İlikler Adası’ndaki Lanet: Kaptanın Kayıtları ve Korkunç Gerçekler

İlikler Adası’ndaki Lanet: Kaptanın Kayıtları ve Korkunç Gerçekler ile gizem dolu bir yolculuğa çıkın. Korkunç sırları keşfedin!

admin

Kaptanın seyir defterine göre, “İlikler” olarak adlandırılan bu lanetli adalara asla gelmemem gerekiyordu. Ama şu an buradayım ve ilk sisle birlikte köhne teknem battı. Ne bekliyordum ki? Gece olduğunda sisin çökmüş olduğu bu sularda yelken açmak, neredeyse ölüme davet çıkarmak gibidir. Burada gece olduğunda sis, daima yoğun bir şekilde baskın çıkar. Neyse ki Büyük İlik’in valisi, yerel halk ile birlikte beni enkazdan kurtardı. Hatta bana yeni bir tekne bile verdi. Ancak bunun bir karşılığı elbette var; burada hiçbir şey karşılıksız değildir. Bu yeni teknemin borcunu kapatmak için, tuttuğum tüm balıkları Büyük İlik Adası’nda satmam gerekecek. En azından bir süreliğine kollarımı sıvamak zorundayım.

Vira Bismillah Kaptanın seyir defteri. Gündüzleri çevre oldukça sakin. Huzur içinde yelken açmak için tekneme biniyorum. Ben ne kadar ilerlersem, zaman da o kadar akıyor; durduğumda ise an sanki duruyor. Şu an yalnızca basit bir oltam var, bu nedenle yalnızca sığ ve kıyıya yakın yerlerde balık tutabiliyorum. Ancak gözlerim, okyanusun derinliklerindeki balıklara dikilmiş durumda. Eğer yeterince para kazanabilirsem, yeni ekipmanlar edinebilirim. Balık tutmak, benim için hafif bir oyundan başka bir şey değil. Oltamı atıyorum; doğru anda doğru tuşa basmam yeterli. Yanlış yaparsam avlanma sürem uzuyor ve hava daha hızlı kararıyor. Yakaladığım balıkların hepsi, Tetris parçaları gibi teknemde yer kaplıyor. Onları düzenli bir şekilde istiflemeye çalışıyorum. Ne kadar çok balık, o kadar çok para demektir. Teknem küçük olabilir, ancak adalardaki tersanelerde onu geliştirebileceğimi biliyorum. Tek gereken, çevremdeki gemi enkazlarını araştırıp tahta, metal ve kumaş toplamaktır. Ara sıra karşıma çıkan kalıntıları yeni teknolojiler keşfetmek için kullanıyorum.

Tuttuğum tüm balıkları defterime kaydediyorum. Böylece hangi balığı nerede bulabileceğimi kolaylıkla hatırlıyorum. Ancak işin ilginç tarafı, arada bir mutasyona uğramış, korkutucu ve garip türler de avlanıyor. Hatta bazı balıkların üzerinde, hareket eden tuhaf bir madde bile olabiliyor. Burada neler oluyor acaba?

Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana Kaptanın seyir defteri. Gece oldu ve karanlık ile o ürkütücü sis yeniden çökmüş durumda… Göz gözü görmüyor. Tek ışık kaynağım teknenin üstündeki sönük lamba. Bir şeyler fısıldıyor. Sisin içinden tanıdık olmayan kelimeler duyuyorum, bana sesleniyorlar. Bu, beni delirtmekte. Akıl sağlığımı yitirdikçe gözlerim önünde var olmayan şeyler belirlemeye başlıyorum. Ufukta parlayan kırmızı gözler, beni dibe çekmeye çalışan dev ahtapot kolları, tekneme musallat olan kara kuşlar ve derin sulardan fırlayan canavar balıklar… Aniden ortaya çıkan kayalıklar var. Burasından uzaklaşmalıyım! Sisten kaçmalıyım! Hemen en yakın iskeleye yanaşmalıyım. Hemen!

Gün Batımından Şafağa Kaptanın seyir defteri. Köhne bir iskeleye sığınarak sabaha kadar uyudum. Uyandığımda ne sisten ne de o kabus gibi yaratıklardan eser kalmamıştı. Ufukta martılar süzülüyor ve az ileride yunuslar sıçrıyor. Ortam o kadar huzurlu ki, inanılır gibi değil. Yoksa aklımı mı kaybediyorum? Dün gece yaşadıklarım bir hayal miydi? Teknemdeki bu delikler neyin nesi o zaman? Ada halkı bana garip gözlerle bakıyor. “Gece denize açılma,” diyorlar. “Sisten uzak dur,” “Hepimizi mahvedeceksin,” “Güneş batınca uyu, balık tutma.” Ama aradığım bazı balıklar sadece geceleri ortaya çıkıyor; ben ne yapmalıyım? Balık tutmaya devam etmem lazım.

Küçük İlik Adası’nda bir koleksiyonerle tanıştım. Dipten çıkardığım kayıp saatler ve yüzükler için iyi fiyatlar ödeyeceğini söyledi. Bir adam diğer bir adaya bir paketi götürmemi rica etti. Başka biri de onun için egzotik bir balık tutmamı istiyor. Bu görevlerin her birini yan görevler defterime not ettim.

Çöküyor Gece Kâbuslar Gibi Kaptanın seyir defteri. Canavarlar gerçek! Onları gözlerimle gördüm. Her yerde varlar; çeşit çeşit! Dar boğazlarda dolaşan bir dev balık mevcut. Bataklıklarda tekneme saldıran garip yaratıklar var. Volkanik bölgelerde de benzer durumlarla karşılaşıyorum. Gittiğim her yerde yeni bir tehdit ile yüzleşiyorum. Son derece dikkatli olmalıyım.

Issız bir adanın metruk köşesinde sakallı bir adama rastladım. Elinde tuhaf ve korkutucu bir kitap tutuyordu. Benden çevredeki gizli bazı kadim nesneleri bulmamı istedi. “Bu denizlerin sırrını keşfetmek istemez misin?” diye sordu. İsterdim. “O halde,” dedi, “bu nesneleri bul, ben de seni mükâfatlandırayım.” Ardından kitabını açıp anlamadığım, korkutucu bir dilde bir şeyler okumaya başladı. Bir karıncalanma hissettim. Daha hızlı sürebilmek için bana özel bir güç bahşetti. “Sana verebileceğim başka güçlerim de var,” dedi sakallı adam. “Ama dikkat et! Ne kadar çok kullanırsan akıl sağlığını o kadar çabuk yitirirsin.”

Bazı Sırlar Asla Açığa Çıkmamalı Kocaman bir deniz yılanı! Devasa bir deniz yılanı gördüm! Tekneme saldırdı! Allah’ım, ben buraya nasıl düştüm böyle?!

Sonun Başlangıcı Kaptanın … defteri. Artık daha fazla … edemeyeceğim. Etrafım … Nereye gitsem … Keskin dişler … Kızıl gözler … faydasız. Sakallı adam … meğer … Ayna … Kitap … Lanet kitap! … inanamıyorum. İşte yine … Karanlık … Sisler! Sisler derinden geliyor. Buradan kaçamıyorum. Karanlıkta bir gölge var. Geliyorlar!

İlgili Gönderiler

Exit mobile version