Keçilerin Savaşı: Desktop Dungeons Rewind İncelemesi

Keçilerin Savaşı: Desktop Dungeons Rewind incelemesi ile stratejik mücadelelerin derinliklerine dalın, eğlenceli oyun dinamiklerini keşfedin!

admin

Yaklaşık bir yıldır sabırsızlıkla beklediğim Desktop Dungeons Rewind‘ın çıkışını görmek gerçekten heyecan vericiydi. İtiraf etmeliyim ki, başlangıçta bazı dalgalanmalar yaşadık; hem sohbet etmeye çalışıyor hem de oyunun içinde kendimizi kaybediyorduk. Ancak dikkatle oynadığınızda, aslında Desktop Dungeons Rewind‘ın o kadar da karmaşık olmadığını fark ediyorsunuz. Fakat bu durum, oyunun kolay olduğu anlamına gelmiyor. Karşımızda bağımlılık yaratan ve eğlenceli mekaniklere sahip bir sıra tabanlı roguelike var. Oyun tasarımı ve keçilerin yeri oldukça keyifli. Keçiler önemli çünkü küçük dikkatsizlikler ciddi sonuçlar doğurabiliyor; bu yüzden onları kaçırma ihtimaliniz çok yüksek. Ama endişelenmeyin, oyun size bolca keçi sunuyor. Üstelik, bu hataları yapacağınızı zaten biliyormuş gibi, öldüğünüzde geri sarma seçeneği de tanıyor. Hani şu “rewind” dediğimiz olay var ya… Keçi eti lastik gibi de olsa yiyeceğim, oğlum seni!

Desktop Dungeons Rewind, siz küçük bir karakterle başlıyorsunuz. Her zindana girdiğinizde sadece küçük bir kısmı görüntüleniyor ve 1. Seviye olarak başlayarak, keşfettiğiniz mavi ızgaralarla canınızı ve mana puanlarınızı yeniliyorsunuz. Karşılaştığınız düşmanlarla başa çıkarak seviye atlamak amacınız. Nihai hedefiniz ise zindandaki 10. seviye patronu yenmek. Zindanı keşfetme ve sağlık ile mana toplama mekanizması gerçekten dahice bir fikir. Fakat, bu durumu kötüye kullanabileceğinizi düşünmeyin. Çünkü siz iyileşirken, düşmanlar da aynı şekilde geri kazanıyor. Yani düşmanı vurmaya çalışıp geri çekilmek gibi bir plan yok; bu tür bir stratejiye heveslenmeyin. FAKAAAT!!! Eğer düşmana verdiğiniz hasar, düşmanın yenilenen canından fazlaysa, bu mekanizmadan faydalanarak sizden bir seviye yüksek bir düşmanı alt etme şansına sahip olabilirsiniz. Oyun, zaten bunu yapmanızı bekliyor. Ama diyelim ki, karakter ikonunuzun üstünde beliren kurukafayı görmediniz ya da düşmanın yanındaki kareyi tıklamak isterken yanlışlıkla onun üstüne tıkladınız ve öldünüz. Bir başka duruma ise köşeye sıkıştığınız an geliyor; “Ya keşke şunu şöyle yapsaydım,” diye düşünüyorsunuz. İşte burada, öldüğünüzde geri sarma seçeneği devreye giriyor. Her zindanda yalnızca bir kez geri sarma hakkınız var ve ne kadar geri saracağınızı seçemiyorsunuz. Bu otomatik gerçekleşiyor, ancak genellikle işleri toparlayabileceğiniz bir noktaya gönderiyor. Eh, roguelike’ın erişilebilirliği de ancak bu kadar olur!

“Peki, her zindanda baştan başlıyoruz. O zaman bu oyunun tekrar tekrar oynanabilirliğini sağlayan unsur nedir?” sorusunu duyuyorum sanki. Cevap: türler ve sınıflar elbette! Birçok oyunda olduğu gibi burada da taşıyabileceğiniz ekipman ve büyüler için bir sınır mevcut. Ancak Desktop Dungeons Rewind, elinizdeki fazla veya taşıyamayacağınız nesneleri başka kaynaklara dönüştürmenize olanak tanıyor. Örneğin, İnsan türü her 100 dönüşüm puanında %10 atak bonusu kazanırken, Halfling yani Buçukluklar, istenilen unsurları doğrudan sağlık iksirine dönüştürüyor. Tüm bunların üstüne sınıfları ekleyince, işler karışıyor! Fighter sınıfı, keşfedilmemiş karelerdeki düşmanları daha uzaktan görebiliyor ve kendisinden daha yüksek seviyeye sahip düşmanlara saldırıldığında daha fazla XP kazanıyor. Priest, her seviye atlayışında +3 can kazanıyor. Thief seçmeniz durumunda ise haritanızdaki eşya sayısı artıyor… Elbette bazı görevler belirli bir sınıfla geçilmeyi gerektiriyor, ancak türleri konusunda sınırlama yok. Zindanın rastgele oluşturulduğu düşünüldüğünde, oyunu tekrar tekrar oynamak mümkün oluyor ve her seferinde yeni bir deneyim sunabiliyor.

Beceremediysen git az bulmaca çöz, kendine gelirsin belki? Eğitim kısmı, Desktop Dungeons Rewind’da nispeten kısa tutulmuş. Fakat roguelike türünde eğitimin asla bitmediğini unutmamak gerek. Oyunun, kendinizi geliştirmek için iki farklı yol sunduğunu biliyorsunuz. Bunlardan biri bulmacalar, diğeri ise sınıf meydan okumaları. Her iki seçenek de, oyun içinde karşılaşacağınız zorlukların simülasyonu olma görevini üstleniyor. İkisi de belirli ödüller sağlıyor. Open up by marking out a more articulate, lively overview of each of these shiny potentials for a stimulating crunch. Ben açıkçası bu kısımlarda fazla vakit geçirmedim. Ancak zindanlar zorlaşınca, sıkışık anlarda kendimi daha az riskli oyunlar oynamak için buralara yönlendirmek oyuncunun ilgisini canlı tutuyor.

Çok fazla eleştirmeye başlarsak, Desktop Dungeons Rewind’da fark ettiğim en büyük sorun, aynı seviyedeki bölümlerin zorluklarının tutarsız olmasıdır. “Yahu bu nasıl olabilir, diyebilirsiniz ama olmuyor işte! Dört yönde dört farklı görev açılıyor ve hepsi “Normal” zorlukta. Ancak üç tanesi ile kolayca baş ederken, bir tanesiyle bir saat boğuşmak zorunda kalabiliyorum. Açıklama kısmında ise “Güney biraz daha zorlu olabilir,” diye yazıyor. Yahu—neyse, sinirlenmiyorum. O halde neden her biri “Normal” olarak değerlendirilmiş ki? Güney “Orta” veya “Zor” olsun… Yoksa bu normal mi? Hayır, bunlar normal olamaz! Sonuç olarak, oyunun kendisinin ne zorlukta olduğuna karar veremediği bölümleri geçersek, zaman zaman yapay zekanın tuzağına düşmek de mümkün. Ancak bu durum, oyunun dengesiz olduğunu söyleyecek kadar sık yaşanmıyor, bu yüzden eleştirme hakkımı kullandığımda nazik olmama gerek yok gibi geliyor.

999. Seviye olan bitki mi olur abi ya?! Sonuç olarak Desktop Dungeons Rewind, tatlı krallığınızı zindandan zindana genişleterek, vampir bankerler, inatçı ve huysuz keçilerle başa çıkma üzerine kurulu bir oyun. Ve gerçekten de oldukça eğlenceli. Sabır ve dikkatle ilerlediğinizde, girdiğiniz 3 zindandan 2’sini rahatlıkla geçebilirsiniz. Özellikle roguelike türüne aşina olmayan dostlarınızı bu türün bağımlısı yapmanız için harika bir fırsat sunuyor.

İlgili Gönderiler

Exit mobile version