Bulmacalar bazen oldukça sinir bozucu olabilir. Eğer oyuncunun yeteneklerine güvenmiyorsanız, “Bu beni kandırıyor, yok böyle bir çözüm!” diyerek oyunu kapatmayı düşünebilirsiniz. Ancak böyle yapmamanızı öneriyorum. Biraz sakinleşin, oyunu kenara bırakın ve derin bir nefes alın. Kısa bir yürüyüş yapmak iyi bir fikir olabilir. Dönünce, takıldığınız bulmacaya yeniden odaklanın ve sakin bir kafayla çözmeye çalışın. Peki, ne oldu? Yine çözemediniz, değil mi? “Bu kutu buraya gitmiyor!” diye düşünmekte haklısınız!
İzin verirseniz, başlangıçtan başlayayım. İsminden de anlaşılabileceği gibi, burada yeni bir oyundan bahsetmiyoruz; Q.U.B.E., on yıl önce piyasaya sürülmüş birinci şahıs kamerayla oynanan bir bulmaca oyunudur. Tasarımı ve estetik açıdan, çıktığı dönemde Portal ile kıyaslansa da, kendine has bir tarzı vardı. Mekanikleri ve bulmacaları yeterince farklıydı.
Basit ama zorlayıcı
Q.U.B.E.’ün mekanikleri, diğer başarılı bulmaca oyunları gibi oldukça basit görünse de, zorlayıcı bölümler içermektedir. Farklı renklerdeki sabit küpleri yerleştirerek yolu bulmaya çalışıyorduk. Örneğin, kırmızı küpler yukarı ve aşağı hareket edebiliyor, sarı küpler merdiven oluşturacak şekilde uzayıp kısalabiliyor, mavi küpler zıplatabiliyor ve yeşil küpler hareketli bir platform yaratabiliyor. Oyun ilerledikçe farklı renklerdeki küplerle karşılaşıyor ve en sonunda bu küpleri uygun yerlerde kullanabiliyoruz. Kulağa basit gelebilir, ancak dikkatli bölüm ve bulmaca tasarımı sayesinde son derece zorlayıcı bölümler mevcut. Portal’da olduğu gibi bir hikaye eksikliği bulunuyordu. Oyunda yer alan ne bir yazı ne de diyalog, çevresel hikaye anlatımını büyük ölçüde sınırlıyordu. Ancak oyunun sonunda yer alan bir sinematik, amacımızı anlamamıza yardımcı oldu ama net bir açıklama sunmadı. Bu eksiklik, geliştirici ekip tarafından iki yıl sonra çıkan Director’s Cut ile giderildi.
Director’s Cut ile hem hikaye hem de yeni bölümler ve müzikler eklendi. Eklenen hikaye, Portal’ın seviyesine ulaşamamış olsa da, bulmaca oyunu için oldukça yeterliydi ve bir miktar entrika ekliyordu. Peki, neden incelememin büyük kısmını oyunun geçmişine ayırdım? Çünkü 10th Anniversary için geliştiriciler, yukarıda bahsettiğim iki versiyonda, bir yeni bölüm ekleyip, parlak, ışın takibini destekleyen bir pakete dönüştürdü ve sunumu yaptılar.
“Oyunun %90’ı beyaz küplerden oluşuyor, ışın takibi ne fark edecek?” diye düşünebilirsiniz. Bu konuda haklısınız, ilk olarak ben de aynı şeyi düşündüm. Fakat o parıltılar ve yansımalar… Kesinlikle farklı bir deneyim sunuyor! Control, Metro: Exodus gibi oyunlarda ışın takip sisteminden o kadar etkilenmemiştim ama burada detayların az olması sebebiyle, fazladan yansımalar oldukça etkileyici oluyor. Ayrıca, yalnızca ışın takip sistemi değil görsel anlamda pek çok şey değişti. Toxic Games, model tasarımlarını tamamen yeniledi ve çevremizdeki küpler daha çok ıslak betona benzemeye başladı. Bu durum, oyunun daha canlı ve gerçekçi görünmesini sağladı.
Yeni Bölüm: Sector 8
Eğer daha önce Q.U.B.E. Director’s Cut’ı oynayıp bitirdiyseniz, bahsettiğim gelişmelerin sizi pek heyecanlandırmadığını düşünebilirsiniz. Nihayetinde bir bulmaca oyunu görsel öğelerden çok daha fazlasını sunmalıdır. Ancak merak etmeyin, geliştiriciler bu durumu düşünerek oyuna yeni bir bölüm eklemiş. Bu bölüm, Sector 8 diye adlandırılıyor.
Yalnızca bir bölüm olarak geçmemek gerekir; bol miktarda zor bulmacaya sahip kocaman bir bölüm bu. Ana oyunu yaklaşık üç saatte tamamlamama rağmen, Sector 8’de şu ana kadar 6 saate yakın zaman harcadım. Hâlâ çözemediğim birkaç bulmaca da var. Yazı bitince hemen o bulmacaları çözmeye gideceğim, buna emin olabilirsiniz! Eleştirileri uzaktan yapmak kolay tabii, ancak deneyimlemeden yargılamak zor! Sonuç olarak, eğer Q.U.B.E.’ü daha önce oynamışsanız ya da hiç denemediyseniz, birinci şahıs bulmaca oyunlarından hoşlanıyorsanız bu yeni versiyon kesinlikle dikkatinizi çekmalı. Özellikle de zor bulmacalar arayanlardansanız, sizi burada dokuz – on saat boyunca eğlendirecek içerikler bekliyor, bu fırsatı kaçırmayın!