The Gallery İncelemesi: FMV Oyunlarında Yenilik ve Seçimlerin Önemi

Sevgili Oyungezerler, yine bir FMV oyunu ile bir aradayız. Daha önceki Bloodshore incelememde bahsettiğim üzere, bu tarz oyunlara karşı bir sevgim var; ne de olsa, bazı muhteşem oynanışlar ve aklımızdan çıkmayacak hikayeler sunmasa da, 1-2 saat içerisinde bitirilip tekrar oynanacak bir deneyim arıyorsanız, bu oyunlar tam size göre. Ben de bu tarz yapımlara olan ilgimi her zaman sürdürmeye çalışıyorum. Bu sefer de The Gallery ile karşınıza çıkmak istedim. Şimdi, film ve oyun deneyiminin nasıl geçtiğine birlikte göz atalım.

Bir sanat galerisi, iki farklı dönem, tek bir hikaye…

The Gallery’nin senaristi ve yönetmeni Paul Raschid, daha önce The Complex ve Five Dates gibi önemli yapımlarda yer almıştı. Bu oyunlar, FMV oyunlarının öncülerinden olan Wales Interactive tarafından oyuncularla buluşturulmuştu. Bu sefer Raschid, bağımsız bir yapım olarak yola devam etme kararını almış. Önemli bir değişiklik olmamakla birlikte, sadece yapımcı ve dağıtımcı firmaların değiştiği söylenebilir. Tematik olarak, Raschid’in önceki işlerine benzer özellikler taşıyan bir projeyle karşı karşıyayız.

Oyun başlamadan önce, iki seçim yapıyorsunuz. İlk olarak, hangi karakterle oynamak istediğinizi belirlemeniz gerekiyor, bu seçim kadından ya da erkekten yana olabiliyor. Kadın karakter seçilirse, 1981 tarihli hikaye, erkek karakter seçilirse de 2021 yılına ait hikaye oynanıyor. Her iki hikaye de aslında benzer bir senaryo çerçevesinde ilerlese de, ufak tefek farklılıklar mevcut. Arada 40 yıllık bir zaman dilimi olduğundan, bu dönemin etkilerini hissettiren ayrıntılara yer verilmiş.

Bir diğer seçim de, oyun içerisinde karşınıza çıkacak tercihlere yönelik; tercihler için zaman sınırı mı olmasını istersiniz yoksa rahat rahat mı seçim yapmak istersiniz? Bu seçenek, ayarlar menüsünde değiştirilebilir. İlk oynayışlar için zaman sınırlı oynanışı tercih etmenin, oyunun heyecanını artırabileceğini düşünüyorum. İlerleyen oynanışlarda diğer tercihleri açmak için beklemeli seçim ekranına geçiş yapabilirsiniz.

• Oyunculuklarla başlayacak olursak; The Gallery’nin başrollerinde Vikings dizisinde Athelstan rolünü oynayan George Blagden ve Narnia Günlükleri’nde Susan Pevensie olarak izlediğimiz Anna Popplewell bulunmakta. Her ne kadar Oscar’lık bir performans sergilemeseler de, oyunculuklar genel itibarıyla tatmin edici.
• Senaryoya geldiğimizde; sanat, birey ve toplumu yansıtma biçimleri gibi alt temaların yanı sıra, rehin alınma hikayesini konu alan bir yapım ile karşı karşıyayız. Seçtiğiniz karakter, bir sanat galerisi yöneticisi olarak bir ressam tarafından rehin alınıyor. Rehine olduğunuz sürede alacağınız kararlar, sadece sizin yaşamınızı değil; çevrenizdeki karakterlerin yaşamlarını da etkiliyor. Şafak söndüğünde birçok farklı sona ulaşabiliyorsunuz.

Oyunun istatistik ekranına göz attığımızda; 1981 hikayesinin 12 farklı sona ve keşfedilebilecek 155 sahneye, 2021 hikayesinin ise 6 sona ve 184 sahneye sahip olduğunu görüyoruz. Sonlar arasında büyük farklılıklar olmasa da, yinede 4-5 kez oynamanızı sağlayacak detaylar mevcut.

Bu tür oyunlarda, tercihlerin hikayeye etkisini gözlerimizin önüne sermek, oldukça önemli bir husus. Özellikle karakterlerin durumu ve keşfedilen sahne sayısıyla ilgili istatistiklerin gösterilmesi, oyuncular için faydalı olabiliyor. The Complex gibi önceki projelerinde de bu detaylara yer verilmişti.

İlk oyun süresi yaklaşık 1,5 saat, ancak her iki dönemde de durum benzerlik gösterdiği için toplamda 2,5-3 saatlik bir deneyim sunmak mümkün. İlerleyen turlarda, önceki sahneleri geçme imkanı sunulduğundan, farklı akışları denemek daha hızlı hale geliyor.

Şimdi, oyun fiyatı ile ilgili bir değerlendirme yapacak olursak; ülkemiz için bu oyun belirli bir yüksek fiyata sahip. Ancak bu, yapımcı firmanın bir hatası değil; zira oyun, “bir sinema bileti” fiyatıyla satılıyor ve bu da bizim ülkemizde 140 TL gibi bir rakama karşılık geliyor. Dolayısıyla, Immortality gibi daha makul fiyatlı oyunlarla karşılaştırıldığında, bu durum can sıkabilir.

Son olarak, Türkçe altyazı desteğine de değinmek isterim. Türkçe çeviri konusunda pek de umutlu olamıyorum ne yazık ki, çünkü oyunda belirgin çeviri hataları mevcut. Özellikle temel tercihlerde bu hataları fark edebileceksiniz. Eğer yeterli düzeyde İngilizce biliyorsanız, Türkçe yerine İngilizce alt yazı ile devam etmenizi öneririm.

Kısacası, The Gallery, FMV oyunlarından ne bekleyeceğinizi karşılayan bir yapım olarak karşımıza çıkıyor. Artılarıyla ve eksileriyle FMV tutkunlarına hitap eden, en azından 4-5 kez oynanabilecek bir deneyim sunuyor. Belki şimdi değil ama indirim dönemlerinde satın almayı düşünebilirsiniz.