Ön Yargı: Stellar Blade
Ön yargı, çoğu zaman insanları yanıltan bir durumdur. Stellar Blade’in demo sürümünü ilk kez PlayStation 5’e çıktığında denemiştim ve açıkçası beklediğimden çok daha azını bulmuştum. Dövüş mekanikleri, sanki yeterince derinlikten yoksunmuş gibi hissettirmişti ve bazı anlarda gecikmeler mevcutmuş gibi gelmişti. Bu hayal kırıklığı ile oyunun çıkışından sonra çok fazla üzerine düşmedim. Sosyal medyada ise oyunun güzel olduğuna dair yorumlar ve incelemeler görmeye devam ettim. Ancak, bunun ana karakterin biraz fazla “göze hitap etmesinden” kaynaklandığını düşündüm. Çünkü ilk deneyimim beni gerçekten tatmin etmemişti. Fakat bir yandan da göz ucuyla takip ediyordum; belki güzel bir indirime denk gelirsem denerim diyordum. Buradan alakasız bir teşekkür olacak biliyorum ama Leslie Benzies’e minnettarım. Mindseye inceleme kodlarını iptal ettikleri için Stellar Blade’in PC sürümü incelemesini ben üstlendim. Mindseye’ın rezilliğiyle eğlenmek içimde biraz ukde kalsa da, Stellar Blade’i oynadığım için son derece mutluyum.
Dünya Yok Olmanın Eşiğinde… Yine
Stellar Blade, hikaye açısından oldukça klişe bir yapıya sahip. Daha önce birçok kez karşılaştığımız gibi, Dünya yok olmanın eşiğine gelmiş durumda. Naytiba adı verilen yaratıklar, gezegeni işgal etmiş. Naytibalar dünyayı kuşatırken hayatta kalmayı başaran insanlar ise uzaya kaçıp “Koloni” adını verdikleri bir topluluk kurmuşlar. Bu topluluk, dünyayı Naytiba işgalinden kurtarmak amacıyla çeşitli mangalar göndermekte. Oyunun ana karakteri Eve, bu mangalardan biri olan 7. Hava İndirme Mangasına ait bir ekip üyesi. Daha önce hiçbir oyun, film veya dizide böyle gönderilip de başarılı olan bir ekip gördünüz mü bilmiyorum; Stellar Blade’de de durum benzer şekilde ilerliyor. Eve, Dünya’ya iner inmez inanılmaz bir kargaşanın içine düşüyor. Bu kaos sırasında, Eve ve Tachy hariç tüm manga üyeleri hayatını kaybediyor. Tachy’nin de işi uzun sürmüyor ve karşılarına çıkan Alfa Naytiba tarafından öldürülüyor. Neyse ki Eve, tam zamanında gelen bir yardım sayesinde hayatta kalmayı başarıyor. Bu yardım, Adam adında bir insanın sağladığı bir drone olarak yanımızda dolaşıyor ve Dünya’da hayatta kalmayı başarmış diğer insanlar hakkında bize bilgiler veriyor.
Stellar Blade’in ilk bölümünden sonra Adam, Eve’i Xion şehrine götürüyor. Xion, Dünya’da kalan son insanlar tarafından kurulmuş ve umudu temsil eden bir şehir. Xion’a geldikten sonra ise gerçek Stellar Blade deneyimi başlıyor diyebilirim. Hem hikaye hem de oynanış elementleri açısından Xion, bir ana üs vazifesi görüyor. Daha sonrasında Xion hakkında biraz daha detay vereceğim ama hikayeden bu kadar bahsetmek yeterli diye düşünüyorum. Hikaye her ne kadar klişe de olsa, içinizde ufaktan bir merak uyandırmayı başarıyor. Ancak bu merak oldukça sınırlı. Hatta hikayenin son üç saatine gelene kadar pek umursamadım bile. Son üç saatinde hikayeyi beğenmiş olsam da, otuz beş saat oynadığım bir oyunun hikayesinin genel olarak iyi olmasını isterdim. Bunun en büyük sebebi, hikayenin klişe olmasından çok, karakterlerin ilgi çekicilikten uzak olması. Eve, herhangi bir kişiliğe sahip olmaktan uzak, sıradan bir aksiyon ana karakteri. Yan karakterler de aynı şekilde klişeler üzerine kurulu.
Hikaye Sunumu ve Aksiyon Melezi
Hikayeyi her ne kadar beğenmesem de, kimse bu oyunu hikayesi için oynamayı planlamıyor zaten. Stellar Blade, şovunu aksiyon tarafında yapıyor. Bu şovu, tek bir elementi öne çıkarmaktansa, hali hazırda oyuncular tarafından beğenilen oyunlardan çeşitli elementleri birleştirerek yapıyor. Bu oyunlar arasında Sekiro, Devil May Cry, Uncharted gibi aksiyon oyunlarının yanı sıra şaşırtıcı bir şekilde Dead Space de bulunuyor. Dead Space konusunda çok fazla spoiler vermeyeceğim, fakat bu oyun da gerilim yaratmayı ve keyif vermeyi başarıyor.
Oynanışın ana tarafına, yani aksiyona geçtiğimizde, öncelikle Stellar Blade’in temelinde bir Soulslike olduğunu belirtmeliyim. Bölümler içerisinde bulunan belli başlı kamp noktalarından tutun da, Dark Souls oyunlarındaki gibi ana üs (Xion) üzerinden gidilecek bölümleri seçmeye kadar, bu oyun bir Soulslike. Fakat bu durum, sizi korkutmasın; çünkü Stellar Blade zor bir oyun değil. Öldüğünüzde hiçbir kaybınız olmuyor. Ya kamp noktasından geri canlanıyorsunuz ya da öldüğünüz yere çok yakın olan bir otomatik kayıt noktasından yeniden doğuyorsunuz. Oyunun içindeki etrafa bakınırsanız, gerekli geliştirmeleri kolaylıkla elde edebilirsiniz. Bu durum, her bölümde zorlaşan düşmanlarla her zaman aynı seviyede kalmanızı sağlıyor. Son Boss hariç… Uzun zamandır bu kadar zorlandığım ve sinirden köpürdüğüm bir deneyim yaşamamıştım. Oyun içerisinde hiçbir boss savaşında ölmedim ama son boss savaşını altıncı denememde geçebildim. Bu arada, oyundaki boss tasarımları, müzikleri ve savaşların kendisi harika. Bazı opsiyonel boss savaşları kendini tekrar etse de, her bir boss savaşı, harika bir şekilde dizayn edilmiş.
Aksiyonu özel kılan, oyun deneyiminin yalnızca Soulslike olmasından ibaret olmaması. Temel mekaniklerini Sekiro gibi parry, yani savuşturma mekaniklerine bağlayan savaş sistemini, ufak bir Devil May Cry dokunuşu ile melezliyor. Çoğu düşmanın belli bir savuşturma sayısı var; eğer düşmanın saldırısına yeterince savuşturma yaparsanız, güçsüz düşüyorlar ve son bir bitirici vuruş yapabiliyorsunuz. Savuşturmanın yanında, Eve gerçekten hızlı bir karakter ve çeşitli kombinasyonlar çıkartabiliyor. Bu komboları açtığınız yetenekler ile birleştirince, ortaya çok güzel bir müzik ve aksiyon dansı çıkıyor. Son zamanlarda deneyim ettiğim en eğlenceli aksiyon sistemini sunmayı başarmışlar.
Düşman çeşitliliği de aksiyonu çok güzel bir şekilde tamamlıyor. Naytibalar, her haritada farklı ve yeni şekillerde karşınıza çıkıyor. Örneğin, çöl bölgelerinde kuma saklanan düşmanlar daha sık görülürken, şehir taraflarında böceklere benzeyen yaratıklar ön planda. Bu düşmanlar görünüş olarak birbirine benzeseler de, saldırı şemaları farklı olduğu için çeşitlilik sağlamayı başarıyorlar. Boss savaşlarında zorluktan bahsederken zaten biraz değindim. Ancak burada da belirtmeden geçemem; her bir boss savaşı, atmosferi ve tasarımı sayesinde unutulmaz bir deneyim sunuyor.
Oyun içerisinde Uncharted estetiği taşıyan kısımlar bulunuyor. Sinematik aksiyonu güzel bir şekilde ara sahneler ve oynanış ile birleştirmişler, fakat platform kısımları kelimenin tam anlamıyla vasat. Düz bir yüzeye tırmanma kısımlarında çok bir sorun yaşamıyorsunuz; ama biraz hızlı davranmanız gereken durumlarda platform kısımları kötü bir şekilde çuvallıyor. Zıpladığınız yerlere tutunamıyorsunuz, Eve’in ayağı saçma bir şekilde kayıyor, normalde zıplayabileceği mesafe olsa bile yetişemiyor gibi görünüyor. Kısacası, hızlı platform kısımları oldukça sorunlu, ancak sinematik aksiyonu güzel bir şekilde sunmuşlar.
Umudun ve Yaşamın Simgesi: Xion
İnceleme içerisinde ara ara bahsettiğim gibi, insanlığın son şehri olan Xion, Stellar Blade için oldukça kritik bir konumda. Oyunun içerisinde bulunan yan içeriklerin büyük bir kısmına Xion şehrinden ulaşabiliyorsunuz. Şehrin içerisindeki NPC’ler, gittiğiniz bölgeler için ricalarda bulunuyor. Görevlerin kendileri o kadar da etkileyici olmasa bile, bazı NPC’ler ve verdikleri görevler çok özel noktalar barındırıyor. Bu özel NPC’leri görev aldığınızda hemen anlayacaksınız, çünkü onların kendilerine ait yan hikayeleri bulunuyor. Bu yan hikayelerin konusu, ana hikayeden daha ilgi çekici bir yapıya sahip. Bu nedenle, yan görevleri tamamlamayı kesinlikle öneririm. Ayrıca, oyunun “gerçek son” dediği sonu görmek isterseniz, belli bir sayıda yan görev ve veri toplamanız gerekiyor.
Yan hikayelere ek olarak, Xion içerisinde ilan tahtası ve mağazalar da mevcut. Bu ilan tahtası üzerinden “Bana git şunu getir, benim için şu kadar Naytiba öldür” tarzında basit yan görevler alıyorsunuz ve bu görevlerden kolaylıkla altın kazanıyorsunuz. Bu altınları da şehrin içindeki mağazalarda harcayabiliyorsunuz. Tüketilebilir eşyalar, kostümler ve saç şekli gibi şeyleri bu mağazalardan temin edebiliyorsunuz. Her mağazanın kendine özgü ürünleri olduğu için her bir mağazayı geliştirmenin önemi büyük.
Müzik: Ruhun Pilidir
Stellar Blade, müzik açısından oldukça zengin bir deneyim sunuyor ve adeta harikalar yaratıyor. Spotify albümünde tam olarak 189 şarkı mevcut. Bu 189 şarkının neredeyse tamamı, atmosferi çok güzel bir şekilde destekleyecek şekilde bestelenmiş. Gezerken ve savaş esnasında çalan müzikler de oldukça başarılı. Ancak asıl şov, boss savaşları sırasında yapılıyor. Zaten harika olan bu boss savaşlarını unutulmaz kılmayı başarıyorlar. Müzik açısından hoşuma gitmeyen tek kısım ise kamp müzikleri oldu. Her ne kadar ortamla uyumlu, sakinleştirmeyi amaçlayan ve bu amacına da ulaşan parçalar olsa da, kişisel olarak çok hoşuma gittiğini söyleyemem.
Asıl Mesele: PC Optimizasyonu ve Görsellik
Gelelim bu incelemenin en önemli konularından birine, yani bilgisayar optimizasyonuna. Sony’nin bilgisayara port ettiği oyunları takip ettiyseniz, oyunun iyi çalışma ihtimalinin yüzde elli olduğunu fark etmiş olmalısınız. PC’ye çıkardıkları her iki oyundan birisi optimizasyon konusunda ciddi hayal kırıklığına uğratıyor. Örneğin, Marvel’s Spider-Man gayet güzel çalışıyorken, Marvel’s Spider-Man 2 çıktığında bazı sıkıntılar yaşanmıştı. Aynı durum The Last of Us için de geçerli. Bu sebeplerden ötürü Stellar Blade’i ilk açtığımda oldukça tedirgindim.
Performansın nasıl olduğuna geçmeden önce kullandığım sistemi belirtirsem daha sağlıklı olur. Bilgisayarımda ekran kartı olarak RX 7800 XT (Nvidia tarafında galiba RTX 4070 karşılığı oluyor), Ryzen 5 7600 (Intel tarafında muhtemelen i5-13500 oluyor) işlemci ve 32 GB RAM mevcut. Stellar Blade’i ilk açtığımda otomatik olarak ultra grafik ayarlarını seçtiğini gördüm. Tabii ki FSR 3 açık ama “Native AA” şeklinde ayarlıydı. Bir denemek istedim ve hiçbir ayarı düşürmeden oynamaya başladım. Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki Stellar Blade, Sony’nin PC’ye port ettiği oyunlar arasında en iyi optimizasyona sahip olanı. Ortalama olarak 110-120 FPS aralığından hiç şaşmadı. Sadece birkaç kez, ekran efektlerinden ve patlamalardan dolayı kalabalık sahnelerde iki saniyeliğine 50 FPS civarlarına düştü. O üç veya dört sefer haricinde oyun, sıfır kasma ile yağ gibi aktı.
Görsellik açısından da oyun ultra ayarlarda gerçekten harika gözüküyor. Unreal Engine 4’ün potansiyelini oldukça iyi kullanmışlar. Kaplamalar, ışıklandırmalar ve karakter tasarımları, ekranda son derece etkileyici görünüyor. Son yıllarda Unreal Engine 5 kullanan ve bu kadar iyi görünmeyen birçok oyun var. Shift Up’ın şu ana kadar çıkardığı oyunların basitliğini göz önüne alırsak, bu ilk AAA oyun deneyimleri için oldukça iyi bir iş çıkardıklarını söyleyebilirim. Başka firmalara da ders verme şansları olsa keşke.
Ön Yargı: Kötü Bir Durum
İncelemenin başında da belirttiğim gibi, Stellar Blade hakkında birçok kuşkum vardı. Ancak oyunu otuz beş saat boyunca oynadıktan sonra rahatlıkla söyleyebilirim ki Stellar Blade gerçekten harika bir yapım olmuş. Kusurları yok mu? Elbette, ufak tefek sorunları mevcut. Fakat sağlam bir aksiyon sistemi, unutulmaz boss savaşları ve akılda kalıcı müzikleriyle Stellar Blade, aksiyon oyunu seven herkesin mutlaka deneyim etmesi gereken bir oyun. Shift Up’ın Stellar Blade 2 ile birlikte neler yapacağını fazlasıyla merak ediyorum. Hatta bu, ön sipariş edeceğim nadir oyunlardan biri olabilir.
Not: Stellar Blade’in orijinal PS5 versiyonunun incelemesini de şuradan okuyabilirsiniz.