Oyun Geliştirmenin Yükselen Maliyetleri ve Zaman Kısıtlısı Dönemi: Shawn Layden’ın Görüşleri

Oyun geliştirmek şimdi tam bir bütçe çılgınlığı! Shawn Layden’ın esprili bakış açısıyla, zamanla paranın nasıl el ele gittiğini keşfedin!

admin

PlayStation’ın eski patronu Shawn Layden, oyun geliştirme dünyasında boş bir sünger gibi sıkışan bir sorunla karşımıza çıkıyor. Oyun geliştirme maliyetlerinin tavan yaptığı, hatta bazı oyuncuların bu duruma “Kostümlü oyuncular, sizleri bekliyoruz!” diyerek sitem ettiklerini duyuyoruz. Eurogamer ile yaptığı röportajda Layden, oyun sektörünün şu an “aynı oyunculardan daha fazla para kazanma” stratejisi güttüğünü ve bunun değişmediği sürece maliyetlerin aşağıya inmeyeceğini belirtti. Yani, demek istediği şey şu: “Sadece birkaç yıl içinde, eski nesil konsollarımızla oynadığımız paralarla hayal edebileceğiniz oyunlar yapabiliyoruz, ancak çocukluğumuzun masum günleri arıyoruz.”

Layden, oyun geliştirme maliyetlerinin her nesilde nasıl astronomik şekilde arttığını bir örnekle şöyle açıklıyor: “PS1 döneminde oyun maliyeti 1 milyon dolardı, şimdi ise 150 milyon dolara kadar çıkıyor. Geometrik olarak artan bu maliyetler, PS5 döneminde 300-400 milyona ulaşabilir.” Evet, bu konuda Layden tam olarak haklı! Oyunlar o kadar yüksek maliyetlerle geliştirilir oldu ki, artık geliştiriciler bir oyundan asgari ücreti stingray gibi bir balina gibi çıkarmaya çalışıyor. Bunun yanı sıra, Layden’ın benzetmesi de oldukça dikkat çekici: “Sanki 18. yüzyılın sonlarındayız ve katedral inşa etmeye çalışıyoruz. Devasa yapılar yaratmak için sürükleyici bir zaman ve iş gücü gerektiriyor ve bu noktada iki seçenek bulunuyor: Ya devam ediyoruz ya da üzerimize bir çatı koyup ‘Kilise burası, madem öyle!’ diyoruz.” Bu derin ve bir o kadar da komik benzetme, oyun sektörünün mevcut durumu hakkında ne kadar gerçekçi bir değerlendirme yapıldığını gösteriyor.

Geliştirme maliyetlerinin artmasının bir diğer nedeni de, modern oyunlarda beklenen detay seviyesinin oldukça yüksek olması. Layden, oyuncuların her eşyaya ulaşılmasını ve her çekmecenin açılmasını beklediklerini belirtiyor. Ama gelin görün ki, bu tür ayrıntılar derin bir çukur açarak maliyetleri uçuruyor. Bir anlamda, “Ne kadar detay, o kadar dolar” kuralını geçerli kılıyor; doğrusu bir oyunun içerisindeki detaylar, şimdiye kadar gerçekleştirilen harcamaları katlıyor!

Ancak Layden daha da ileri gidiyor ve diyor ki: “Artık oyunların uzunluğu bir avantaj değil.” Geçmişte, “100 saatlik oynanış süresi” ile pazarlama yapmak oldukça yaygınken, artık oyuncu kitlesinin yaş ortalaması arttıkça, uzun oyunlar sıkıcı veya zaman kaybı gibi algılanıyor. “18-23 yaş arası oyuncular zaman açısından zengindi ama paraları yoktu. Şimdi ise oyuncular zaman fakiri.” İşte bu noktada, “Zaman kısıtlı, paralar sınırlı!” sloganı özellikle zaman schematics’lerini tam anlamıyla yansıtıyor. Bu yüzden uzun oyunlar, hedef kitleyle artık örtüşmüyor. Hatta Layden, oyunun sonuna ulaşan oyuncuların oranının %50 olduğunu ve bu durumun kaynak israfına yol açtığını belirtiyor. Yani kısaca, sadece yarısının tamamladığı bir oyun söz konusu olduğunda Lego setine 300 dolar vermiş gibi hissediyoruz.

Özetle; Layden, daha kısa ama daha çekici oyunların hem oyuncular hem de geliştiriciler için daha verimli bir çözüm olabileceğini savunuyor. Ve bu konuda yalnız olmadığını belirtiyor. Doğruyu söylemek gerekirse, zaman fakiri bir oyuncu olarak ben de aynı fikirdeyim! Eğer bir oyunda koşudayken saatlerimi harcayacaksam, en azından eğlenceli ve keyifli bir koşu olmasını isterim, değil mi?

İlgili Gönderiler

Exit mobile version