Katsuhiro Harada ve Tekken’in Geleceği: Bir Oyun Tasarımcısının Vizyonu

Katsuhiro Harada, Tekken’in geleceğini anlatırken dövüşçüleri güldürmeyi unutmuyor! Boks yapmadan sahada zafer kazanma sanatı!

admin

Katsuhiro Harada, Tekken serisinin yönetmeni olarak dolaylı bir dağın zirvesinde oturuyor gibi hissediyor. Bir gün bu dağdan inip gitse, Tekken’in başına neler geleceği ise bir merak konusu! Eurogamer ile yaptığı röportajda, “Ben yokken Tekken ne olacak?” sorusuna eğlenceli bir yanıt vermiş. “Haa, boşverin gitsin!” demiyor tabii ki, aksine bir nevi Tekken’in yeni rota haritasını çiziyor gibi gözüküyor. Harada’nın her oyunla yeniden tasarladığı dövüş sistemi, karakterler ve güneşin altındaki tüm dövüşçüler, belki de eski usül bir savaş alanının ruhunu korumak için bir araya gelmiş durumda.

Harada’nın konuşmalarında duyduğumuz “Oyunlar iki çeşittir” cümlesi, sanki bir süper kahraman kostümü giymiş ve bizlere işlerin aslında ne kadar basit olduğunu açıklamaya çalışıyormuş gibi. Hani, bazen deriz ya; “hayat çok karmaşık, çözmeye çalışmayın!” İşte Harada da “Oyunları iki kategoriye ayırmak bu kadar basit” diyerek bir nebze olayı hafifletiyor. Üzerine daha fazla eğilmeye değer iki nokta var: İlk grup, hikayesine ve evrenine odaklanan oyunlar; ikinci grup ise oynanışa ve sistemlere odaklanıyor. Şimdi sormak gerek: Hangisi daha bir dövüş oyunu gibi gözüküyor? Hemen itiraf edelim, Tekken kesinlikle ikinci grupta! Burada oynamak için dövüşçüleri havaya kaldırmak ve kombinasyonları doğru yakalamaktan daha fazlası yok. Ama hikaye de önemli değil mi? Karakterlerin duygusal bağlarını hiçbirimiz yadsıyamayız, değil mi? Belki de bu yüzden herkes Harada’yı çok seviyor.

Buna ek olarak, Harada’nın belirttiği gibi, Tekken’in kaderinin sadece onun mührünü taşıyan bir isimle sınırlı olmadığını, aslında bir ekip çalışması olduğunu ve oyuncu topluluğunun da bu sürecin önemli bir parçası olduğunu vurgulamak gerek. “Biz Tekken’in kamuya açık yüzleriyiz” derken kendisi ile birlikte Michael Murray’i de unutmamak lazım. İkilinin Tekken’in ruhunu besleyen birer araç olarak süregelen maceraları, farklı kültürleri keşfetmek ve toplulukla etkileşim kurmak üzerine. Kim bilir, belki de Madagaskar’a gitmeleri, örneğin veya kim bilir başka bir yeri keşfetmeleri, Tekken 8’deki karakter dizaynında gizli bir *sanat eseri* oluşturmasını sağladı. O karakterlerin arka planlari bile, o yaratıcılığı beslemek için o kadar önemli ki!

  • Toplulukla etkileşim: Harada ve Murray’in Tekken topluluğuyla bu kadar iç içe olmasının ardındaki motivasyonu anlamak önemli. Onlar, oyuncuların istek ve ihtiyaçlarını birebir duyup, bu geri bildirimlerle oyunu geliştirmeyi hedefliyorlar. Bu, aslında bir tür “birebir pazar araştırması” gibi! Gala gecesinde bir mankenin değil, kendi arkadaşlarının sizin için zorluklarla dolu bir mücadelede nasıl gerektiğini tartışması gibi. Zaten bunu yapmak, Tekken serisinin uzun yıllardır neden bizlere ulaşabildiğinin bir sırrı.
  • Etkileşim gerekliliği: Harada’nın aktardığı gibi, diğer oyunlar bu olayı gerçekleştirmeden de başarılı olabilirler. Fakat zamanında arcade salonlarının dip yaptığı dönemde, doğrudan insanların isteklerini duyup değerlendirmenin Tekken için neden böyle bir lüks olduğunu anlayabiliyoruz. Sonuçta, *geliştirici-hemen cevap veren burası! Yanlış anlama olmasın, burada her yeri gezip oyuncuların kahkahalarına kulak vermek gerek!*

Harada’nın Tekken’in geleceğine dair düşünceleri oldukça cesur ve biraz da komik. Sonuç olarak, Tekken’deki her dövüş, onun elinden gelen bir şeyler sayesinde bu kadar lezzetli hale geliyor. Tekken’in bu tekniğe ihtiyacı var gibi görünse de, biz oyuncular onun özlemi çiğnerken Harada’nın kalbinde açılan yeni kapıları büyülenerek izliyoruz. O yüzden, dileriz ki… Harada olmadan da Tekken yoluna devam ederken, aralarına yeni komik ve heyecan verici hikayeler katabiliriz! Bu serinin Harada’sız geleceği nasıl olacak, sır gibi bir merak. Bunu hep birlikte bekleyip göreceğiz!

İlgili Gönderiler

Exit mobile version