Spider-Man oyunları, benim için her zaman büyük bir heyecan kaynağı olmuştur. 2001 yılında bilgisayara çıkan, aslen PlayStation için geliştirilen o ikonik oyunla başlayan serüvenim, bugüne kadar çıkan tüm Spider-Man oyunlarında aynı tutkuyu beslememe sebep oldu. Bazı oyunlar beni oldukça mutlu ederken, bazıları ise ciddi hayal kırıklıkları yarattı. Çizgi romanlardaki maceralarını soluksuz takip ettiğim Spidey’i ekran başında oynayabilmek her daim harika bir deneyim oldu. Şimdi, yeni bir döneme adım attık ve yepyeni bir Spider-Man karakterine sahibiz. PS4’ün ilk Spider-Man oyunuyla temelleri atılan Miles Morales, bu yan oyunda gerçek bir Spidey olarak oynamak çok keyifliydi. Oyunun sunduğu pek çok güzel unsuru keşfetmeye hazırsanız, hadi başlayalım.
Büyük Güç, Büyük Sorumluluk Getirir
Miles Morales’in kim olduğunu ve nasıl ortaya çıktığını merak ediyorsanız, buradan detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz. Spider-Man denilince akla ilk olarak Peter Parker geliyor ve bu oldukça doğal bir durum. Ancak aynı adı taşıyan başka biri şehre gelince, ilk önce Peter’ın denetiminden geçiyor. Miles ile oyunda burada tanışıyoruz; Peter ile birlikte çıktıkları ilk görev, alınan dersler ve verilen sözler. Miles, daha 17 yaşında, büyük gücün büyük sorumluluk gerektirdiğinin farkında. İlk oyunda Avengers’ın göreve çıkması gibi, bu oyunda da Peter Parker bir fotoğrafçı olarak görev alıyor ve tüm şehir Miles Morales’e emanet ediliyor. Böylece bizim maceramız da başlıyor.
Öncelikle belirtmek isterim ki oyunun hemen başındaki Rhino görevi harika bir deneyim sunuyor. Eski Spider-Man oyunlarında da Rhino dövüşleri her zaman eğlenceli olmuştur. Rhino’yu sürmek ve onu bir yerlere çarptırmak, tüm Spider-Man hayranları arasında ortak bir hobi olsa gerek. Oyun, Noel zamanı geçtiği için New York’a kar çökmüş durumda. Düşündüm de, bugüne kadar hiç karlı bir atmosferde Spider-Man oyunu oynamamıştık; kış zamanı New York’ta olmak gerçekten apayrı bir zevk yaratıyor. Oyunun atmosferi de bu kış havasından epey güzel bir şekilde nasibini almış. Gerçekten Insomniac ekibi, atmosfer anlamında müthiş bir işe imza atmış. Ancak sadece atmosfer değil, çok daha fazlasını başarmışlar.
Yeni Spidey, Yeni Güçler
Miles Morales’in çizgi romanlarda standart Spider-Man güçlerine ek olarak başka yetenekleri de var. Görünmez olabilen ve biyoelektrik güçlere sahip olan Miles’ın bu güçlerini oyun içerisinde keşfetmesi ve hikayeye ustaca entegre edilmesi gerçekten harika. Özellikle dövüşlerde bu güçleri kullanmak, oyuna bambaşka bir hava katmış. İlk Spider-Man oyununun dövüş mekanikleri harikaydı, ancak Miles’ın yeni güçleriyle birlikte çeşitliliğin artması, düşmanları alt etmek için çok daha fazla seçenek sunuyor. Venom adını verdiği biyoelektrik güçleriyle oldukça sert darbeler vurup, düşmanları sersemletmenin yanı sıra, alan hasarı yaratıp etrafındaki herkesi havaya kaldırarak dövüşü havaya taşımak gibi kombolar da mevcut. Görünmezlik, tahmin edebileceğiniz gibi, gizlilik gerektiren yerlerde inanılmaz bir zenginlik sunuyor. Arkham serisinden alışık olduğumuz “sürüden ayrılanı kurt kapar” taktiğini uygulamak yerine, aşağıya inip birkaç kişiyi etkisiz hale getirdikten sonra bir anda gözden kaybolup yeniden yukarı çıkabiliyorsunuz. Ayrıca bu iki süper gücün kombinlendiği özel yetenekler de açılabiliyor, bu da sizi dövüşlerde oldukça rahatlatıyor.
Oyunu eğlenceli hale getiren unsurlardan biri de podcastler. J.Jonah Jameson ile Danika’nın podcastleri, şehirde süzülürken sizi neşelendirmeyi başarıyor. Özellikle JJJ’nin Miles’a, ya da onun deyimiyle “Junior Menace” (yavru tehlike) karşı tutumu ve onu sıkça gerçek Spider-Man ile kıyaslaması hoş bir detay olmuş. Danika, JJJ’ye karşı bizi savunan ve bazı mekan görevlerinde bize yardım eden güzel bir yan karakter olarak hikayeye renk katmış. Oyunun içerisinde bir noktada bu ikili münazara içerisine bile giriyor; çok sık hızlı seyahat yapıyorsanız, bu güzellikleri de kaçırabilirsiniz. Zaten ağ atarak süzülmenin bu kadar keyifli olduğu bir oyunda, neden hızlı seyahat yapasınız ki?!
Alo Spider-Man Yardım Hattı
New York sokaklarında maskeli bir adam ya da çocuk dolaşıyor ve kötü adamları alt ediyor. Bu, şehirde yaşayan insanlar için oldukça heyecan verici bir durum. Ancak başları sıkıştığında bu süper kahramana nasıl ulaşacaklar? İşte burada Miles’ın en yakın arkadaşı Ganke devreye giriyor ve tüm oyunu güzelleştirecek Friendly Neighborhood Spider-Man uygulamasını ortaya çıkarıyor. Artık tüm New York halkı buradan Spider-Man’e ulaşarak yardım çağrısında bulunabiliyor. Ya da etrafta gördükleri suçları Miles’a iletip anında müdahale edilmesini sağlıyorlar.
Oyundaki yan görevlerin çoğuna bu uygulamadan erişiyorsunuz. Tüm görevleri tamamladığınızda ise hem Miles’ı hem Harlem halkını hem de tüm dünyayı etkileyen bir duruma parmak basılıyor. Bu detay, tek kelimeyle harika olmuş. Ne olduğunu söylemiyorum çünkü oynayıp gördüğünüzde daha fazla etkileneceksiniz. Oynamayacaklar için de zaten YouTube’da tonla video mevcut. Bu uygulamadaki görevlerden bazıları, size sadece eğlence değil, aynı zamanda hikaye derinliği vaat ediyor. Kaçan kediyi bulma, ilk oyuna gönderme içeren güvercin görevi gibi keyifli aktiviteler de, Miles’ın gündelik Spider-Man hayatının önemli bir parçası haline geliyor.
Konsantre Bir New York Kışı
Karlı New York görünce aklıma hemen Max Payne gelir. Bu yüzden olsa gerek, bu atmosferdeki hikayeler beni derinden etkiliyor. Miles Morales’in bu oyundaki hikayesi de oldukça etkileyiciydi. Ancak bir yan oyun olduğundan kaynaklı olarak belki de, hikaye kısa ve hızlı anlatılmış; konsantre bir yapıya sahip. Yine de bu kısa hikaye içerisinde birçok karakterin ciddi rolü var. Prowler ile yaşanan olaylar, ailevi detaylar, arkadaş arasındaki kavgalar ve duygusal anlar hepsi bu oyunda mevcut. Bu hikaye detaylarının oynanışı etkilediği bazı yerler de var; özellikle Roxxon binasında Prowler ile birlikte dövüşmek epey keyifliydi. Ganke, oyunun her anında bizimle birlikte ve birçok sorunu çözmemizde kilit rol oynuyor.
Çok fazla detaya girmeden hikayeden bahsetmek gerekirse, Miles Morales bir Spider-Man olarak nelerle uğraşacağını öğrenmiş oldu diyebilirim. Ancak kafama takılan ve beni rahatsız eden bir durum var; bu gizli kimlik meselesi son yıllarda çok fazla göz ardı ediliyor. Hikaye içerisinde de Miles’ın kimliğini çok fazla kişi öğreniyor. Peter Parker’ın uzun yıllardır en büyük öğütlerinden biri olan “kimliğini kimseye söyleme” mottosu, hem MCU’da hem de Miles ile birlikte bu evrende pek geçerli değil gibi gözüküyor. Ancak bu durum, bir sonraki oyunda Miles’ın başını derde sokabilir.
Nuroform adındaki yeni bir enerji kaynağını piyasaya sürmeye hazırlanan Roxxon, bunun için Harlem yakınlarında bir bina inşa ediyor ve büyük tanıtımı burada yapmaya hazırlanıyor. Temiz ve sürdürülebilir bir enerji kaynağı olarak lanse edilen Nuroform, tahmin edebileceğiniz üzere o kadar temiz değil ve ayrıca Miles’ın hayatındaki insanlarla da doğrudan ilişki içerisinde. Bu Nuroform ve Roxxon’a karşı olan bir grup daha var: Underground ismindeki ekip, yüksek teknolojiyi kullanarak Nuroform’u çalmaya çalışıyor. İşte bu iki tarafın savaşı arasında ortada kalan Miles, her iki kesimin de düşmanı haline geliyor. Bu durum, oyuna güzel bir dinamik getiriyor ve ekiplerin her ikisinin de gizli mekanlarını basarak bol bol düşman pataklamanızı sağlıyor. Bu ikilem, hem dövüş kısmında hem de hikayede önemli bir yere sahip.
Miles Mı? Peter Mı?
Oyunda üç tane boss var: Rhino, Tinkerer ve Prowler. Boss dövüşlerinin her birinde, düşman tipine göre farklı kombinasyonlar uygulamanız gerekiyor ve ilk oyunun aksine hiçbirinde QTE (Quick Time Event) bulunmuyor! Bu dövüşler son derece eğlenceli olsa da, çok fazla zorluk çıkarmıyor. Hikaye içerisinde ilerledikçe açılan yeni güçler ve seviye atladıkça gelen yeni kostümlerle birlikte, kötü adam pataklamak hiç olmadığı kadar kolay hale geliyor. Oyundaki genel düşman çeşitliliği ise ilk oyunla hemen hemen aynı. İlk oyunla aynı olan tek şey bu da değil; özellikle şehir içerisindeki görevleri yaparken, bir anda kendimi Peter Parker olarak hissettim. Çünkü çoğu animasyon, birebir aynı. Örneğin, kaçan bir arabayı kovaladığınızda arabanın tepesine inip içindeki kötüleri temizlemeniz gerekiyor. İlk oyunda da olan bu aktiviteyle aynı animasyonları yaparak temizliği gerçekleştiriyoruz. Sonrasında arabayı durdurma animasyonu da ilk oyunla aynı olmuş. Keşke Insomniac ekibi, birkaç farklı animasyon da ekleseymiş.
Miles ile Peter arasındaki en büyük fark, özel güçler. Bunu bir kenara bırakırsak, işi en çok değiştiren kısım, şehirde ağ atarak süzülmek olmuş. Peter’dan daha atletik bir yapıya sahip olan Miles ile binalar arasında süzülmek, hareketler yapmak inanılmaz keyifli. Zaten ilk oyunla birlikte şahane bir süzülme mekaniği geliştiren Insomniac, bu oyunda işi biraz daha eğlenceli hale getirmeyi başarmış ve hızlı seyahat kullanmayı sıkıcı hale getirmiş. Bir yerden bir yere giderken havada süzülmek, serbest dalış yapmak ve hareketlerle kombo kovalamak çok eğlenceli. Miles’ın karakteri ve vücut yapısı da bu eğlenceli deneyimi pekiştiriyor.
Holo-Mentor
Oyundaki en güzel görevler benim için, Peter’ın gitmeden önce Miles’a bıraktığı eğitim görevleri. Bu görevlerin her birini tamamladığınızda, farklı bir yetenek kazanıyorsunuz. Ancak yetenekten daha önemlisi, burada hologram olarak yer alan Peter Parker’ın oyuna kattığı eğlence. Holo-Mentor olarak gördüğümüz Peter, hem Miles’ı zorlayacak antrenmanlar icat ediyor hem de şahane şakalarla oyunun atmosferini güzelleştiriyor. Tüm eğitim görevlerini tamamladığınızda, Miles, final testine çıkmaya hak kazanıyor. Bu final testinde, Peter’ın eski düşmanlarından birinin hologramı ile bir boss dövüşü yapıyorsunuz. Yani aslında oyunda dört boss dövüşü var.
Ancak Peter Parker suratında maske varken ne kadar iyiyse, maskeyi çıkardığı her anda beni üzüyor. İlk oyundaki Peter Parker suratı ne kadar güzel ve uygunduysa, bu yeni Parker 15 yaşında gibi duruyor. Miles ile yan yana durduklarında, Miles daha olgun ve yaşlı gibi gözüküyor. Serinin ikinci oyununda bu suratı göreceksek, işimiz zor. Neyse ki şehir dışında olduğu için Peter’ı çok fazla görmüyoruz ve Miles’a odaklanabiliyoruz. Bu antrenman görevlerinde açılan yeteneklerle birlikte dövüş sistemi de ayrı bir güzel hale geliyor. Size tavsiyem, senaryoda ilerlemeden önce bu eğitim görevlerini tamamlayın; böylece senaryo için daha tutarlı bir deneyim elde edersiniz.
Kostüm Balosu
Bir Spider-Man oyununda en önemli unsurlardan biri kostümlerdir. İlk oyunda, kostümlerin sadece kozmetik değil, beraberinde özel yetenekler de getirdiğini görmüştük. Bu durum, Miles Morales’te de aynen devam ediyor. Her açtığınız kostüm, beraberinde yeni bir güç veya özellik getiriyor. Into the Spider-Verse kostümü ile birlikte gelen güç, epey eğlenceli. İki adet yeteneği getiren bu kostümün ilk özelliği, düşmanlara vurduğunuzda kafalarının üstünde çizgi roman benzeri “SMACK!” “WHOOSH” gibi ifadelerin çıkması. Diğeri ise karakterin hareketlerini 15fps’e düşürmesi. Hayır, bu bir hata değil; tıpkı filmde olduğu gibi bir animasyon metoduyla oyunu oynayabiliyorsunuz. Tabii bu durum sürekli hale gelince biraz göz yoruyor ama kesinlikle denemeye değer.
Oyundaki diğer kostümler, Miles Morales ile doğrudan ilişkili. Hem oyun evreniyle bağlantılı hem de çizgi romanlardan esinlenen kostümler var. Benim şahsi favorim, Miles Morales 2099 kostümü oldu. Bunun dışında hikayeyle açılan kostümlerin hepsinin bir anlamı ve değeri var. İlk oyunda yer alan animasyon kostümü, bu sefer Miles’ın haliyle yeniden karşımıza çıkıyor. Ancak ne yazık ki “espri yapma” özel gücü bulunmuyor. Çok sevilen kedili kostüm de Spider-Cat ile birlikte görevlerden elde edilebiliyor. Bu sevimli kedi, şehirde uçarken kötü adamları pataklarken kendinizi yalnız hissetmemenizi sağlıyor, çünkü sürekli miyavlıyor!
Olmazsa, Olmaz Jenerik Sonrası Sahne
Ne yalan söyleyeyim, oyunun hikayesinden keyif alsam da, genel olarak Marvel’s Spider-Man oyun evrenini büyük çapta etkileyecek hiçbir şey olmadı diyecektim. Ancak jenerik sonrası sahne, tüm bunları değiştirdi. MCU’dan bu konu hakkında iyi bir ders alan Insomniac, buraya öyle güzel bir sahne koymuş ki, ikinci oyun için şimdiden heyecanlanmaya başladım. En sevdiğim Spider-Man bazlı karakterlerden birisini görünce, yeni oyundaki boss dövüşleri için beklentim tavan yaptı. İnsanları nasıl heyecanlandıracağınızı biliyorsunuz!
Oyunda yer alan aktiviteleri oyun bittikten sonra da yapabiliyorsunuz. Zaten bu aktiviteler, oyunun en güzel yanlarından biri ve hepsinde bir hikaye detayı gizli. Oyun bittikten sonra oldukça duygusal yeni bir aktivite zinciri başlıyor ve bence kesinlikle yapılması gereken bir detay olmuş. Bu yürek burkan görev serisini de yaptıktan sonra şehirde yapacak pek bir şey kalmıyor ve oyun gerçekten bitiyor. Yani bu sefer ciddi anlamda bitiyor. %100 tamamlaması çok da zor olmayan bir oyun olmuş; bu da “trophy avcıları” için sevindirici bir haber. New Game+ ile birlikte oyuna yeni bir kostüm ve üç yeni yetenek ekleniyor. Tüm birikiminizi koruyabiliyorsunuz ama düşmanlar da buna göre daha zorlu bir şekilde karşınıza çıkmaya başlıyor. Yani örümcek hisleriniz sizi bolca uyaracak.
Özetle, Spider-Man: Miles Morales, oynaması son derece keyifli, eğlenceli ve kısa bir oyun olmuş. Zaten bir yan oyun olduğunu düşündüğümüzde bu, normal bir durum. Ancak oyunun fiyat etiketi olan 460 lira, bir yan oyun için oldukça yüksek. Hem ilk oyunu hem de Miles’ı içinde barındıran bir paket için belki normal karşılanabilirdi, fakat tek başına Miles için bu fiyat fazla. Hikaye anlamında sizi çok fazla sürprize düşürmeyecek ama etkileyecek bir anlatı sunuyor. Dövüş sistemi gerçekten çok eğlenceli ve Miles’ın yeni güçleriyle birlikte çeşitlilik oldukça fazla. Haritadaki aktivite sayısı az ve tamamlaması epey kolay. Görev çeşitliliği ise ilk oyunla hemen hemen aynı; ancak FNSM uygulamasıyla birlikte bu kısım biraz daha eğlenceli hale gelmiş. Yan görevlerin bazıları çok keyifliyken, bazıları oldukça sıradan şeyler yaptırıyor. Bir de şunu belirtmeliyim ki, bu oyundaki Miles’ı PS5 için çıkmasını beklediğimiz Spider-Man 2’de kesinlikle oynanabilir karakter olarak görmeliyiz. Biraz daha olgun ve güçlerini tanımış bir Miles ile birlikte Peter Parker, şahane bir takım olacaktır.