Yakuza Serisi ve Judgment: Bir Başka Bakış Açısı
Her fırsatta Yakuza serisini övmeyi bir görev bildiğim için, bu vesileyle bir kez daha altını çizmek istiyorum; ne yazık ki bu seri, kıymeti yeterince bilinmemiş ve hak ettiği ilgiyi görememiş bir yapım. Özellikle zaman zaman “Japon GTA’sı” gibi bir benzetme yapılması, bana sorarsanız Yakuza’ya karşı yapılan haksızlıklardan biri. Zira bu oyun, başka bir yapımın çakması olarak nitelendirilemeyecek kadar özgün ve kendine ait bir ruhu var. Oynayanların hafızasında derin izler bırakan bu serinin bir spin-off oyunu yapılacağını duyduğumda heyecanlandım ve nihayet Judgment ile buluştuk. Peki, beklediğime değmiş mi? İşte bu sorunun yanıtını arayalım.
Eski Çamlar Bardak, Eski Avukattan Dedektif Olur Mu?
Judgment, Yakuza serisini sevenlerin yakından bildiği bir mekânda, Kamurocho’da geçiyor. Burası, Tokyo’nun renkli gece hayatını simgeleyen Kabukicho’ya dayanan bir modellemeye sahip. Seri boyunca bu bölgedeki değişimlere tanıklık ettik ve sokaklarını ezberledik. Şimdi o sokakları yeniden arşınlama fırsatını kaçırmak istemem. Ancak bu sefer efsanevi yakuza Kiryu yerine, avukatlık kariyerine trajik bir olayla noktayı koyan ve özel dedektif olarak yoluna devam eden Takayuki Yagami ile birlikteyiz. Tak, son davasında hapisten kurtardığı müvekkili Shinpei Okubo’nun sevgilisi Emi Terasawa’yı öldürüp evi ateşe vermesiyle “Atom mühendisliğine de, profesörlüğe de lanet olsun” diyerek (tamam, replik tam olarak böyle olmayabilir ama sonuçta aynı yere varıyor) avukatlık mesleğini geride bırakıyor ve kendi dedektiflik ofisini açıyor.
Bu talihsiz olaydan 3 yıl sonra, Kamurocho sokaklarında ufak tefek dedektiflik işlerine yöneliyoruz. Eski çalışma yerimiz olan Genda Hukuk Bürosu’ndan bir cinayet vakasında yardım teklifi alarak, olayların içine dalıyoruz. Peki, yakuzalar arasında bir iç çatışma mı tetiklenecek? Yoksa daha büyük bir mesele mi var? Bu işin ardındaki kişi veya kişiler kim? Biz bu olayların neresinde yer alıyoruz? Eski flörtümüz, savcı Mafuyu ile işler nereye varacak? SEGA salonlarında kaç saat harcayacağız? ‘Kart yarışları demode oldu, devir drone yarışı devri’ diyenlerin önerilerine kulak verecek miyiz? Sushi mi yiyeceğiz, ramen mi? Kafamda deli sorular…
The Night is Still Young…
Hikayemiz, yakuza iç hesaplaşması olarak değerlendirilebilecek bir cinayet vakasıyla başlasa da, adım adım farklı bir boyuta taşınıyor. Yakuza serisinden aşina olduğumuz üzere emlak işleri, rüşvet, yozlaşmış kamu görevlileri ve çıkar peşinde koşan siyasi figürler devreye giriyor. Başta görünenden çok daha büyük bir meseleyle karşı karşıya kalıyoruz. Arı kovanına çomak soktuk bir kere, geri dönüş yok. Her bir adımımızda yeni düşmanlar edinirken, bir yandan da müttefiklerimiz arasına yeni isimler katıyoruz. Tam hedefimize ulaştık derken, yeni bir sorunla karşılaşıyor, eldeki her şeyin kaybolduğunu görüyoruz. Olayı aydınlatmaya çalışırken çıkmaz sokağa girmekten kurtulamıyoruz. Ama detayları karanlıkta bırakmamak için ant içmiş bir Yagami’miz ve ona bu zorlu mücadelede destek olan arkadaşları var.
Elbette her anımız büyük vakayı çözme mücadelesiyle geçmiyor. İkincil görevler de mevcut – ana hikâye için harcadığınız sürenin kat kat fazlasını bu yan görevler için harcayabilirsiniz. Bir yandan ufak tefek dedektiflik işleri alıyoruz, öte yandan şehir sakinlerinin yardım taleplerine kayıtsız kalamayarak işin bir ucundan da biz tutuyoruz. Bu görevler, esnafın başına musallat olan sokak çetelerini pataklamak veya kayıp bir kediyi bulmak gibi çeşitli konulardan oluşuyor. Sürekli geciktirdiğimiz kira yüzünden mahcup olduğumuz ev sahibemizin açmayı planladığı mekânın menüsüne girecek yemekleri tespit etmek, sapık bir profesörün baş belası olmak da mümkün. Veya şehrin güvenlik sistemi zayıflığını göstermek için bombacı olmaya karar vermiş bir zırdelinin yerleştirdiği bombaları etkisiz hale getirip günün kahramanı olmak da seçenekler arasında. Kısacası, birbirinden ilginç görevler bizleri bekliyor.
Karateci Herkes, Yakuza Serisi ve Oynanış
Judgment, Yakuza serisinin sunduğu içeriklere benzer bir deneyim sunarken, bazı yenilikler de barındırıyor. Yakuza spin-off’u olunca, doğal olarak oyunun büyük bir kısmında aksiyon sahneleri yer alıyor. Kahramanımızın dövüş yeteneklerine pek çok kez tanık oluyoruz. Yeteneklerimizi geliştirip etkileyici kombolar yapmanın keyfi bir başka. Uzakdoğu filmlerinde sıkça gördüğümüz gaza getiren ve güldüren aksiyon sahneleriyle dolu bir oyun deneyimi sunuluyor. Fakat sadece kavga-dövüş ile geçmiyor, sonuçta eski avukat, yeni dedektif Tak ile birlikteyiz. Haliyle dedektiflik yeteneklerimizi göstereceğimiz takip, kovalamaca sahneleri, delil toplama, kılık değiştirme ve olayları mantık yürütme gibi unsurlar da oyunun içinde yer alıyor. Bu dedektiflik bölümleri ve avukatlık kısımlarını keyifle oynadım. Topladığınız bilgileri ve delilleri hatırlayıp doğru hamleler yaptığınızda veya doğru şıkkı tercih ettiğinizde tatmin edici bir his yaşıyorsunuz.
Dövüş stili, 3’ten 2’ye indirilmiş; kalabalık gruplara karşı kullanabileceğiniz turna (crane) ve teke tekte güçlü rakiplerle başa çıkmak için kaplan (tiger) stilini seçebiliyorsunuz. Bir zorunluluk yok, isterseniz “Ben her hâlükârda kaplan ile devam edeceğim” diyebilirsiniz, bu tamamen sizin tercihinize kalmış. Dövüşlerde özel hareketlerimizi yapmak için dolmasını beklediğimiz bar bu sefer ‘EX Boost’ olarak adlandırılmış. Başarılı hareketler yaparak veya rakiplerinizi pataklarken dolan bu enerji, düşmanlarınızın savunmalarını aşmanızı sağlıyor. Ayrıca ekip arkadaşlarınızla ortak kombolar da yapabiliyorsunuz; bu sahneler de izlemek için oldukça keyifli oluyor. Kazandığınız deneyim puanlarıyla çeşitli yeteneklerinizi geliştirebiliyorsunuz; toplamda 126 yetenek mevcut. Bu yetenekler arasında maksimum sağlık düzeyini yükseltmekten, özel hareketlere kadar pek çok seçenek var.
Yemek, Alışveriş ve Şehir Sakinleriyle İlişkiler
Judgment, restoranlar, lokantalar, kafeler ve marketler ile dolup taşıyor. Bu mekanlara gidip yemek yiyebilir, alışveriş yapabilirsiniz. Süpermarket zincirlerinde belirli bir puan topladığınızda bir plak hediye kazanıyorsunuz ve bunu ofisinizde dinleyebiliyorsunuz. Ofisinizi dekore edecek eşyalar satın alabilir veya oyun makinelerinden kazanabilirsiniz. Ayrıca şehir sakinleriyle ilişkiler de önemli bir unsur. Şehirdeki kişilere yardımcı oldukça, hem o kişilerle ilişkiniz gelişiyor hem de şehrin diğer sakinlerinin size beslediği sempati artıyor. Bu durum, dövüşlerin ortasında yerel bir restorandan çıkan birinin elindeki çöp şişiyle size yardım etmesini sağlıyor – bu tür komik sahneler, ilişkilerin bir ürünü.
Yagami-san ve Şairane Bir Final
Adettendir, oyunların eksiklerine de değinmek gerekir. Önceki Yakuza oyunlarında gördüğümüz bazı görsel sıkıntılar burada da devam ediyor; mesela, birbirinin içinden geçen kollar ve bacaklar. Ancak oyunun tarzına alıştığınızda, bu durum göze o kadar batmıyor. Diğer bir mesele ise, bazı bölümlerin (özellikle 9. bölüm) büyük bir kısmının ara sahnelerden oluşması; etkileşime girdiğiniz kısımlar azaldığı için biraz sıkıcı hale gelebiliyor. Yakuza serisi takipçileri uzun ara sahnelere alışkındır, ama bu bir yere kadar diyebilecek oyuncular da çıkabilir. Hikayenin bazı kısımlarıyla ilgili eleştiriler yapılabilir, fakat genel olarak Yakuza serisinde alıştığımız bir hikaye ve sunum var. Finali, özellikle finalin finali, yüz güldürücü bir şekilde sonlanıyor. Yagami’nin dediği gibi, “şairane bir son” mu olmuş, bunu siz oynayıp karar vereceksiniz. Kişisel olarak, Yakuza serisindeki bazı karakterlerin eksikliğini hissettim. Evet, burada da dikkat çekici ve sinir bozucu düşmanlar var, ama Yakuza serisindeki kadar etkileyici gelmediler. Belki de henüz yolun başındayız ve bu serinin altında daha sağlam karakterler geliştirmek isteyeceklerdir.
Sonuç olarak, günün sonunda (veya sabahın ilk saatlerinde) final sahnesini yüzümde keyif dolu bir gülümsemeyle karşıladıysam, “artısıyla eksisiyle, takipçilerinin beğeneceğini düşündüğüm bir oyun” demekte bir sakınca yoktur. Zira hem yeni başlayanlar hem de serinin hayranları için hoş bir deneyim sunuyor.