MicroProse’un oyun dünyasına geri dönüşü, tam olarak bir “hoş geldin” partisi gibi oldu. O kadar çok oyuncu var ki, hepimiz orada bir köşede dans ederken, eski anılarımızı tazeliyoruz. Yıllar önceki oyunlarının hatıralarını aklımıza getirerek, nostaljik bir yolculuğa çıkıyoruz. Bir yandan da “Acaba bu sefer nasıl bir oyun yapacaklar?” diye heyecan içinde bekliyoruz. Ancak bir şey var ki, MicroProse’un “Hadi bakalım, yeni oyun geliyor!” dedikten sonra yaptıkları fragmanın etkisi, tam anlamıyla bir bomba gibi patladı. İşte burada devreye Carrier Command 2 giriyor.
Carrier Command 2, adından da anlaşılacağı üzere, bir savaş gemisinin komutasını ele alacağımız bir oyun. Ama bu sıradan bir savaş gemisi değil, hayal gücümüzün sınırlarını zorlayacak bir araç. Oyuncular, üç ana nokta etrafında dönen bir maceraya atılacaklar: Strateji, planlama ve takım çalışması. Yani, tek başınıza savaşa girmeye kalkarsanız, işler pek yolunda gitmeyebilir. Zira bu oyun, “ben yaparım, ben ederim” felsefesiyle oynanacak bir oyun değil. Eğer bu felsefeyi benimser ve ekibinizi göz ardı ederseniz, düşmanlarınızı yerle bir etmek yerine, kendinizi bir kargaşanın içinde bulabilirsiniz.
Fragmanda vurgulanan bir diğer önemli nokta ise “anlamlı tercihler”. Bu, aslında çok derin bir kavram. Yani, her kararınızın bir sonucu olacak. Savaş alanında ne yapacağınıza dair vermiş olduğunuz kararlar, olayların gidişatını değiştirecek. Düşmanınıza hangi açıdan yaklaşacağınız, hangi birimleri kullanacağınız ya da hangi taktikleri uygulayacağınız, sadece birer seçim değil, savaşın seyrini değiştiren birer temel taş. Tabii ki bu seçimlerin sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalacaksınız. Eğer yanlış bir karar verirseniz, düşmanınızın gülüşüyle karşılaşmak işten bile değil!
Birimler arasında sinerji sağlamak da oldukça önemli. Düşünün ki, savaş alanında yalnızca bir birimle oynamıyorsunuz. Takımınızla birlikte hareket etmek, zaferin anahtarı. Her birimin kendi özel yetenekleri var ve bunları birleştirerek oldukça etkili stratejiler geliştirebilirsiniz. Biri düşmanı oyalarken, diğeri pusu kurabilir. Bu, tam anlamıyla bir orkestra gibi; hepinizin uyum içinde çalışması gerek. Aksi takdirde, savaş alanında bir “müzik felaketi” yaşamanız kaçınılmaz!
Ayrıca, sadece stratejiyi belirlemekle kalmayıp, istediğiniz bir savaş aracının kontrolünü de ele alabileceksiniz. Yani, bir komutan olmanın ötesinde, bizzat savaşın içine dalabileceksiniz. Aracınızın kontrolünü ele alarak, düşmanınıza doğrudan saldırmak, büyük bir adrenalin kaynağı olacak. Tabii ki, bu durum da beraberinde riskleri getirecek. Düşman ateşinin altında kalmak, pek de hoş bir deneyim değil. Aman dikkat!
Sonuç olarak, MicroProse’un yıllar önceki unutulmaz oyunlarından birini tekrar canlandırmaya niyetlenmiş olması, oyuncular için ciddi bir heyecan kaynağı. Umut ediyoruz ki, ortaya çıkacak oyun, sadece nostaljiyi değil, aynı zamanda yenilikçi bir deneyimi de beraberinde getirecek. Oyun, Geomata tarafından geliştiriliyor ve Steam sayfasına göre 1 Nisan 2021 tarihinde oyun severlerle buluşacak. Şimdiden ruh halimizi ayarlamakta fayda var; zira bu oyun, hem strateji hem de eğlence dolu saatler sunmaya hazırlanıyor!