Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

12 dakika okunma süresi

5

Mario Kart World: Yeni Nesil Yarış Deneyimi ve Açık Dünya Keşfi

Mario Kart World ile yeni nesil yarış deneyimini ve açık dünya keşfini yaşayın. Hız, eğlence ve macera dolu bir dünyaya adım atın!

admin

4 saat önce

Mario Kart World: Yeni Nesil Yarış Deneyimi ve Açık Dünya Keşfi

İlk kez Mario Kart 8 Deluxe’ü Switch’te deneyimlediğimde, içimden “E bu mu? Crash Team Racing’den daha iyi olduğunu mu iddia ettiğiniz bu seri?” diye düşündüm. Oynanış açısından gerçekten hoş bir deneyim sundu, ancak bana göre bir Double Dash ya da Mario Kart Wii gibi kendine özgü bir dinamiğe sahip değildi. Mekanik olarak “yer çekimsiz alanlar” gibi söylemler de geçerli olabilir belki. Oyunun en belirgin özelliği ise, Super Smash Bros. Ultimate gibi, “herkes burada” anlayışıyla şekillenen yapısıydı. Sonuç olarak, Mario Kart 8 Deluxe, ek paketlerle toplamda 96 piste ve 50’yi aşkın karaktere sahipti. Switch’in ve Wii U’nun piyasaya sürülüşünden bu yana, sürekli aynı Mario Kart oyunu bulunuyordu. Serinin bir nevi GTA V’i olduğu söylenebilir. Bu nedenle Nintendo’nun yeni konsolu ile birlikte yeni bir Mario Kart oyunu sunması beni çok da şaşırtmadı. Değişim, yenilik ve taze bir hava gerekiyordu, daha da önemlisi, oyun biraz kişilik kazanmalıydı. Mario Kart World, bu beklentileri, hem olumlu hem de olumsuz yönleriyle karşılamayı başardı.

Mario Kart World: Yeni Nesil Yarış Deneyimi ve Açık Dünya Keşfi

MARIO HORIZON

Mario Kart World’ü ilk başta açtığınızda, oyun hemen sizi Mario ile birlikte “serbest keşif” moduna yönlendiriyor. Mekanikleri incelemek ve oyun deneyimini anlamak açısından bu harika bir fırsat sunuyor. Ayrıca oyunu her açtığınızda, en son oynadığınız karakter ve araç arka planda açık dünyada dolaşmaya devam ediyor. Tek bir tuşa basarak serbest keşif moduna geçiş yapabiliyorsunuz. Çalan müzik de bu deneyimi daha da heyecan verici hale getiriyor. Oyunun bana sunduğu ilk izlenim, böylelikle “dinamik ve renkli” bir ortam oluşturmuş oldu. Merkezi kamerayı çevirip, Mario’nun tasarımı ve ifadeleri ile hareketlerini incelediğimde biraz daha neşelendim. Mario Kart 8’in o daha ciddi sayılabilecek, biraz donuk halinin yerini, daha enerjik bir şekilde hatırlattığı 2B görünüm almış. Her karakterin tasarımı, önceki 3B Mario oyunlarının aksine, daha özgün ve canlı hissettiriyor. Yüz ifadeleri, kostümleriyle beni kendine çekmeyi başardı.

Tabii ki bir Mario Kart oyununu Mario ile oynamak istemiyor, hemen karakter değiştirme menüsüne geçip, her Mario yan oyununda vazgeçilmezim olan Prenses Daisy’yi seçmeye karar verdim ama… Bir dakika, Daisy yok mu? Neyse, Luigi’yi seçmek zorunda kaldım. Neden olmadığını, ilk Grand Prix’mi tamamladıktan sonra anladım: Oyunda bazı içerikleri açabilmek için belirli görevleri yerine getirmeniz gerekiyor! Böyle basit bir şeyi açmayı beklemek bile beni mutlu etti. Ancak son dönemdeki yarış oyunlarında (Mario Kart 8 Deluxe dahil) en sevmediğim özelliklerden biri, oyuncuların elinden böyle basit bir “ilerleme sisteminin” alınmış olmasıydı. MK8DX’ün tek kişilik moduna özel pek bir şey yoktu. En çok yapabileceğiniz şey, sadece altın toplayarak yeni kart parçaları açmaktı. World ise, tüm karakterleri ve gizli bir Grand Prix’yi açmak için, her Grand Prix’yi en az bir kez denemenizi gerektiriyor. Neyse ki Daisy, ikinci Grand Prix olan Flower Cup’ı tamamlayınca açıldı, böylece ana karakterimden çok fazla ayrılmak zorunda kalmadım.

Mario Kart World: Yeni Nesil Yarış Deneyimi ve Açık Dünya Keşfi

Açılabilir içerikler sadece karakterlerle sınırlı değil. Eğer Mario Kart World Direct’lerini izlediyseniz, her karakterin birçok kostümü mevcut. Bu kostümleri, serbest keşif modundaki yiyecek paketlerini toplayarak açıyorsunuz. Bunun sonucunda Daisy’nin tüm kostümlerini açmak şarttı. Ancak bu yiyeceklerin nasıl çalıştığını anlamak biraz zamanımı aldı. Çünkü aldığınız her yiyecek paketi, bulunduğunuz bölgeye göre değişiyor ve her kostüm için farklı türde yiyecek almanız gerekiyor. Daisy, sekiz farklı kostümüyle en fazla kostüme sahip karakterlerden biriydi, böylece açık dünyayı keşfetmek için bahane bulmuş oldum.

World’ün açık dünyasının durumuna gelince… Orası idare eder. Eğer Forza Horizon tarzı bir keşif deneyimi bekliyorsanız, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Açıkçası, içerik ve ödüller açısından bana biraz daha Super Mario Odyssey’yi hatırlatıyor. Seriyi de göz önünde bulunduracak olursak, Mario Kart DS’in “Görev Modu” ile Super Mario Odyssey’nin açık dünya keşfi arasında bir karışım olduğunu söylemekte fayda var. Çevrede farklı görevler sunan pek çok P-Block ile birlikte, toplanabilir bloklar ve Prenses Peach madalyaları mevcut. Bu öğelerin her birinden en az on tane toplamanızı öneririm çünkü oyunun başka bir modunu açabilmek için gereklidir. Ancak bunun dışında verilen ödüller, ne yazık ki sadece çıkartmalardan ibaret. Serbest keşif kısmının pek çok oyuncu için hayal kırıklığı yaratmasının sebebi, bu ödüllerin yeterince tatmin edici olmaması. Ama tıpkı Odyssey’deki gibi meydan okumaları seviyorsanız veya oyunun akışı sizi sardıysa, o zaman ödüller önemli olmayabiliyor. Kendimden biliyorum.

Mario Kart World: Yeni Nesil Yarış Deneyimi ve Açık Dünya Keşfi

Bu çıkartmalar, görevlerden başka, belirli sayıda altın topladığınızda veya havada hareketler yaptığınızda, belli bir kilometreyi sürdüğünüzde de kazanılıyor. Ayrıca tüm araçları açmak için de 3000 altın toplamanız gerekiyor. İnternette birçok “kolay yol” mevcut ama eğer aşırı rekabetçi biri değilseniz bile, 3000 altını 10-15 saat içerisinde normal bir oyun deneyimi ile toplamak mümkün.

KAOS DESEN VAR…

Daisy’nin (ve arkadaşlarım da başka karakterlerle oynamak isterse diye birkaç karakterin daha) tüm kostümlerini açtıktan sonra, çevrimiçi moda girmeden önce Grand Prix ve Knockout Tour modunda biraz zaman geçirmeye karar verdim. Serbest keşif modundaki yeni oynanış mekaniklerini denemek zevkli olsa da, yarışmanın getirdiği farklılıkları hissetmek oldukça zor.

Mario Kart World: Yeni Nesil Yarış Deneyimi ve Açık Dünya Keşfi

Benim gözümde World’a eklenen en büyük üç mekanik; duvarda sürme, raylar üzerinde sürme ve “Charge Jump” dediğimiz, yerinde drift butonuna basılı tutarak doldurduğunuz ve bununla ya düz yolda hızlanabilir ya da duvarlara ya da raylara zıplayabilirsiniz. Bu mekanikleri doğru bir şekilde kullanmaya başladığınızda, pistlere ve açık dünyaya bakış açınız aniden değişiyor. Pistler ve açık dünya o kadar güzel tasarlanmış ki, durup baktığınızda kafanızda senaryolar şekillenmeye başlıyor. Mario Kart’ın speedrunnerları şimdiden bu mekaniklerden faydalanarak kayıtlar yapıyorlar; birkaç yıl içinde Summoning Salt’ın hazırlayacağı “Mario Kart World Speedrunları” videosunu izlemeyi umuyorum. Ayrıca, en çok hoşuma giden şey ise artık havadayken de hareketler yapabilmemiz. Mario Kart 7’de eklenmiş “süzülme” mekanizmasını çok daha iyi bir noktaya taşıyor ve havadayken oyuncunun kontrolünü daha fazla eline alıyor. Tek sevmediğim detay ise araçların artık suya girmeden yalnızca suyun üstünde jet ski gibi gitmesidir. Konsept olarak hoş olsa da, zıplayarak veya dalga oluşturarak hızlanma durumu, genel olarak bir yavaşlama hissi yaratabiliyor.

Grand Prix’ler ve pistlere gelecek olursak… Pistlerin genel olarak tasarımı beni oldukça memnun etti. Eskilerine göre biraz daha basit görünse de, World’ün Rainbow Road’u görsellik ve müzik olarak gerçekten etkileyiciydi. Pistler tek kişilik modda sürekli lider olmanıza yardımcı olurken, çevrimiçi moda geçtiğinizde, 24 kişilik kaos ortamında geniş yollar için minnettar oluyorsunuz. Kaotik kalabalık nedeniyle, etrafta dolanan yeşil kaplumbağa kabukları, ateş topları ve bumeranglara sıkça rastlayabilirsiniz. Bu geniş yollar, bu çarpışmalardan kaçınmanıza da oldukça yardımcı oluyor.

Mario Kart World: Yeni Nesil Yarış Deneyimi ve Açık Dünya Keşfi

Grand Prix’lerin ne kadar tatmin edici olduğu konusunda kararsız kaldığım nokta, bir pistten diğerine geçerken yaptığımız “seyahat” yarışları. Bu seyahatin genellikle düz yollar ve trafikle dolu olduğunu söyleyebilirim. Aslında hala bir yarış olduğu doğru ama, insanların yeni piste bir an önce ulaşmak istemesinden dolayı bu kısım genelde pek ilgi görmüyor. Nintendo’nun bu fikri tasarlarken, insanların diğer piste giderken oyun mekaniklerini kullanarak yeni yollardan geçmeye çalışacaklarını veya, pistler aynı olsa bile bu “seyahat yarışları” ile her seferinde “farklı bir deneyim sunmayı” umduklarını düşünüyorum. Zamanla bu sorunun aşılacağını umarım, ama şu an için Mario Kart World oyuncularının en çok şikayet ettiği unsurlardan biri bu. Belki de klasik bir üç turluk yarış yapmanın çok daha iyi karşılık bulacağını düşündürtebilir. Ben bu konuda ortada kaldım; bir yandan itiraz etmiyorum ama, diğer yandan neden sinir bozucu olabileceğini anlıyorum. Özellikle 11 yıldır aynı Mario Kart’ı deneyimleyen oyuncular için bu durum oldukça normal.

Mario Kart World ile eklenen yeni oyun modu olan Knockout Tour’a da gerçekten zaman çevirdim. Mario Kart’ın Battle Royale moduna benzer bir işleyişi olan bu mod, altı turdan oluşuyor ve her turda belirli bir sıralamada kalarak elenmemeye çabalıyorsunuz; nihayetinde birinci olmaya çalışıyorsunuz. Oyunun açık dünyasını çok iyi kullanan mod, özellikle mekanikleri iyi kullanıyorsanız oldukça eğlenceli oluyor. Şu ana kadar çevrimiçi versiyonda birincilik yaşayamasam da, tek kişilik bölümde yapay zekanın keyifli ve gergin yarışlar çıkardığını söyleyebilirim. Gerçekten bağımlılık yapıcı bir mod.

Mario Kart World: Yeni Nesil Yarış Deneyimi ve Açık Dünya Keşfi

“Yapay zekâ sağ olsun” dedim ama, Mario Kart World’ün yapay zekasına ne olduğunu anlamış değilim. Son zamanlarda gördüğüm en acımasız ve belirgin rubberbanding efektine sahip yapay zekalardan birine sahip bu oyun. Bir yandan rekabetçi zekanın daha zorlayıcı olmasından memnunum ama, öte yandan, bunun getirdiği tehdit karşısında “Biraz sakinleşir misiniz?” demeden duramıyorum. Özellikle 150cc’de çok acımasızlar. Ne kadar drift yapsanız, hız artırmak için ögeleri kullansanız, yapay zeka da o kadar ciddileşiyor. Eğer minimal drift yapıp düşen güçlendirmeleri kullanmazsanız yapay zeka daha sakin kalıyor. Ama “E o zaman bu oyunu neden oynuyoruz?” sorusu akla geliyor. Umarım Nintendo, birkaç güncelleme ile biraz daha sakinleştirir yapay zekayı.

…AMA BİRAZ DA DÜZEN LAZIM

Mario Kart World’ün en beğendiğim yönü, Mario Kart 8’in aksine daha kaotik, eğlenceli ve “parti oyunu” gibi bir havaya sahip olması. Eğer oyunu aşırı rekabetçi bir şekilde oynarsanız, eğlencenin azalması muhtemel. Çevrimiçi modlarda, birçok kişi tüm yarış boyunca geride kalıp en iyi güçlendirmeleri toplayarak son anda film şeritlerinde kazananlar arasında yer alıyor. Birkaç kez denedim ve gerçekten işe yarıyor. Ama eğlendim mi? Çok da değil. Bu tür kazanımlar, zaten yarış puanını (Mario Kart’ın ELO sistemi diyebiliriz) düşük tutuyor. Eğer kıskanç bir şekilde oynayıp, peşinden gelen bir mavi kaplumbağa kabuğuna çok sinirlenirseniz, istediğiniz kadar bağırabilirsiniz. Çok fazla “Yeter artık canlı!” diyecek anlar deneyimleyebilirsiniz.

Mario Kart World: Yeni Nesil Yarış Deneyimi ve Açık Dünya Keşfi

Yanlış anlaşılmasın, düzeltilecek noktaların olduğunu düşünüyorum ama bunların çoğu oynanışla ilgili değil. Kaos zaman zaman eğlenceli olabilir ancak, arayüzdeki karmaşa oldukça rahatsız edici. Örneğin, karakter seçme ekranı başta güzel görünüyorken, kostümleri açtıkça aşırı kalabalık hale geliyor. Nintendo’nun yaklaşımı, “Oyunculara her şeyi göster ki onları denemek için bahane bulsunlar” olduğu için burası yine gözlemlenen bir durum. Ben şahsen kostümlerin, karakteri seçtiğimde belirginleşmesini tercih ederdim; zira her karakter eşit sayıda kostüme sahip değil. Mario’nun 9, Prenses Peach’in 8, Daisy’nin 6, Rosalina ve Toad’un sadece 4 kostümü var. Bu durum, karakter seçme ekranını bir hayli dengesiz ve kalabalıklaştırıyor. Ayrıca, Donkey Kong Bananza’daki Pauline’i oyuna eklentilerse, Nintendo’yla içeride hesaplaşırım, dikkat edin!

Bir diğer sorunum ise istatistiklerin garip yapısı. Ne kadar araştırmış olsam da, Mario Kart 8 Deluxe gibi bir istatistik ekranı bulamadım. Kaç kilometre sürdüğünüzü, hangi karakterin ve aracın en çok kullanıldığını, ne kadar altın topladığınızı ve çevrimiçi yarışlardaki sıralamalarınızı gösteren bir menü mevcut değil. Ayrıca oyundaki süre denemeleri modunun Mario Kart 8 Deluxe’ten çok da değişmediğini görmek üzücü. Hala geçerli bir sıralama yok, sadece en yakın süreleri görebiliyorsunuz. Evet, biliyorum, daha önce söyledim ama Mario Kart’ın tek rekabetçi kısmının bu süre denemeleri olduğunu düşündüğüm için, bunun üzerinde biraz daha fazla duracağını bekliyordum Nintendo’dan.

Mario Kart World: Yeni Nesil Yarış Deneyimi ve Açık Dünya Keşfi

Bahsettiğim birçok şey, ya Nintendo’nun “oyun” felsefesinden kaynaklanan ve alışmalıyım dediğim unsurlar ya da güncellemelerle çözülebilecek konular. Ayrıca, 11 yıldır aynı Mario Kart’ın piyasada olması ve insanların büyük bir kısım zamanını tek bir oyunla geçirmesi etkiliyor. Zamana bağlı hoşlandığım yanları fark etmeye başladım. Kısacası, Mario Kart World, farklı bir Mario Kart deneyimi sunuyor. Uzun zamandır serinin ihtiyaç duyduğu yenilikleri getiriyor ve zamana etki eden birçok özelliğe sahip. Eğer elimizdeki oyun “World” yerine “Mario Kart 9” olsaydı, muhtemelen internet, “Önceki oyunun aynısı, sadece daha az pist var” yorumlarıyla dolmuştu. Mario Kart 8, 11 yıllık bir geçmişe sahip ve dolu dolu bir içerik sunuyor. Yeniliğe kesinlikle ihtiyaç vardı ve Nintendo’nun bunu başardığını düşünüyorum. Daha iyisi elde edilebilir mi? Belki de tamamen Forza Horizon tarzında bir Mario Kart hayal edilebilir, ama… Tabii ki bunu yapmazlar diye düşünüyorum.

Mario Kart World: Yeni Nesil Yarış Deneyimi ve Açık Dünya Keşfi

Mario Kart World: Yeni Nesil Yarış Deneyimi ve Açık Dünya Keşfi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?