The God Slayer: Steampunk Temalı Yeni Aksiyon Oyunu ile Avatar’a Yolculuk

Unutmadınız umarım, o Sony’nin bir “China Hero Project” girişimi vardı. Bu çatı altında çıkan oyunlar arasında F.I.S.T., Hardcore Mecha ve Lost Soul Aside gibi çeşitli türlerden yapımlar yer alıyordu. İşte, o çatının altında gözlerini açan fakat sonrasında hiç ses çıkarmayan “The God Slayer” adlı oyun, nihayet sesini duyurdu. Ama ne ses! Hem sinematik hem de bir oynanış fragmanı ile karşımıza çıkan oyun, Pathea isimli yapımcıdan geldi. Bu ekip, “My Time at” serisi gibi başarılı oyunlarla biliniyor ama şimdiki projeleri, eski yapımlarıyla pek benzerlik taşımıyor gibi görünüyor. Oyun, atmosferi itibarıyla daha karanlık ve gerçekçi. Bu dünya bana, 1800’lerin sonlarındaki Çin’i ve tabii ki Avatar: The Last Airbender evrenini hatırlatıyor. Steampunk estetiği, çok başarılı bir şekilde yansıtılmış durumda.

Oyun, Assassin’s Creed serisinin izinden giden, çatılarda koşturduğumuz ve halkın evlerine gizlice giriş yaptığımız son derece dinamik bir dünya vaat ediyor. Fragmanda, bazı dövüş sahnelerinde, Uncharted serisinin sinematik dokunuşlarını da izleme şansına sahip olduk. Bu, günlük hayatımızda en yaygın karşılaştığımız challenge’ların peşinden koştuğumuz sıradan bir akış olmayacak gibi görünüyor, ahanda ben size söyleyeyim. Açık dünya oyunlarının genelinde görülen sıkıntılardan biri, sıkıcı ve gereksiz detaylarla dolu olan boş bir dünya tasarımı. Bu da demektir ki, görevler genellikle tekrarlı ve can sıkıcı olabiliyor. Ama işte Pathea, bu durumu kırmaya çalışarak, etkileşimli ögelerle dolu bir dünya yaratma derdinde.

• Örneğin; karşılaştığımız askerlerin yakınında bir boru varsa, onu kullanarak dışarıya hava salıp bir sis bombası etkisi yaratabiliyoruz.
• Ya da, yüksek su kulelerini devirip hem alanı temizleyebiliyor, hem de ortamdaki bekçileri ortadan kaldırabiliyoruz.

Oyun severler için, Avatar: The Last Airbender ve devamı olan Legend of Korra izleyenler için bazı beceriler tanıdık gelebilir. Kullanabileceğimiz dört temel element var: ateş, su, toprak ve hava. Ateş ve toprak yakın dövüş için kullanılırken, su ve hava geniş alan etkili dövüşlerde kendini gösteriyor. Hatta bazı büyük düşmanların yere düşen silahlarını alıp kullanmak, oyuna farklı bir çeşitlilik katacak gibi görünüyor. Su elementini kullanarak suyu buz şekline dönüştürüp, bir seferde 3-4 düşmanı fena halde etkisiz hale getirebiliyoruz, oldukça havalı değil mi?

Söz konusu Steampunk estetiği olduğu için, bu dünyaya görsel olarak pek de uymayan “Celestials” isimli tanrısal güçlere sahip düşmanlar var. Oyun, “İlahkesen” diyebileceğimiz garip bir isme sahip; bu isim de bahsi geçen Celestials’lardan geliyor. Başına buyruk bükücüler kulübü! Karakterimiz tam adıyla bir “Elemancer” olarak isimlendiriliyor ve bahsedilen dört elementi kullanarak o Ali kıran baş kesen ilahlara karşı cesurca mücadele edecek. İlgimizi çeken bir ayrıntı da, karakterimizin gizli bir organizasyona üye olması. Bu da bariz bir Assassin’s Creed göndermesi sağlıyor.

Oyun, yıllardır beklenen bir Avatar oyununun kapılarını aralıyor gibi gözüküyor. Karakterimiz, tam olarak Zuko’nun hırsla dolu karakterinin bir yansıması gibi, alevler saçarak tekme ve yumruklarla düşmanlarla savaşıyor. Toph gibi taş ve toprak işlerini de sürdürüyor. Su ve hava elementleri şu an için daha çok alan etkili saldırılar sunuyormuş gibi gözükse de, hızlı seyahat için de kullanılabileceği tahmin ediliyor. Bu alandaki en kötü örnek, diğer her alanda hüsrana uğrayan Forspoken’dır. Oynanışın genel akışı oldukça keyifli görünüyor, ancak bunun ne kadar “tok” hissedeceğimiz ve tuşlara sürekli basmanın ötesine geçip geçemeyeceğimiz hala bir muamma. Şu anii bol kombo yapabilmeyi umuyorum, olur mu?

Dev gibi Celestial’lar! Oyunun animasyon kalitesi, şu an için ortalamanın biraz üstünde olduğundan, tabi ki daha fazla cilaya ihtiyacı var. Ancak, Sony desteği sayesinde, ekibin zaman kazanacağı da açık. Dolayısıyla, oyunun çıkış tarihi 2026’yı atlayıp 2027’ye kayabilir. Zira 2026 şimdiden kalabalık bir yıl oldu. Hadi bir Çin oyunumuz da bir sonraki yıla kalsın, önemli değil! Yeter ki oyunun aksiyon ve macera dengesi hoş, oynanışı tatmin edici ve dünyasında vakit geçirmek keyifli olsun.

Boss savaşları bana oldukça zevkli görünüyor. Celestial’ların bizden çekeceği var demiştik değil mi? The God Slayer, ilk oynanış fragmanıyla dikkatleri üzerine çekerken, internet aleminde büyük bir heyecan yarattı. Bu yapım, Avatar hayranlarının gözünde gözdesi haline gelecek gibi, neyse ki deneyimli bir ekibe sahip ve projeye olan tutkularını her halinden belli ediyorlar. Dileğim, bu “bol esinli” ama kendine ait bir atmosferi olan dünyada, uçup kaçarak yaşanacak bir macera sunması. Tabii, bu arada bazı şüpheciler, oyun içinde fazla QTE muhabbeti olabileceği yönünde kaygılar paylaştılar ki bu, benim için de makul bir endişe. Şu an için çok fazla senaryo ve dünya detayı paylaşılmadı, yapımcılar daha çok oynanış ve görselliğe odaklanmış. Bakalım neler olacak, takipteyiz. Beklentilerimi ise, şimdilik rölantide tutuyorum! Ayağımda alevler ve sabırsızlıkla 2027’yi bekliyorum.