Hideo Kojima, BBC Radio 1 Newsbeat belgeselinde Death Stranding ve günümüz dünyasıyla ilgili bazı konulara değindi. Şimdi, bu adamı tanımayanlar için hemen belirtelim: Kojima, video oyun dünyasının en ilginç ve en tuhaf karakterlerinden biri. Yani, bir video oyununu sırf ‘yalnızlık’ temalı diye yapacak kadar cesur bir adam. Oyun oynamayı seviyorsanız, Kojima’nın kafasında neler döndüğünü anlamak için biraz daha derinlere inelim.
Kojima, “Günümüzde internet üzerinden geçmişte hiç olmadığımız kadar birbirimize bağlı olabiliriz. Ama bir de olan bitene bakın. İnsanlar bu kadar bağlı olduğumuz için (bu kadar bağlı olmamıza rağmen) birbirlerine saldırıyorlar,” diyor. Yani, bir tür sosyal medya bağımlılığı var ama bu bağımlılık, ‘birlikte’ yalnızlık yaratıyor. Ah, internet! Bir yandan sosyal medya üzerinden her an her yerde bağlantıdayız, diğer yandan bir grup insanın ‘kedi videoları’ izlediği için gözyaşları içinde kalakaldığını düşünürsek, işin içinden çıkmak zor!
Death Stranding, Kojima’nın bu yalnızlık hissini sorgulamak için yaptığı bir oyun. Yani, bir nevi “Yalnızlık ve Kedi Videoları” üzerine bir başyapıt! Kojima, küresel meselelere de değinmiş, özellikle ABD ve İngiltere’deki politik meselelere referansla derdini anlatmaya çalışmış. “Başkan Trump şu anda bir duvar inşa ediyor. Sonra bir de Brexit meselesi var, BK ayrılmaya çalışıyor. Dünyada pek çok duvar, sadece kendilerini düşünen pek çok insan var. Çağımız bireysellik çağı,” diyor. Yani, Kojima’nın gözünden dünya, bir tür sosyal deney alanı! Herkes kendi duvarını örüyor ama sonuç olarak hepimiz yalnız kalıyoruz. Birbirimizi anlamak yerine, yalnızca kendi ‘kedi videolarımızla’ meşgulüz.
- Birinci Duvar: Politika Duvarı – Hadi, bir duvar var ama bu duvarın arkasında ne var? Daha fazla yalnız insan mı? Yoksa yalnız insanların daha fazla kedi videosu mu?
- İkinci Duvar: Oyun Duvarı – Oyuncular, online oyunlarda bir araya geliyor ama yine de kendilerini yalnız hissediyorlar. Oyun odasında bir sürü insan var ama hepsi ‘ben’ modunda!
- Üçüncü Duvar: Sosyal Medya Duvarı – Sosyal medya üzerinden bağlantıda olduğumuzu sanıyoruz ama aslında kendi duvarlarımızı örüyoruz. ‘Beğen’ butonuna bastığımızda, yalnızlığımızı biraz olsun unuttuğumuzu mu sanıyoruz?
Kojima, “Dışarıda başkalarıyla eğlenseler, beraber vakit geçirseler de, odalarında yalnız başlarına oyun oynuyorken kendilerini bir topluluğun, toplumlarının bir parçası olarak görmüyorlar,” diyor. Yani, bu adamın kafası gerçekten çalışıyor! Oyun oynarken, aslında başka insanlarla bir aradayız ama bu ruhsal bir yanılsama. Oyun bir ‘kedi videosu’ gibi, tek başına izleniyor ama aslında hepimiz bir arada izliyoruz. Yalnız kalmak, artık bir seçenek değil, bir yaşam tarzı!
“Bu oyunu oynarken insanlar dünyanın her bir köşesinde kendileri gibi insanların olduğunu fark edecekler. Yalnız olsam da rahat etmemi sağlayan farklı insanlar olduğunu bilmek, işte bu oyunu oynarken bunu hissettirmek istedim,” diyor Kojima. Yani, aslında bu oyun, yalnız hissettiğimiz anlarda bile başka ‘yalnız’ insanların varlığını hissettirmeye çalışıyor. Bir tür sanal kedi partisi gibi! Yalnızlık, bu oyunda bir bağ kurma şekli. Bakalım Kojima, bahsettiği gibi hissettirebilecek, insanları bu konuda düşünmeye sevk edebilecek mi? Yani, belki de bu oyun sayesinde, ‘kedi videosu’ izlerken yalnız olmadığımızı fark edeceğiz.