Hyper Scape İncelemesi: Yeni Nesil Battle Royale Deneyimi

Hyper Scape incelemesi ile yeni nesil battle royale deneyimini keşfedin. Hız, strateji ve heyecan dolu bir oyun dünyası sizi bekliyor!

admin

Battle royale, battle royale, battle royale… Bu terim, oyun dünyasında o kadar sık duyuluyor ki, artık hem oyuncular hem de türü merak edenler için neredeyse sıradan hale geldi. Hatta bazen, battle royale oynamamış birinin kalmadığı hissine kapılabiliyoruz. Ancak bu türün tutkunları bile piyasaya yeni bir battle royale oyunu çıktığında “Yine mi?” diyor. Popüler bir türde sürekli oyun yapılmasını anlamak elbette mümkün, çünkü bu firmalar iş yapıyor ve kâr amacı güdüyor. Ancak bu durum, başımıza gelen ilk “popüler oyun türünün sürekli olarak tekrarlanması” olayı değil. Çok fazla düşünmeden bile aklıma hemen hayatta kalma oyunları ve MOBA türleri geliyor. LoL ve Dota’nın öncülüğünü yaptığı MOBA akımı, birçok geliştiriciyi bu alanda oyun yapmaya yönlendirdi. Öyle ki, Batman’i ve Superman’i bile içeren bir DC MOBA’sı bile gördük. Fakat şu anda MOBA dendiğinde akla gelenler yine LoL ve Dota gibi dominant yapımlar ve diğerleri büyük ölçüde unutulmuş durumda.

İşin ilginç yanı, hayatta kalma oyunlarından türemiş olan battle royale türü için bu kadar baskın bir “dominantlık” durumu söz konusu değil. Evet, iyi oyunlar gördük; kötü oyunlar da aynı şekilde. Ancak nihayetinde insanlar tek bir oyunda toplanmadı ve çeşitli battle royale oyunlarını oynamaya devam ediyorlar. PUBG, Fortnite, CoD: Warzone, Apex Legends, H1Z1 ve hatta türün en ilkel örneklerinden biri olan Minecraft: Hunger Games akıllara gelebilir. Battle royale’lerin hızlı tüketim yapısıyla birlikte, aslında insanlar birden fazla battle royale oyununu da rahatlıkla oynayabiliyorlar. Bu durumda, Hyper Scape’in rakipleri arasında yalnızca bir veya iki oyun değil, en az beş-altı oyun olduğu gerçeği var. Bu şartlar altında Hyper Scape, kendisini diğer oyunlardan ayırmak ve farklı bir çizgi oluşturmak için çeşitli oynanış unsurları eklemek zorunda kalıyor.

Hyper Scape – İlk Bakış

Oyun kendini sunmaya çalıştı (?)

Hyper Scape’i ilk açtığımda, Ubisoft Forward etkinliğinde gösterilen sinematik fragman beni karşıladı. Uçmayı başaramayan pizza kuryelerinden, verimliliği artırmak için ineklere bile VR gözlüğü takan bir insanlık tasvirine kadar, teknoloji ve özellikle hologram üzerinde gelişen bir dünyada Hyper Scape adı verilen sanal bir battle royale etkinliği yaratılıyor. Diğer battle royale oyunlarının aksine, Hyper Scape’de sadece sona kalmak değil, tacı ele geçirmek de oldukça önemli.

Daha önce bu sinematik fragmanı görmüş olduğum için çok etkilenmedim, ancak yine de “Atlıyorsunuz, sonra birbirinizi vuruyorsunuz” deyip kestirip atmamaları beni oldukça mutlu etti. Ancak asıl sürprizim, fragman bittikten sonra bana “Katılımcı” olarak hitap eden yapay zekanın sanal bir kimlik oluşturmamı istemesiyle gerçekleşti. Sunulan her bir sanal kimlikte ırkı, sosyal durumları, kimlerle ilişki kurdukları ve internette en çok ne aradıkları gibi detaylı karakter hikayeleri vardı. Hyper Scape’in Apex Legends gibi kahraman bazlı olmadığını düşündüğümüzde, bu kadar detaylı bir ekranın sunulması, bir anlığına oyunun kendisini anlatma kaygısı taşıdığını düşündürttü. Ancak eğitim bölümünü geçince, bu anlatımlar birden bire değersizleşti. Bunu elbette biliyordum ama bana yaşattığı “Yoksa kendini ve evrenini anlatan bir battle royale oyunu mu?” illüzyonunu da sevdim diyemem.

Hak yiyen hack yer!!1

Bu küçük çaplı yanılsama sonrası kendimi çatışmanın kollarına atmaya hazır hissediyordum. Eğitim bölümü, her bir silahı ve hack’i denemeniz için tasarlanmış ve mekaniklerin nasıl çalıştığını anlamanızı sağlıyordu. Örneğin, bu kadar gelecek temalı bir oyunda duvardan koşma mekaniği olmadığını eğitim bölümünden öğrendim. Bu, biraz hayal kırıklığı yarattı, ancak…

Hack’ler Hyper Scape’in en farklılaştığı unsur olarak öne çıkıyor. Apex Legends gibi bir kahraman bazlı oyun değil, ama bu demek değil ki yetenek kullanmıyorsunuz. Tıpkı bir silah loot’larmışçasına temin ettiğiniz hack adı verilen yetenekler, oyun deneyimini zenginleştiriyor. Her oyuncu, bu hack havuzundan hangisine denk gelirse veya hangisini tercih ederse onu kullanabiliyor. Şu an oyunda 11 adet hack bulunuyor: Duvar, Mayın, Görünmezlik, Mıknatıs, Ortaya Çıkar, İyileştir, Dayanıklılık, Küre, Işınlanma, Şok Dalgası ve Çarpma.

Örneğin, Duvar, belirlediğiniz kısma yüksek bir duvar örerken, Çarpma, yerden oldukça yükseğe çıkarak aşağıya yumruğunuzla çarparak hasar vermenizi sağlıyor. Bu hack’lerin iki önemli yanı var: Birincisi, birbirleriyle düşündüğümden daha iyi kombine edilebiliyorlar. Işınlanma ve Çarpma hack’leriyle canım az olan bir çatışmadan rahatça kaçabiliyorum. İkincisi ise bu hack’lerin çoğunu hem ofansif hem de defansif olarak kullanabilmeniz. Görünmezliği düşmanınızdan kaçmak veya ona sinsice yaklaşmak için kullanabilirsiniz. Bu esneklik, oyunun dinamik yapısını güçlendiriyor.

Hyper Scape yan gelip yatma yeri değildir!

Hyper Scape’in çatışma dinamikleri ve mekanikleri, sanki bu oyunu yıllardır oynuyormuşum gibi hissettirdi. Dikey çatışmaların önemli olduğunu duyduğumda biraz gerilmiştim, ancak korktuğum gibi olmadı. Harita, bina ve heykellerle dolup taşıyor. Çatılara çıkmak, hoplamak, zıplamak gerçekten önemli ve bu dinamik oynanış tarzı hiç yadırganmadı. İşin içine bir de alışılmışın dışında bir radar sistemi girince her daim tetikte olmak gerekiyor. Yani Hyper Scape, kös kös oturarak kolayca zafer alabileceğiniz bir oyun değil. Taç sistemi devreye girdiğinde bu dinamizm on kat artıyor; durağan bir oynanış tarzı ödüllendirilmiyor. Bu bazı oyuncular için olumsuz bir özellik olabilir, ancak benim için büyük bir artı. Çünkü oyun oynuyoruz ve biraz hareketli olmak gerek!

Fakat bazı dengesiz silahlar ve hack’ler, durumu karmaşık hale getirebiliyor. “Dengesizlik” meselesi, Hyper Scape’in kritik bir sorunu. Güncellemelerle bu sorunlar çözülecektir, ancak beta sürecini geride bıraktığımızda, acaba hiç kimse oyunu test etmedi mi? Bazı silahlar çok güçlü, bazıları ise daha da güçlü. Örneğin sniper’lar, özellikle PC sürümünde oldukça sinir bozucu olabiliyor. Bir çatıda bekleyen bir oyuncu, beklemediğiniz bir yerden kafanıza tek bir mermi atarak sizi alt edebiliyor. Diğer yandan, minigun gibi silahlar da oyunu kelimenin tam anlamıyla darmadağın ediyor. Hack’lerden de örnek vermek gerekirse, Dayanıklılık çok fazla zırh artışı sağlıyor. Bu da heyecan dolu çatışmaları duraksatıyor. Tüm bu dengesizlikler, oyunun yaratmak istediği dinamik akışı baltalıyor.

Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen, Hyper Scape’de çatışmalar oldukça heyecanlı. Tek bir rakiple mücadele ederken bile kalbim pır pır ediyor. Pompalı tüfekle yanına sokulup ateş ediyorsunuz, canım azaldı, iyileştirme hack’imle kendimi toparlıyorum, mermim bitti, otomatik tüfekle devam etmem lazım derken bu dinamik sekansları nasıl geçtiğinizi anlamıyorsunuz bile. Takımla yapılan çatışmalarda hareketlilik bir cümbüşe dönüşüyor; bu cümbüş, “kimin eli kimin cebinde” tarzında değil, oldukça anlaşılır bir şekilde. Kim düşmandan, kim dosttan geliyor görmek oldukça kolay.

Her yerde seni arıyorum…

Battle royale’lerde oyuncuları sürekli bir şey arayışına sokmak için genellikle “nadirlik” seviyeleri kullanılır. Mesela, yaygın bir silah ile başladığınız oyuna efsanevi nadirliğine sahip bir silah ile devam edersiniz. Zırhlar ve can tamlayıcılar da sizi sürekli bir şeyler aramaya iter. Hyper Scape’de bu tür şeyler yok, ancak yine de oyuncuyu arayış içine sokmayı başarıyor. “Aynı silahtan ya da hack’ten bulursan seviyesi yükselir” felsefesi ile sağlıyor. Sahip olduğunuz bir silahın şarjör kapasitesinin artması, hack’in yeniden dolma süresinin kısalması gibi yükseltmeler söz konusu. Elbette, direkt full güçlendirilmiş bir silah bulmak da mümkün.

Bu sistem, istediğiniz silahları kullanma konforu sağlıyor. Diğer battle royale’lerde kullanmak istemediğiniz bir silahın sırf efsanevi olduğu için kullanmak zorunda kalabilirsiniz. Ancak Hyper Scape’de mevcut olan silahı aramaya devam edebilirsiniz. Başlangıçta oldukça güzel bir özellik gibi görünse de, etkinliklerden tam güçlendirilmiş bir silah temin ettiğinizde “Bunu mu alsam, bu mu?” ikilemine giriyorsunuz. Hele ki benim gibi sniper oynamayı hiç beceremeyen biriyseniz!

Taç başıma, taç başıma

Yazının başında battle royale’lerin hızlı tüketilebilir olduklarını belirtmiştim. Hyper Scape, bu tüketimi daha da hızlandıran Taç Hücumu ile karşımıza çıkıyor. Mantığı oldukça basit. Taç elinde 45 saniye tutmayı başaran kişi veya takım oyunu kazanıyor. Tacı elinde tutan kişiyi öldürerek tacı düşürmek mümkün. Taç Hücumu, işlerin en kızıştığı yer. Haritanın en dar alanında hemen hemen her oyuncu orada aktif olmak zorunda. Taç Hücumu, tek bir rakibi bile öldürmeden oyunu kazanabilme şansı tanıyor. Bu, başlangıçta çok hareketli olmasını gerektirse de, tam tersine destekleyici bir özellik olarak öne çıkıyor. Taç Hücumu, hareketliliği artırıyor ve özellikle taç sizdeyken adrenalin salgılıyorsunuz. Ancak şunu da belirtmek gerek; Hyper Scape’i kazanmanın tek yolu Taç Hücumu değil. Geleneksel yöntemlerle, herkesi öldürüp son kişi kalmak da mümkün.

Taç Hücumu’nu Hyper Scape harici bir battle royale’de görsem, kesinlikle yadırgardım. Özellikle PUBG gibi daha ağır bir oyunda böyle bir özellik garip olurdu. Ancak Hyper Scape’e çok yakışmış. Zıplamanın ve hareketliliğin ne kadar önemli olduğunu söylemiştim. Güçlendirilmiş hack’ler ve onların kattığı mobilite, oyunu keyifli hale getiriyor.

Etkinlikler ve yeniden canlanmalar

Sürekli Hyper Scape’in farklı olduğu noktaları ve neden farklı olmaya çalıştığını anlatmaya çalıştım. Şimdi ise beğenmediğim tasarım seçimlerinden bahsetmek istiyorum. Hangi konularda sıkıntım olduğunu daha önce belirtmiştim ama biraz daha derinlemesine incelemek istiyorum.

Hoşuma gitmeyen şeylerden ilki etkinlikler. Oyun süresince hızlı can tazeleme, ekstra güçlü sandıklar, daha yükseğe zıplayabilme gibi kısa süreli etkinlikler ile karşılaşıyoruz. Fikir olarak güzel olsa da pratikte pek başarılı değil. Çok fazla şansa dayalı. Birçok çatışmayı etkinliklerin avantajları yüzünden kaybettim. Özellikle sandık etkinliği tam anlamıyla bir baş belası. Bana en yakın sandığa doğru koştuğumda, rakibin dibine düşen sandık, ona tam güçlenmiş bir hack vermiş oldu. Bu da benim için oldukça sinir bozucuydu.

Türlere yeni mekanikler eklemek güzel, ancak temel oyun tasarım anlayışlarının değişmesi kafa karıştırıcı olabiliyor. Düşen bir takım arkadaşımı, sürünerek güvene aldığı yerde kaldırmak yerine, onun için bir canlanma noktası hazırlayıp içeri girmesini beklemek sıkıcı geldi. Birlikte oynadığım arkadaşlarım bunun daha rekabetçi bir yaklaşım olduğunu düşünseler de, ben onlara katılamadım.

Bayılırım optimize oyuna

Oyunu hem PC’de hem de PS4’de oynadım. İlk başta görselliği ve yüksek FPS gibi nedenlerden dolayı PC’yi tercih etsem de, klavye/fare kontrollerine alışık olmayan bir oyuncu olarak kötü performanslar sergiledim. Bir süre sonra “Bu böyle olmaz, daha ilk 50’ye giremiyorum.” diyerek konsolda oynama kararı aldım ve Hyper Scape’in konsollarda da çok iyi çalıştığını gördüm. PS4’te bile 60 FPS almanın yanı sıra bu performansı sabit bir şekilde yaşatması beni oldukça mutlu etti. Ayrıca PS4 Pro ve Xbox One X için özel bir optimizasyonun olduğunu da biliyoruz. Battle royale türünde, adı lazım değil, baş harfi PUBG olan oyunların optimizasyonları artık bir şaka haline gelmişken, optimizasyon önemli bir kriter haline geldi.

Optimizasyonun yanı sıra görsellik ve sanat tasarımı detayları da oldukça hoş. Bir bölge yıkılırken kullanılan üçgen detaylar, gelecekte geçen bir hikaye için klişe gibi görünse de, ben bunu çok sevdim. Ayrıca silahları yeniden elinize alırkenki animasyonları da gerçekten etkileyici buldum. Bu arada oyunun tamamen Türkçe olması da büyük bir artı; kendi ana dilinizde oynamak bambaşka bir keyif veriyor. Türkçe ve oynaması ücretsiz battle royale’lere erişmek artık zor değil, ancak daha hareketli, kıpır kıpır, atmosferi kuvvetli ve çatışma esnasında farklı bir oynanış tarzı bekleyenler Hyper Scape’i hiç tereddüt etmeden deneyebilir.

İlgili Gönderiler

Exit mobile version