Lords of the Fallen: Geçmişin Hayaletiyle Yüzleşmek

Lords of the Fallen’da, geçmişin hayaletiyle yüzleşin. Derin hikaye, etkileyici savaşlar ve karanlık dünyalar sizi bekliyor!

admin

Önümde bir fotoğraf var. Bu fotoğrafta, gözlük takan çekik gözlü bir adam, elinde bir ödül tutuyor. Arkasında kavuşturduğu elleriyle sinsilikle bekleyen genç bir çocuk yer alıyor. Fotoğrafa dikkatle bakıyorum. On iki saniye sonra tarayıcımda bulunduğu sekmeyi kapatacak ve internetin dikkat dağıtıcı derinliklerinde kaybolacağım. Şu an sadece on saniye kaldı. Fotoğrafa gözlerimi dikip düşünceler içinde kayboluyorum. Çocuk, orada adamın mirasına dadanmış bir hayalet gibi bekliyor. Masaüstü arkamda Mars’ın görüntüsü var. Yıl 2023, Lords of the Fallen’a bir inceleme yazmaya çalışıyorum ama yılgınlığımdan dolayı pek bir ilham bulamıyorum. Dört yıl önce, bir yandan oyun oynuyor, diğer yandan Dark Souls ve benzeri oyunların sektöre katacağı renkleri düşünerek heyecanlanıyordum. Şimdi çok uzakta kalan yıldızlara bakmak istiyorum, ışıkları o kadar uzak ki bizlere ulaşması zaman alıyor. Görüp görebildiğimiz tek şey ise eski resimler oluyor. Gündüz düşümden uyanıyor ve Watchmen’i yazanın ben olmadığını hatırlıyorum. İç çekerek, “Souls türü oyunları yapan stüdyoların da Dark Souls’un ruhunu yaşatmayı ummasını” diliyorum. Ancak bu yalnızca nafile bir arzu. Muhtemelen bir süre sonra bir “Souls-gibi” oyunun duyurusunu göreceğim. 2014’te, doların ne kadar yükseldiğini parmaklarımla gösterirken, Lords of the Fallen oynuyordum. Fotoğrafı görmek için, başka dikkatimi çekecek bir şey olmadan o anı yakalayamıyorum.

İsmi lazım değil bir proje
Lords of the Fallen, From Software’in ilk Soulslike oyununun devamı. 2014 yılında çıkan ve pek de hatırlamadığım, hikayesinin kötü olmasından ötürü hatırı sayılır bir unutkanlık yaşayan bu serinin doğrudan devamı olmakla birlikte, 2015’te çıkacağı kesinleşmesine rağmen, üç farklı stüdyonun eline geçmiş bir oyun. Bu süre zarfında adı değişiklik göstermekte ve tekrar duyurulduğunda “THE Lords of the Fallen” olarak anıldığı duyduğunda gerçekten kafa karıştırıcı bir durum oluşuyor. Son olarak yönetmenin de, “Aslında Lords of the Fallen: The Dark Crusade olması gerekiyordu ama vazgeçtik” demesi ise sinir bozucu. Burada neyin kararını veremediniz kardeşim? Deck13 bu kararsızlıklardan dolayı kendi markası olan The Surge ile yoluna devam ederken, 2023’te Lords of the Fallen’ın yapımcısı HEXWORKS isimli yeni bir stüdyo olarak karşımıza çıkıyor.

Lords of the Fallen, ismiyle anılmasına rağmen, Dark Souls’a daha yakın bir oynanış ve estetiğe sahip. Daha önce gördüğüm Lies of P, Lords of the Fallen’dan çok daha iyi oturan bir tarza sahipti. Ancak genel olarak, oyun Dark Souls serisinin ne yapıyorsa, daha kötü bir versiyonunu sunduğu izlenimi verecek gibi hissettirdi. İncelemem boyunca, “From Soft oyunlarına kıyasla” ifadesi bolca yer alacak. Geliştiricinin bu kadar karbon kopya bir oyun yapması, karşılaştırmayı kaçınılmaz kıldı.

Fener Ruh Patrikhanesi
Lords of the Fallen, ilk izlenim olarak gayet keyifli bir oyun. Konsollara SSD gelmesiyle büyük bir gelişim yaşayan mekanikleri, faydalı bir yorum getiriyor. Oyun, iki farklı boyut arasında geçiş yapma mekanizmasıyla, diğer Soulslike oyunlarına göre avantaj elde ediyor. İlk olarak Axiom ve daha sonra Umbral Realm adında iki boyut var. Umbral Realm, her yönüyle Axiom’dan daha tehlikeli ve karmaşık yapıda. Ancak, bu bölümde yer almak oyuncuya pek çok zorluk da getiriyor. Bu oyunun yapısı, oyuncuyu sıkça ölme durumuna maruz bırakıyor ve en iyi halinizle Umbral Realm’de oynamak en ideali olacaktır. Ancak, bu bölümde misafir olmanın getirdiği caydırıcı unsurlar da mevcut.

Hangi habis ve isimsiz tanrı kustu bakayım buralara?
Boyutlar arası geçiş mekanizmasının ötesinde bir keşif unsuru var. Bölüm tasarımları, From Software’ın stilini başarıyla yansıtıyor. Her bölüm, kendi içinde oldukça keyif verici bir yapıya sahip. Ancak, bölümlerin görsel estetiği sıkça tekrarlayan unsurlar içermesi, sıkıcılığı artırıyor. Yerleşik mekanlar ve onların daha karanlık versiyonları, oynanışı zorlaştırıyor. Lords of the Fallen, baştan sona iç karartıcı bir atmosfer sunarak, her bölgedeki doğal çeşitliliği yok ediyor. Umbral Realm’de sunduğunuz çeşitli deneyimler, HEXWORKS’ün dikkate alması gereken hususlardan biri.

Kolbastı tarzı dövüş
Döğüş mekanikleri, bir Soulslike oyunun temel direğidir. Lords of the Fallen, burada tatmin edici olamazken, savaş mekanikleri temel Souls oyunlarının modifiye edilmiş halini sunuyor. Yakın savaşlar basit; normal, ağır ve karşı saldırıdan ibaret. Bu basit yapı, Lords of the Fallen’ın savaşlarının kalitesini düşürüyor. Karakter animasyonları ve düşman davranışları arasında bir denge sağlanmadığı durumlarda, dövüşlerde sıkça hayal kırıklığı yaşamaya başlıyorsunuz. Kameranın performansı da sıkıtlı bir durum oluşturuyor ve savaşların akıcı geçmesini engelliyor.

Şimdi, her şeyi bir araya getirecek olursak, tüm bu sorunlar arasından düşmekten kaçınmak artık daha da zor hale geliyor. Eğer bir düşman ile savaşırken düşmanca bir eylemde bulunursanız, sonuçları kolayca kötüleşiyor. Ancak, Lords of the Fallen, düşmanı elemekte sağladığı yenilikçi fonksiyonlar ile dikkat çekiyor. Umbral Lamp kullanarak düşmanların ruhlarını kontrol edebiliyor ve onları çevreye doğru yönlendirebiliyorsunuz. Ancak, zorluklar henüz burada bitmiyor. Düşmanlardan çok uçurumlara ölmeyi isteyen bir deneyim sunuyor. Oyun, düşman çeşitliliği açısından standart olmaktan uzaklaştıkça sıkıcı hale geliyor. Performans düzeltilmesi ile ilgili yapılan güncellemelerin yanı sıra, düşman karakterlerinin de kesinlikle çeşitlenmeye ihtiyacı var.

Sonuç olarak, Lords of the Fallen, çıkış fiyatından alınmasını önermeyeceğim bir oyun olarak öne çıkıyor. Boyutlar arası geçiş mekaniği ilginç bir fikir taşırken, HEXWORKS’ün bir devam oyunu ile gelişmesi gerektiği aşikar. Ancak, savaş mekaniklerinin rafine edilmesi ve oyunun daha kısa bir yapıya sahip olurken içeriğinin zenginleştirilmesi gerekmekte. Geri kalanını ise tür meraklılarının üstleneceğine inanıyorum.

Kayıp Noktaları
Lords of the Fallen’da farklı kayıt noktası sistemleri mevcut. Vestige’ler büyük bölgelerde yer alan ve aralarındaki mesafenin geniş olduğu sabit kayıt noktalarıdır. Bunun yanı sıra, oyuncunun oluşturabileceği Vestige Seedling’ler mevcut. Bu tohumlar, Umbral Realm’deki düşmanlardan düşer ve oyuncular, belirli alanlarda kendilerini dikebiliyor. Ancak, mükemmel bir şekilde işlevsel bağı kurmak için, bu tohumların sınırlı sayıda olması ve farklı kayıt noktalarını bulmak zor olacaktır. Başka bir seçenek sunulmadığı için, NG+ modunda daha fazla zorluk yaratacaktır.
Patronluk Taslayana Takla
Bir Soulslike oyunu için en önemli kriterlerden biri şüphesiz boss dövüşleridir. Lords of the Fallen bu bağlamda oyuncunun tercihlerine bağlı olarak değişen bir zorluk sunmaktadır. Eğer bu tür içeriklere aşinasanız ve belirli bir teknik yeterlilik geliştirmişseniz, bölümler sonunda başınıza gelen büyük savaşlara birkaç denemede geçmeyi başarabilirsiniz. Alışık olduğunuz dövüş mekanikleri ile birleşince, umarım bu macera, Lords of the Fallen ile unutulmaz bir deneyim sunar.

İlgili Gönderiler

Exit mobile version