Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

12 dakika okunma süresi

7

Mario Kart World: Yeni Bir Başlangıç

Mario Kart World: Yeni Bir Başlangıç ile hızın ve eğlencenin tadını çıkarın! Yeni pistler, karakterler ve sürprizler sizi bekliyor.

admin

12 saat önce

Mario Kart World: Yeni Bir Başlangıç

İlk kez Mario Kart 8 Deluxe’i Switch’te oynadığımda, “E bu mu? Bu mu Crash Team Racing’den daha iyi olduğunu iddia ettiğiniz seri?” diye düşündüm. Evet, oyun mekanik olarak iyi, eğlenceli ve akıcıydı ama bir eksiklik hissediyordum. Neden mi? Çünkü eski oyunlar gibi kendine özgü bir özelliği yoktu. Double Dash gibi, Mario Kart Wii gibi o kendine has bir şey bulamıyordum. Mekaniksel olarak “yer çekimsiz alanlar” gibi yenilikler sunulmuştu ama benim için Mario Kart’ın özünü oluşturan bir şeyler eksikti. Günün sonunda, ek paketler ile birlikte 96 piste ve 50 karaktere ulaşan MK8DX, Switch’in (hatta bazıları için Wii U’nun) çıkışından bu yana aynı Mario Kart oyunuydu ve bu durumu, serinin GTA V’i olarak tanımlamak abartı olmaz. Nintendo’nun yeni konsolunun çıkışını, yeni bir Mario Kart oyunu ile yapmasını bekliyordum. Değişiklik, yenilik ve biraz da kişilik gerekiyordu. Mario Kart World, iyi ve kötü yönleriyle tam olarak bunları seriye getirdi.

Mario Horizon

Mario Kart World’ü ilk kez açtığınızda, oyun sizi hemen Mario ile birlikte “serbest keşif” moduna atıyor. Bu, oyunun mekaniklerini gözden geçirmek ve nasıl hissettirdiğini anlamak için harika bir fırsat. Aynı zamanda, her oyuna girdiğinizde en son oynadığınız karakter ve araç açık dünyada yürüyüş yapıyor, bu da serbest keşif modunda takılmanızı sağlıyor. Çalan müzik de işin içine girince, oyun başlamadan önce bile bambaşka bir Mario Kart deneyimiyle karşılaşacağınızı anlıyorsunuz. Bu deneyim, bana “dinamik ve renkli” bir izlenim bıraktı.

Mario Horizon

Oyun içindeki Mario’nun tasarımına, yüz ifadelerine ve hareketlerine baktığımda daha da mutlu oldum. Genel olarak Mario Kart 8’in o biraz daha ciddi olan ve zamanla sönükleşen eski 3B tasarımı geride kalmış; daha enerjik, 2B günlerinden kalma çizimlerdeki haliyle karşımıza çıkmış. Karakterlerin tasarımları da önceki 3B Mario oyunlarına kıyasla daha özel ve renkli. Karakterlerin surat ifadeleri ve tasarımları, beni kendine çekmeyi başardı.

Tabii, bir Mario Kart oyununu Mario olarak oynamayacaktım. Hemen karakter değiştirme menüsüne geçip, yıllardır her Mario yan oyununda vazgeçilmezim olan Prenses Daisy’yi seçmek istedim ama… Bir dakika, Daisy yok mu? Neyse, Luigi’yi seçtim. Sonradan anladım ki, oyunda bazı şeyleri açmak için belirli görevleri tamamlamanız gerekiyormuş! Bu basit bir gelişmeye seviniyor olmama gülebilirsiniz ama, son dönemdeki yarış oyunlarında (ve Mario Kart 8 Deluxe’te de) en sevmediğim şeylerden biri, oyuncuların elinden böyle basit bir “ilerleme sistemi”nin alınmış olmasıydı. MK8DX’ün tek kişilik moduna özel pek bir şey yoktu. Sadece altın toplayıp daha fazla kart parçası açabiliyordunuz. Ancak, World’de her Grand Prix’yi bir kere tamamlayarak yeni karakterleri ve gizli bir Grand Prix’yi açabiliyorsunuz. Neyse ki Daisy, ikinci Grand Prix’yi (Flower Cup) tamamlayınca açıldı ve ana karakterimden fazla ayrı kalmadım.

Mario Horizon

Açılabilir İçerikler

Açılabilecek şeyler sadece karakterlerle sınırlı değil. Mario Kart World Direct’lerinde her karakterin bolca kostümü olduğu duyurulmuştu. Bu kostümleri, oyunun serbest keşif modundaki yiyecek paketlerini alarak açıyorsunuz. Elbette, Daisy’nin tüm kostümlerini açmam gerekiyordu. Fakat, bu yemeklerin nasıl çalıştığını anlamak biraz zaman aldı. Çünkü aldığınız her yemek paketi, o paketi aldığınız bölgeye göre değişiyor ve her kostüm için farklı bir tür yemek gerekiyor. Daisy, sekiz farklı kostümle en çok kostümü olan karakterlerden biriydi ve ben de açık dünyayı keşfetmeye bahane bulmuş oldum.

Açılabilir İçerikler

World’ün açık dünyası… Kısmen tatmin edici. Eğer Forza Horizon tarzı bir şey bekliyorsanız, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Bana içerik ve ödüller konusunda daha çok Super Mario Odyssey’yi anımsattı. Mario Kart DS’in “Görev Modu” ile Super Mario Odyssey’nin açık dünya keşfi arasında bir karışım gibi. Etrafta farklı görevler yaptıran pek çok P-Block var, ayrıca toplanabilir olarak soru işareti blokları ve Prenses Peach madalyaları da bulunuyor. Bu nesnelerin her birinden en az on tanesini toplamanızı öneririm çünkü bunlar, oyunun başka bir modunu açmanızda gerekli olacak. Ancak, başka bir ödül olarak pek de tatmin edici değiller; genelde çıkartmalardan ibaret. Serbest keşif kısmının en büyük hayal kırıklığı olan kısmı bu oldu. Fakat, Odyssey’deki gibi meydan okumaları seviyorsanız ya da oynanış sizi sardıysa, ödülün önemi azalıyor. Kendimden biliyorum.

Bu çıkartmaları görevlerin yanı sıra, belirli sayıda altın topladığınızda veya havada hareketler yaptığınızda kazanabiliyorsunuz. Ayrıca, tüm araçları açmak için de 3000 altın toplamanız gerekiyor. İnternette bolca “kolay yolu” var ama, aşırı rekabetçi bir Mario Kart oyuncusu değilseniz bile 3000 altını normal oynamayla 10-15 saat içinde toplayabiliyorsunuz.

Açılabilir İçerikler

Kaos Deseni Var…

Daisy’nin (ve arkadaşlarım gelirse başka karakterlerle oynamak isterse diye birkaç karakterin daha) tüm kostümlerini açtıktan sonra, artık çevrimiçi moda girmeden önce Grand Prix ve Knockout Tour modunda biraz vakit geçireyim dedim. Serbest keşif modunda yeni oynanış mekaniklerini kurcalamak zevkliydi ama yarışmadan oyuna getirdiği farklılıkları hissetmek biraz zordu. Benim gözümde World’le beraber Mario Kart’a eklenen en büyük üç mekanik; duvarda sürme, rayların üzerinde sürme ve “Charge Jump” dediğimiz, durduğunuz yerde drift tuşuna basılı tutarak gerçekleştirdiğiniz, hem hızlanmak için hem de duvarlara veya raylara zıplamak için kullanabildiğiniz mekanik. Bu mekanikleri düzgün kullanmayı öğrendiğinizde, pistlere ve oyunun açık dünyasına bakış açınız aniden değişiyor. Hem pistler hem de açık dünya o kadar güzel tasarlanmış ki, durup bir baktığınızda kafanızda “Hmm, evet, şuradaki rayların üstüne atlasam, oradan yandaki duvarın üstünde sürüp bir kısayol oluşturabilirim” gibi senaryolar dönmeye başlıyor. Mario Kart’ın speedrunnerları şimdiden bu mekanikleri kullanarak harika şeyler yapmaya başladı, birkaç yıla Summoning Salt’ın hazırlayacağı “Mario Kart World Speedrunları” videosunu görebileceğimizi düşünüyorum. Bunun yanı sıra, havada süzülürken de hareketler yapabiliyor olmanın tadı bir başka. Mario Kart 7’de eklenen “süzülme” mekaniği, havadayken oyuncunun kontrolünü daha da artırıyor.

Kaos Deseni Var...

Grand Prix’lere gelecek olursak… Pistlerin kendisinden oldukça memnun kaldım. Özellikle eski pistlere nazaran daha basit olsa da, World’ün Rainbow Road’u hem görselliği hem de müziğiyle beni benden aldı. Pistler, tek kişilik modda oynarken geniş kalıyor ama çevrimiçi modda 24 kişilik kaosun ortasında o geniş yollar, kaçınmak açısından pek de yardımcı olmuyor. Kalabalıkta dolanan yeşil kaplumbağa kabukları, ateş topları ve bumeranglar arasında dolaşmak zorunda kalıyorsunuz. Bu geniş yollar, bu tür engellerden kaçınmak için bir avantaj sağlıyor.

Grand Prix’lerde hissettiğim bir diğer şey ise, pistten piste geçerken yaptığımız “seyahat” yarışları. Bu seyahat yarışı (benim adlandırmam) genellikle düz yollar ve trafikten ibaret. Bir yarış söz konusu tabii ama, insanlar genellikle yeni piste bir an önce ulaşmak istiyor. Bu yüzden, bu kısımlar pek de Nintendo’nun istediği gibi işlemiyor. Belki uzun vadede, insanlar bu kısmı daha fazla sevebilir ama şu anki durumda, Mario Kart World oyuncularının en çok şikayetçi olduğu şeylerden biri. Belki de sadece yeni pistte bir tur attıktan sonra yarışın bitmesi, sinir bozucu bir deneyim haline geliyor. Ben, bu durumu bir sorun olarak görmüyorum ama neden sinir bozucu olabileceğini de anlayabiliyorum. Özellikle 11 yıldır aynı Mario Kart’ı oynayan oyuncular için bu büyük bir değişiklik.

Kaos Deseni Var...

Knockout Tour ve Yapay Zeka

Mario Kart World’le seriye eklenen yeni bir oyun modu olan Knockout Tour’a da bir hayli vakit ayırdım. Bu modun, Mario Kart’ın Battle Royale tarzı bir versiyonu olduğunu söyleyebilirim. Altı turdan oluşuyor ve her turda belirli bir sıranın üstünde bitirerek elenmemeye çalışıyorsunuz. Oyunun açık dünyasını iyi bir şekilde kullanan modda, yeni mekanikleri etkili bir şekilde kullanabiliyorsanız oldukça eğlenceli hale geliyor. Şu ana kadar çevrimiçi versiyonunda birincilik elde edemedim ama tek kişilik tarafında yapay zekâ sayesinde oldukça çekişmeli yarışlar yaşanıyor. Gerçekten bağımlılık yapan bir mod.

Knockout Tour ve Yapay Zeka

Yapay zekâya gelince, Mario Kart World’ün yapay zekâsının oldukça acımasız olduğunu belirtmeliyim. Bir süredir gördüğüm en bariz rubberbanding’e sahip yapay zekâlarla karşı karşıyayım. Zaman zaman, üst üste üç tane kırmızı kaplumbağa kabuğu ve ardından bir de mavi kaplumbağa kabuğu yemiş olmaktan dolayı “Biraz sakinleşsek mi çocuklar?” demek istiyorum. Özellikle 150cc’de oldukça acımasızlar. Ne kadar drift yapsanız veya hızlandırma için bir şeyler kullansanız da yapay zekâ da o kadar coşuyor. Ancak, fazla drift yapmadan ve düşen güçlendirmeleri kullandırmadan oynarsanız, yapay zekâ da o kadar sakin kalıyor. Fakat, “E o zaman niye bu oyunu oynuyoruz?” diye soruyor insan. Umarım Nintendo, bir güncellemeyle yapay zekâyı biraz daha dengeler.

Knockout Tour ve Yapay Zeka

Düzen ve Kaos

Mario Kart World’ün en sevdiğim yönü, Mario Kart 8’in aksine daha kaotik, eğlenceli ve biraz da “parti oyunu” tarafını benimsemiş olması. Eğer oyunu aşırı rekabetçi bir kafayla oynarsanız, zevk almanız zor. İnternette birçok çevrimiçi modda, tüm yarış boyunca geride kalıp en iyi güçlendirmeleri toplayarak son anda birinci olan insanlar var. Denedim ve işe yarıyor ama eğlendim mi? Pek sayılmaz. Bu tür kazançlar, yarış puanını (Mario Kart’ın ELO’su diyebiliriz) düşük tutuyor. Ya da aşırı takıntılı bir şekilde oynayıp, arkanızdan gelen bir kırmızı kaplumbağa kabuğuna sinirlenip Joy-Con’unuzu fırlatmak isterseniz, oynamanızı önermem. Gerçekten de çok fazla “Ya yürü git be!” dedirtecek anlar yaşanabilir.

Düzen ve Kaos

Yanlış anlamayın, bazı şeylerin düzeltilmesi gerektiğini düşünmüyor değilim ama çoğu sorun, oynanışta değil. Kaos eğlenceli olabilir ama söz konusu arayüz olduğunda pek de hoş olmuyor. Örneğin, karakter seçme ekranı başlangıçta güzelken, kostümleri açmaya başladıkça aşırı kalabalıklaşıyor. Nintendo’nun tasarım felsefesi, “Oyunculara her şeyi göster ki onları denemek için bahaneleri olsun” burada da geçerli. Ben şahsen karakter kostümlerinin, o karakteri seçince belirmesini tercih ederdim çünkü her karakterin kostüm sayısı eşit değil. Mario’nun 9, Prenses Peach’in 8, Daisy’nin 6 kostümü varken, Rosalina ve Toad’un 4, Pauline’in ise sadece bir kostümü var. Bu durum, karakter seçme ekranını dengesiz ve kalabalık hale getiriyor. Ayrıca Donkey Kong Bananza’daki Pauline’i oyuna getirmezlerse Nintendo’yla aram açılır, buraya yazdım.

Diğer bir problemim ise oyundaki istatistik kısımlarının tuhaflığı. Ne kadar aradım, Mario Kart 8 Deluxe’teki gibi bir istatistik ekranı bulamadım. Kaç kilometre sürdüğünüzü, en çok hangi karakteri ve aracı kullandığınızı, ne kadar altın topladığınızı, çevrimiçi yarışlardaki sıralamalarınızın listesini tutan bir menü maalesef yok. Ayrıca oyunun süre denemeleri modunun da Mario Kart 8 Deluxe’ten bu yana pek değişmediğini görmek üzücüydü. Hâlâ doğru düzgün bir sıralama yok, sadece en iyi ve size en yakın süreleri görebiliyorsunuz. Evet, biliyorum, daha önce “rekabetçi bir oyun değil” dedim ama Mario Kart’ın tek rekabetçi kısmı bu süre denemeleri ve bunun üstünde biraz daha fazla duracağını düşünmüştüm Nintendo’nun.

Düzen ve Kaos

Ancak, bu bahsettiğim şeylerin çoğu ya Nintendo’nun “oyun” felsefesinden kaynaklanan ve alışmam gereken şeyler ya da güncellemelerle çözülebilecek sorunlar. Ayrıca, 11 yıldır aynı Mario Kart’ın piyasada olması ve insanların büyük bir kısmının tek bir oyunla geçirdiği vaktin alışkanlıkları da var. Oyuna alıştıkça bazı eksiklerin aslında yeni olduğu için öyle hissettirdiğini fark ettim.

Sonuç

Uzun lafın kısası, Mario Kart World, farklı bir Mario Kart deneyimi sunuyor. Seriye bir süredir ihtiyaç duyulan farklılıkları getiren, kendini önceki oyunlardan ayıran birçok yeniliğe ve özelliğe sahip. Eğer elimizdeki oyun “World” yerine “Mario Kart 9” olsaydı, şu an internet “Abi, önceki oyunun aynısı, sadece daha az pist var.” yorumlarıyla kaynıyor olurdu. İncelemenin başlarında belirttiğim gibi, Mario Kart 8, 11 yıldır piyasada ve içerik açısından dolup taşan bir oyundu. İster istemez bir yenilik gerekiyordu ve Nintendo’nun bunu başarılı bir şekilde başardığını düşünüyorum. Daha iyisi belki tamamen Forza Horizon yapısında bir Mario Kart oyunu olurdu ama… Bunu yapacaklarını sanmıyorum.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?