Platform dövüş türü, kelimenin tam anlamıyla Super Smash Bros.’un tekelinde. Ülkemizde ücretsiz olması nedeniyle tahmin ettiğinizden daha popüler olan Brawlhalla ve 50 dolara satılarak bence kendine yazık eden Nickelodeon All-Star Brawl hariç bu türde hiç oyun yok desek yeridir. Fakat sorun sadece oyun kıtlığı da değil. Bir kenarda oturup, Switch’inizle “eyvah eyvah” diye haykırarak çevrimiçi maç atmak istediğinizde, “Büyük ihtimalle en serisinden bir kombo yediniz ve haritadan fırlatılmanız 20 saniye sürmedi” gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalıyorsunuz. Dışarıdan hiç öyle gözükmese de platform dövüş oyunları, kitle tarafından inanılmaz rekabetçi bir şekilde oynanıyor. Hal böyle olunca, 20 yıldır piyasada olan bir dövüş oyununu insanlar artık beyinleriyle değil, omurgalarıyla oynuyorlar. MultiVersus’un taze kan olmasının bir avantajı da işte tam olarak bu. Tabii ki Super Smash Bros.’tan gelen oyuncular türe hâkim oldukları için bir adım daha önde oluyor ama herkes oyunu şu an öğreniyor, yani şartlar eşit!
MultiVersus versus Super Smash Bros.
Super Smash Bros.’un sadece kitlesi değil, oynanışı da biraz “tryhard”. Tabii benim beceriksizliğimin de payı vardır ama Super Smash Bros.’ta botlara karşı yaptığım maçlarda bile çok zorlanıyordum. Yani bir noktada botların tüm yaşam enerjisini çalan bir Vampir gibi hissediyorum kendimi! MultiVersus bu oynanış tarzını niteliği kaybetmeden basitleştirmeyi başarmış. Tahminimce kendilerine hedef kitleyi “türe çok ilgili ama gerek fiyatından gerekse oynanışından ötürü Super Smash Bros.’a uzak duran kişiler” olarak belirlemişler. O kitleden biri olduğum için demiyorum, gerçekten çok da şahane yapmışlar açıkçası. Öte yandan zaten oyun, kendisinin bol bol Super Smash Bros. ile kıyaslanacağının farkında. Şöyle bir örnek vereyim, ayarlar kısmından oyunun arayüzünü bir seçebiliyoruz ve Super Smash Bros. şeklindeki arayüz “legacy” adıyla MultiVersus’a eklenmiş durumda. Bu da resmen Super Smash Bros.’un “ben senden daha yüksekim” diye bağırması gibi!
Artık Super Smash Bros.’un gölgesinden çıkıp oyunun salt haline bakacak olursak, 2v2 mücadelelerin inanılmaz keyifli olduğunu söyleyebilirim. Oyun zaten maç arama kısmında 2v2 modunu aramanızı öneriyor; tasarım ekibi bile bunun farkında. Yani, “Bu kadar da net mi olur?” dedirten bir durum! Tek başınıza 1v1 mücadeleler ve herkesin tek olduğu modlarda ne yazık ki 2v2 kadar keyif almadığımı itiraf etmeliyim. Hatta oyun, sizin o kadar 2v2 atmanızı istiyor ki en çok para ve sezon bileti ödüllerini bu moddan veriyor. Bu durumda, oyun yapımcıları “Tamam oyuncular, gelin birleşelim, patlat, didikleyin!” diyorlar. 2v2’nin daha eğlenceli olmasının sebebi de takım arkadaşınızda kombo yapabilmenizi sağlayan dövüş sistemi. Taz tornadosuna yakalanmış düşmanlarımın üzerine Bugs Bunny’yle çelik kasa fırlatmak gibi basit olmasına rağmen, yapıldığında sizi “Ne oyun yaptım be!” diye düşündüren kombo anları, oyunun ana eğlence kaynağı. Sonuç olarak, her bir düşmanı aynı takımla fırlatmak gerçekten bir keyif!
BvS’den daha iyi bir Batman – Superman kapışması
Ne kadar bayatlarsa bayatlasın, ne kadar demode olursa olsun ben “platform oyunlarının Dark Souls’u” şakası yapmadan duramıyorum ve işte o yüzden: Bu da RYO oyunlarının Super Smash Bros.’u! Ehehe… Şimdi gelelim neden bunu söylediğime. MultiVersus’daki karakterler Bruiser, Tank, Support, Assassin ve Mage olmak üzere beş sınıfa ayrılmakta; yani burada sadece sınıf isimleri değil, aralarındaki oynanış farkı da gerçekten çok güçlü bir şekilde hissedilebilir olmuş. Yani öyle laf olsun diye yazılmamış bu sınıflar. Fakat iki karakter aynı sınıflardalar diye her oyun tarzı aynı değil, yanlış anlaşılmasın. Yani bir Tank, alev alev bir karnaval gibi düşmanları ezebilirken, bir Support aynı zamanda bir bardak su getiren samimi komşu gibi durabiliyor. Biliyorum, bu yazıda MultiVersus kelimesinden çok Super Smash Bros.’u gördünüz ama bundan bahsetmem lazım. Super Smash Bros. çoğu zaman “her karakterin oynanışı birbirinden farklı” şeklinde övülür. MultiVersus’ta da durum tam olarak böyle. Zaten daha önce tanıdığımız, bildiğimiz karakterlerin bulunduğu dövüş oyunlarında her bir karakter nevi şahsına münhasır olmalı, o konuda hemfikirizdir diye düşünüyorum.
Hazır karakterlerden bahsetmişken, MultiVersus’taki karakter kadrosu üzerinde de bir duralım. DC’den tutun, Looney Tunes’a, Adventure Time’dan Scooby-Doo’ya kadar geniş bir WB markaları skalası var. Tüm bunlara ek olarak Player First Games’in bu oyun için özel olarak tasarladığı karakter de cabası! Bol çeşit evrenden karakterler olsa da görücüye çıkışı için 16 karakter bence böylesi bir oyuna göre az! Fakat daha şimdiden LeBron James ile Rick and Morty olmak üzere iki yeni karakter geleceğini biliyoruz. Burada Rocket Raccoon veya Harry Potter gibi ikonik karakterlerin de kapıda sırada beklediğini düşünmek bence ilginç.
MultiVersus büyük ihtimalle insanların ana odaklarına alıp da oynayacağı bir oyun olmayacak (Buradan %100 kazanma oranına sahip liderliğindeki birinci olan sevgili Tom ve Jerry oyuncusuna sesleniyorum, sen hariç, güzel kardeşim!) Bunun farkındayım. Fakat asıl oynayacağınız oyuna girmeden önce arkadaşlarınızı beklerken ya da ezilerek kaybedip hayata küstüğünüz bir rekabetçi oyundan sonra “Ne oynasak ya?” sorusuna harika bir cevap olabilir gibi duruyor MultiVersus.
Shaggy bile çıkış tarihi sırrını çözemedi!
İlk duyurulduğundan beri MultiVersus’la alakalı en çok üstüne basıla basıla söylenen şey oynaması ücretsiz bir oyun olarak karşımıza çıkacağıydı. Ancak hem Twitch’ten 1 saat yayın izleyerek hem de özel sürümleri satın alan kişilerin oyuna erkenden erişmesi nedeniyle birçok oyuncu Steam sayfasındaki fiyatları oyunun ücreti sanıyor. Sorun sadece bu da değil. Öncelikle “Kapalı Beta” etiketiyle Twitch’ten anahtar elde ettik. Bu sorun değil ama ardından “Açık Beta” sürecinde oyuna karakter eklendi ve yenilerinin de geleceği duyuruldu. Betada oynadığımız ilerlemenin asıl oyuna yansıyacağını düşünürsek şimdi bu oyun çıktı mı, çıkıyor mu, kafalar çok karışık. Bu karmaşa içinde Shaggy bile ‘Çıkış tarihi ne ola ki?’ diye sormaktan kendini alamıyor!
