New World İncelemesi: DVO Dünyasında Yeni Bir Başlangıç

Yeni Dünya’nın DVO evrenindeki heyecan verici özelliklerini keşfedin. Maceraya atılmak için yeni bir başlangıç yapın!

admin

Birçok yerde WOW’un katilini aradığımız dönemde, DVO türüne kendine özgü bir ekleme yapıldı: New World! Açıkça söylemek gerekirse, bu oyunun duyurulması ve kapalı testlerinin başlaması beni pek heyecanlandırmamıştı. Fakat, kapalı beta testine katılan arkadaşlarımdan gelen olumlu geri bildirimler, aklımda bir soru oluşturmaya başladı: Belki bu sefer başarılı olmuşlardır mı? Daha önce kaybettiğim ve hâlâ üzüntüyle hatırladığım WOW’u geride bırakıp bu fırsatı değerlendirmem gerekir miydi? En azından bir şans vermeyi düşünebilirdim. Öyleyse, karakter oluşturma ekranında biraz dolaşalım, kısa bir ara sahne ile tanıştıktan sonra yerimden kalkıp yeni dünyanın topraklarına ilk adımlarımı atıyorum!

New World, ilk adımlarımızı atarken hemen bize bunun klasik bir DVO oyunu olmadığını göstermeye başlıyor. Bu oyunda hedef kilitleme mekanizması yok, pek çok yetenek de mevcut değil. Uzun yetenek çubuklarına da veda ediyoruz! Üçüncü şahıs kamera açısıyla, tam anlamıyla bir aksiyon oyununda gibi, her saldırıda hedefimizi doğru bir şekilde seçmemiz ve gelen saldırıları ya bloklamamız ya da kaçmamız gerekiyor.

Sınıf yok mu? Nasıl yok?!

Dövüş mekaniklerine girdiğimizde, New World hakkında bilmeniz gereken önemli bir diğer nokta ise sabit bir sınıf sistemi olmaması. Oyuna başlarken tank, büyücü ya da şifacı gibi belirli bir sınıf seçmiyoruz. Bunun yerine kullandığımız silahlar sınıfımızı belirliyor. Silahlarımızı kullanarak o silahlara özgü tecrübe puanları kazanıyor ve geliştirme fırsatına sahip oluyoruz. Ayrıca, istediğimiz an silah değiştirerek farklı bir role bürünebiliyoruz. Bu mekanik, diğer oyunlardan aşina olduğumuz bir özellik ve karakterimizi geliştirirken en uygun oyun tarzını bulmaya yardımcı oluyor. New World’de (şu an için) 11 farklı silah seçeneğimiz bulunuyor:

  • Sword and Shield
  • Rapier
  • Hatchet
  • Spear
  • Great Axe
  • War Hammer
  • Bow
  • Musket
  • Life Staff
  • Fire Staff
  • Ice Gaunlet

Örneğin, Sword and Shield’i seçtiğinizde tank rolüne bürünüyorsunuz. Rapier, Hatchet, Spear, Bow ve Musket ise yüksek hasar veren suikastçı olmanızı sağlıyor. Fire Staff ve Ice Gauntlet ile ise geniş alanlara hasar verebilirken, Life Staff ile dostlarınızı hayatta tutabilirsiniz. Tüm bu silahların kendine has özellikleri var; bazıları verilen hasarı bir ya da iki hedefe odaklarken, bazıları kontrol mekanizmaları üzerine yoğunlaşıyor. Üstelik, hangi kombinasyonu yapmak isterseniz yapabiliyorsunuz, hiçbir engel yok! Tek dikkat etmeniz gereken, hangi silahın hangi karakter özellikleriyle etkileşeceğini bilerek puanlarınızı dağıtmak.

Bölge Kontrolü ve Taraf Seçimi

Yeni dünyaya ve mekaniklerine alıştıkça, oyun bizden bir taraf seçmemizi istiyor. Bu seçimin, sonradan değiştirilebilmesi mümkün olsa da, karakterimiz ve oyun için oldukça önemli bir durum. New World’deki en büyük hedef, bölge kontrolüdür ve bu seçimle, bölge kontrolü için savaşan üç gruptan birinin (Covenant, Marauders ve Syndicate) yanında yer almış oluyoruz. Oyun haritası bölgelere ayrılmış ve bu bölgelerin yönetimi, oyuncular tarafından gerçekleştiriliyor. Örneğin, oyunda NPC’lerden eşya satın almak mümkün değil; bu eşyalar yalnızca oyuncular tarafından üretiliyor veya bulunuyor. Ayrıca, bölgelerin kontrolü, o bölgeleri yöneten Company’ler (yani oyuncular tarafından oluşturulan guildler) tarafından sağlanıyor. Eğer bir bölgede eşya üretmek, alışveriş yapmak ya da ev sahibi olmak istiyorsanız, bunun için belirli vergiler ödemeniz gerekiyor ve tahmin edin o vergiler nereye gidiyor? Evet, bölgeyi yöneten Company’ye! Bu vergilerin miktarlarını da Company’nin yönetime karar veriyor, dolayısıyla harita üzerindeki her bölgede farklı vergi oranları mevcut.

Taraf seçiminin bir başka önemi ise oyunda bineklerin bulunmamasıdır! “Neeee, binek yok mu?” dediğinizi duyar gibiyim. Yok, maalesef yok. “Peki, bu taraf seçimiyle alakalı ne?” dediğinizi duyabiliyorum. Oyundaki iki temel hareket seçeneğimiz var: Birincisi ve en yaygın olanı koşmak. Evet, oldukça çok koşuyorsunuz! İkincisi ise Hızlı Seyahat (Fast Travel). “Hızlı seyahat varsa neden koşalım?” diyorsunuz, ancak hızlı seyahat için Azoth adında bir maddeye ihtiyacınız var. Bu maddeyi yaratıkları öldürerek, ağaçları keserek, görevler yaparak ve çeşitli yollarla elde edebilirsiniz; ancak dikkat etmeniz gereken birkaç detay var. Hızlı seyahatin maliyetini, belirli ölçütler (mesafe, yükünüz ve gideceğiniz bölgenin o grup tarafından kontrol edilip edilmediği) belirliyor. Eğer eşya yapıyorsanız, Azoth’u burada da kullanarak eşyalara ek özellikler ekleyebilirsiniz. Bu sebeple, Azoth’u akıllıca yönetmelisiniz.

Eşya yapma işlemlerinin önemli bir konuma geldiği taraf seçimi burada tekrar karşımıza çıkıyor. Çünkü bir “Crafter” olarak çokça malzeme toplamanız, bu malzemeleri işlemeniz, ürettiğiniz eşyaları satmanız ve fazla malzemelerinizi depolamanız gerekiyor. Tüm bu süreçte vergi ve hızlı seyahat de oldukça önemli bir şekilde karşımıza çıkıyor. Eğer seçtiğiniz tarafın yönettiği bir bölgeyi kendinize üs haline getirmişseniz ve üretim ile alım-satımınızı burada gerçekleştiriyorsanız, indirimlerden yararlanabiliyorsunuz. Bu indirimler hem vergilerle hem de hızlı seyahat için kullanılan Azoth ile ilgili; dolayısıyla oldukça etkili bir durum oluşturuyor.

Açıkçası, New World’ün crafting sistemi şu anda belirsiz bir durum içinde. Öncelikle, oyunun geçmişte daha sert bir PvP deneyimi ile sunulmuş sürümünde, crafting ile yapılan eşyalar oyundaki en iyi eşyalar arasında yer alıyordu. Ancak Amazon’un daha geniş bir oyuncu kitlesine hitap etmeye çalışması nedeniyle bu durum değişti. Şu an için bazı zanaat dalları değer kazanırken, bazıları sıradan ve alınan eşyalar haline geldi. Fakat bu belirsizlik sizi yıldırmasın; çünkü zanaat ile üretilen eşyaların değeri düşük bile olsa, devam edebilmek için iki önemli neden var: Biri, eşya üretiminden kazanılan tecrübe puanlarının seviye atlamanızı sağlaması, diğeri ise doğadan materyal toplamak! Materyal toplamanın eğlenceli olup olmayacağını düşünebilirsiniz, ama henüz o baltayı o ağaca vurmadıysanız, o muhteşem ses efektlerinin tadını almadıysanız, emin olun ki materyal toplamak New World’de oldukça bağımlılık yapan bir hale geliyor.

Ses tasarımının etkisi ve oyunun başarılı grafikleri birleştiğinde o kadar etkili bir hal alıyor ki kendinizi bir aktivite peşinde kaybediyorsunuz. Bazen görevlerinize ara verip materyal toplamakla meşgul olabiliyorsunuz ve bu iş düşündüğünüzden çok daha uzun bir süre sıkıcı olmuyor. Ormanın derinlerinden gelen balta sesleri, kesilen bir ağacın gürültüsü ve kazmaların madenlerde bıraktığı yankılar… Bir diğer güzel yan ise bu seslerin rastgele değil, oyunda oynayanların oluşturduğu sesler olması! Bu yeni dünyanın mekaniklerine, vergilerine, bölge kontrolü çekişmelerine, zanaat sistemine, güzelliklerine ve harika ses efektlerine alışırken aklımıza en önemli soru geliyor: “Peki, PvP nerede?”

PvP (oyuncular arası savaş) sistemi, harita üzerindeki kasabalarda ya da hızlı seyahat noktalarında açılıp kapatılabiliyor. “U” tuşuna basarak etkinleştirilen PvP modu, güvenli bölgeyi terk etmemizden 30 saniye sonra geçerli hale geliyor. Bu sayede, güvenli bölgeyi terk eden bir oyuncunun PvP durumunun açık mı kapalı mı olduğunu kimse bilemiyor. Böylece, oyuncuların gruplar halinde taciz edilmeleri engelleniyor. New World’de en eğlenceli ve en bağlayıcı kısımlar işte o “U” tuşuna bastıktan sonra başlıyor. Oyunun fizik motoru, animasyonları ve ses efektleri, o kadar tatmin edici bir dövüş deneyimi sunuyor ki sürekli daha fazlasını istiyorsunuz. O vuruş hissini tekrar yaşamak ve her silahın kendine has ses efektlerini duymak için kendinize kurban aramaya başlıyorsunuz.

Bu sırada karakterinizin çömelip yere uzanabileceğini ve düşmanlarınız için neredeyse görünmez hale gelebildiğini fark ettiğinizde işler biraz daha ilginçleşiyor. New World’de düşmanın görüş alanı dışındayken, isminiz düşman ekranında görünmüyor. Bu durum, pusu kurma şansı sunuyor. İnternette “New World Ambush” araması yaparak ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz. Ancak PvP’ye dair zavallı bir eksiklik, oyunda henüz PvP Arena ya da Ranked PvP seçeneklerinin olmaması. Zira bölge kontrolü gibi temel bir mekanizmanın acil PvP’ye ihtiyacı var!

New World’deki haritanın bölgelere ayrılması, bir bölgeyi yönetmek büyük bir öneme sahip. Bu durum, kontrol eden Company’nin vergiler üzerinden kazanç azamasını sağlarken, diğer şirketlere karşı da üstünlük kurmasına imkân tanıyor. Daha önce belirttiğim gibi, daha az vergi ödeyip ve az miktarda Azoth harcayarak düşman gruplara karşı hızlı bir gelişim imkânına sahip oluyorsunuz. Bölge kontrolü gerçekten de önemli. Haritadaki bölgelerin kontrolünü ele geçirmek için uygulayabileceğiniz yöntemlerden ilki, satın almadır! Bu yöntem yalnızca yeni sunucular açıldığında uygulanabilir. Tüm bölgeler tarafsız olduğundan, üyesi olduğunuz Company içinde gereken parayı (100.000 altın) toplarsanız, o bölgeyi satın alabiliyorsunuz. İkinci yöntemde, tahmin edeceğiniz gibi silahlar devreye giriyor! Bir Company (örneğin A Company), düşman gruplardan birine ait başka bir Company (B Company) tarafından yönetilen bir bölgeyi almak istediğinde, o bölgede PvP görevleri yapmalıdır. Bu görevler, her kasabada bulunan “Faction Vendor” aracılığıyla alınabiliyor. Böylece oyun, PvP’ye yönelik oyuncuları çekmiş oluyor. Eğer A Company, o bölgede PvP görevleri gerçekleştirirse, bölge “Conflict” durumuna girmiş oluyor. B Company ise durumu engellemek için A Company oyuncularını durdurmak ya da kendileri daha fazla PvP görevi yapmak zorundalar. Her iki durumda da, oyuncular açık dünyada karşı karşıya geliyor ve küçük ya da büyük çarpışmalara sahne oluyor. Nihayetinde, savaş kaçınılmaz hale geliyor.

50 vs 50 savaş alır mıyız?

Savaş ilan edildikten sonra hazırlıklar başlayarak, her iki taraf da katılacak kişileri seçmeye başlıyor. Savaşa katılmak için, savaşın yapılacağı kasabaya gidip “War Board” isimli masada kaydolmanız gerekiyor. Burada savaşın hangi Company’ler arasında gerçekleşeceği, ne zaman başlayacağı, katılım sayıları ve kayıtlı karakterlerin listesi gibi bilgilere ulaşabiliyorsunuz. Savaş tahtasında iki liste bulunuyor: Açık olan savaşa katılacaklar ve yedek listesi. Savaşa katılabilecek toplam kişi sayısı iki taraf için de 50 kişi ile sınırlı. Herhangi bir sebepten savaşa katılamayanların yerine, yedek listedeki karakterler kaydoluyor.

Savunma ve saldırı sırasında verilen “Battle Token” ile farklı iksirler, kuşatma veya savunma silahları satın alabiliyorsunuz -ki bunlar savaş esnasında oldukça faydalı oluyor. Savaşın amacı kaleyi ele geçirmek. Savunan taraf kalede, saldıran taraf ise biraz ileride, büyük bir kamp alanında başlıyor. İlk hedef, ortada bulunan üç noktayı ele geçirmek veya savunmaktır. Eğer saldıran taraf bu üç noktayı ele geçirirse (herhangi bir noktanın ele geçirilmesinde savunanların geri alması mümkün değil), bir sonraki aşama kale içindeki noktanın alınmasına geçiliyor. 30 dakikalık savaş süresinde, saldıran taraf tüm noktaları alabilirse kazanıyor; aksi takdirde galip taraf savunanlardan oluşuyor.

Madalyonun öteki yüzü…

Artık savaşı başarılı şekilde geçiren bir New World veteranı olarak, oyunun diğer yönlerine, PvE içeriğine ve farklı aktivitelere yönelmek isteyebilirsiniz… Ama ne yazık ki bunun pek de mümkün olmadığını söylemeliyim. Çünkü New World’ün etkileyici özelliklerinin ve olağanüstü atmosferinin ardında birçok hata ve eksiklik gün yüzüne çıkmaya başlıyor. Görev sistemi, bu yüksek potansiyelli oyunun canını sıkıyor ve mevcut potansiyelini yeterince kullanamaması için başlıca sebeplerden biri. Binekler olmadan tüm yerlere koşarak gitmemiz gereken bir oyunda, bizden 5 dakika mesafedeki bir bölgede 10 yaratık öldürmemiz talep edildiğinde sorun yok; ancak aynı tip görevleri birkaç defa üst üste yapmak zorunda kaldığımızda işler değişiyor. Bu durum, oyunun başlangıcından sonuna kadar devam ediyor. Aynı yere ardı ardına 10 defa koşmak alışkanlık halini aldıktan sonra, ikinci darbe geliyor: İçerik sıkıntısı! Şu anda New World’de sunulan içerikler şunlar:

  • Oyunun başından sonuna (62 seviyeye kadar) kadar çıkabileceğiniz 6 zindan (New World’de Expedition olarak geçiyor)
  • Bölge hakimiyeti için 50 vs 50 savaş.
  • 60. seviyeye ulaştığınızda mevcut olan Outpost Rush isimli PvP modu (şu anda kapalı olduğu için bahsetmedim)
  • 50. seviyeden sonra katılabileceğiniz, yaratıkların kaleye saldırdığı savunma modu.
  • Her silah türünün efsanevi versiyonunu almak için gereken özel görevler.
  • 3 Boss Arena (Takımınızla belli bir Boss’u yendiğinizde, altın, Azoth ve eşya kazandığınız bir mod.)
  • Haritada rastgele ortaya çıkan yüksek seviye düşmanlar tarafından korunan portalları kapatarak Azoth ve eşya kazanmak.
  • Açık dünyada isimli/elit düşmanları kesmek.

Eğer oyun daha yeni çıkma aşamasındaysa, bu içeriklerin eksik ya da az olduğunu söylemek çok da doğru değil gibi geliyor. Ancak end-game aşamasına ulaşmak o kadar uzun ve sıkıcı bir hale geliyor ki, 60. seviyeye ulaştığınızda “Eee… Bu mudur yani?” demeden edemiyorsunuz. Zanaat yeteneklerinizi artırmak, tüm silahları son seviyeye getirmek veya bağlı olduğunuz Faction içinde seviye kazanmak gibi durumları, içerik ya da “end-game” içerik olarak düşünmek istemiyorum; çünkü bunlar sonuçta oyunun ana mekanikleri. Üstelik, especial olarak 40-45 aralığından sonra seviye atlamanın oldukça uzun bir hal alması ve yeterli görev ve aktivite bulamamak can sıkıcı bir durum. Ana görev zincirinin belli yerlerde durup, “Şimdi git, 45 olduktan sonra gel” demesi ve istenen seviyeye ulaşmak için yine sıkıcı görevler yapmamız çok da hoş değil. End-game’e ve oyunun son seviyelerine ulaşmanın zor olması kabul edilebilir ancak bu yola çıkan yeterince ilginç görevlerin ve aktivitelerin yokluğu büyük bir sıkıntı. Belli ki bu problem, bir çağda birçok DVO’da karşımıza çıkıyor. Ancak artık değişiklik yapma zamanı geldiğini düşünüyorum, 2021 yılındayız sonuçta!

Bunların yanı sıra, oyunun birçok bölgesinde ilerlemenin kasıtlı olarak yavaşlatıldığını hissediyorsunuz. Azoth’un hem hızlı seyahatlerde hem de zanaat yaparken ham madde olarak kullanılması, ayrıca silah yeteneklerini sıfırlamak amacıyla zorunlu olması, sizi sürekli olarak Azoth bulmaya iterken, bu da hızınızı azaltan bir faktör. Zindanlara girebilmek için takım bulmanın ötesinde, bir de anahtarınızın olması gerekiyor. Ana hikaye görevleriyle yönlendirildiğiniz zindanlar için ilk anahtar oyun tarafından sağlansa da, daha sonra tekrar girmek için bu anahtarı kendiniz üretmelisiniz, bu da gereken malzemelerin toplanması ve işlenmesi ile oldukça zaman alıcı bir hale geliyor. Ayrıca, yüzme özelliği bulunmadığı için, etraftan dolanarak geçmek zorundasınız; suyun tabanında yürüyorken boğuluyorsunuz!

New World’ün hikayesi o kadar zayıf ki, bir yerden sonra kimse ana olayın ne olduğunu dert etmiyor. Herkesin kafasında “Nasıl seviye kazanabilirim?” düşüncesi var. Mesela oyunun üç ana grubu (Faction’lar) hakkında bilgiler yeterince ilgi çekici bir şekilde sunulmuyor. Bu sebeple, oyundaki büyük bir itici güç olan “Faction Pride” kayboluyor. Ayrıca, hikaye parçalarını etraftan bulmak da etkili bir anlatım yöntemi değil. Günümüzdeki izleyicilerin dizileri bile 1.5x hızla izlediği bir dönemde, oyunculardan oyunun hikayesini incelemelerini beklemek, ya başarısız ya da aceleye gelmiş bir karar olmuş. Bir diğer can sıkıcı nokta, 50vs50 savaş mekaniğinin kötü bir şekilde tasarlanmış olması; bu durum oyunun önemli bir yönü. 50vs50 savaşları, oldukça basit bir mantıkla ilerliyor ve ne yazık ki meta oyunculuğu nedeniyle her savaş aynı şekilde geçiyor. Belirli sınıfların ön planda olduğu ve çeşitli hataların suistimal edildiği savaşlarda, farklı taktik denediğinizde bile aynı sonuçlarla karşılaşıyorsunuz.

Ancak, New World, başarılı savaş mekanikleri ile DVO dünyasında sağlam bir yerde olabileceği konusunda potansiyel sunuyor. Arayüzün özelleştirilemiyor oluşu, bazı yerlerdeki eksiklikler, özellikle yalnızca 10 slot ile takas yapabilmek, çalışmayan yetenekler, aşırı güçlü silahlar, oyun mekaniklerinde var olan hatalar ve sistemsel kusurlar gibi birçok can sıkıcı durum mevcut. Ancak, tüm bu olumsuz faktörlere rağmen, New World’ü oynarken kendimi eğlenceli ve güzel bir deneyimin içinde buluyorum. Başarılı ses tasarımı, ilginç dövüş mekanikleri, etkileyici atmosfer, adeta bir meditasyona dönüşen materyal toplama süreci ve istediğiniz zaman farklı rolleri benimseme özgürlüğüyle, açık dünyadaki PvP deneyimi sunan bu oyunu kaçırmamalısınız. Üstelik oyunun aylık bir abonelik ücreti yok ve cüzdan dostu fiyatlandırmasıyla, doğrudan keyifle oynanabilecek bir alternatif olarak öne çıkıyor. Tüm bunlara rağmen, DVO tutkunlarının, türle yeni tanışacak olanların ya da yeni bir deneyim arayanların denemesi gereken bir oyun ortaya çıkmış durumda. Eğer yolu düşerse, Aeternum’da görüşmek dileğiyle!

İlgili Gönderiler

Exit mobile version