Jedi: Fallen Order, Star Wars oyunları konusunda heyecanımızın neredeyse tükendiği bir dönemde, bir umut ışığı gibi karşımıza çıkmıştı. Tabii ki her şey mükemmel değildi; geliştirilmesi gereken birçok alan ve düzeltilebilecek unsurları mevcuttu. Ancak benim için gerçekten keyif verici bir deneyim olmuştu. Şimdi, üzerinden üç yıl geçmişken, bu sefer _İmparatorluk’un dönüşünü bekleyen_ sakin izleyiciler olarak merak içerisindeyiz. Respawn ve Cal Kestis, ellerindeki başarılı formülü daha da iyi hale getirebilmiş mi? Jedi: Survivor, Fallen Order’ın 5 yıl sonrasında, Coruscant’ta başlıyor. Oyun açılışında, eski Jedi tapınağına dair bir bakış atıyoruz. İmparatorluk, eski düşmanlarının en kıymetli mabedini şimdi üs olarak kullanarak bizlere meydan okuyor. Cal, kelle avcıları tarafından yakalanıp teslim edilmek üzereyken, tapınağa attığı kaçamak bakışları ile yakalandığımız sahne oldukça çarpıcı.
Üstelik Cal, kaçınılmaz olarak yakasını kurtarıyor ve Coruscant’ın neon ışıkları ile dolu alt seviyelerini keşfedeceğimiz bir maceraya atılıyor. İlk oyunu oynamış olanların aklındaki en önemli sorulardan biri elbette ki Mantis ve ekibinin nerede olduğu. Bu noktada hemen başka sorular da akla geliyor: Cal, neden yeni bir ekiple birlikte Saw Gerrera’nın peşinden koşuyor? Merrin ile olan yakınlaşmasını unuttuk mu? Zeffo’nun labirentlerindeki acıyı yeniden yaşamamız gerekecek mi? Endişelenmeyin, bu soruların cevapları oyunda mevcut, fakat bazılarına ulaşmanız için sabırlı olmanız gerekecek. En kritik detaylardan birini hemen burada paylaşayım: Mantis ekibi, birkaç yıl önce dağılmış ve her biri kendi yollarını seçmiş. Cal, İmparatorluk’a karşı savaşmayı görev edinmiş olsa da, eski ekip arkadaşlarına karşı biraz kırgın olduğu söylenebilir. Bu durum, hikaye ve karakterlerin gelişimini daha derinlemesine anlamamız için de oldukça önemli bir yer kaplıyor.
Cal’ın İmparatorluk’a karşı gerilla taktikleriyle savaşan yeni ekibi, Greez, Merrin ve Cere kadar güçlü görünmese de, yine de onları özlediğini sıkça dile getiriyor. İmparatorluk’un hedefi haline gelirken Mantis’i “az bir tadilat yaptırmak” üzere Tatooine’e gitmeyi düşünmesi de bu özlemin bir göstergesi. Böylece Coruscant’tan önceki durağımız Koboh’a doğru yola çıkıyoruz!
Kalabalık bir atmosfer
Koboh, geçmişte duyduğumuz bir gezegen değil. Parçalanmış bir uydusu olan bu gezegen, Greez’in emekliliğini geçirdiği yer olarak karşımıza çıkıyor. Mantis’i Cal’a emanet ettikten sonra Cere’den aldığı borç ile burada bir bar açan Greez, neden huzur aradığını bilemiyoruz çünkü gezegen Bedlam’s Raiders isimli bir çetenin kontrolünde. Gerçekten de ortam tam anlamıyla bir Vahşi Batı havasına sahip. Cal’in sürekli bir kovboy gibi görünmesi, dışarıda yaşanan düellolar ile bu atmosfer oldukça hoş bir hava katıyor. Greez’in büyükannesinin adını verdiği “Pyloon’s Saloon” adlı bar, Koboh’un gayrı resmi üssü olmayı başarmış durumda. Maceralarınız sırasında birçok ilginç karakterle karşılaşacak ve onları oraya yönlendirdikçe barın canlılığı artmaya başlayacak.
Labirentlerden kaçış
Artık karmaşık labirentlerde kaybolma derdine son! İlk oyundaki bölümlerin karmaşası, oyuncular tarafından sıkça eleştiriliyordu. Hızlı seyahat seçeneği olmadan, haritada kaybolmak kaçınılmazdı. Bu sefer daha akılcı bir yol seçilmiş. Bölümler yine kaybolmaya yatkın ancak açık dünyadaymışsınız hissiyatını veren bir atmosferde tasarlandıkları için ilerlemek daha kolay hale gelmiş. Hızlı seyahat seçenekleri de var, bu sayede haritayı baştan başa geçmek zorunda kalmadan keyif almaya devam edebiliyorsunuz.
Kozmetik seçenekleri ise muazzam bir gelişim göstermiş. Cal’ın görünümünü değiştirmek artık oldukça eğlenceli hale gelmiş. Jedi cüppelerinden Star Wars evrenine ait çeşitli kostümler ile karakterinizi dilediğiniz gibi özelleştirebilirsiniz. Işın kılıcı, tabanca ve BD-1 için çeşitli parçalar da mevcuttur. Bu alandaki değişiklikler, ilk oyunun eksikliklerini de kapatacak kadar cezbetmiştir. Yine de, tek bir eleştirim, karakter ağacının başlangıçta biraz yetersiz görünmesiydi. Ancak bu sefer karakter ağacı oldukça genişletilmiş; tecrübe kazanmak için daha fazla çaba harcamanız gerekiyor.
Bölümlerde çeşitli bulmacalar ve etkileşimli mekanikler ile zenginleştirilmiş içerik sunulmuş. Oyunun bütününde aksiyon ve görev yapısı aynı kalsa da, bazı yenilikler dikkat çekiyor. Yancılar ve onların özel yeteneklerini kullanmak gibi seçenekler sunan yeni sosyal etkileşimler eklenmiş. Oyun dünyası, daha geniş bir düşman yelpazesine ev sahipliği yapıyor ve bu da mücadelelerimizin daha dinamik hale gelmesine olanak tanıyor.
Sonuç olarak, Respawn bu sefer de dersine iyi çalışmış. Hasar gören yerleri tespit edip geliştirmiş, ancak bazı teknik sorunlar gözlemlenebiliyor. Özellikle ara sahnelerde ses senkronizasyonundaki sorunlar can sıkıcı olmuştu. Yine de, Jedi: Survivor, Fallen Order’ın sağladığı deneyimin üstüne pek çok yeni şey ekliyor, dolayısıyla memnun kalacağınızdan eminim.
Yeni Oyun Artı modunu doğru yönetmek…
Yeni Oyun Artı modu, çoğu oyun için çıkış sonrası bir güncelleme olarak görülmeye başlandığı günümüzde, Jedi: Survivor bu durumu doğru ve zevkli bir şekilde sunuyor. Oyunu tamamladığınızda, bir sonraki oynayış için üç yeni Perk elde ediyorsunuz:
|