“Gimli’nin emriyle Moria’ya, Khazad-dum’a geri döndüm. Birkaç gündür kapıları açmayı deniyoruz. Hatta aramızda “dostu” bile denedik, ama kapıyı açmanın pek mümkün görünmediği ortada. Lord Gimli’nin içeri girmek için başka bir önerisi var.” Return to Moria, bana Yüzüklerin Efendisi evrenini ne kadar özlediğimi bir kez daha hatırlattı. Gerçekten de, LOTR evreninde geçen bir oyun oynamayı çok özlemişim. Bu yüzden bazı sorunları görmezden geldiğim söylenebilir. Ama hemen acele etmeyelim… Return to Moria, uzun zamandır merak ettiğim oyunlardan biri. Bunun sebebi yalnızca teması değil. Uzun süre Valheim oynamış bir arkadaş grubum olduğu için, oyunun “hayatta kalma ve crafting” teması hemen dikkatimi çekti. Hayatta kalma, crafting, cüceler ve Moria; hepsi bir araya gelince adeta LeBron, Wade, Bosh ve Allen’lı Miami gibi bir kombinasyon oluşuyor. Ancak beklentilerimi çok yükseltmemeyi tecrübelerle öğrenmişim (bir teşekkür de Cyberpunk 2077’ye). Bu nedenle, oyun duyurulduktan sonra geliştiricisine göz attım.
Free Range Games, uzun süredir oyun dünyasında yer almakta, ancak kendi başlarına geliştirdikleri oyun sayısı oldukça sınırlı. Daha önce Callisto Protocol ve Oddworld Soulstorm gibi oyunlarda görev almış olsalar da, kendi projeleri oldukça az. Belki de en dikkat çekenleri 2019 yapımı Spelldrifter; ona da pek iyi notlar verildiğini söyleyemem. Yani Free Range ekibi büyük bir projeye imza atmış durumda. Peki, bu projenin etkileyiciliği ne ölçüde? Gelin birlikte inceleyelim.
Madenlere!
“Madenlere yerleştirdiğimiz kara barutun büyü ile patlamasından iki gün geçti. Moria’nın derinliklerinde, Durin’in ve halkının izlerini takip ediyorum. Bu gece yıkık bir handa uyumayı planlıyorum, ama yemeğim azalıyor. Beni asıl korkutan ise derinlerden gelen lanet sesler.” Hayatta kalma oyunlarını sevmemizin nedenini tam anlayamıyorum. Sanırım bu tarz oyunlar, beynimizin köşelerine sıkışmış ilkel hislerimize hitap ediyor. Return to Moria da bu duyguları tatmin etme kapasitesine sahip.
Fakat oyunun en büyük ve ürkütücü hatası, çok çabuk tekrar eden bir yapıya sahip olması. Biliyorsunuz, bu tip oyunlarda ilerleme hissi yaşamak son derece önemlidir. Keşfettiğiniz her yeni maden veya materyal, yeni crafting tariflerinin kapılarını açar. Ancak bunu özel kılan, “keşif” hissidir. Yeni crafting tariflerini keşfetmek ya da bir boss keserek elde ettiğinizde kendinizi “ödüllendirilmiş” gibi hissedersiniz. Ne yazık ki RoM, bu hissi bir türlü yaşatmayı başaramıyor. Evet, keşfe çıkmak oyunun en önemli parçalarından biri. Ancak keşfe çıktığınızda, ilk 10 dakikada karşılaşacaklarınız hakkında bir tahminde bulunmaya başlayınca, o heyecan kayboluyor.
Düşünsenize, Khazad-dum’un derinliklerine inmek için bir sebebiniz var. Harika bir atmosfer oluşturabilir ve tamamen farklı bölgeler keşfedebilirsiniz. Ancak bunu gerçekleştirmenize imkan tanınmıyor. Bu noktada Free Range ekibine biraz hayal kırıklığı yaşıyorum.
Bir Cücenin Hayatta Kalma Rehberi
“Yüzük Kardeşliği’nin izlerini takip etmeye devam ediyorum. Hayatta kalmak için maden mantarları ve fareler ile besleniyorum. Soğuk bir biraya evet derdim. Yine de Moria’da hayatta kalan bir cüce olduğunu bilmek güzel. Durin’i onurlandıracağım.” Oyunun “hayatta kalma” kısmında da ciddi problemler mevcut. Diğer oyunlardan yola çıkarak bazı detaylara değinmek istiyorum. Örneğin, birçok hayatta kalma oyunu, ana malzemelerinizi dikerek ya da ekerek yenileyebilmenize olanak tanır. Ancak Moria’da bunu yapamıyorsunuz. Evet, şaka değil. Üç kişilik maceramızda ciddi bir materyal sıkıntısına düştük. Oyunun en güzel atmosferini sunan Dakbân Lindul, yani Elven Quarter bölgesi “Elf Odunu” materyaline ev sahipliği yapmakta. Ancak bu ağaçları sadece buradan bulabiliyorsunuz. Tabii, bu ağaçların tekrar çıkacağını düşünerek hepsini kestik. Ne tohum düştü ne de başka bir şey; tekrar da doğmuyorlar. Oyunun ilerleyen safhalarında da gerekli olan bu materyali bulmak için rastgele drop’lar aramaya başlıyorsunuz. Araştırdım ve bu odunu elde etmenin başka bir yolu olmadığını söylemeliyim.
Ancak bu da değil; oyunda sadece günde bir kez toplayabileceğiniz materyaller de mevcut. Bu durum oldukça can sıkıcı olabiliyor. Bana sorarsanız Free Range, Return to Moria’da “hareketsiz kalmanızı” pek istemiyor. Bu nedenle materyalleri azaltarak sizi sürekli ileriye itmeye çalışıyor. Oyun boyunca derinlere indikçe de sürekli yeni üsler kurmaya zorlanıyorsunuz. Aynı noktada sürekli olarak kalmanız mümkün değil. Bu da benim için ayrı bir sorun. Evet, Map Stone kullanarak istediğiniz yere ışınlanabiliyorsunuz, fakat 30+ saatlik oyun süresince tam dört kez ana üs inşa ettik. İlk üssünüzü keyifle düzenleyip sonraki ile geçiş yaptığınızda, gerçekten can sıkıcı bir hisle karşılaşıyorsunuz. Return to Moria’da muhteşem üsler yaratabileceğiniz harika bir potansiyel var.
Durin’in Halkı!
“Derinlere indikçe akıl sağlığımı kaybetmeye başladığımı hissediyorum. Artık goblinleri Gundabad Orkları gibi görüyorum. Yüzük Kardeşliği’nin bu kadar derinlerden sağ çıkması mümkün olmamalıydı.” Açık olmak gerekirse, Moria’yı gerçekten sevmek istedim. Fakat sorunları o kadar fazla ki, elinizde kalan bir yapım. Bir diğer sıkıntı ise savaş mekanikleri. Oyun boyunca sıkça savaşa giriyorsunuz; karşınıza çıkanlar rasgele goblinler ya da oldukça zırhlı orklar olabiliyor. Ayrıca çok sayıda boss savaşı da içeriyor.
Silah seçenekleriniz mevcut, fakat genellikle çift elli silahlar kullanmanıza teşvik ediliyorsunuz. Çünkü madenlerde gürültü yaptığınızda gelen “horde”larla başa çıkmak çoğu zaman zor olabiliyor. Bu, oyunun zorluğundan değil, savaş mekaniklerinin yetersiz hissi vermesinden kaynaklanıyor. Karşınızdaki rakibe vurduğunuzu ancak hasar rakamlarından anlayabiliyorsunuz. Ok da kullanabiliyorsunuz, hatta ilerleyen aşamalarda oklar oldukça güçlü hale geliyor. Ama ok kullanmak o kadar keyifsiz ki, bir süre sonra “ne olacaksa olsun” diyerek baltayla düşmanların üstüne atlıyorsunuz.
Son Söz
Aslında Return to Moria, neresinden tutsanız elinizde kalan bir oyun. Ancak ben tekrar Khazad-Dum’a girişi; Yüzük Kardeşliği’nin izlerini takip etmeyi ve Durin’in mezarını ziyaret etmeyi oldukça sevdim. Herkes için tavsiye edemem ama eğer LOTR seven bir arkadaş grubunuz varsa, bu oyunu mutlaka deneyim etmeyi unutmayın derim.