Saints Row Reboot: Beklentiler ve Gerçekler

Saints Row Reboot hakkında beklentileri ve gerçekleri keşfedin. Yeni oyun, hayranları nelerin beklediğini merak ettiriyor!

admin

2021 yılına geri dönelim… Zaman geçmiş gibi hissettiren bir duygu içindeyiz. Discord’da 10-20 kişi bir araya gelerek Gamescom’u izliyorduk. Aradan bu kadar zaman geçmesi beni biraz düşündürüyor. Ekranda aniden bir fragman belirdi ve mor gözlüklü, mor gömlekli bir karakter görünce içimden “Acaba mı?!” dedim. Bir sürü spekülasyon duydum; bazıları Knack 3, bazıları Ubisoft’un yeni açık dünya servisi için yorumlar yapıyordu. Sonunda sinirlenerek “ŞŞŞ! Bir şey izliyoruz a!!” dedim. Çevremdeki insanlar kimseyi tanımıyordum, düşüncelerimi yıktılar. Tema tanıdık geldi; ama logo görünce ilk tahminimin doğru olduğunu anladım. “E BU SAINTS ROW DEĞİL A!!” dedim. Gerçekten çok kaba bir üslup kullandım, ama gel gör ki bu hikaye çok da ilginç değil.

Evet, haklısınız, ama biraz kırıcı oldunuz 🙁 Saints Row’u incelemek için duyduğum hevesle duygularımı doğrudan yansıttım. Gerçi “hevesli olmak” bile bir duygu değil mi? Belirtmekte fayda var, ben Saints Row serisine kelimenin tam anlamıyla aşığım. Bu kadar sevdiğim bir oyunun incelemesi söz konusu olduğunda ise rasyonel düşünmek yerine duygusal yaklaşma korkusuyla kendim üzerinde çalıştım. Neyse ki oyun beni bu konuda teşvik etti.

Şimdi, oyuna geçmeden önce kısa bir kontrol listem var. Lütfen izin verin, gözden geçireyim. Öhöm öhöm… Absürt olması gereken bir hikaye, HA! Evet. Optimizasyona dair hiçbir şey bulamayan, tam anlamıyla hatalara boğulmuş metin; evet. Gereksiz ve aşırı uzun bir prolog; check. Tamam, emin oldum, bu bir Saints Row reboot analizi!

Karakter Yaratma Ekranı ve Özgürlük

Saints Row söz konusu olduğunda, hikayeden ya da oynanıştan önce kelimenin tam anlamıyla öne çıkması gereken bir unsur karakter yaratma ekranıdır. Bunu övecek kelimeler bulamıyorsam, inceleme metnini kişisel hislerimle şekillendirmeye çalışacağım. Mesela… Yazıların HEX kodunu #9300c5 yapalım. Bu, Saints Row’un rengini yansıtıyor. Şimdi arka planda sarı renkle destekleyelim. Eğer yeterli buluyorsanız, olmaz; bir de Comic Sans MS yapayım, böylece biraz daha eğlenceli olsun. Bu kadarı da fazla demiyorsanız, o halde yazı büyüklüğünü de değiştireceğim. Abarttığımı düşünmeyin; Saints Row oyunları bu kadar ve daha fazla kişiselleştirme imkanı sunuyor. *Varsayılan ayarlara geri dön*

Yeni Saints Row’da bu geleneği devam ettiriyor; karakter yaratma süreci tanıdık bir hale geliyor. Karakterinize bir kıyafet giydirmediğinizde bile, gördüğünüz sansür seçenekleri sizlere sunulmuş. Tercih sizin! Ancak hikaye açısından Saints Row her zaman çete çatışmalarını anlatıyordu. Bu defa da çok sayıda çete ve aralarındaki savaşlar konu alınmış. Reboot olması nedeniyle, Saint’lerin kuruluş sürecini, isminin nereden geldiğini doğrudan gösteriyor hikaye yazarları. Bu durum iyi bir seçim olmuş, yalan söylemeye gerek yok. Fakat ben karaktelerle bir bağ kuramadım; Kinzie, Neenah, Pierce ve Eli gibi karakterleri özledim. Nerede Johnny Gat? Görevi bana hatırlatsın diye bekledim ama bulamadım.

Oynanış açısından bakıldığında bahsedilecek pek bir şey yok. Bunu kötü olduğu için değil, gerçekten “tatavasız” bir yapıya sahip olduğundan söylüyorum. Düşmanlar üzerinize gelirken, siz de ateş ediyorsunuz. Bazı aksiyon sahneleri, özellikle arabaların üzerinde çatışma, oyuncuyu heyecanlandırabiliyor. Ancak “özel yeteneklerimiz” pek de özel sayılmaz. Sıradan yetenekler eklenmiş ve seviye atladıkça açılıyor; ne kadar kullanılabilir olduğuna dair pek bir şey söylemek mümkün değil.

Absürd Mizahın Kayıp Olmuş Dünyası

Eğer video oyunlarıyla ilgili bir Tabu olsaydı (bir fikir), Saints Row’u ilk sıralara yerleştirirdim. Bu oyun için yasaklı kelimeler “absürd” ve “GTA çakması” olurdu. Ancak şimdi “absürd” kelimesi üzerinde yoğunlaşmak istiyorum. Saints Row’un reboot edilmesi, özellikle dördüncü oyunu oynamış olanlar için şaşırtıcı değil. Neden reboot yapılması gerektiğini söylemem mümkün değil (biliyorum, ana karakterlerden ölen yok), ancak hem hikaye açısından hem de teknik anlamda bir reboot’a ihtiyaç vardı. Karakter kadrosuna ya da espri anlayışına yönelik bir reboot gerekli değildi, sanki sadece buraya reboot gelmiş gibi hissediyorum!

Saints Row komik bir oyun, ancak önceki oyunlarda kahkahalarla gülmek yerine, salakça sırıtma tarzında bir gülüş bıraktı. “Komedi”, birçok oyunda tercih edilmeyen bir his. Reboot, “komedi” kavramını ele alırken bu başlığın hakkını veriyor. Ancak benim için “kahkaha panayırı”ndan “gülücük şelalesi”ne geçiş çok sert oldu. Örneğin, sizce hangisi daha komik? Cehennemde Shakespeare ile savaşa girmek mi, depresyon geçiren bir karakterin yataktan çıkması için birkaç tuş kombinasyonu yapmak mı? İkincisi de komik; ancak ilk seçeneği sunma özgürlüğüne sahip ekip ikincisiyle karşıma çıkınca kendimi garip birşeyle karşılaşmış gibi hissettim.

Sağlıklı bir mizah anlayışının sunumuna gelince, Saints Row reboot’unun iyi yapmadığı diğer bir unsur; görevlerdeki rol yapma unsurlarını tam anlamıyla sunamamış olmaları. Mad Max ruhunu taşıyan bir görev sonunda mikro ödemeler ve loot box’lara gönderme yapılırken, gerçek silah kullanmadan düşmanlar gerçekçi bir şekilde ölüyor. Bu da sizi atmosferden koparıyor, buradan bir gol yiyorsunuz. Aslına bakarsanız, basit birkaç sunum ile komik olabilecek bir unsuru daha da komik hale getirilebilirken bunu yapmadıkları için geri adım atıyorsunuz.

Konu Dışında Mizah Problemleri

Mizah anlayışı tamamen öznel bir konudur. Yukarıda bahsettiğim ve problemlerim olduğunu düşündüğüm kısımlar sizin için sorun teşkil etmeyebilir veya tersiyle de karşılaşabilirsiniz. Ancak maalesef Saints Row’un problemleri yalnızca öznel değil; birçok nesnel sorunla da yüzleşiyor. Öncelikle; Volition, bugüne kadar iyi bir açık dünya oyunu ortaya koyamıyor. Bu da hakikat. Zaten geliştirici ekip bu konuda yabancı olduklarını bildiği için, dördüncü oyunu bir simülatörde geçiştirdiler. Bu durum, gece-gündüz döngüsünü ve su kaplamalarını görmezden gelmelerine olanak tanıdı. Berbat araba sürüş mekanikleriyken, hızla koşma ile insanları araba kullanmaktan vazgeçirdiler. İşin gerçeği, bir oyun değil de bir döngü oluşturmak için bir simülasyon projesi ile karşı karşıyaymışız gibi bir his oluştu.

Bu yapıya rağmen, eski oyunlardaki sorunlar devam etmekte. Ancak bir farkla; daha önce bu sorunları farklı şekillerde sundukları için dikkatinizi dağıtmayı beceriyorlardı. Fakat artık bu yöntem de yok. Örneğin optimizasyon fazlasıyla kötü. Hiçbir zaman sağlam bir açık dünya yaratmamış bir Volition, şimdi hem şehir hem de vahşi batı temalarının tek bir alanda eriyip gittiği bir dünya yaratmaya çalışıyor ama başaramıyor.

Özetle, Volition’ın bu bağlamda benim için zaferi gelecekte de sağlayamayacak bir konumda olduğu gözüküyor. Bütün bunlar ortada dururken “Aman Tanrım bu Saints Row değil!” demişken, keşke fikrim hâlâ öyle olsaydı. Bütün bu sorunlar serinin geçmişteki oyunlarını hatırlatan bir metafor halini almış durumda ve bu, benim için sadece ortalamadan bir tık iyi bir Saints Row olarak kalıyor. Hatta önceki oyunları oynatma hevesim bu sefer kaybolmuş gibi. Ne yazık ki, bu seferki o kadar beklediğim gibi değil.

İlgili Gönderiler

Exit mobile version