The Rise of the Golden Idol: Zeka ve Stratejiyle Dolu Bir Bulmaca Deneyimi
Altın İdolün Yükselişi, zeka ve strateji dolu bulmacalarla dolu bir macera sunuyor. Zihin jimnastiği yapmaya hazır mısınız?
22 saat önce
Son birkaç yılın en dikkat çekici bulmaca oyunlarını düşündüğümde, gerçekten de yalnızca iki isim öne çıkıyor. İlk olarak Lucas Pope’un olağanüstü yaratıcı, hayranlık duyduğum eseri Return to the Obra Dinn, ikinci olarak ise hiç beklemediğimiz bir anda karşımıza çıkan ve yeni bir bulmaca türü sunan The Case of the Golden Idol. Lucas Pope, Obra Dinn’in devamını yapmadı; eğer yapsa ya da benzer bir yapımla yine gelse harika olurdu. Ancak, Color Gray Games üretkenliğini sergileyerek, The Case of the Golden Idol’dan yalnızca iki yıl sonra devam oyununu bizlere sundu. Eğer The Case of the Golden Idol’u beğendiyseniz, The Rise of the Golden Idol sizin için müthiş bir deneyim olacak, bunu söyleyebilirim. Eğer “Ben The Case of the Golden Idol oynamadım” diyor iseniz, yüzünüze ufak bir hayal kırıklığı ifadesi yansıdıktan sonra, “bu yeni oyunu deneyimlemek için önceki oyunu oynamanız şart değil” diyerek sizi ikna etmeye çalışacak bir yaklaşımım olacaktır.

The Rise of the Golden Idol, ilk oyunun 300 yıl sonrasına götürüyor; bu önemli bir zaman sıçraması. Hikaye yine Golden Idol etrafında şekilleniyor ama bu kez 1970’li yıllardayız. Arabayla sinema keyfi, hippiler ve televizyon yayınlarındaki açık artırmalar bu dönemin karakteristik özellikleri. Oyun, her biri 3 veya 4 farklı sahne ve hikaye içeren 5 ayrı bölüm sunuyor; bu bölümler bazen hapishaneye, bazen bir bahçeye, bazen bir TV stüdyosuna, bazen de deney laboratuvarlarına bizi götürüyor. Hikaye hakkında fazla bilgi vermek istemiyorum çünkü ilk oyunda olduğu gibi, burada da parçaları kendiniz bir araya getirecek ve sürprizlere hazırlıklı olacaksınız. Ancak, oyunun zorluk seviyesinin oldukça dikkat çekici olduğunu belirtmeliyim. İlk hikaye çözüldüğünde “ne kadar kolaymış” diye düşünseniz de, üçüncü hikayeye geldiğinizde final anında parçaları bir araya getirirken gerçekten zorlandığınızı hissedebilirsiniz. Bu oyun, giderek zorlaşmasına rağmen çözüm sağladıkça büyük bir başarı duygusu veriyor.
İlk oyunla kıyaslandığında arayüzde önemli değişiklikler yapılmış. Artık sahnelerdeki kelimeleri avlamak için her yere tıklamak gerekmiyor; bir yere tıkladığınızda o bölgedeki kelimeler otomatik olarak kelime tablosuna kaydediliyor. Bu, tıklama ihtiyacını önemli ölçüde azalttığı için oyun deneyimini kolaylaştırıyor; ancak bazen kelimenin eşya ile olan bağını fark edememek de zorluk yaratıyor. Mesela, bir bulmacada “Bo” kelimesini bulurken, nerede kullanılacağı hakkında en ufak bir fikrim olmadığına dikkat ettim ve tüm sahnelere tek tek tıklayarak nereden geldiğini çözmeye çalıştım. İlk oyunda ise bu kelimeler cümlede bağlam içinde kullanıldığı için aklınızda daha net yerlere oturuyordu.

İlk oyunda genellikle şiddet içeren cinayetleri çözüyoruz, bu oyunda ise çeşitli ölümler mevcut; fakat bunun yanı sıra yaratıcı bulmacalar da mevcut. Örneğin, açık artırmadaki nesnelerin kökenini bulmak veya bir dans rutinindeki gizli mesajı çözmek gibi özgün bulmacalarla karşılaşıyoruz. Büyük resmi ise idolün işlevini, kullanılma amaçlarını ve ortaya çıkaracağı sorunları anlamamızla sonuçlanıyor. Oyunun başlangıcındaki bitişe bayıldım; hikaye son ana kadar merak uyandırıyor ve harika bir kapanış sağlıyor.
Rise of the Golden Idol, sadece dil becerilerinizi değil, aynı zamanda dikkatinizi de test eden bulmacalar sunuyor. Sahnede görünen her şey aslında bir ipucu ve en alakasız görünen detaylar bazen hikayeyi çözmek için büyük önem taşıyor. Örneğin; bir kızın çantasındaki ruj rengi, bir adamın valizindeki düğmeler veya bir patronun parfümü gibi detaylar. Bölüm sonundaki hikaye parçalarını bir araya getirmeye çalışırken, doğru isimleri, sıfatları ve fiilleri yerleştirmek için en küçük ipuçlarını bile gözden kaçırmamalısınız. Bir bölümü tamamladığınızda, o bölümle ilgili genel bir bulmaca paneli doldurmanız gerekiyor ki bu, bence bölümlerin kendisinden daha zorlayıcı. Çünkü o bölümdeki çeşitli sahneleri gözden geçirip, çıktığınız bilgileri, tarihler ve detayları yine işlemek zorundasınız. Son ana geldiğinizde tüm oyun boyunca öğrendiğiniz parçaları bir araya getirmeniz gerekiyor. Ben oyunun önemli bir kısmında not alarak ilerledim; çünkü oyun dışında da not tutmayı seven biriyim.

Rise of the Golden Idol gerçekten olağanüstü bir deneyim sunuyor. Bulmacaları çözerken sık sık “böyle bir tasarım akıllarına nasıl gelmiş?” diye hayran da kalıyorum. Bu düşünceleri Obra Dinn’de de yaşamıştım. Bu tür bulmacaları tasarlamak ve hayata geçirmek ciddi bir emek gerektiriyor. Oyunu tamamlamak yaklaşık 13,5 saat sürdü ki bırakıp gittiğim sürelerde bile kafamda “acaba o bulmaca nasıl çözülecek?” düşüncesi dönüyordu 🙂 Ancak, bu oyunun kusursuz olduğunu da söyleyemem. Tarihlerin önemli olduğu durumlarda bazı panellerin sırasız sunulması kafa karıştırabiliyor. Bir olayın diğerinden önce olduğunu düşündüğüm zamanlarda, zorluklar yaşayarak bölümlerin bulmacalarını çözmeye çalıştım. Yine, bazı isimleri veya olayları hatırlamak için geri dönüp eski bulmacalara bakmak zorunda kalmak bunlardan biriydi. Eğer ilerideki bulmacaları etkileyen bilgiler tek bir bölümde topluca bulunsa ve referans olabilseydi, gereksiz yere ileri geri hareket etmek zorunda kalmazdık.
Ancak tüm bunlara baktığınızda, genel olarak sorunlar kelimenin tam anlamıyla önemsiz kalıyor. Rise of the Golden Idol, akılda kalan karakterleri, muhteşem hikaye kurgusuyla, çarpıcı grafik tarzıyla ve gerçek anlamda beyin yakacak mantık bulmacalarıyla türünün en iyilerinden biri olmaya aday. Color Gray Games, önceki oyunda iki DLC sunmuşken, Rise için dört DLC planlıyor. Bu DLC parçalarının bizlere hangi sürprizleri getireceğini merakla bekliyorum.

| Peki Türkçesi nasıl bunun? Oyunun bana gönderilen kopyası, inceleme kopyasından önceki dönemlerde aracılığıyla sağlanmıştı. Color Gray, TGA adaylıklarına yetişmek için, TGA jüri organlarıyla oyunun özel bir versiyonunu paylaşmıştı. Bu kopyada inceleme kopyasıyla tamamen aynı olup, ufak bir farklılığın olması nedeniyle dil destekleri yoktu. Bu nedenle oyunu İngilizce olarak bitirmek durumunda kaldım. Ancak oyun çıktıktan sonra Türkçe desteği eklendi ve oynadığım hikayeleri okuduğumda, çevirinin gerçekten çok başarılı olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim; Ceren Coşar, Fatma Kamer Karakuş, Efe Aydın ve Pelin Yılmaz’a ellerinize sağlık diyorum. |



Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?