Geçtiğimiz günlerde öyle bir haberle karşılaştık ki, gözlerimizi dört açmamız gerektiği kesin! Dead Cells oyunuyla tanıdığımız Evil Empire’ın yeni şaheseri The Rogue Prince of Persia, uzun bir erken erişim sürecinin ardından nihayet tam sürüme kavuştu. Bunda oyuncu topluluğunun katkısının ne kadar önemli olduğunu düşünmeden edemiyor insan. Sonuçta, kedi gibi sekip zıplayarak düşmanları alt ettiğimiz, hani şu “niye bu kadar kayıyorum!” dediğimiz o harika dünyaya geri dönecek olmak heyecan verici.
Biliyoruz; hemen tüm platformlarda yerini alan bu 2D aksiyon-platform roguelite oyun, PC ve Xbox için Game Pass abonelerine sunulmuşken PS5 sahiplerini de unutmamak gerekiyor. Elbette ki Switch ve Switch 2 kullanıcıları için de bir şeyler yapılacak. Onlara da yıl içinde bir müjdemiz var.
Şimdi biraz duralım ve şunları düşünelim: Tam olarak bir yıl boyunca erken erişimde kalmış bir oyun, bu süre zarfında oyunculardan gelen geri bildirimleri alarak neler yaptı, neler ekledi? Bir kere, 15’ten fazla büyük güncelleme yaşamış; bu ne demek? Sefer tası gibi demir atıp dükkânı açmaya benziyor. Yeni biyomlar, silahlar ve eşyalar ekleyip dururlarken, bir yandan da görsel deneyimi geliştirip sanat yönetimini olanaklar dahilinde baştan aşağı değiştirmişler. Hemen hemen her gün bir farklılıkla karşılaşmak sıradan bir şey değil, bu sanatı geliştirmek için çabalayan bir ekip ruhunun yansıması.
Peki, birçok kişiye “Roguelite” ne demek diye sorduğumuzda, genelde şaşkın yüzlerle karşılaşıyoruz. Aslında çok basit: Sonsuz denemeler, her seferinde başka bir yolculuk ve elbette ki canınızı sıkan kayıplar! Her düştüğümüzde pes etmemek ve daha önceki denemelerden ders almak zorundayız. Pers krallığında işler böyle yürüyor işte; kaybetmek ve yeniden denemek, sanki bir tür hobi haline geliyor. Akrobatik savaşlar ve zor parkurlar hazır, düşmanlar bekliyor. Merak etmeyin, yere düşmek için bir sebep yok, en azından bu oyunda!
Evil Empire’ın oyun yönetmeni Lucie Dewagnier de oldukça neşeli bir şekilde topluluğa teşekkürlerini iletmiş. “Geri bildirimlerinizi dikkate alarak on beşin üzerinde büyük güncelleme yaptık!” diyor, sanki bir pizza siparişi verir gibi heyecanla duyuruyor. Bu da demektir ki, oyun artık bir “İkimizin Ortası” pozisyonundan “Tamam! Hep birlikte el ele, sorunları hallediyoruz!” noktasına gelmiş. Oyuncu topluluğunun sağladığı tutku sayesinde oyunun son halinin daha da mükemmel hale geldiğine kesin gözüyle bakıyoruz.
Şimdi ise uzaktan bakarak yakından kestirebildiğimiz bir açıdan The Rogue Prince of Persia‘nın başarısını izlemek için sabırsızlanıyoruz. Umarım bu oyun, Ubisoft’un geleceğin yalnızca AAA oyunlarla sınırlı olmadığını anlamasını sağlar. Geçmişte Prince of Persia: Lost Crown gibi muhteşem bir metroidvania oyununu göz ardı etmiş olmaları, bir ders olmalı! Gelecek, küçük bağımsız oyunlar kadar büyük potansiyel taşıyor, bunu umarım anlarlar. Çünkü oyunun güzel müziği eşliğinde kafalarımızla ritim tutmayı hepimiz çok seviyoruz! Şimdi o melodilerin zihinlerde yankılanması ve insanların oyun heyecanını paylaşması için sabırsızlıkla bekliyoruz.