Tempest Rising: C&C’nin Yeniden Doğuşu

Command & Conquer: Red Alert – Remastered’ı beş yıl önce oynamaya başladığımda içimde bastırılması zor bir nostalji duygusu belirmişti. Oyun tarihinin en ikonik strateji serilerinden birinin yaratıcısı Westwood’un, 2003 yılında EA tarafından yok edilmesinin ardından, bu Remastered’ın başarısından ders alıp almayacağı merak konusuydu. O kadar eski bir oyunun satışlarının 1 milyon adede ulaşması, zamanın geçmesine rağmen hala ilgi gördüğünün göstergesiydi. Ancak üzerinden beş yıl geçmesine rağmen ne Red Alert 2 Remastered ne de C&C 4 gibi tartışmalı bir yeniden başlatma projesi duyurulmamıştı. Fakat bu deneme, 90’ların gerçek zamanlı strateji oyunlarına gönül vermiş başka ekipler için umut verici bir ışık olmuştu. Bu ekiplerden biri, geçtiğimiz yıl Erken Erişim sürecinde incelediğim ve o zamandan beri gelişimini takip ettiğim StarCraft/WarCraft esintili Stormgate. Diğeriyse, C&C’nin ruhunu taşıyan Tempest Rising.

Yapımcı Slipgate Ironworks’ün başarısı gerçekten büyük önem taşıyor. Çünkü artık GZS (Gerçek Zamanlı Strateji) devri, eski parlak günlerinden uzakta. Türün alıcı kitlesi sınırlı; pek çok yapımcı firmanın ya satıldığı ya da dağıldığı bir dönemde, hayallerindeki oyunu gerçekleştirmede Clair Obscure yapımcıları kadar şanslı olamayan birçok grup var. Ancak Slipgate Ironworks, projesi birkaç kez ertelense de 90’ların C&C hissiyatını geri getirebilmiş.

Kane’in Kulakları Çınlasın… Slipgate Ironworks ekibinin C&C ile olan bağı, sadece sevgiyle sınırlı değil: Strateji alanında deneyimli yapımcılar arasında, Red Alert 2 ve C&C: Generals gibi oyunlara katkı sağlamış eski EA çalışanları bulunuyor. Ancak ekip tamamen Westwood veya EA kökenli değil. Bunu iddia eden birine inanmanız muhtemel. Oyunun müzikleri başladığında, kendimi bir an evimde hissettim. Zira, oyunun müziklerinde orijinal C&C’nin bestecisi Frank Klepacki’nin imzası var. Adam Skorupa’nın By Our Blood parçasını geçmek istemedim. Bu yazıyı kaleme alırken dinlediğim Death Squad ise gerçekten etkileyici bir parça.

Alternatif Bir Gerçeklikte Tempest Rising Tempest Rising, Red Alert gibi alternatif bir evrende geçiyor: 1997’de gerçekleşen nükleer savaşın ardından dünyada iki yeni süper güç ortaya çıkmış. Birincisi, C&C’nin GDI’ına benzetebileceğimiz GDF (Global Defense Force) ordusu. Bu ordu, teknolojik olarak yüksek donanımlı, dronlar, lazer topları ve güçlü hava ekipmanlarıyla donatılmış durumda. GDF, kendisini dünyanın polisi olarak görse de bu pek de yanlış olmaz. Karşısında ise Doğu Avrupa ve Asya uluslarının birleşiminden oluşan Tempest Dynasty var. Bu fraksiyon, daha pratik onarıma dayalı, vur-kaç taktiğine eğilimli birimler ve etkili tank alternatifleri ile geliyor. Bu da, NOD‘dan esinlenildiği izlenimini veriyor. Kışlalarının tasarımı ise yumruğa benziyor; başlarında Kane gibi bir demir yumruk yok elbette.

Peki, bu alternatif evrenin Tiberium’u nerede? Fraksiyonları birbirine düşüren gezegene yayılan Tempest adlı enerji kaynağı, bir bitki formunda. Bu kan kırmızısı bitki, gezegenin dört bir yanına hızla yayılıyor ve üzerinde bulunan birimler için ölümcül olabilen büyük bir enerji kaynağı sunuyor.

Bu iki taraf birbirini tüketmeye çalışırken, oyuna kötüler kontenjanından üçüncü bir fraksiyon daha katılıyor: Veti. StarCraft’ın Protoss tasarımını andıran bu kadim fraksiyon, “Hüküm verenler” olarak anılıyor ve henüz çok oyunculu modlara eklenmiş değil. Belki bir gün bir yamanın ya da DLC’nin parçası olarak karşımıza çıkar. Şu an için onlarla sadece görevlerde tanışıyoruz. İlk günden itibaren bir tek kişilik senaryoya sahip olsa ya da Skirmish’e katılsa güzel olurdu. Ancak belki de dengeleri bozmadan olgunlaşarak gelmesi daha iyi olabilir.

Görev Motivasyonu Tempest Rising’de, eski C&C’lerden alarak üzerine koyduğu unsurlardan biri, tek kişilik senaryolardaki görev çeşitliliği. “Düşman palazlanmış, toparlan git ez” tarzı görevler mevcut ama bu tatlılıkta ve tekrar etmiyor: Düşman konvoyunu durdur, dalga dalga gelen düşmana dayan, şu askere eskort et, düşman tanklarını çal, üs kurmadan birkaç özel piyade görevini tamamla, görev bitti derken üssüne kavuş, geliş ve saldır… 11+11 görevde yan görevleri de tamamlayarak 20 saatlik bir oyun süresine ulaşabilirsiniz.

Tempest Rising’de, binaları geleneksel ızgara sistemine göre, yönüne karar vererek yerleştiriyoruz. Modern stratejilerdeki kontrol grupları ve kontrol zincirleri burada da mevcut. Birden fazla sayıda olan binalara ekranın sağından kolayca erişebiliyoruz. Ancak benim takıldığım nokta, modern stratejilerde bile halen yol bulmada sorunlar yaşanması ve yakın mesafedeki düşman binalarına saldırılmaması gibi durumlar. Neyse ki bu, sürekli yaşanan bir sorun değil.

Beni Ne Mühendisler İstedi… C&C tipi gerçek zamanlı stratejilerde makro yönetim genellikle yoğundur: Doğru kaynak yönetimi, ekonomik planlama, üretim yapıları ve savunma hatları, doğru zamanda haritada genişleme gibi. Kaynak akışı ve harita kontrolü oyunun omurgasını oluşturuyor. Ancak bireysel mikro kontrolü eklemek, fark yaratabilir. Tankları piyadelere otomatik saldırıya almak yerine bir tankla bir grup roketçiyi ezmek ya da dronları manuel olarak yönetmek gibi. Ayrıca, sürekli en fazla birimi üretmeye çalışmak yerine doğru bir tamir mekanizması kurmak, hem ekonomik açıdan ciddi bir avantaj sağlıyor hem de birimlerin uzun ömürlülüğüne bağlı olarak seviye atlamaları anlam kazandırıyor. Mühendisler, C&C’de olduğu gibi düşman binalarını ele geçiriyor, köprüleri onarıyor ve mayın tarlalarını temizliyor. Bunlar olmasaydı bile savaş alanındaki birimleri tamir etmeleri oldukça önemli. Bazı araçlara mühendis birim bindirdiğinizde, bu araçlar yavaş yavaş tamir olma özelliği kazanıyorlar. Tempest Dynasty’nin mühendis ruhlu bir aracı, kendini bir tamir istasyonuna dönüştürebiliyor; bu da onu üs savunması için eşsiz kılıyor. Zannımca, oyunun en kritik birimlerinden biri.

Oyunda çok oyunculu mod ve Skirmish aktif durumda. Ancak topluluk henüz yeni ve harita sayısı sınırlı. Yine de ilk gün itibarıyla bile olgun bir çizgi çizmekte. Oyunun temelleri sağlam ve sürdürülebilir görünmekte. Güncellemelerle desteklendikçe, C&C severlerin sahip çıkacağı tahmin edilebilir.

Deneyimli C&C Birimi Aranmaktadır… Daha önce bahsettiğim gibi, birimlerimiz savaştıkça deneyim puanı kazanıyor ve seviye atlıyorlar. Üst seviyedeki birimler, yalnızca daha hızlı savaşmıyorlar; aynı zamanda otomatik sağlık kazanabiliyorlar. Makro yönetim ile mikro kontrolü iyi harmanlamanın önemi burada bir kez daha ortaya çıkıyor. Birbirlerinin kozmetik olarak benzer olduğu onlarca birim arasında seviye atlayanı hayatta tutmak ise bambaşka bir marifet. Burada da doğru kontrol gruplarını hızlı yönetebilmek öne çıkıyor.

Yaşını almış C&C oyuncuları, kuracakları üslerde fazla karmaşaya düşmeyeceklerdir. Farklı olarak, bazı yapılar geliştirilerek pasif yetenekler kazanıyor. Bunlar arasında yeni birimler veya daha fazla enerji kaynağı gibi ek faydalar mevcut.

ACKNOWLEDGE! AFFIRMATIVE! Tempest Rising’e, son dönem C&C’lerinde olduğu gibi iyon saldırısı veya atom bombası gibi süper silahlar eklenmemiş. Oyundaki özel saldırılar, bir seferde oyunun kaderini değiştirecek kadar süper güçlü değiller. Ancak doğru yere gönderilen jet saldırıları yine de etkili olabiliyor; örneğin, düşman piyadeleri bir noktada yoğunlaşmışsa.

Tek kişilik senaryodaki yan görevler, yalnızca keyif ve tatmin açısından değil; görevler arasında seçtiğiniz uzmanlık alanları açısından da önem taşıyor. Burada Armory ve Doctrins adında iki yükseltme seçeneği karşımıza çıkıyor. Doktrinler, oyun tarzınıza göre odaklanacağınız özel yeteneklerle ilgili olup, belirli birim türü ve mekaniklerini güçlendiren pasif güçlendirmelerdir. Burada belirli birlikleri güçlendirebilir, kimilerinin sağlığını artırabilir veya Tempest toplayan araçları daha hızlı hale getirebilirsiniz. Armory ile araçları güçlendirebilir ve yeni birimleri açabilirsiniz. Bu geliştirme ağaçları, oyunu 90’ların üzerine biraz modern dönem sosu dökerek sunuyor.

Westwood’un Ruhu Şad Olsun… Tempest Rising, modern bir C&C olmaya en yakın olan oyun olarak öne çıkıyor. Senaryoları genişlemeye uygun bir şekilde bitiyor. Yani oyunun yama, DLC ve ek paketlerle genişleyeceğini ön görmek zor değil. Peki, Tempest Rising eski oyunlara daha çok benzeyebilir miydi? Evet, ama o zaman modern grafikli bir kopya olurdu. Peki, daha cesur farklılıklar ortaya koyabilir miydi? Evet, ancak o zaman da yapımcıların hedeflediği modern bir 90’lar GZS’sinden çok farklı bir iş çıkarmış olurdu. Tempest Rising, sadece C&C’den değil, modern oyunlardan da ilham almış ve bu ikisini çok iyi harmanlamış. Görsel olarak Unreal Engine 5 kullanan bir C&C gibi. Klasik GZS’lerin sayısının oldukça azaldığı bir dönemde, karşımızda bir fırsat var. Belki de oyun oldukça başarılı olur ve Westwood’un ruhunu alan iki harfli firma, yeni bir C&C için harekete geçer. Kim bilir?