Suda51 ve Mikami: Oyunların Geleceği Metacritic Rakamlarının Kölesi mi?

Suda51 ve Mikami’nin Metacritic’te yüreklerinin sesini duymak için oyun dünyasında kaybolma zamanı! Yoksa sayılar mı kesin hüküm veriyor?

admin

Oyun dünyasının köklü isimlerinden biri olan Goichi Suda, birçok kişi tarafından Suda51 olarak biliniyor. Kendisi, Grasshopper Manufacture isimli şirketin CEO’su olarak oyun sektörüne önemli katkılarda bulunmuş bir adı. Bildiğiniz gibi, Suda51 ve onun gibiler, Metacritic puanlarının oyunların kalitesini belirlemede ne kadar etkili olduğunu oldukça ciddi bir şekilde dile getiriyorlar. Ama şunu sormak lazım; Metacritic puanları gerçekten oyunların değerini ölçmek için en uygun kriter mi? Yoksa bu, sadece oyun dinamiklerini bir moda haline getiren bir paranoya mı? Oyun dünyasının bir diğer dâhisi Shinji Mikami de bu konuda bazı gözlemlerde bulunuyormuş. Adam, büyük bütçeli oyunların, daha yaratıcı ve özgün olanları neredeyse boğduğunu söylüyor. Ah, biz de neyi boğduğunun farkında mısınız? Geçerliliği kalmayan oyun türlerini şüphesiz!

GamesIndustry.biz ile yapılan bir röportajda, bu ikilinin oyun yapım dünyası üzerine yaptığı yorumlar oldukça dikkat çekici. Goichi Suda, “Metacritic puanları o kadar önemseniyor ki onlara göre bir oyun yapma formülü bile var!” diyor. Yani anlayacağınız, oyun yapanlar artık daha çok rakam peşinde koşuyorlar. Ne de olsa yüksek bir Metacritic puanı almak, oyununuzun köşe kapmaca oynamasından daha önemli hale gelmiş durumda. Suda, “Eğer bu formüle uymazsanız, büyük şirketler ne yazık ki sizinle ilgilenmiyor” diyerek durumu daha da netleştiriyor. Zira kimse, maliyetleri yüksek ama puanı düşük bir oyunla cebelleşmek istemiyor. Yani siz ne kadar yaratıcı ve özgün bir oyun yapmak isteseniz de, sonunda rakamların ağına takılıp kalıyorsunuz!

Ancak Suda51, bu puanları ciddiye almamak için elinden geleni yapmaya çalıştığını da belirtiyor. “Bazen bir medya kuruluşu oyunumuza sıfır veriyor. Bunu duyduğumda kendimi kötü hissetmiyorum. Yani, bu kadar ileri gitmeye ne gerek var?” diyerek espriyle karışık bir dert yanıyor. Görünen o ki, dünya üzerindeki tüm oyun eleştirmenlerinin bir araya gelip sıfır puan verme eğilimi, Suda için bir kabus olmuş! Ama bir tür fobi haline gelmesin diye Metacritic’ten uzak durmaya çalıştığını da itiraf ediyor. Kısacası, yaratıcılık ve özgünlük her zaman önemli, ama bazen bazen rakamlar bu değerleri gölgede bırakıyor.

Şimdi, Shinji Mikami devreye giriyor. O da meseleye farklı bir açıdan yaklaşıyor. Mikami, son yıllarda piyasada öne çıkan bazı yaratıcı ve sıradışı oyunların bulunduğunu, fakat bunların büyük bütçeli oyunlar ve yapılan pazarlama faaliyetleri nedeniyle geri planda kaldığını vurguluyor. “Pazarlamada en çok desteği alan türler, geniş kitlelere hitap edecek oyun türleri oluyor” diyor. Yani marketteki etiketler belirleyici oluyor. Eğer oyun sıradan ve klasiktir, o zaman pazarlamada kendine yer bulabiliyor. Ama sıradışı bir şey yapmaya kalkınca, anında ilgisizlik ve yüzeysellik ile karşılaşmaya başlıyorsunuz. Ne kadar zor bir durum değil mi?

Sonuç olarak, Suda51 ve Mikami’nin söylediklerini dinledikten sonra, yaratıcı ve özgün oyunların daha sık görünmesini beklemek pekte mümkün değil gibi görünüyor. Ciddi bir şekilde Atelier ve RPG tarzı oyunlar haricinde, sınıfta kalma tehlikesiyle karşılaşan birçok yaratıcı fikir mevcut. Tabi bir de Metacritic korkusu var, bu da yaratıcı düşünceyi baskı altına alıyor. Oyun dünyası, iki dahi sayesinde oldukça ilginç hale gelmiş durumda. Şimdi sormak lazım; bizim yaratıcı oyun yapımcılarımız buna bir çözüm bulabilecek mi? Hadi, oyun geliştirin; kuşakları birbirine bağlayacak, sempati dolu, bol şakalı bir oyun yapalım. Yoksa Metacritic’ten sıfır alırsak, canımız sıkılır mı? Siz ne dersiniz, Suda ve Mikami’nin tespitlerine katılıyor musunuz? Bekliyoruz, cevaplarınızla bizi gülümsetin!

İlgili Gönderiler

Exit mobile version