Oynanış Odaklı Aksiyon Oyunları: Keşfetmediğiniz 5 İhtiyaç Duyduğunuz Deneyim

Oynanış odaklı aksiyon oyunlarıyla sıradan yaşamınızı unutun! Keşfetmediğiniz 5 deneyimle kahkahalar ve heyecan dolu bir maceraya hazır olun!

admin

Oyun dünyası, bana kalırsa, tam anlamıyla bir devrimdir. Pasif medyalardan sıkılan ve etkileşime geçmek isteyen tüm oyuncular için bir alan açan, yepyeni bir tür yaratan bu devrim, doğasında kendine özgü değişikliklerle dolu. Bir kitabı okurken hayal gücünüzü kendi kafanızda inşa ederseniz, çizgi romanı okurken biraz daha görselliğe ulaşır, diziler ve filmleri izlerken ise tüm deneyim doruk noktasına ulaşır. Peki, bu oyunlar bir araya geldiğinde ne olur? Hayal gücünüzü serbest bırakmak yerine, interaktif filmlerle buluşursanız acaba neler olabilir? Belki de modern interaktif oyunlar bunun en güzel örneğidir. Ancak ne yazık ki, bu tür filmler bazı stüdyolar tarafından denenmiş olmasına rağmen hâlâ ana akım haline gelememiştir. Ama eğer yanlışlıkla deney şişesine çarparsak ve yasaklı bir madde karışıma katarsak, işte o zaman mükemmel bir içerik tipi ortaya çıkabilir: Oynanış! Oynanış, bir oyunu oyun yapan özelliktir. Ve bu noktada Nintendo’nun çapraz kurabiyeleri gibi mükemmel bir örnek olduğunu söylemek mümkün. Nintendo, her zaman oynanış odaklı olan ve sektörde devrim yaratan bir şirket olmuştur. Hatta Dan Houser, 3D oyun yapan geliştiricilerin Mario veya Zelda olmasaydı bugünlere gelemeyeceğini belirtmiştir. Bugün burada, oyun dünyasının özünü oluşturan oynanış ile öne çıkan, biri hariç pek de ana akım olamamış aksiyon oyunlarını sizlere tanıtmak için buradayım, sevgili okur. Yazdığım her oyunu şiddetle tavsiye ederim; güzel saatler geçirmenizi garanti ediyorum. Haydi başlayalım!

Star Wars: Jedi Knight Jedi Academy/Movie Battles 2

Öncelikle Jedi Academy’den bahsedelim. Bu, kesinlikle listelediğim oyunlar arasında en popüler olanı. Ana oyunu zaten ışın kılıcı mekanikleriyle oldukça sağlam bir oyunken, insanın içindeki Darth Nihilus veya Kylo Ren ile Coruscant’taki Jedi Tapınağı’nda karşılaşma isteği kabarıyor. MovieBattles II, Jedi Academy’nin çok oyunculu kısmını zenginleştirerek hayalinizi gerçek kılan bir mod. Kendi sitesinden ücretsiz indirip Jedi Academy’ye kurduğunuzda, bu mod oyuna bir sürü harita, skin, oyun modu ve mekanik ekliyor. Jedi Academy’nin ünlü ışın kılıcı mekanikleri yerli yerinde dururken, duvarlarda koşma ve akrobasi mekanikleri geliştiriliyor. Üstelik oyunu 4K oynama imkanı sağlıyor; bu da tam bir görsel şölen! Mekanikler konusu açıldığında, Jedi Academy, eski bir oyun olmasına rağmen ışın kılıcı hissiyatı ve akrobasi mekanikleriyle öne çıkmayı başarıyor. Hatta vuruş hissiyatını göz önünde bulundurursak, hala rakipsiz durumda. Nereden keserseniz kesin, uzuvların kopması çok tatmin edici bir his veriyor! Diğer Star Wars oyunlarına göre, burada her şeyin kesilebilir olduğunu hissettirmeniz oldukça eğlenceli. Eğer bir Star Wars hayranıysanız, bu modun rüyanızı süsleyeceğini garanti ederim!

Bujingai: The Forsaken City

Japon stili oyunları seviyor musunuz? Absürt Japon açılarının yanı sıra ilginç ses efektlerine de meraklıysanız, o zaman Bujingai tam size göre. “Devil May Cry”ı bitirip başka bir hack’n’slash mı arıyorsunuz? İşte bu oyunda akrobasi ve büyü mekanikleriyle bağımlılık yapacak kadar tatmin edici bir deneyim sunuluyor. Oyunu ilk açtığınızda hemen eğlenceli bir oynanış sekansı karşınıza çıkıyor; akrobatik hareketlerle dolu olan karakterinizle duvarda koşmak harika bir hissiyat veriyor. Saldırılardan kaçarken sergilenen o muhteşem animasyonlar karşısında iyi bir soru aklınızda belirecek: ‘Bu oyun neden Devil May Cry kadar popüler olmadı?’ Sonra kılıcınızı sallıyorsunuz ve bir kez daha şaşırıyorsunuz. Vuruş hissiyatı tam olmasa da, animasyonlar çok akıcı ve efektler gayet iyi. Ayrıca tuşları denerken, büyü atabildiğinizi fark ediyorsunuz. İlk büyü ateş topu oluyor ve menüye bakınca daha birçok büyü açılacak gibi görünüyor. Süper değil mi? Ama işin kötü tarafı şu ki, bahsettiğim üç mekanik türünden sadece büyüler gelişiyor. İki saatin sonunda halen aynı comboları yapıyor olmak can sıkıcı olsa da, animasyonlar ve düşman tipleri hâlâ çok eğlenceli. Özellikle blok yaptıktan sonra karşı saldırı yaptığınızda ekranda beliren sevimli görüntülerle keyif alıyorsunuz. Yani Bujingai, genel olarak mekanikler açısından çok iyi bir oyuncu, ama neden ana akıma ulaşamadığını da az çok anlıyorum.

Berserk: Millennium Falcon

Berserk, muhtemelen birçok kişinin uzaktan bile olsa göz nuru olan bir seri. Ancak bir süre boyunca aslında ne kadar harika bir eser olduğunu unuttuğum için kendimden utandım. Rastgele bir videoda Berserk: Millennium Falcon’un kısa bir kesitini görüp daha fazlasını öğrenmek için araştırmaya giriştim. Oyunu oynadığımda ise adeta bayıldım. Berserk’in bu kadar iyi olmasının iki ana sebebi var: Vuruş hissiyatı ve dövüş mekaniklerinin kullandığı yoğunluk. Vuruş hissiyatı, düşünün ki, bu gün için bile son derece tatmin edici! Her düşmanı (bosslar hariç) tek vuruşla yok etme hissiyatı o kadar hoş ki, anlatamam. Animasyonlar oldukça çeşitli ve bir vurduğunuzda hedefi doğru yakalayınca değişiklikler gösteriyor. Berserk’i bir süre oynadıktan sonra çok keyif aldım fakat animeyi izlemeden duramayıp rafa kaldırdım. Ama bana yaşattığı güzel zaman için ona kocaman teşekkürler! Umarım bir gün tekrar karşılaşırız!

Phantom Dust

Phantom Dust belki de bu listedeki en değer bilmeyen oyun. Tek kelime ile bu oyuna aşığım. Ne dersem diyeyim, sevgimi net olarak ifade etmek mümkün değil. Phantom Dust, çok basit mekaniklere sahip bir oyun aslında. Haritalar üzerinde yayılmış yetenekleri toplar ve o yetenekleri dilediğiniz tuşa atıyorsunuz. Her yetenek, saniye başına yenilenen ve belirli bir kısmını tüketen bir çerçeveyle sınırlı. Oyunun temel yapısı ise, “düşmanı yeteneklerinle yen!” sloganıyla ilerliyor. Duyduğunuzda son derece basit gibi geliyor değil mi? Ama yetenek çeşitliliği harika! Haritanın en koyu köşelerinden en parlak alanlarına kadar bölünme fiziği mükemmel. Phantom Dust’da o kadar fazla yetenek var ki, Elden Ring’deki Ashes of War çeşitliliğiyle rekabet edebilir. Yerdeki taşlardan kalkan yaratmak, buz parçaları atmak, havalanmak ve enerji kılıcı çıkarmaya kadar birçok seçenek var. En güçlü yetenek ise, tek atarak düşmanı yok eden atomik patlama. Bu oyun, hem tasarım hem de deneyim açısından muazzam. Kısacası, bu oyunun bana yaşattığı zevki kelimelerle anlatmak mümkün değil; bu yüzden sadece oynamanızı şiddetle tavsiye ederim. Yeni bir soluk alacağınızın garantisini verebilirim!

Matrix: Path of Neo

Path of Neo, çocukluğu PS2 ile olanların kesinlikle en az bir kez karşılaştığı bir oyun. Tabii ki popülerliği tartışılmaz, ama benim için bu oyunun özel bir yeri var. Belki de en sevilen dövüş oyunlarından biri demek abartı olmaz. Animasyonlar çok çeşitli ve akıcı, vuruş hissiyatı silahlar dışında tatmin edici ve akrobatik olarak sağlam bir deneyim sunuyor. Özellikle ilk filmin sonunu oynadıktan sonra oyun o kadar eğlenceli hale geliyor ki, adeta güç fantezisi yaşıyorsunuz. Filmlerden gördüğümüz hareketlerin güzel yansımalarını da oyunda deneyimliyorsunuz. Duvarda koşma ve çevreyle etkileşim ise son derece başarılı. Etrafın parçalanma hissiyatı en az Phantom Dust’taki kadar etkileyici. Bu oyunu tanımlamak oldukça zor, çünkü tıpkı filmi gibi, deneyimlemeden anlatmak güç. Eğer biraz fantastik bir macera arıyorsanız, ben bu oyunun gizli cevher olabileceğini iddia ediyorum. Şimdi, Neo ile uyanmaya davet ediyorum. Wake up!

Bu listeye Garo veya Onimusha gibi oyunları da dahil etmek istemiştim, ama gönülden önerebileceğim oyunlarla sınırlı olmak daha mantıklı geldi. Bir başka yazıda tekrar görüşmek dileğiyle, iyi oyunlar dilerim!

İlgili Gönderiler

Exit mobile version