Başlangıçta, kimin ne düşündüğünü tahmin edebilmek doğası gereği zor bir şeydir. Yapımcıların yarattığı bir eser üzerinde yazmak, bazen kişinin kendisini yazımda bulması için gerekli motivasyonu bulmasını zorlaştırabilir. Özellikle duygusal bir şekilde beni etkileyen bir yapım için anlatımda yer alacak ilk cümleler, sıkıntılı bir süreç içerisinde geçebiliyor. Kişinin aklında, çok sayıda düşünce ve duygu dönerken, bunları doğru bir şekilde yazıya dökmek şüphesiz ki karmaşık bir durum. Tıpkı bu yapımın bana hissettirdiklerine paralel olarak, birçok farklı düşünce aklımda dolaşıyordu. Ancak, son çare olarak ilk aşamada belirttiğim müziği dinlerken, beni içine çeken bir anlatım biçimi kendiliğinden oluştu.
Hugo ve Amicia’nın Bitmeyen Yolculuğu
İlk oyunun akışında gördüğümüz gibi, Hugo ve Amicia mutlulukla sona eren bir yolculuk yapmışlardı. Her şeyi geride bırakarak hem kendilerine hem de sevdiklerine kavuşmuşlardı. Fakat bu yeni oyunda, onların karşısında tamamen farklı zorluklar belirecek. İkilinin hikayesi, bir haydut çetesiyle karşılaşmalarıyla yeni bir serüvene dönüşüyor. Kendilerini buldukları yer, Hugo’nun lanetini çözmesini umdukları kadim bir simyacı topluluğu olan Order’a yönlenmeleriyle devam ediyor. Ama kısa süre içinde, burada bekledikleri çarenin olmadığını anlamalarıyla, Hugo’nun rüyalarındaki gizemli bir adaya doğru bir yolculuk başlıyor.
İlk oyunun süresinin 10-11 saat olduğu düşünüldüğünde, bu devam oyunu 18-22 saat arası bir deneyim sunacağını vaat ediyordu. Açıkçası, böyle bir süre uzatmasının hikaye açısından nasıl bir sonuç vereceğini düşünmekten kendimi alamıyordum. Ancak, bu süreç boyunca keşfettiğimiz farklı mekanlar ve yeni karakterler, deneyimin sadece daha uzun olmadığını, ayrıca daha zengin olduğunu gösterdi. Güney bölgesinin atmosferi, özellikle Provence’ın çeşitli manzaralarıyla oyunculara daha geniş bir yolculuk dünyası sunuyor. Böylece, farklılıklar ve sürükleyici hikaye ile oyuncuyu içine çeken gerçek anlamda farklı bir deneyim yaşatıyor.
Ayrıca, önceki oyundaki karakterlerin daha naif olduklarını düşünürsek, yeni oyunda Hugo ve Amicia’nın içsel değişimleri daha göz önünde. Bu gelişmeler, yaptıkları eylemler karşısında daha kötü hissetmelerine neden olurken, izleyiciye derin bir psikolojik deneyim sunuyor.
Strateji ve Eşsiz Oynanış
İlk oyunla benzerlikler taşıyan bir oynanış deneyimi sunan bu yapım, aynı zamanda bazı yenilikler de barındırıyor. Yeni eklenen unsurlar arasında, yan karakterlerin eklenmesi sayesinde oyuncular daha çeşitli stratejiler geliştirebiliyor. Farklı karakterlerin sağladığı bu dinamikler, hikaye içinde zekice bağlantılar kurmamıza olanak sağlıyor.
Ayrıca, bulmacaların geçtimiz oyundaki kadar zorlayıcı olmadığını da belirtmek gerekiyor. Ancak, anlatım gücünün bu tür durumları maskelediği de bir gerçek. Oyunun mekanlarının genişliği sayesinde, belirli düşmanlarla karşılaşma şeklinizi de değiştirebilme imkanı bulunuyor. Bununla birlikte, karakter gelişimi açısından sağlanan yenilikler, oyuncunun oyun tarzına göre değişen çeşitli yeteneklerin kilidinin açılmasını sağlıyor. Bu dinamik değişim, oyun deneyimini daha da zenginleştiriyor.
Oyunun estetik olarak sunduğu görsellik ise gerçekten dikkat çekici. İşin görsel yönüyle birlikte seslendirme performansları, özellikle Fransızca dublajları ile dikkat çekiyor. Bu unsurlar, tüm bu anlatımı ve atmosferi daha gerçekçi hale getiriyor. Müziklerin de deneyim üzerinde önemli bir etkisi var, bu alandaki katkılar da takdir edilesi.
Kısaca, bu yapım, önerilerin ötesinde bir deneyim sunuyor. Benim gibi, oyuncuların bir defa bitirdikten sonra geri dönmek istediği bir oyun. Hem hikayesi hem de sunduğu karakter derinliği ile, kesinlikle herkese tavsiyemdir. Kralın Düşüşü gibi unsurlar ise, her ne kadar eleştirilse de, genel deneyimine katkıda bulunmadığı söylenemez. Kısaca, bu oyunu denemek ve keşfetmek için bir an önce fırsat yaratmanızı öneririm.