmalıyım?” diye düşünmüyorsunuz, çünkü yapabileceğiniz şeylerin sayısı oldukça kısıtlı. Bu durumda, Happy Game, bir renk cümbüşü içinde ilerleyen bir kabus festivali şeklini alıyor.
Peki, bu festival eğlenceli mi? İşte bu sorunun cevabı biraz belirsiz. Oyunun her yönü aşırı soyut, aslında belirgin bir hikaye yok. Oyunu tamamladığınızda, “Vay be, böyleymiş!” diyemiyorsunuz. Fakat kafanızda bazı şeyler oluşturuyorsunuz; ama çözebileceğiniz bir konu da yok. Bu, size yaklaşık 3 saatlik bir “kabustan kabusa geçiş” deneyimi sunuyor; ancak oyunun sonlarına yaklaştıkça bu durumun bir yere varmaması beni biraz sıkıyor açıkçası.
Grafikler yine harika, hem göz alıcı hem de son derece özgün. Saykodelik bir etki yaratacak şekilde rengarenk bir görünüm sunuyor. Fakat parlak renkler ve ışıklar biraz fazla abartılmış; oyun tam anlamıyla bir epilepsi tetikleyicisi olmuş. Bu noktada dikkatli olmakta fayda var.
Sonuç itibarıyla, Happy Game oldukça özgün fakat aynı zamanda fazla deneysel bir çalışma; daha çok bir sanat eseri gibi. Bu durum aslında hiç de kötü değil; zaten bu nedenle Amanita hayranları oyunu sevecektir. Fakat stüdyoyla yeni tanışacak olanlar, öncelikle klasik oyunları deneyimlesin ki, “Bu mu o çok övdüğünüz Amanita?” demesinler.
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?