‘Neo-noir’ dedektiflik ve polisiye macera olarak tanımlanan Night Call, kısa süre önce oyun severlerle buluştu. Her ne kadar macera denilse de, günümüz macera oyunlarından ziyade eski metin tabanlı maceralara ve günümüzün görsel roman tarzına daha yakın bir deneyim sunuyor. Paris’in karanlık gecelerinde yaşadığımız bu macera, bizlere neler getirmiş, neler götürmüş, gelin birlikte keşfedelim…
Ben Hasan. Taksiciyim. Boş zamanlarımda da dedektiflik yapıyorum…
Kahramanımız, Mağrip kökenli bir Fransız olarak karşımıza çıkıyor. Taksicilik yaparak geçimini sağlıyor, hayatının sıradan akışı içinde kaybolmuş gibi. Ama bu durum, bir gece yolcusunu bıraktığı yerde yaşanan trajik bir cinayetle altüst oluyor. Katil, kendisine de saldırıyor ve Hasan komaya giriyor. Aylar süren bu karanlık sürecin ardından, hayatına yeniden dönmeye çalışıyor.
O geceye dair pek bir şey hatırlamamaktadır. Polis, cinayet soruşturmasının peşini bırakmıyor ve kiralık katili yakalamak için çabalıyor. Soruşturmanın başındaki hanım, bize de yardımcı olmamız için baskı yapıyor; eğer destek vermezsek, suçların üzerimize yıkılabileceği tehdidinde bulunuyor. Sonuç olarak, el mahkum, yardımcı olmayı kabul ediyoruz. Beklentisi basit: Gece boyunca Paris caddelerinde yol alacak, yolcularla sohbet ederek dava ile ilgili ipuçları toplamaya çalışacağız.
Paris gecelerindeki insan manzaraları…
Oyun, biraz görsel roman, biraz da eski metin macera tarzında bir deneyim sunuyor. Yapmamız gereken, nerelere gideceğimize, hangi yolcuları seçeceğimize ve onlarla nasıl bir iletişim kuracağımıza dair tercihlerde bulunmak. Gece sonunda, topladığımız bilgileri analiz edip, polise sunacağımız katil olabileceği düşünülen ismi belirleyeceğiz. Arada benzin almak, marketteki çocuklarla sohbet etmek veya eski tanıdıkları ziyaret etmek gibi yan faaliyetler de mevcut.
Oyun boyunca iletişime geçebileceğimiz 75 farklı karakter/yolcu bulunuyor. Bir haftalık maceramızda, bunların yaklaşık yarısıyla karşılaşma şansımız oluyor. Bazı yolcular, araştırmamız açısından kritik bilgiler sunarken, bazıları hikayeyle uzaktan yakından alakasız ama kesinlikle oyuna renk katıyor. Bu çeşitlilik, sizi düşündüren, hüzünlendiren ya da tebessüm ettiren birçok hikaye ile karşılaştırıyor. Tabii, bazı karakterlerin gereksiz olduğunu da söylemek mümkün.
- Çapkınlık peşinde koşan bir adam, bize de çapkınlık dersleri veriyor.
- Çocuk sahibi olmaya çalışan ve bunun için donör arayan bir lezbiyen çift.
- Kaza geçirmiş ve bakıma muhtaç hale gelen oğlunun bakımını üstlenen bir eski hemşire.
- Kız arkadaşının zorla dünya klasiklerini okuttuğu bir genç.
Gerçekten çok farklı kişilerle karşılaşıp, onların hikayelerine kulak misafiri olabiliyorsunuz. Bireysel sorunlardan dünya meselelerine kadar geniş bir yelpazeye yayılmış anekdotlar sunuluyor. Oyunun en zevkli kısmı da bu kısımlarda gizli. Zira, dedektiflik yapmaktan çok, hikaye akışına tanıklık ediyorsunuz. Finalde yaptığınız tercihler bazı şeyleri değiştirdiğinizi düşündürüyor ama önceki seçimlerinizin hikaye akışını pek etkilemediğini hissediyorsunuz.
Eleştirilebilecek noktalar arasında, oyunun tanıtımında vaat edilen farklı hikaye ve çizgisel olmayan akışın gerçekte aynı kalması da var. İki ayrı oynayışta da aynı karakterin katil olduğu bir durumla karşılaştım. Oysa, katilin farklı olabileceği ve yeniden oynanabilirliğin yüksek olduğu bir oyun vaadi verilmişti. Belki de bu durum, oyunun üç farklı oynanış stilini denemekle ilgili; siz de denemek isterseniz şansınızı deneyin.
Farklı oyun stillerinden de bahsetmek gerekirse, oyuna başlarken iki tercih arasında seçim yapıyorsunuz: Delillerin şüphelilerle eşleştirildiği veya bağımsız bilgi parçaları halinde sunulduğu stil. Bu, oyunun zorluk derecesini belirliyor. Tekrar oynamak istediğinizde bu tercihi değiştirerek farklı bir deneyim yaşayabilirsiniz. Aksi takdirde, her seferinde aynı hikayeyi tekrar okuyor gibi hissedebilirsiniz.
Sonuç olarak, ana hikayesi çok iyi işlenememiş bir senaryo ile karşı karşıyayız. Özellikle karakterimizle empati kurmakta zorlanıyoruz, çok fazla etkileşime girmeden, kitap okur gibi ilerleyen bir oynanış sunuyor. Ancak, hoş müzikleri ve bazı yolcuların ilginç hikayeleri, oyuna artı puan kazandırıyor. Genel değerlendirme yapacak olursak, bu oyunu almazsanız çok şey kaybetmeyeceksiniz; ama indirim döneminde alıp 2-3 saatlik hoş bir deneyim yaşamak isteyebilirsiniz. Hafızanızda kalmayabilir ama “Ben bu oyunu niye oynadım ki şimdi?” diye düşünmenize de sebep olmayacaktır. Son karar, her zaman olduğu gibi sizlerin…