Daha oyun piyasaya sürülmeden önce, birçok kişi Meme olan Final Fantasy oyunları hakkında konuşmuştu. FF XV’in yapımcıları, oyuncuların arka planda kendi istedikleri manzarayı görmelerini sağlamak amacıyla ana karakterlerimizin bulunduğu arabanın tek kare fotoğrafını paylaşmışlardı. Stranger of Paradise ise, ne yazık ki “talihsiz” bir başlangıç yaptı ve fragmanında defalarca tekrarlanan “Kaos” ifadesi ile ana karakter Jack, komik bir hale gelmişti. Artık oyun çıkmış durumda, biz de oynayıp bitirdik. Peki, fragmannın sunduğu kaos gerçekten bu kadar absürt mü, yoksa oyun ilerledikçe “Vay be, adamlar konuyu iyi bağlamış!” dedirtecek bir yere mi varıyor? Cevap, bir şekilde, hem evet hem hayır. Jack, kavgalı bir adam…
Her şeyden önce, bu oyunun evrimini detayıyla anlatmak gerekirse, Square’ın yetenekli yapımcısı Tetsuya Nomura’dan ilham alındığını söyleyebilirim. Nomura, başlangıçta karanlık ve olgun bir Final Fantasy yaratmayı hedeflemişti ve bu hedefe ulaşmak için Nioh ve Ninja Gaiden yapımcıları Team Ninja ile iş birliği yapmayı tercih etti. Oyun, Kingdom Hearts ve FFXV’in tatmin etmeyen dövüş mekaniklerinden çok daha farklı bir yol izliyor. Ancak mücadelelere girmeden önce hikâyeyi biraz açmalıyım çünkü olayın en tutkulu ve keyif veren kısmı, hikâye anlatımlarındaki detaylarda gizli. Ana karakter Jack, huysuz bir tip. Hatta biraz kaba ve sinirli biri, çevresindekilere karşı sert bir tavır takınıyor; prensese bile yumruk atacak kadar fevri. Sürekli olarak Kaos’u yok etme arayışında, karşısına çıkan patronları ciddiye almayacak kadar aceleci. Jack’in bu sabırsız tavrı, onun sürekli olarak “Nerede bu Kaos?” veya “Hadi daha gelmedi mi Kaos?” gibi cümleler sarf etmesine neden oluyor; bu durum oldukça komik. Eğer bunu bilerek yaptıysalar daha da eğlenceli hale geliyor. Ancak özellikle oyunun ikinci yarısında, Jack’in hafızasındaki parçalanmış anılarına tanıklık ediyoruz. Etrafta bulduğumuz ilginç raporlarla birlikte hikâye akışı gerçekten ilginç bir noktaya ilerliyor. Kısacası, paylaştığımız Chaos Memesi’nden utanmaya gerek yok ama bu durumun gerçek yüzünü fark ettiğimizde yapımcıları takdir etmemek elde değil.
- Oyunu Jack merkezli olarak ilerliyor. Diğer Final Fantasy oyunlarında yan karakterler genellikle öyküde önemli roller üstlenirken, bu oyunda yan karakterler daha çok figüran konumunda. Öykü akışı boyunca akılda kalıcı anılarının olmadığını söyleyebilirim.
- Jack, dediklerini yapan güçlü bir karakter. Bu açıdan, diğer Final Fantasy karakterlerinden farklı olarak, savaşlarda çok daha belirgin bir etki yaratıyor.
- Çoğu oyun severin hatırlamak isteyeceği klasik FF karakterlerine nazaran, Jack’ın karakter tasarımı oldukça ilginç bir deneyim sunuyor.
Meslek sahibi olma atölyesi kayıtlarımız başlamıştır
Team Ninja, benim nazarımda Platinum ile birlikte en iyi aksiyon oyunlarını geliştiren firmalardan biri. Yaratmaya çalıştıkları atmosfer ise alışık olduğumuz bir dünyada keşfedilmemiş bir hikaye sunmak. Oyun, “Stranger in Paradise” adıyla dikkat çekerken, bize Final Fantasy evreninde yabancı olduğumuz hissiyatını yaşatıyor. Ekip, bu düşünce üzerine hareket ederek, gerçek zamanlı aksiyonda serinin en sıkı kontrolleri ve çeşitliliğe sahip bir oyun yaratmış.
FF serisinin klasik meslek sistemi, Nioh’dan gelen zengin alet edevat çeşitliliği ile harmanlanarak, keyifli bir aksiyon sunuyor. Klasik büyücü sınıflarının yanı sıra, Duelist, Monk, Ninja gibi meslekler de farklı dövüş stilleriyle mücadele etmeyi mümkün kılıyor. Özellikle, ölmenin oyuncuyu sadece bir önceki kayıt noktasına atmak dışında bir kaybı olmaması ve istediğimiz zaman çeşitli zorluk seviyelerini seçebilmemiz bu oyunun önemli noktalarından biridir. Zorluk seviyesi artmasına rağmen, bir aksiyon oyunu olduğu için birkaç ölümün ardından yola devam etmek oldukça keyifli çatışmalar sunuyor.
- Meslek sistemleri arasında zevkli sinerjiler yaratmanız mümkün. Örneğin, Warrior’un temel yeteneği olan Warcry’ı kullanarak Dark Knight’ı güçlendirmek oldukça etkili.
- İster istemez çeşitli build’ler oluşturma imkanı sağlıyor ve animasyonlar, görsel tasarım açısından da oldukça zengin.
- Souls-like oyunlardaki zorluk seviyesi yerine, burada rakiplerle direkte çatışmaya girmek keyifli bir aksiyon deneyimi oluşturuyor.
Özel hareketlerin animasyonları ve görsel tatmininin yanı sıra, rakiplerin yeteneklerini almak ve onları karşılarında kullanmak oldukça etkileyici. Parry, dodge mekanikleri ve süreli buff’lar gibi özellikler, elinizde yapabileceğiniz çok fazla aksiyon imkanı sağlıyor. Bu savaş sisteminin iyi uygulanmış olması, tüm Final Fantasy yapımlarında görev sistemini bu şekilde görmek isteyeceğim kadar etkileyici. Tüm meslekleri açma hedefiyle oynamak zorlayıcı ve keyifli bir deneyim sunuyor. Çeşitli yan görevler ile grind yaparken bile farklı kombinasyonlar denemek savaşların sıkıcılığını ortadan kaldırıyor. Sonrasında açılan zorluk seviyeleri, oyuncular için yeni geliştirmelere kapı açıyor.
Stranger of Paradise, dövüş sistemiyle kesinlikle oynamaya değen bir oyun. Ancak, eşya sistemi biraz sorunlu… Sürekli olarak topladığımız eşyaları düzenlemek zorunda kalıyoruz ki bu da bir noktada oyuncuyu oynamaktan alıkoyuyor. Eşyalar bazen oldukça şık gözükürken bazen de son derece aşırı vasat kalabiliyor, bu durum ise karakterin görsel atmosferini etkiliyor. Ama çok çirkinsin be oyun!
Hikâye bakımından öyle de kötü bir iş çıkarılmadı, ancak aksiyonun mükemmelliği konusunda biraz hayal kırıklığına uğradım. Oyun, eski nesil düşünerek tasarlandığından görsel olarak zayıf kalmış. Örneğin, Nioh’un ortamları görsel olarak zayıf olsa da tasarım açısından kurtarıcıydı. Ancak, bu oyunda hem bölüm tasarımı kötü hem de atmosfer zayıf kalmış. Ortamlar, ışıklandırmalar oldukça kötü tasarlanmış. Oyun mısıdlt veya anlık ölümler gibi sorunları sık sık yaşatmaktan kaçınamıyor. Düşman çeşitliliği, Final Fantasy evreninden tanıdık, fakat oldukça tekrar eden bir yapıda kalmış.
Son Fantazya’da yeni bir sayfa
Square Enix, yeni şeyler denemiş. Her ne kadar pek çok açıdan tutmamış gibi görünse de, belirli noktaların başarılı olduğunu kabul etmek gerekir. Team Ninja, elindeki kaynakları ve zamanı savaş sistemini geliştirmeye harcamış; diğer bölümler ise bir tık geride kalmış. Sonuç olarak, Stranger of Paradise oyunundan aldığımız keyif, hatalarıyla ve fazlasıyla bir yere oturan bir deneyim sundu. Samimiyeti, denemeleri ve farklı yorumuyla, gelecekteki olası projelerin habercisi olabilir. Bu nedenle, tüm hayranların dikkate alması gereken bir yapı oluşturdu.
Kaos ve Aydınlık Uzun yıllardır Final Fantasy evreninde yer alan Kaos ve Aydınlık teması, bazı oyunlarda daha belirgin hale gelmiştir. Bu iki kuvvet sonsuz bir savaş içindedir; biri diğerini tamamlamadan var olamaz. Özellikle Dissidia FF oyunlarında, Warriors of Light ve Warriors of Chaos şeklinde iki grup olarak çizilen kahraman ve kötü karakterlerin savaşı dikkat çekmiştir. Stranger of Paradise, bu ilk oyundaki minik hikaye ögelerinden yola çıkarak, orijinal Final Fantasy’nin genel yapısına bağlanmaktadır.