Palworld: Eğlenceli Bir Maceranın Kapılarını Aralayan Yeni Oyun Deneyimi

Hayat bazen, ilginç fikirlerin bir araya gelerek aklımızı çelmesiyle dolu çılgın bir maceraya dönüşüyor. İşte Palworld da tam olarak böyle bir görünüm sunuyor! İlk tanıştığımda hissettiğim büyü ve heyecan, Fry’ın o meşhur anındaki gibi “Kapa çeneni ve paramı al!” dedirtmeden edemiyordu. Hatta bu oyunu ilk gördüğümde, oyun dergisinde bundan bahsettiğimi bile hatırlıyorum. (Neyse ki tarih biraz yalnızca 188. sayı olduğuna göre, biraz hafızamızda yer etmiş!) Sonunda oyunun beta sürümüne erişimim oldu ama, çok baştan belki biraz yarım yamalak çalışan sürüm. Gerçekten de her şey çok basit ve doğal olarak korkutucu derecede tamamlanmamış gibi duruyor. Ancak yine de, içimde yankılanan bu konseptin sunduğu heyecan, beni bir hayli sarmaladı. Bu oyun, birçok oyuncunun dikkatini çekmeyi başardı. Aklımda neden bu kadar sürükleyici olduğunu düşündüm. Öncelikle sabırsızlıkla sona ermesi beklenen bir projeden kaynaklı, uzun yazılım tarihlerinden bıkkınlık yaşadığımızdan, Palworld gerçekten çok farklı bir şey sunuyor!

Bir de şunu vurgulamadan geçemeyeceğim, “Can’a geleceğine Pal’a gelsin…” diyerek içimdeki mimar ruhunu dirilten oyun, aslında benim için hiç de beklenilmeyen bir yolculuğa çıkmama sebep oldu. Çünkü biliyorum ki, inşaatla pek aram yok. Hatta Steam kütüphanemde yer alan ve iade ettiğim tek oyun bile V Rising, çünkü karşımda bir inşaat işçisi olmayı beklemiyordum. Ama gel gör ki, Palworld’da yeni bir inşaatçı meyil oluştu! Üstelik tıpkı bir domates sakızından en sevdiği her şeye gelince, Pal’lar bu işlerin çoğunu üstleniyor. Artık çiftliği kurup, hayvanları içeri alıp onları besleyen Pal’lar varken, ben gidip kocaman bir boss kesebilirim. Ekosistem doğal bir akışla dönerken, ben sadece aksiyona odaklanıyorum. Pal’larım kendi kendine yumurtaları topluyor; hayret bir şey! Açık hava hayatına dair bir başka yönü ise BAŞLAYAN DÖNÜŞÜM, ve kaosa adım atma fırsatı sunuyor.

Hangimiz, Ark, Pokémon ve Zelda’nın birleşiminden doğan bu ilginç hayata atılmayı istemez? O kadar enteresan ki, Nintendo’nun bu yeni oyunu yakından izlediği haberi bile kulaklarımı çınlattı. Nedeni mi? Çünkü ortada birçok Pokémon esinlenmeli Pal var. Resmen Pokémon’un şefkatli dünyasından bir kaçıp, bir dalgaya kapılıyor! Ancak yersiz bir Polyanna bakışıyla, umuyorum ki Nintendo bu durumu lehine çevirecek açıklamalarda bulunur. Ama hey, içten içe biliyoruz ki Nintendo’nun suya sabuna dokunmadan yürütmeyi seven bir mantığı var. Yani bu iş tam anlamıyla “Pal vuruşu!” yapma potansiyeline ulaşabilir.

Palworld’ün dünyasında var olmak çok eski ama belirsiz bir hikaye üzerinden sürmekte. Gerçi o kadar da bir şey beklememek lazım, Erken Erişim’de birçok sorun açığa çıkarken, Pal’lara odaklanmak ihtiyaç hissedilirken, hikaye pek fazla akış açmıyor. Arkadaşlar, anlık hayatta kalma iç güdülerinizin gücüyle güçlenen Pal’larla gıdıklanmış oluyorsunuz. Koca bir mideyi doyurmak için örneğin, geyiği avlayarak kamp ateşinde pişirdiğinizde ortaya çıkan hoş kokuların hayalini kurun! Gergin bir ortama adım attığınız an, yalnız değilsiniz; yanınızda vaftizli Pal var, bir değil, iki değil; kabında beş tane bile bulundurabilirim. Sürekli eşli dövüş sistemim sayesinde tüm Pal’larım bana eşlik edeceğinden, bu sayede hayatta kalırım!

Buradaki pozitif detay, asla yalnızlık hissi yaşamamanız. Aslında bu noktada hepimiz biliyoruz ki gidip zekice bir avcılığa katılmak çok keyifli! Örneğin, bir pal grubu kurduktan sonra, ekosistemle hemen kaynaşıp doğayı tehlikeye atmak iyi bir eğlence. Hayatta kalma oyunlarının vazgeçilmezi olan ihtiyaçlarınızı karşılarken, muhtemelen salt boss dövüşleri için savaşmalısınız. Gözünüzün önünde kurşun gibi sıçrayan bosslar arası koşmak gibisi yok tabii! İyi ki Pal’larının minik Pal hevesleri birer birer hayata geçiyor. Oyun sırasında buff’lama hesapları ile yarattığınız Pal’ların sonuçları ve etkisi her zaman öngöremezken, lav silahına dönüşen tilkiğiniz de bir başka hazine gibi.

Oyun dediğimiz pasta, gerçekten bir Pal savaşına dönüşecek. Level atladıkça, Pal’ların erişimiyle birlikte, potansiyellerini yükseltmek keyif verici. Yakında elinize geçireceğiniz farklı senaryolar ve binek Pal’lar açılacak, bu da bir başka ? ya da yan chip başlangıcına dönüşecek! Elinizde minigun olan Pal’ı birlikte kullanabiliyorsanız, Pal bossları sizin canınızı sıkmaya başlamadan, o minigun’un sesini duyacaksınız. Ne de olsa bir arena açılacak bir gün ve Pal’lar, maç günü sahaya çıkacaklar. Hadi bakalım, heyecanla bu günü bekleyelim!

Peki, yapmayı arzuladığım bir tamamen çok oyunculu bölüm var mı? Elbette! Eğer siz de, kalabalık serverlarda Pal dövüşlerine ev sahipliği yapmak istiyorsanız, ben de AARTIK FARKEDİYORUM…. Else ile kaynaşarak birkaç Pal’ı karşı karşıya getirme mantığını ve oynama havuzunu genişletmeniz gerektiğini söyleyebilirim. Oyun sadece çoklu oyunculu bir evrene dönüşse bile, şimdiden hazırlık olmak çok eğlenceli!

Rambo koyunlar ne takvimde, ne kahve pahası! Bunun yürekten bir deneyim olduğu gün gibi ortada. Oyunun fragmanlarına dâhil olan makineli tüfekler ve Pal’lar arasındaki çatışmaları tadabilirsiniz. Ancak merak etmeyin, işte gerçek Pal dünyası burada öyle çalışmıyor! Çünkü crafting sistemi, beklentilerimi fazlasıyla azaltıyor. İlk silahım olan havalı tüfeği elde etmek için ne kadar uğraşmalıyım? İçinde yaşadığımıza inandığımız sararan pallette, ok ve diğer tüfekleri elde etmek için belki de uzun süre geçmesi gerek.

• Artılar:
  • Postmodern bir dünyanın meraklısıysanız, Pal yoldaşı olarak hayali bir mutluluğa ulaşabilirsiniz.
  • Binek Pal’ların çeşitliliği de bir hayli fazla ve takım kurmanın eğlencesi gerçekten rüya gibi!
  • Boss dövüşleri eğlenceli ve kalıcı bir mücadele sunuyor.
• Eksiler:
  • Erken Erişim’den gelen çeşitli buglar mevcut.
  • Aradığınız oyun deneyimine ulaşamamak da cabası.
  • Bu son o yerdeki ağaca nasıl giremem ya?!

Sonuç olarak, Palworld, henüz Erken Erişim aşamasında bile milyonlarca insanın kalbini çalmayı başardı. Hayal gücüne dayalı pozitif etkileri göz önünde bulundurulduğunda, bu oyunun tam sürümünde tüm bağımlılıklar artacak gibi görünüyor. Her ne kadar bozuk ve garipliklerle dolu olsa da, er geç o günü sabırsızlıkla bekliyor olacağım!